Özbekler
Özbekler, 13. yüzyıldaki Moğol istilası sonrası Orta Asya kavimlerinin tekrar şekillenmesiyle ortaya çıkmış Türkî bir kavimdir. Özbekler'in ataları, Çağatay ulusundan gelmektedir. Timur Devletinin yıkılmasından sonra da
Amuderya ve Siriderya arasında kalan Türkî boylar, Şeybani Hanlığı çevresinde yeni bir kavim olarak örgütlenmişlerdir.
Aynı zamanda Balkanlar'da Şeybani (Özbek) Hanlığı, Kırım Hanlığı ve Altın Orda Devletinin bakiyeleri olan bir grup Özbek yaşamaktadır.
Özbekistan, resmi adıyla Özbekistan Cumhuriyeti (Özbekçe: O‘zbekiston Respublikasi), Orta Asya'da, Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği'nden bağımsızlığını kazanmış Türk lehçelerinden Özbekçe konuşan bir devlet. Özbekistan, (Azerbaycan, Kazakistan, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, Kırgızistan, Türkiye, ve Türkmenistan ile birlikte) günümüzdeki yedi bağımsız Türk devletlerinden biri olup TÜRKSOY'un üyesidir. Denize kıyısı olmayan ülkenin komşuları kuzeyde ve batıda Kazakistan, doğuda Kırgızistan ve Tacikistan ile güneyde Afganistan ve Türkmenistan'dır.
Özbekistan ekonomisi, pamuk, altın, uranyum ve doğal gaz dahil olmak üzere ağırlıklı olarak meta üretimine dayanır. Piyasa ekonomisine geçmeyi hedeflediğini ilan etmesine rağmen, ülkede yabancı kaynaklı yatırımı caydıran sert ekonomik kontroller bir şekilde devam etmektedir. Piyasa ekonomisine tedrici, sıkı kontrollü geçiş politikası yine de 1995 sonrası ekonomik iyileşmede olumlu sonuçlar üretti. Özbekistan'ın insan hakları ve bireysel özgürlükler konusunda iç politikaları bazı uluslararası kuruluşlar tarafından ağır bir biçimde eleştirilmektedir.
Özbekistan bayrağının sembolik anlamı için pek çok teori ileri sürülmüştür.
Bunlardan bir tanesine göre, 12 yıldız Özbek vilayetlerini; mavi zemin Türklüğü, beyaz zemin adaleti, yeşil zemin ise konukseverliği temsil etmektedir. İki ince kırmızı çizgi ise "güçlü olmak"ı anlatmaktadır. Yarım ay ise, "yenilenme"yi anlatmaktadır.
Başka bir görüşe göre 12 yıldız; 12 takvim ayını ya da burcu anlatmaktadır. Yarım ay İslamı simgelemektedir. Beyaz zemin ve renkler pamuğu, yani ülkenin ana sembolünü anlatmaktadır.
Başka bir görüşe göre, mavi suyu, beyaz barışı, yeşil ise doğayı simgeyi temsil etmektedir. Kırmızı şeritler ise bu özellikleri birleştiren yaşam gücünü temsil etmektedir.
Kökeni Orta Asya Türk mutfak kültürüne dayanan Özbek millî mutfağında diğer Türk boylarında olduğu gibi sayısız yemek çeşidine rastlanmaktadır.
Tür ve sayıda görülen bu zenginlik köken yanında, komşu kültürlerle karşılıklı etkileşim ve doğal imkânlarla izah edilebilir.
Orta Asya Türk mutfak geleneğinde Özbek milli mutfağı haklı bir üne sahiptir.
Özbek beslenme sistemi ve mutfak geleneğini belirleyen unsurlar arasında halkın hayat tarzı, gelenek ve görenekler, insanların ortak karakterleri, yiyecek pişirme teknikleri, yörenin iklim şartları ve diğer ekolojik unsurların büyük payı vardır.
Özbek sofrasında meyveler önemli yer tutar. Ülkede bol miktarda yetiştirilen üzüm, kayısı, şeftali, armut, kavun, karpuz, ceviz, erik, kiraz, ayva, incir, taze olarak tüketilmesi yanında; kurutma, reçel-marmelât olarak da sofralara getirilir. Son zamanlarda bazı yörelerde limon, portakal, mandalina ve hurma da yetiştirilmeye başlanmıştır.
