Hayır, bu acı gerçekler, masalarda oyalandığımız değil. Bu, sonuna kadar diplomasiye inandığımızın gerekçesi idi. Olmak zorunda idi ve masayı yıkan yine biz olmadık.
Hayır, bu acı gerçekler, masalarda oyalandığımız değil. Bu, sonuna kadar diplomasiye inandığımızın gerekçesi idi. Olmak zorunda idi ve masayı yıkan yine biz olmadık.
Belli ki, birileri yine toplum mühendisliğine soyundu. Şimdi uyguladıkları kirli oyun, tehlikeli bir oyun.
Geçen Çarşamba’yı, Perşembe’ye bağlayan gece, Almanya’nın Hanau kentinde, bir (?) gözü dönmüş, ağır ırkçı bir sosyopat, dokuz yabancıyı dördü Türk, öldürdükten sonra, evine giderek annesini de öldürüp intihar etti!
Gerçekten neydi bu gezi olayları?
Gerçeği şu ki, FETÖ denilen pislik bela ile mücadelede, bugüne kadar, çok fazla sululuk yapıldı, merhamet gösterildi.
Türkiye öyle bir ülke ki, burada olup biten hiçbir şey, ama hiçbir şey, öylesine de olmuyor, tesadüfen de asla olmuyor. Hiçbir şeyin gözüktüğü gibi olmayan, oyun içinde oyunlar olan bir ülke.
Rusya’nın başında olan kişi. Dilerseniz biraz geçmişine, kim olduğuna, neden bu ve böyle olduğuna biraz bakalım. Tabii bu bir biyografi değil, daha çok bir değerlendirme. Maksat, güya yanımızda, aslında karşımızda olan bu Putin kim, onu biraz daha net anlamak!
Doğrusu böylesi günlerde, yani milletçe içimizin yandığı, sinirlerimizin harap olduğu bir günde, bir afetten başımızı kaldıramadan, bir diğeri ile karşı karşıya kaldığımız bugün de bu yazıyı yazmak istemezdim.
Dünyada hiç millet yoktur ki, bayrağını Türk Milleti kadar sevsin, hatta aşık olsun, hatta her gördüğünde duygulansın, gururlansın.
Bir anlaşma yapacaksınız. Ama gel gör ki, bu anlaşmanın diğer tarafının anlaşma hususunda zerre söz hakkı yok.