Birey olmamıza izin verin..!

Türkiye’de pek çok aile 'Aman, çocuğum hata yapmasın' diyerek ister küçük çocuk olsun ister 28 yaşında bir yetişkin, evlenene kadar her yapacağı işi aile planlamaya çalışıyor. Peki ailelerimiz bize gerçekten iyilik mi yapıyor?
Birey olmamıza izin verin..!

Bu konu üzerinde bir süredir düşünüyorum. Geçen gün gönüllü üyesi olduğum ÜNSPED Spor ve Kültür Kulübü ile Genel Koordinatörümüz Sayın Semra Demirer liderliğinde yaptığımız bir online toplantıda bu konu gündeme gelince yazmak istedim. Belki bir düzelmeye vesile oluruz.

Gerek gelenek ve göreneklerimiz, gerekse yetişme tarzımızdan dolayı ailelerde ebeveyn - çocuk ilişkisi çocuk evlenip, o evden ayrılana kadar sürüyor. Hal böyle olunca anneler ve babalar çocuklarının hata yapmasını istemediğinden dolayı onları kendi tecrübeleri doğrultusunda yetiştirmek istiyor. Okuyacağımız okula, yapacağımız işe, evleneceğimiz kişiye ve evlilik zamanına ailelerimiz karar vermek istiyor. İstiyorlar ki, onların yaşadıkları deneyimlerden ders çıkararak yolumuza devam edelim. Ama maalesef bu doğru değil. Bazen bizim de hata yapmamız gerekiyor. Yaptığımız hatayı fark edip, kendi hatalarımızdan ders alarak ilerlememiz gerekiyor. Babam hep bana "Oğlum, insanlara koşulsuz güvenme. Herkes güzel düşünceli değil” der. Ben bunu lise zamanlarımda “Benim çevremde zaten bana kötülük yapmak isteyen kimse yok" deyip, kulak arkası ederdim. Fakat, ne zaman ki değer verdiğim dostlarımdan, büyüklerimden kötülük gördüm; işte o zaman babama hak verdim.

Fazla korumacılık bizlerin hem iş hayatını hem de sosyal hayatını etkiliyor. Her yaptığımız hatada ailemizin gelip bizi toparlamasını bekliyoruz. İş hayatında hata yaptığımızda; hatadan ders alıp düzeltmemiz gerekirken, şımarık bir çocuk gibi anne-babamızın ilkokulda öğretmenimizle bizim yerimize konuştuğu gibi gelip yöneticimizle de konuşmasını bekliyoruz. İş hayatında hiç emir almayalım, hep patron gibi çalışalım istiyoruz.  Ama böyle bir iş hayatı yok. Evlenince yine yemeği, temizliği, bulaşığı annemiz yapsın; çöpü babamız döksün diye bekliyoruz. Çünkü o zamana kadar hiç sorumluluk almadan yiyip, içip, gezmişiz. Sonra evlilikte her hizmetimize koşacak anne-babayı ev içerisinde bulamayınca; sorumluluk ağır geliyor, tartışmalar başlıyor ve sonuç adliyede boşanma oluyor. Anne-baba şemsiyesi altında sorumluluk almadan yaşayıp gidiyoruz. Ben sırf anne-babası istediği için hiç istemediği bir bölüm okuyup, hiç istemediği bir işi yapan kişiler tanıyorum.

Anneler, babalar; siz bunları bizim üzülmemiz için yapıyorsunuz ama bir düşünün; bu gerçekten iyilik mi? Yoksa, kaş yapayım derken göz mü çıkıyor? Çocuğunuzun sevdiği işi yapıp, her sabah işine güle, oynaya gitmesini mi istersiniz; sizin istediğiniz işi yapıp her sabah istemeye istemeye işe gitmesini mi istersiniz?

Hata yapmamıza, sorumluluk almamıza, kendi kararlarımızı almamıza fırsat verin. Yine bize fikirlerinizi söyleyin, tecrübelerinizi yine bize anlatın, yine bize dualarınızı edin. Ama özellikle belirli bir yaştan sonra kendi kendimizi yönetmeyi öğretin bize. Sorumluluk almayı öğretin. Hata yaptığımızda size gelebileceğimizi bilelim. İnanın, böyle daha mutlu olacağız. İnanın, böyle hem iş hayatında hem sosyal hayatımızda daha başarılı olacağız.

Amacım sizleri yargılamak değil. Aksine sizlere bir genç olarak duygularımı aktarıp hep birlikte daha mutlu olmamıza yardımcı olmak. Umarım, duygularımı aktarabilmişimdir.

Bir sonraki yazımda görüşmek üzere.

Allah’a emanet olun, sağlıklı kalın…

Yasal Uyarı : Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Gün Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir. Ayrıntılar için lütfen tıklayınız.

Yorum Yazın
sohbet islami chat omegle tv türk sohbet islami sohbet elektronik sigara cinsel sohbet su böreği sipariş oyun haberleri tıkanıklık açma dijital pazarlama ajansı galeri yetki belgesi nasıl alınır yalama taşı