Yunanistan'ın Ayasofya hazımsızlığı..!
Ayasofya,
Fatih'in İstanbul'a vurduğu mühür, islam hakimiyetinin nişanesi, Fatih'in mirası, Fatih'in kılıç hakkı, Ayasofya hüzünlü mabed…
Tam 581 yıl minarelerinden ezanlarla, salâlar, kubbelerinden Kur'an nağmeleri yayılan Fethin görkemli mabedi ne acıdır ki karanlık ve derin bir sükut içinde tekrar ibadete açılacağı günü beklemekte.
Evet dostlarım bu milletin kanayan yarasıdır Ayasofya. Her ne kadar yeniden camiye dönüştürülmesi yönünde her hangi bir hukuki, siyasi ve idari engel olmamasına rağmen ne zaman ibadete açılması söz konusu olsa da, içerden ve dışarıdan hep bir ağızdan çatlak sesler yükseliyor, Olimpos dağının çocukları türlü hileler ve entrikalarla karalama ve iftira kampanyalarına başlıyor, işi tehditlere kadar götürüyorlar.
Geçtiğimiz günlerde Fethin 567.yıl dönümü münasebetiyle Ayasofya Camiinde okunan Fetih suresine yükselen çatlak sesler arasında en dikkat çekeni Yunanistan'ınkiydi. Haddini aşmak gibi bir bahtsızlıkla Yunanistan Ayasofya'da okunan Kuran-ı Kerim'den rahatsız olmuş, kültürel mirasa saygıdan bahsederek tehditvari açıklamalar yapmıştır.
Yunanistan'ın Ayasofya üzerinde hiçbir iddiası olamaz, söylemlerinin en ufak bir değeri yoktur. Onlara öncelikle katoliklerce katedral haline getirilmiş Kurtuba camiini ve ülkelerinde ahıra çevirdikleri yüzlerce tarihi Osmanlı eserlerini hatırlatırız. Medeniyetlere ve kültürlere saygıyı ,barbar Yunandan öğrenecek değiliz elbette.
Bunun devletimiz açısından da en ufak bir hukuki bağlayıcılığı yoktur zira fetihlerden sonra en büyük mabed camiye çevrilir, ilk Cuma namazı sultanla beraber eda edilir, bu fetih töresidir. İstanbul'un fethiyle beraber bu töre yine yerine getirilmiş, Ayasofya camii, hatta külliye haline getirilmiş 500 küsur yıl boyunca bu şekilde olarak kullanılmış o dönemlerde Ortodoksu da Katoliği de Yunanı, Ermenisi de bu duruma ses çıkarmamışlardı.
Ayasofya Fatih'in vakfiyesidir, Osmanlının malıdır, fethedilmiş topraklara hükmeden devlete aittir.
Bu yüz yıllık bir saldırıdır. Yaralı aslan durumundaki Osmanlı'yı yok etmek, Müslüman Türk adını dünyadan silmek politikasının devamıdır. Kasıtlı, planlı bir projenin içerdeki ve dışardaki işbirlikçilerinin ortak hareketidir. Ne zaman Ayasofya'nın açılması söz konusu olsa aynı şekilde aynı kelimelerle itirazları duyuyoruz. Bunlar hepimizce malum bir kesimdir, ne yaparlarsa yapsınlar planları tutmayacaktır Allah'ın izniyle.
Ayasofya'da Fetih Suresinin okunmasının ardından yorum yapan diğer bir kesim ise çok komik ve zavallı bir iddia ortaya attı.
Neymiş efendim Covid-19'un dünyada ve ülkemizde görülmesiyle başlayan pandemi sürecinin virüsün etkisinin hafiflemesiyle birlikte gündemden düşmesi üzerine Başkan Sayın Recep Erdoğan'ın yeni gündem oluşturma, ya da gündem değiştirme çabalarıymış bu Ayasofya meselesi.
