İsmail Çetin Korkmaz

İsmail Çetin Korkmaz

Keldaniler..

Keldani ismi ilk kez, Babil'in yönetimine geçen Kaldî Hanedanı'yla (M.Ö. 6. yy) ortaya çıkmış ve Kaldilerin ülkesine Helen (Eski Yunan) kültüründe Kaldi ülkesi.
Kaldu, Kaśdim, Keldan) denilmiştir. Keldan veya Kaldea, Mezopotamya'nın en güney kısmını, civarındaki günümüz Kuveyt'i, ve Basra Körfezi'nin civardaki kıyılarını kapsardı. Kaldî ismi, Latince "occultus" (gizem) isminden, "okült ile (ve/veya okültizm ile) uğraşan" anlamına gelir (Latince occulere (gizlemek, üstünü örtmek) fiilinden). Kitab-ı Mukaddes'te, "Keldani" ismi yıldızbilimci veya kâhin anlamlarında geçer.

Geçmişte pek çok uygarlığa ev sahipliği yapan Fırat ve Dicle nehirleri arasındaki Mezopotamya topraklarında bugün hala daha pek çok etnik ve dinsel kültür barınıyor. Kuzey Irak’ta Temmuz ayında günyüzüne çıkartılan bir saray kalıntısı, Sümerlerin bu topraklarda nasıl görkemli bir uygarlığa ulaştıklarının bir kanıtı. Kazılarda ortaya çıkartılan heykellerin üzerindeki çiviyazıları da bize geçmişe dair bilgi veren en önemli belgeler. Kutsal din kitaplarının metinlerinde bu uygarlıklara dair anlatılanlar da böylece bilinmezlikten ya da söylence olmaktan kurtulmuş oluyorlar. 

Keldani Katolik kilisesi ne mensup Asuri halkı Efes Konsili'nden sonra bağımsız bir diofizit kilise kuran Nasturiler, Ortadoğu ve Hindistan 'da yayılırlar.

Tevrat’da sözü edilen Keldaniler de Mezopotamya topraklarında yaşamış, başkentlerinin Babil olduğu bilinen çok eski bir etnik topluluk. Halen de nüfusları azalmakla birlikte bu bölgede varlıklarını sürdürmekteler. Tarihsel süreç içinde bir kısım Keldaniler, Doğu Hıristiyanlığının bir mezhebi olan Nasturiliği benimsemişler ve Nasturiler olarak da anılmaktalar. Bilinçli veya bilinçsiz, bu ayırım zaman zaman gözden kaçırıldığı için Keldani ve Nasturi isimleri aynı topluluğu tanımlamak için kullanılıyor. Oysa Keldani terimi etnik bir ayırımı belirtirken, Nasturi ise dinsel bir ayırımı belirtiyor. Nasturiler dışındaki Keldaniler ise Katolik kilisesine bağlı Hıristiyanlar. Bu topluluklara dair araştırmalar da esasen dinler tarihinin konusunu oluşturuyor.

1304 yılında Nasturiler in bazıları Katolikliği benimser ve Papa'nın otoritesini kabul ederler. Yeni kurulan bu kiliseye Keldani Kilisesi adı verilir ve bu tarihten sonra Katolikliği benimseyen Nasturiler e Keldani adı verilir. Bazıları ise Keldani adının bu halka Katoliklik sonrası verilmediğini, ismin antik bir Güney Mezopotamya halkı olan     Kaldeliler den geldiğini savunur.

Keldaniler Papa'nın otoritesini kabul etmekle beraber kendi inanç sistemlerini korumuşlardır ve ayinlerini kendi dilleri olan Keldanice yaparlar. Günümüzde ayinin bazı bölümleri Arapça olarak da yapılmaktadır.

Keldanîlerin uzun bir süre Hakkari (colemerg) merkeze bağlı KodşanısTürkçeleştirilmiş adıyla Konak)köyünü patriklik merkezi olarak kabul etmişlerdir.Keldani patrikleri 1918'e kadar bu köyde ikamet etmişlerdir.9. yüzyıl ortalarına dek Hakkari nüfusunun yaklaşık yarısını oluşturan Nasturiler, 1843 ve 1846'da Cizira Botan mîrî Bedirhan Bey ile Hakkari mîrî Nurullah Bey'in düzenlediği iki saldırıda önemli ölçüde zayiat vermişlerdir. 1915-18 döneminde Kürt aşiretleri ile çatışan Hakkari Nasturileri önce İran'da Urmiye yöresine ve daha sonra İngiliz yönetimine giren Irak'a iltica etmişler. Günümüzde Patriklik Merkezi Irak ta Bağdat'dır. Patrikleri Louis Raphaël I Sako'dur. Irak 'ın eski lideri Saddam Hüsayin'in başbakan yardımcısı Tarık Aziz (Mihail Yohanna), günümüzde en tanınmış Keldanilerdendir. Irak'taki yaklaşık yarım milyon Hıristiyan'ın çoğunluğunu Keldaniler oluşturur. Keldanilerin doğu kolu, Süryaniceyi ayin dili olarak kullanır. Musul 'da yaklaşık 50 bin Keldani yaşamaktadır.

Günümüzde kültürel harmanlama olarak Türkçeleştirebileceğimiz ‘Acculturation’ terimi farklı toplumların birbirleriyle zaman içinde karşılıklı etkileşimi ile oluşan değişiklikleri tanımlamakta kullanılan bir terim. Tarih boyunca çeşiti toplulukların göç ettikleri, çeşitli ülkelerin diğer devletler tarafından işgal edildikleri ve hatta bazılarının tarih sahnesinden silindikleri biliniyor. Yine çok eski tarihlerden bu yana ticari ilişkilerin de varlığı kanıtlanmış durumda. Tarih boyunca oluşan bütün bu değişiklikler kültürlerin karşılıklı etkileşimini zorunlu kılıyor. Bu sürecin yazılı tarihinin noksanlığı ise bazı kültür ve toplulukların orijini konusunda kesin yargılar elde etmemizi zorlaştırıyor. Bütün bunları ise çok bildiğimiz bir değisi akla getiriyor ‘Mal sahibi mülk sahibi hani bunun ilk sahibi?’

Yasal Uyarı : Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Gün Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir. Ayrıntılar için lütfen tıklayınız.

Yorum Yazın
sohbet islami chat omegle tv türk sohbet islami sohbet elektronik sigara cinsel sohbet su böreği sipariş oyun haberleri tıkanıklık açma dijital pazarlama ajansı galeri yetki belgesi nasıl alınır yalama taşı