Şehzade Orhan Osmanoğlu

Şehzade Orhan Osmanoğlu

Sultan II. Abdülhamid Han ve usta siyaseti

Kıymetli okuyucularım! Size bugün çok gündemde olan Balat’taki kilisenin enteresan tarihini anlatmaya gayret edeceğim.
Sultan II. Abdülhamid Han ve usta siyaseti
Târihinin en buhranlı evresinde Osmanlı tahtına oturan Sultan II. Abdülhamid Hân’ın Osmanlı Devletini korumak adına uyguladığı yöntem ve metodların her birisi siyâsî dehâ örneğidir ve bugün bile hayran olmamak elde değildir.

Sultan II. Abdülhamid Han’ın siyâsî dehâsı denince ilk önce akla dış politikada gösterdiği çok önemli başarılar gelir.

Bunlardan birisi de Balat’ta buluna ve halk arasında demir kilise olarak bilinen yapıdır. 

93 Harbi faciasından sonra Bulgaristan Rusya’nın da tesiriyle bize pamuk ipliği ile bağlı, dâhilî idâresinde serbest bir prenslik haline getirilmişti. Onun da Yunanistan gibi ilk fırsatta istiklâlini ilân edeceği belliydi. Bu ihtimali bertaraf etmek için Sultan Abdülhamîd, o dâhiyâne siyâsetiyle şu tedbire başvurmuştu:

Bulgarlar da Yunanlar gibi Ortodoks mezhebindeydiler. Ancak asırlardan beri din adamı yetiştirmedikleri gibi kendilerine mahsus kiliseleri de yoktu. Sultan Abdülhamîd, onları dînî bakımdan Yunanlılar’dan ayırmayı düşündü.

Bunun için İstanbul’da Balat’taki Rum ortodoks patrikliğinin karşısına bunların Rum patrikliğine muâdil ve onunla aynı hukûka sahip “erksahlık” adıyla Bulgar kilise riyâsetini te’sis etti. Patrikhâne demek olan bu müessesenin binasını, Berlin’de ve gizlice çelik parçalar halinde îmâl ettirip yine gizlice İstanbul’a getirtti. Ve ustaları sabaha kadar çalıştırıp bir gecede monte ettirdi. Sabahleyin rum papazları gözlerini açtıklarında, karşılarında kendilerine rakip bir patrik binâsını, levhası asılmış olduğu halde görünce, dehşete kapıldı.

Bu surette Bulgar kilisesi, Sultan Abdülhamid’in bu siyâsî manevrası ile teessüs etmiş oldu. Bunun bir ihtiyaç olduğu ortaya çıkınca, Bulgar ve Rumlar’ın müştereken oturdukları yerlerde kavga başladı.

Siyasetten anlamayan, dünya görmemiş İttihatçılar, iş başına gelince, “kiliseler kanunu” denilen bir kanun çıkardılar. Rum ve Bulgarlar’ın müştereken yaşadıkları yerlerdeki kiliseleri onlar arasında taksimi için nüfûs ekseriyetini esas aldılar. Sayım yaptılar. Hangi taraf çoğunlukta ise kiliseyi hükûmet kuvvetlerini kullanarak o tarafa teslim edip kilisesiz kalan tarafa da iki sene içinde devlet parasıyla yeni bir kilise yaptırarak aralarındaki ihtilâfı bertaraf ettiler.

Bu surette kiliseler kavgası sona erince, Bulgarlar ve Yunanlar, birkaç yıl içinde dost oldukları gibi, ezelî düşmanımız Sırplar’ı da yanlarına alarak Balkan Harbi’ni başlattılar. 

İngiltere Dışişleri Bakanı Edward Grey siyâsî hayatı boyunca düşman olduğu padişah hakkında ölümünden sonra ”Ne büyük kayıp! Düşmanımdı ama onun ölümü ile diplomasi mesleği artık zevkini kaybetti.” diye boşuna hayıflanmıştı. 

İngiliz bile Sultan Abdülhamid’i överken içimizde bulunan bazı izan yoksunlarının hala Sultan Abdülhamid’e saldırmaları da ayrı bir garabet olsa gerekir.

Yasal Uyarı : Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Gün Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir. Ayrıntılar için lütfen tıklayınız.

Yorum Yazın
sohbet islami chat omegle tv türk sohbet islami sohbet elektronik sigara cinsel sohbet su böreği sipariş oyun haberleri tıkanıklık açma dijital pazarlama ajansı galeri yetki belgesi nasıl alınır yalama taşı