MHP’de taht kavgaları almış başını gidiyor. MHP’li yöneticilerde millet memleket meselelerine kafa yoracak ne kapasite kalmış ne takat…
MHP’de taht kavgaları almış başını gidiyor. MHP’li yöneticilerde millet memleket meselelerine kafa yoracak ne kapasite kalmış ne takat…
O, tahta geçtiğinde Osmanlı Devleti çok büyük badirelerle uğraşıyor, içerden ve dışarıdan düşmanca saldırılara maruz kalıyordu.
Türkiye Cumhuriyeti devletinin İstihbarat birimine dair düşmanın yapmayacağı yapılıyor ve Anayasa Mahkemesi buna 'basın ve ifade özgürlüğü' diyor…
Bugün Cumhurbaşkanı’nı dinlerken Tamil Kaplanları terör örgütüne karşı Srilanka Devletinin mücadelesini hatırladım.
Mevlana gelmiş; 'Ne olursan ol yine gel' demiş.
Her seçim öncesi şu söylenir: 'Türkiye tarihi bir seçime gidiyor.'
Bugünlerde dillerden düşmeyen ama içeriğinin ne olduğuna bile bakılmadan sürekli teraneleştirilen birkaç söz var.
28 Şubat 1997’de muhafazakar kitle bir post-modern müdaheleye maruz kaldı, mağdur edildi ve çok ciddi haksızlıklara ve inanca dair kişisel yaşamlarda zulme bile uğradı.
Solcu olmanın temel öğretisi sanki; 'devlet düşmanlığı, isyan, başkaldırı ve devlete husumet beslemek.'