İslâmiyet’in yasakladığı domuz, et ve yağ olarak bu mutfakta yer almaz. Ancak, ülkede yaşayan gayri Müslimler tarafından kullanılır.
Özbek yemekleri çok doyurucu ve yüksek kalorilidir. Yemeklerde çok miktarda soğan vardır. Mantı ve yemeğe girecek kıymada ince kıyılmış soğan kullanılır. Eğer soğan yemeğe çiğden konacaksa bol soğuk sudan geçirilir, üzerine sirke gezdirilir.
Sos ve garnitür geleneksel Özbek mutfağında yok denecek kadar azdır. Esas yemekler ya kızartılır, ya da kendi suyunda pişirilir.
Özbek Türklerinde her yemek çayla başlar, çayla biter. Yemek öncesi, geleneksel tatlı yiyecekler ikram edilir. Karamela türü şekerler, Balkanlar dâhil, Kıbrıs Türklerinde de görülen reçel çeşitleri, fırında pişirilmiş tatlı yiyecekler vb. kışın da olsa kavun ve karpuz misafire mutlaka ikram edilir. Kıraç topraklarda yetiştirilen, çöl kavunu adıyla anılan çok tatlı kavunlardan yapılan kurutmalar tatlı niyetine yenir.
Yemeğin son kısmında geleneksel pilav çeşitlerinden birisi ya da mantı mutlaka ikram edilir. Pilavın bu mutfakta özel bir yeri bulunmaktadır. Onlarca çeşidi olan pilavın her yörede ayrı ve kendine özgü yapılış şekli vardır.
Semerkand, Buhara, Fergana yöresi pilavları malzeme ve pişirme tekniği yönünden farklıdır.
Tarihi İpek yolu, İran’la olan ilişkiler ve son yıllarda siyasi bakımdan SSCB ile birlikte geçen 70 yıl Özbek mutfağındaki değişme, gelişme, belki de yozlaşmanın başlıca dinamikleri olmuştur.
Özbek milli yemeklerinde Orta Asya’daki diğer Türk asıllı toplulukların mutfağına nazaran daha çok baharat kullanılır. Anason, çörek otu, safran, taze ve toz biber, karabiber, maydanoz, dereotu, Orta Asya nanesi, kungut tohumu, en çok da rey- han vb. otlar ülke genelinde yerel ve ticari mutfakta yaygın olarak tüketilmektedir. Son zamanlarda bu baharatlı ve aromalı bitkilere karanfil, hardal, tarçın, kişniş ve defneyaprağının da ilave edildiğini görmekteyiz.
Özellikle Fergana ve Taşkent çevresinde oturan Özbekler acı ve keskin baharatlı yemeklerden hoşlanırlar. Kırmızı ve karabiber, çörek otu vb. acı ve aromalı baharatlar yemeklerin ayrılmaz bir parçası olarak görülür ve tüketilir.
Semerkant
Özbekistan'ın ve dünyanın en eski şehirlerinden birisidir. Kuruluşu milattan önce 1.Yüzyıl'a dayanır. Şehrin ilk ismi Marakanda'dır, daha sonra Afroyisab adını almıştır. Semerkant tarihi Sagd kavminin ve Timur imparatorluğunun başkenti olmuştur. Görülmeye değer tarihi eserler turistlerin ilgisini çekmektedir.
Buhara şehrinin ilk kuruluşu 8.Yüzyıl'da uzanır. Şehir genişlemekte olan İslam imparatorluğunun ve Orta Asya'nın din,ticaret ve bilim merkezi olmuştur. Moğol istilası sırasında yıkılan şehir daha sonra tekrar kurulurken İslam mimarisinin güzel örnekleriyle bezenmiştir.
Taşkent
Orta Asya'nın en büyük tarihi şehir ve Özbekistan Cumhuriyeti'nin başkentidir. Taşkent hakkında bilinen en eski tarihi kayıt milattan önce 2.yüzyılda Çin kayneklarında Yuni adıyla yer almaktadır. Milattan önce 262 yılında Pers kralı Şapura Taşkent vahasını Çaç olarak adlandırmıştır. Çaç bu tarihlerde altın, değerli taşlar ve baharat ticaret yollarının kavşağı konumundaydı. Bugün Taşkent tarihi hatıralarını saklayan, aynı zamanda da modern bir cumhuriyet başkenti olmayı başaran, Orta Asya'nın en büyük endüstri başkentlerinden birisidir.