Bu o kadar komik ve saçma bir iddia ki herşeyden önce Ayasofya müze olduğu günden itibaren her an, her saniye, her gün bu milletin gündemindedir. Bu milletin gündeminden asla düşmemiştir ki gündem olsun diye çabalansın.
GECİKMEDEN HAREKETE GEÇMEK LAZIM!
Biz Türk milleti adına Danıştay danışma kurulu ve devletimizin Ayasofya'nın Fatih'in vasiyeti üzerine cami olarak varlığını devam ettirmesi yönünde karar almalarını bekliyoruz.
Bugün kanunen hala Fatih'in vakfiyesi olan Ayasofya Camii hukuken bu vasfını sürdürmektedir. Bu vakfiyenin orijinali Tapu Kadastro Genel Müdürlüğünde muhafaza edilmekte. Biz bir hukuk devletiyiz. Bugün tapusu sizin adınıza olan bir camiyi vakfettiğinizde oranın sanat galerisine, müzeye veya başka bir hizmette kullanılmasına müsaade edilir mi? Pek tabii edilmez.
Her türlü hukuki ve siyasi haklarımızdan doğan bu statüyle milletimize fethin mirası olan bu mabedin bir an önce camii olarak hizmete açılması konusunda gerekli girişimleri danıştaydan bekliyoruz.
Evet değerli dostlarım yazımı merhum şair Osman Serdengeçti'nin Ayasofya şiiri ile kapatmak istiyorum. Allaha emanet olunuz..
Ayasofya,
Ey muhteşem mabet;
Gel etme,
Bizi terketme!...
Bizler, Fatih'in torunları, yakında putları devirip,
Yine seni camiye çevireceğiz...
Dindaşlarımızla,
Kanlı göz yaşlarımızla,
Abdest alarak secdelere kapanacağız,
Tekbir ve tehlil sadalarıboş kubbelerini yeniden dolduracak
İkinci bir fetih olacak,
Ezanlar bu fethin ilanını,
Ozanlar destanını yazacaklar...
Fatih'in İstanbul'a vurduğu mühür, islam hakimiyetinin nişanesi, Fatih'in mirası, Fatih'in kılıç hakkı, Ayasofya hüzünlü mabed…
Tam 581 yıl minarelerinden ezanlarla, salâlar, kubbelerinden Kur'an nağmeleri yayılan Fethin görkemli mabedi ne acıdır ki karanlık ve derin bir sükut içinde tekrar ibadete açılacağı günü beklemekte.
Evet dostlarım bu milletin kanayan yarasıdır Ayasofya. Her ne kadar yeniden camiye dönüştürülmesi yönünde her hangi bir hukuki, siyasi ve idari engel olmamasına rağmen ne zaman ibadete açılması söz konusu olsa da, içerden ve dışarıdan hep bir ağızdan çatlak sesler yükseliyor, Olimpos dağının çocukları türlü hileler ve entrikalarla karalama ve iftira kampanyalarına başlıyor, işi tehditlere kadar götürüyorlar.
Geçtiğimiz günlerde Fethin 567.yıl dönümü münasebetiyle Ayasofya Camiinde okunan Fetih suresine yükselen çatlak sesler arasında en dikkat çekeni Yunanistan'ınkiydi. Haddini aşmak gibi bir bahtsızlıkla Yunanistan Ayasofya'da okunan Kuran-ı Kerim'den rahatsız olmuş, kültürel mirasa saygıdan bahsederek tehditvari açıklamalar yapmıştır.
Yunanistan'ın Ayasofya üzerinde hiçbir iddiası olamaz, söylemlerinin en ufak bir değeri yoktur. Onlara öncelikle katoliklerce katedral haline getirilmiş Kurtuba camiini ve ülkelerinde ahıra çevirdikleri yüzlerce tarihi Osmanlı eserlerini hatırlatırız. Medeniyetlere ve kültürlere saygıyı ,barbar Yunandan öğrenecek değiliz elbette.
