Tarihimizde 'Bir Utanç Sayfası' Sultan Abdülaziz Han (3. Bölüm)
Geçen hafta sizlere Sultan Abdülaziz Han’ın Avrupa gezisinden ve yapmış olduğu bazı icraatlerden özetle bahsetmiştim.Şimdi kaldığımız yerden devam etmek istiyorum;
Bahsettiğimiz üzere Sultan Abdülaziz Han’ın seyahati Avrupa’nın durgun havasına hareketlilik getirmiş, batı matbuatını ve kamuoyunu günlerce megul etmiştir.
Sultan Abdülaziz Han Kraliçe ile görüşmesinin ardından Belçika’ya uğrar. Buradan hareketle Almanya’ya, oradan da Avusturya’nın bakenti Viyana’ya geçer. Buradan Tuna’ya,gemiyle de Peşte’ye geçer. Burada Gülbaba Türbesi’ni ziyaret eder. Bir avuç toprağı beraberinde İstanbul’a getirir.
Sultan’ın İstanbul’a dönüşü büyük bir heyecan ve sevinçle beklenmektedir. İstanbul’da her taraf süslenir, geceleri çarşılar, sokaklar, evler kandillerle süslenir. Şairler kasîdelerle bu gelişin sevincini ifade ederler.
Bu seyahatin siyasî meselelerin yanında Avrupa kamuoyuna Türklerin lehinde pek çok yazı yazılmasına da vesile olmutur. Batıda yoğun bir Türk ilgisi başlamıştır. Aynı zamanda padişah bu gezi sonrası ülke yönetiminde uyguladığı ilerleme politikasının da doğruluğuna emin olarak dönmüştür. Yayınladığı fermanda da bu açıkça görülür.
Fermanında devletlerin güçlü olması için halk arasında ilimlerin ve faydalı şeylerin yayılması, yolların açılması, kara ve deniz kuvvetlerinin inzimamı ile maliyenin sağlama alınması gerektiğini Osmanlı kamuoyuyla bir kere daha paylaşır.
Bunun yanısıra Sultan Abdülaziz Paris’te Osmanlı’daki siyasî muhalefetin önemli isimlerinden biri olan Yeni Osmanlılar Hareketi reisi Mustafa Fazıl Paşa ile de İngiltere Kraliçesinin tavassutuyla bir araya gelmiştir. Böylece muhaliflerin maddî destekçisi ve hamisi olan paşanın muhalif tavırlarının da önüne belirli bir süreliğine set çekmiştir.
Bir kere daha söyleyelim ki, Sultan Abdülaziz bu seyahatleri esnasında halkın büyük bir coşku ve sevgi gösterileriyle karşılanmıştır. O, halka çok yakın ilgi göstermiş, dinî ve askeri mahalleri ziyaret etmiş, halkın talepleri doğrultusunda ihtiyaçlarını karşılamış; yollar, hastane, hamam,köprü, mektep ve zahire ambarı yaptırmıştır. Halkın teveccüh gösterdiği tekke ve zaviyelerle türbeleri onartmış, yani devletin halk için yapması gereken pek çok hizmeti yerine getirmiştir.
Sultan Abdülaziz Han’ın yapmaya çalıştıkları,devleti ayağa kaldırması ve eski gücüne döndürmeye çalışması ve bunu kısmen başarması içerde ve dışarda Osmanlı’yı “Hasta Adam“ ilan edip yıkılmasını bekleyenleri rahatsız etti.
Burada bir şeyi ifade etmekte yarar var. İttihat Terakki'nin içindeki bütün unsurları ihanet çizgisinde görmek ve bu kişiler hakkında sui zanda bulunmak doğru değildir. Ama bu durum onların suçsuzluğuna mazeret teşkil etmez.
Memleket idaresine soyunan bu aydın geçinen güruh, bakkal dükkanının idaresine soyunmadıklarının farkında olmaları ve etrafındaki insanları ve onların arkasındaki unsurları görme yeti ve becerisine sahip olmaları gerekir. Çünkü bu bir sorumluluk ve vebal gerektiren bir olaydır.
Bunlar Osmanlı'nın dinine düşman mason ve düğer unsurlarla işbirliği yapmışlardır. Bir atasözü vardır körle yatan şaşı kalkar diye ya da kıratın yanında kalan ya huyundan ya suyundan etkilenirmiş.