Özbek pilavı tarifi malzemeler
250 gr jasmin pirinci (1.5 bardak)
500 gr kuzu kuşbaşı (irice kemikli parçalar)
2,5 bardak pişen etin suyu
Bir orta boy soğan
2 orta boy havuç
100 gr tereyağı
1 çay kaşığı yenibahar
1 çay kaşığı tarçın
2 çay kaşığı karabiber
2 çay kaşığı tuz
Pirinci yıkayıp sıcak su bulunan ve içine tuz atılmış bir kapta su soğuyana kadar bekletin. Kuzu etlerini normal kapaklı tencerede veya düdüklü tencerede, 3 bardak su ile yumuşayana kadar pişirin.
(Düdüklü tencerede 25 dakika yeterlidir. Normal tencerede bir saatden fazla sürer.)
Diğer yanda soğanları ince yemeklik doğrayıp tereyağında kavurun.
Bir kaç dakika sonra rendelenmiş havuçları da katarak kavurmaya devam edin.
Soğan da havuç da, yanmadan yumuşamış olmalı.
Gerekiyorsa bir fincan su ilave ederek pişirmeye devam edin.
Pişmiş etin suyundan 2,5 bardak soğanlı havuçlu karışıma katın ve pirinçleri yıkayıp tuzunu süzdükten sonra üzerine boca edin.
Tuz karabiber tarçın ve yenibaharı da katarak bir karıştırın.
Pişmiş etleri bu sulu karışımın üstüne yayıp, harlı ateşte pirinçler suyunu çekene kadar pişirin. Pilavın yüzeyi gözgöz olunca ateşi kısınız ve bir beş dakika kadar daha kısıp,beş dakika kadar daha kısık ateşte tutun.
Ateşi söndürünce tencere üzerine bir bez örterek, kapağı kapalı olarak 20 dakika dinlendirin. Pilavınız servise hazırdır.
Amuderya ve Siriderya arasında kalan Türkî boylar, Şeybani Hanlığı çevresinde yeni bir kavim olarak örgütlenmişlerdir.
Aynı zamanda Balkanlar'da Şeybani (Özbek) Hanlığı, Kırım Hanlığı ve Altın Orda Devletinin bakiyeleri olan bir grup Özbek yaşamaktadır.
Özbekistan, resmi adıyla Özbekistan Cumhuriyeti (Özbekçe: O‘zbekiston Respublikasi), Orta Asya'da, Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği'nden bağımsızlığını kazanmış Türk lehçelerinden Özbekçe konuşan bir devlet. Özbekistan, (Azerbaycan, Kazakistan, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, Kırgızistan, Türkiye, ve Türkmenistan ile birlikte) günümüzdeki yedi bağımsız Türk devletlerinden biri olup TÜRKSOY'un üyesidir. Denize kıyısı olmayan ülkenin komşuları kuzeyde ve batıda Kazakistan, doğuda Kırgızistan ve Tacikistan ile güneyde Afganistan ve Türkmenistan'dır.
Özbekistan ekonomisi, pamuk, altın, uranyum ve doğal gaz dahil olmak üzere ağırlıklı olarak meta üretimine dayanır. Piyasa ekonomisine geçmeyi hedeflediğini ilan etmesine rağmen, ülkede yabancı kaynaklı yatırımı caydıran sert ekonomik kontroller bir şekilde devam etmektedir. Piyasa ekonomisine tedrici, sıkı kontrollü geçiş politikası yine de 1995 sonrası ekonomik iyileşmede olumlu sonuçlar üretti. Özbekistan'ın insan hakları ve bireysel özgürlükler konusunda iç politikaları bazı uluslararası kuruluşlar tarafından ağır bir biçimde eleştirilmektedir.
Özbekistan bayrağının sembolik anlamı için pek çok teori ileri sürülmüştür.