Bunun devletimiz açısından da en ufak bir hukuki bağlayıcılığı yoktur zira fetihlerden sonra en büyük mabed camiye çevrilir, ilk Cuma namazı sultanla beraber eda edilir, bu fetih töresidir. İstanbul'un fethiyle beraber bu töre yine yerine getirilmiş, Ayasofya camii, hatta külliye haline getirilmiş 500 küsur yıl boyunca bu şekilde olarak kullanılmış o dönemlerde Ortodoksu da Katoliği de Yunanı, Ermenisi de bu duruma ses çıkarmamışlardı.
Ayasofya Fatih'in vakfiyesidir, Osmanlının malıdır, fethedilmiş topraklara hükmeden devlete aittir.
Bu yüz yıllık bir saldırıdır. Yaralı aslan durumundaki Osmanlı'yı yok etmek, Müslüman Türk adını dünyadan silmek politikasının devamıdır. Kasıtlı, planlı bir projenin içerdeki ve dışardaki işbirlikçilerinin ortak hareketidir. Ne zaman Ayasofya'nın açılması söz konusu olsa aynı şekilde aynı kelimelerle itirazları duyuyoruz. Bunlar hepimizce malum bir kesimdir, ne yaparlarsa yapsınlar planları tutmayacaktır Allah'ın izniyle.
Ayasofya'da Fetih Suresinin okunmasının ardından yorum yapan diğer bir kesim ise çok komik ve zavallı bir iddia ortaya attı.
Neymiş efendim Covid-19'un dünyada ve ülkemizde görülmesiyle başlayan pandemi sürecinin virüsün etkisinin hafiflemesiyle birlikte gündemden düşmesi üzerine Başkan Sayın Recep Erdoğan'ın yeni gündem oluşturma, ya da gündem değiştirme çabalarıymış bu Ayasofya meselesi.
Bu o kadar komik ve saçma bir iddia ki herşeyden önce Ayasofya müze olduğu günden itibaren her an, her saniye, her gün bu milletin gündemindedir. Bu milletin gündeminden asla düşmemiştir ki gündem olsun diye çabalansın.
GECİKMEDEN HAREKETE GEÇMEK LAZIM!
Biz Türk milleti adına Danıştay danışma kurulu ve devletimizin Ayasofya'nın Fatih'in vasiyeti üzerine cami olarak varlığını devam ettirmesi yönünde karar almalarını bekliyoruz.
Bugün kanunen hala Fatih'in vakfiyesi olan Ayasofya Camii hukuken bu vasfını sürdürmektedir. Bu vakfiyenin orijinali Tapu Kadastro Genel Müdürlüğünde muhafaza edilmekte. Biz bir hukuk devletiyiz. Bugün tapusu sizin adınıza olan bir camiyi vakfettiğinizde oranın sanat galerisine, müzeye veya başka bir hizmette kullanılmasına müsaade edilir mi? Pek tabii edilmez.
Her türlü hukuki ve siyasi haklarımızdan doğan bu statüyle milletimize fethin mirası olan bu mabedin bir an önce camii olarak hizmete açılması konusunda gerekli girişimleri danıştaydan bekliyoruz.
Evet değerli dostlarım yazımı merhum şair Osman Serdengeçti'nin Ayasofya şiiri ile kapatmak istiyorum. Allaha emanet olunuz..
Ayasofya,
Ey muhteşem mabet;
Gel etme,
Bizi terketme!...
Bizler, Fatih'in torunları, yakında putları devirip,
Yine seni camiye çevireceğiz...
Dindaşlarımızla,
Kanlı göz yaşlarımızla,
Abdest alarak secdelere kapanacağız,
Tekbir ve tehlil sadalarıboş kubbelerini yeniden dolduracak
İkinci bir fetih olacak,
Ezanlar bu fethin ilanını,
Ozanlar destanını yazacaklar...
Yasal Uyarı : Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Gün Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir. Ayrıntılar için lütfen tıklayınız.
Naz,
İrfan Yazıcı
FARUK YILDIZ
Nayme Ardalı
Ömer Faruk Ayaydın
Uzman Yorumcu
Aslan Güzel