İşte bu daha önce Genç Osmanlılar daha sonraki adları İttihat Terakki olan bu çetenin üyeleri masonlarla, Osmanlı Devleti'nden kopmak isteyen Sırp, Yunan, Ermeni, Arap, Arnavut ihtilâlcilerle, dahası Osmanlı Devleti'ni yıkmak isteyen emperyalist Batı Avrupa ülkeleriyle işbirliği yapmışlardır. Darbenin, İstanbul'daki Prodos Mason Locası üzerinden uluslararası bir boyutu da bulunmaktadır.
ORDUYU GÜÇLENDİRİNCE ÖLÜMÜNE KARAR VERİLDİ
Düşmanlarına karşı harbi göze almaktan çekinmeyen, bu maksatla ordu ve donanmayı dünyanın en ileri seviyesine çıkarmaya çalışan Sultan Abdulaziz'in devri, Tanzimat'la başlayan yılgınlıktan milletçe silkinip doğrulma temayüllerinin bir başlangıcı olmuştu.
O'nun faaliyetlerinin ana hedefi Tanzimat'la açılmış bulunan batılılaşma hareketlerine yüz vermeyerek, kendi milli ve dini hüviyetine sadik kalmak ve bu yolda ilerlemekti.
Sultan Abdulaziz'in donanmaya verdiği önem ve bunun da İngilizlerin emperyalist emelleriyle çatıştığıdır. Bunu niçin söylüyoruz Sultan Abdülaziz'i öldürülmesinde parmağı olduğu için Sultan Abdulhamid'in kurduğu Yıldız Mahkemesinde yargılanan Mithad Paşa'yı kurtarmak için İngilizlerin tehdit de dâhil her türlü yönteme başvurmalarıdır.
Cuntadakilerin Abdülaziz'e karşı farklı hesapları vardı. Midhat Paşa'nın şahsında tecessüm eden Yeni Osmanlıların amacı, meşruti bir monarşi ve anayasaya dayalı parlamenter bir sistem getirmekti. Ancak Abdülaziz böyle bir sistem için engeldi.
Ayrıca Abdülaziz'in orduyu çağının modern silahlarıyla donatması, donanmayı dünyanın -İngiltere ve Fransa'dan sonra- 3. deniz gücü haline getirmesi, tahta çıkışından itibaren 450 km. uzunluğundaki demiryollarını üç katına çıkarması onu uluslararası güçlerin hedefi haline getirmişti.
Dostlarım bu haftaki bölümümüzün de sonuna geldik. İnşaallah haftaya görüşmek üzere Allah’a emanet olunuz!
Bahsettiğimiz üzere Sultan Abdülaziz Han’ın seyahati Avrupa’nın durgun havasına hareketlilik getirmiş, batı matbuatını ve kamuoyunu günlerce megul etmiştir.
Sultan Abdülaziz Han Kraliçe ile görüşmesinin ardından Belçika’ya uğrar. Buradan hareketle Almanya’ya, oradan da Avusturya’nın bakenti Viyana’ya geçer. Buradan Tuna’ya,gemiyle de Peşte’ye geçer. Burada Gülbaba Türbesi’ni ziyaret eder. Bir avuç toprağı beraberinde İstanbul’a getirir.
Sultan’ın İstanbul’a dönüşü büyük bir heyecan ve sevinçle beklenmektedir. İstanbul’da her taraf süslenir, geceleri çarşılar, sokaklar, evler kandillerle süslenir. Şairler kasîdelerle bu gelişin sevincini ifade ederler.
Bu seyahatin siyasî meselelerin yanında Avrupa kamuoyuna Türklerin lehinde pek çok yazı yazılmasına da vesile olmutur. Batıda yoğun bir Türk ilgisi başlamıştır. Aynı zamanda padişah bu gezi sonrası ülke yönetiminde uyguladığı ilerleme politikasının da doğruluğuna emin olarak dönmüştür. Yayınladığı fermanda da bu açıkça görülür.
Fermanında devletlerin güçlü olması için halk arasında ilimlerin ve faydalı şeylerin yayılması, yolların açılması, kara ve deniz kuvvetlerinin inzimamı ile maliyenin sağlama alınması gerektiğini Osmanlı kamuoyuyla bir kere daha paylaşır.
Bunun yanısıra Sultan Abdülaziz Paris’te Osmanlı’daki siyasî muhalefetin önemli isimlerinden biri olan Yeni Osmanlılar Hareketi reisi Mustafa Fazıl Paşa ile de İngiltere Kraliçesinin tavassutuyla bir araya gelmiştir. Böylece muhaliflerin maddî destekçisi ve hamisi olan paşanın muhalif tavırlarının da önüne belirli bir süreliğine set çekmiştir.