Bunlardan bir tanesine göre, 12 yıldız Özbek vilayetlerini; mavi zemin Türklüğü, beyaz zemin adaleti, yeşil zemin ise konukseverliği temsil etmektedir. İki ince kırmızı çizgi ise "güçlü olmak"ı anlatmaktadır. Yarım ay ise, "yenilenme"yi anlatmaktadır.
Başka bir görüşe göre 12 yıldız; 12 takvim ayını ya da burcu anlatmaktadır. Yarım ay İslamı simgelemektedir. Beyaz zemin ve renkler pamuğu, yani ülkenin ana sembolünü anlatmaktadır.
Başka bir görüşe göre, mavi suyu, beyaz barışı, yeşil ise doğayı simgeyi temsil etmektedir. Kırmızı şeritler ise bu özellikleri birleştiren yaşam gücünü temsil etmektedir.
Kökeni Orta Asya Türk mutfak kültürüne dayanan Özbek millî mutfağında diğer Türk boylarında olduğu gibi sayısız yemek çeşidine rastlanmaktadır.
Tür ve sayıda görülen bu zenginlik köken yanında, komşu kültürlerle karşılıklı etkileşim ve doğal imkânlarla izah edilebilir.
Orta Asya Türk mutfak geleneğinde Özbek milli mutfağı haklı bir üne sahiptir.
Özbek beslenme sistemi ve mutfak geleneğini belirleyen unsurlar arasında halkın hayat tarzı, gelenek ve görenekler, insanların ortak karakterleri, yiyecek pişirme teknikleri, yörenin iklim şartları ve diğer ekolojik unsurların büyük payı vardır.
Özbek sofrasında meyveler önemli yer tutar. Ülkede bol miktarda yetiştirilen üzüm, kayısı, şeftali, armut, kavun, karpuz, ceviz, erik, kiraz, ayva, incir, taze olarak tüketilmesi yanında; kurutma, reçel-marmelât olarak da sofralara getirilir. Son zamanlarda bazı yörelerde limon, portakal, mandalina ve hurma da yetiştirilmeye başlanmıştır.
İslâmiyet’in yasakladığı domuz, et ve yağ olarak bu mutfakta yer almaz. Ancak, ülkede yaşayan gayri Müslimler tarafından kullanılır.
Özbek yemekleri çok doyurucu ve yüksek kalorilidir. Yemeklerde çok miktarda soğan vardır. Mantı ve yemeğe girecek kıymada ince kıyılmış soğan kullanılır. Eğer soğan yemeğe çiğden konacaksa bol soğuk sudan geçirilir, üzerine sirke gezdirilir.
Sos ve garnitür geleneksel Özbek mutfağında yok denecek kadar azdır. Esas yemekler ya kızartılır, ya da kendi suyunda pişirilir.
Özbek Türklerinde her yemek çayla başlar, çayla biter. Yemek öncesi, geleneksel tatlı yiyecekler ikram edilir. Karamela türü şekerler, Balkanlar dâhil, Kıbrıs Türklerinde de görülen reçel çeşitleri, fırında pişirilmiş tatlı yiyecekler vb. kışın da olsa kavun ve karpuz misafire mutlaka ikram edilir. Kıraç topraklarda yetiştirilen, çöl kavunu adıyla anılan çok tatlı kavunlardan yapılan kurutmalar tatlı niyetine yenir.
Yemeğin son kısmında geleneksel pilav çeşitlerinden birisi ya da mantı mutlaka ikram edilir. Pilavın bu mutfakta özel bir yeri bulunmaktadır. Onlarca çeşidi olan pilavın her yörede ayrı ve kendine özgü yapılış şekli vardır.
Semerkand, Buhara, Fergana yöresi pilavları malzeme ve pişirme tekniği yönünden farklıdır.
Tarihi İpek yolu, İran’la olan ilişkiler ve son yıllarda siyasi bakımdan SSCB ile birlikte geçen 70 yıl Özbek mutfağındaki değişme, gelişme, belki de yozlaşmanın başlıca dinamikleri olmuştur.
