İkisi de Tokatlı; rahmetli Emin Saraç Hoca Erbaalı, Ömer Döngeloğlu hoca ise Zileli olmak münasebetiyle hemşehrimdi.
İkisi de Tokatlı; rahmetli Emin Saraç Hoca Erbaalı, Ömer Döngeloğlu hoca ise Zileli olmak münasebetiyle hemşehrimdi.
İlk ve ortaokul hayatım boyunca hiç duymadım dersem yanlış olmaz 'Üniversite' tabirini. Daha doğrusu kelime olarak tabii ki duymuşumdur datedris ettiğimiz ilk, orta ve lise eğitiminin nihai akademik sonucunun üniversiteye girmek olduğundan bihaberdim.
Daha özlü ya da yanlış anlaşılmaya mahal bırakmayacak şekilde muradımı ifade edebilecek daha kısa bir cümle kurabilmeyi başarabilseydim başlangıçta 'Ortaçağ Karanlıklarını Özlüyorum (!)' olarak düşündüğüm iş bu yazının başlığını yukarıda okuduğunuz gibi koymayacaktım.
Efes ziyareti sonrasında bu çağlar öncesinin canlı şahidi antik şehir gibi yine İzmir’in tarihi Selçuk (Ayasuluk) ilçesinde bulun ve zamanında şirin bir Rum kasabası olan, adıyla sanıyla müsemma Şirince’ye uğruyoruz.
Doğduğum topraklarda: Adına romanlar, şiirler yazılan Eylül'ün son haftasında doğduğum topraklardaydım.
Başka sebeplerle de olsa yazılarımda bir iki defa bahsettiğim bir hatıramla başlamak istiyorum yazıya…
Millet olarak bugünkü en büyük meselemiz ne dini, ne sosyal, ne siyasi, ne de ekonomik problemlerimizdir.
Pandemi günleri başlayalı birkaç hafta olmamıştı ki telefonum çaldı. Arayan babamdı.