Bir kere daha söyleyelim ki, Sultan Abdülaziz bu seyahatleri esnasında halkın büyük bir coşku ve sevgi gösterileriyle karşılanmıştır. O, halka çok yakın ilgi göstermiş, dinî ve askeri mahalleri ziyaret etmiş, halkın talepleri doğrultusunda ihtiyaçlarını karşılamış; yollar, hastane, hamam,köprü, mektep ve zahire ambarı yaptırmıştır. Halkın teveccüh gösterdiği tekke ve zaviyelerle türbeleri onartmış, yani devletin halk için yapması gereken pek çok hizmeti yerine getirmiştir.
Sultan Abdülaziz Han’ın yapmaya çalıştıkları,devleti ayağa kaldırması ve eski gücüne döndürmeye çalışması ve bunu kısmen başarması içerde ve dışarda Osmanlı’yı “Hasta Adam“ ilan edip yıkılmasını bekleyenleri rahatsız etti.
Burada bir şeyi ifade etmekte yarar var. İttihat Terakki'nin içindeki bütün unsurları ihanet çizgisinde görmek ve bu kişiler hakkında sui zanda bulunmak doğru değildir. Ama bu durum onların suçsuzluğuna mazeret teşkil etmez.
Memleket idaresine soyunan bu aydın geçinen güruh, bakkal dükkanının idaresine soyunmadıklarının farkında olmaları ve etrafındaki insanları ve onların arkasındaki unsurları görme yeti ve becerisine sahip olmaları gerekir. Çünkü bu bir sorumluluk ve vebal gerektiren bir olaydır.
Bunlar Osmanlı'nın dinine düşman mason ve düğer unsurlarla işbirliği yapmışlardır. Bir atasözü vardır körle yatan şaşı kalkar diye ya da kıratın yanında kalan ya huyundan ya suyundan etkilenirmiş.
İşte bu daha önce Genç Osmanlılar daha sonraki adları İttihat Terakki olan bu çetenin üyeleri masonlarla, Osmanlı Devleti'nden kopmak isteyen Sırp, Yunan, Ermeni, Arap, Arnavut ihtilâlcilerle, dahası Osmanlı Devleti'ni yıkmak isteyen emperyalist Batı Avrupa ülkeleriyle işbirliği yapmışlardır. Darbenin, İstanbul'daki Prodos Mason Locası üzerinden uluslararası bir boyutu da bulunmaktadır.
ORDUYU GÜÇLENDİRİNCE ÖLÜMÜNE KARAR VERİLDİ
Düşmanlarına karşı harbi göze almaktan çekinmeyen, bu maksatla ordu ve donanmayı dünyanın en ileri seviyesine çıkarmaya çalışan Sultan Abdulaziz'in devri, Tanzimat'la başlayan yılgınlıktan milletçe silkinip doğrulma temayüllerinin bir başlangıcı olmuştu.
O'nun faaliyetlerinin ana hedefi Tanzimat'la açılmış bulunan batılılaşma hareketlerine yüz vermeyerek, kendi milli ve dini hüviyetine sadik kalmak ve bu yolda ilerlemekti.
Sultan Abdulaziz'in donanmaya verdiği önem ve bunun da İngilizlerin emperyalist emelleriyle çatıştığıdır. Bunu niçin söylüyoruz Sultan Abdülaziz'i öldürülmesinde parmağı olduğu için Sultan Abdulhamid'in kurduğu Yıldız Mahkemesinde yargılanan Mithad Paşa'yı kurtarmak için İngilizlerin tehdit de dâhil her türlü yönteme başvurmalarıdır.
Cuntadakilerin Abdülaziz'e karşı farklı hesapları vardı. Midhat Paşa'nın şahsında tecessüm eden Yeni Osmanlıların amacı, meşruti bir monarşi ve anayasaya dayalı parlamenter bir sistem getirmekti. Ancak Abdülaziz böyle bir sistem için engeldi.
Ayrıca Abdülaziz'in orduyu çağının modern silahlarıyla donatması, donanmayı dünyanın -İngiltere ve Fransa'dan sonra- 3. deniz gücü haline getirmesi, tahta çıkışından itibaren 450 km. uzunluğundaki demiryollarını üç katına çıkarması onu uluslararası güçlerin hedefi haline getirmişti.
Dostlarım bu haftaki bölümümüzün de sonuna geldik. İnşaallah haftaya görüşmek üzere Allah’a emanet olunuz!
Yasal Uyarı : Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Gün Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir. Ayrıntılar için lütfen tıklayınız.