Özbek milli yemeklerinde Orta Asya’daki diğer Türk asıllı toplulukların mutfağına nazaran daha çok baharat kullanılır. Anason, çörek otu, safran, taze ve toz biber, karabiber, maydanoz, dereotu, Orta Asya nanesi, kungut tohumu, en çok da rey- han vb. otlar ülke genelinde yerel ve ticari mutfakta yaygın olarak tüketilmektedir. Son zamanlarda bu baharatlı ve aromalı bitkilere karanfil, hardal, tarçın, kişniş ve defneyaprağının da ilave edildiğini görmekteyiz.
Özellikle Fergana ve Taşkent çevresinde oturan Özbekler acı ve keskin baharatlı yemeklerden hoşlanırlar. Kırmızı ve karabiber, çörek otu vb. acı ve aromalı baharatlar yemeklerin ayrılmaz bir parçası olarak görülür ve tüketilir.
Semerkant
Özbekistan'ın ve dünyanın en eski şehirlerinden birisidir. Kuruluşu milattan önce 1.Yüzyıl'a dayanır. Şehrin ilk ismi Marakanda'dır, daha sonra Afroyisab adını almıştır. Semerkant tarihi Sagd kavminin ve Timur imparatorluğunun başkenti olmuştur. Görülmeye değer tarihi eserler turistlerin ilgisini çekmektedir.
Buhara şehrinin ilk kuruluşu 8.Yüzyıl'da uzanır. Şehir genişlemekte olan İslam imparatorluğunun ve Orta Asya'nın din,ticaret ve bilim merkezi olmuştur. Moğol istilası sırasında yıkılan şehir daha sonra tekrar kurulurken İslam mimarisinin güzel örnekleriyle bezenmiştir.
Taşkent
Orta Asya'nın en büyük tarihi şehir ve Özbekistan Cumhuriyeti'nin başkentidir. Taşkent hakkında bilinen en eski tarihi kayıt milattan önce 2.yüzyılda Çin kayneklarında Yuni adıyla yer almaktadır. Milattan önce 262 yılında Pers kralı Şapura Taşkent vahasını Çaç olarak adlandırmıştır. Çaç bu tarihlerde altın, değerli taşlar ve baharat ticaret yollarının kavşağı konumundaydı. Bugün Taşkent tarihi hatıralarını saklayan, aynı zamanda da modern bir cumhuriyet başkenti olmayı başaran, Orta Asya'nın en büyük endüstri başkentlerinden birisidir.
Özbek pilavı tarifi malzemeler
250 gr jasmin pirinci (1.5 bardak)
500 gr kuzu kuşbaşı (irice kemikli parçalar)
2,5 bardak pişen etin suyu
Bir orta boy soğan
2 orta boy havuç
100 gr tereyağı
1 çay kaşığı yenibahar
1 çay kaşığı tarçın
2 çay kaşığı karabiber
2 çay kaşığı tuz
Pirinci yıkayıp sıcak su bulunan ve içine tuz atılmış bir kapta su soğuyana kadar bekletin. Kuzu etlerini normal kapaklı tencerede veya düdüklü tencerede, 3 bardak su ile yumuşayana kadar pişirin.
(Düdüklü tencerede 25 dakika yeterlidir. Normal tencerede bir saatden fazla sürer.)
Diğer yanda soğanları ince yemeklik doğrayıp tereyağında kavurun.
Bir kaç dakika sonra rendelenmiş havuçları da katarak kavurmaya devam edin.
Soğan da havuç da, yanmadan yumuşamış olmalı.
Gerekiyorsa bir fincan su ilave ederek pişirmeye devam edin.
Pişmiş etin suyundan 2,5 bardak soğanlı havuçlu karışıma katın ve pirinçleri yıkayıp tuzunu süzdükten sonra üzerine boca edin.
Tuz karabiber tarçın ve yenibaharı da katarak bir karıştırın.
Pişmiş etleri bu sulu karışımın üstüne yayıp, harlı ateşte pirinçler suyunu çekene kadar pişirin. Pilavın yüzeyi gözgöz olunca ateşi kısınız ve bir beş dakika kadar daha kısıp,beş dakika kadar daha kısık ateşte tutun.
Ateşi söndürünce tencere üzerine bir bez örterek, kapağı kapalı olarak 20 dakika dinlendirin. Pilavınız servise hazırdır.
Yasal Uyarı : Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Gün Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir. Ayrıntılar için lütfen tıklayınız.