TİC Holding Header
  • USD 32.347
  • EUR 35.114
  • Altın 2309.788
  • BIST 100 8880.09
Şehzade Orhan Osmanoğlu

Şehzade Orhan Osmanoğlu

Kanal İstanbul..

Değerli okuyucularım,
Kanal İstanbul..
2011 yılında seçimlerden önce Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan, Kanal İstanbul projesini açıklamıştı. Çılgın bir proje olarak İstanbullulara ve Türk halkına tanıtıldı.

O yıllarda proje fazla ciddiye alınmamıştı ve çok gündeme gelmemişti. Birkaç köşe yazarı yazılarında projeye itiraz etmiş, bazıları da projeyi anlamadan onaylamışlardı.

Bu açıklamanın üzerinden tam sekiz yıl geçti ve üzerinde analizler, ciddi çalışmalar yapıldıktan sonra tekrar halkımıza sunuldu.

Peki ne oldu da şimdi büyük bir yaygara koparılıyor? TV kanallarında her gece Kanal İstanbul tartışılıyor. 2011'de bu kadar itiraz yokken şimdi nedir bu itirazlar?

Belki o dönem "Bu nasıl olsa İstanbulluların önüne konmuş bir seçim malzemesidir, yapılmaz, bir hayal ürünüdür" dediler de zaman geçtikçe ve Sayın Erdoğan söz verdiği bütün projeleri tek tek gerçekleştirip tekrar gündeme gelince işin ciddiyetini anladılar.

Tıpkı bunun gibi Avrasya Tüneli, Marmaray, Kuzey Marmara Oto Yolu ve dünya gündemini dahi meşgul etmiş olan İstanbul
Havalimanı'da bütün itirazlara rağmen tek tek yapıldı. O gün Havalimanına karşı olanların bugün hiç sesleri çıkmıyor. Bu eleştirilerin ne kadar boşa çıktığını hepimiz gördük.



Haydi biraz daha eskiye gidelim;

Hani Boğaziçi Köprüsü yani şimdiki adıyla Şehitler Köprüsü yapımına karar verildiği 1970 yılında da benzer şekilde itirazlarla karşılaşılmış, buna rağmen o dönem iktidarda olan Adalet Partili Hükümet tarafından 1973'te tamamlanarak halkın hizmetine açılmıştı.

Yine aynı şekilde rahmetli Özal boğaza ikinci köprü yapımını gündeme getirdiğinde aynı zihniyet muhalif seslerini yükseltmiş, buna rağmen bugün dünyanın en büyük 14. çelik asma köprüsü olan Fatih Sultan Mehmet köprüsü 1988'de tamamlanarak halka açılmıştı.

Rahmetli Adnan Menderes Vatan Caddesi'ni 10 şerit yaptırdığında, o zamanın aynı dar görüşlü muhalif kesimleri tarafından "Uçak mı indireceksin?" diye tepki almıştı.

Geçmişe baktığımızda da Avrasya tüneline, Osman Gazi Köprüsüne, Yavuz Sultan Selim Köprüsüne ve İstanbul Havalimanına kimler ve neden karşı çıktıysa, bugün Kanal İstanbul'a karşı çıkanlar aynı zihniyettir niyetleri bellidir.

Recep Tayyip Erdoğan muhalifliği o kadar gözlerini kör etmiş ki ülkenin ve milletin yararına olan hizmetleri dahi O'nun icraati olacak, O'nun itibarı artacak düşüncesiyle istemiyorlar.

Daha geçen günlerde Türkiye'nin gururu olan yerli otomobilin tanıtılması üzerine bir iki köşe yazarı ve gazeteci yaygara koparıp utanmadan "İyi bir araba kaportacısı bile parasını verin üç ayda bu arabayı yapar" yazıyor.

Sormazlar mı adama, bunca sene neden yapmadınız o halde diye ?

Bir dikili ağacınız yok, bu ülkeye taş üstüne taş koymadınız, yaptığınız tek şey bol bol heykel, sizi tutan mı vardı, madem bu kadar kolaydı siz yaptırsaydınız o kaportacıya (!) yerli üretim bir otomobil?

Neyse dostlarım fazla uzatmayalım yazacak o kadar çok şey var ki. Dünyanın hiçbir yerinde böyle bir muhalefet göremezsiniz. Bir ülkenin hükümeti iş üretecek, proje üretecek ama karşı taraf hep eleştiri, hep itiraz.

Gelelim Kanal İstanbul'a. Bu proje tam sekiz sene sonra ciddi bir şekilde masaya konmuş, araştırmalar yapılmış ve her yönüyle olumlu çıkmış. Tabi muhalif partiler işin ciddiyetinden tutuşmuş olmalı ki açıklama üstüne açıklama yapıyorlar. Hem de acayip bir uslüpla "Ben bu kanalı yaptırmam" şeklinde saçma bir inatlaşmayla hükümeti karşısına alıyor hükümet ise "Bu kanal yapılacak" diyor.



Her iki taraf da tam anlamıyla net bir tavır ortaya koymadılar. İtiraz edenler benim şahsi düşünceme göre sırf bu işi Recep Tayyip Erdoğan yapacak diye karşı çıkıyor, hükümet ise CHP ve diğer millet ittifakına inat yapılacak diyor.

Ben bu güne kadar bu konuda yazı kaleme almamıştım. Sessiz kalıp beklemeyi tercih ettim. Her iki tarafı da dinleyip ona göre yazarım dedim.

Gözlemlerim neticesinde şunun farkına vardım, durum öyle bir hal almış ki Bilim adamları bile ikiye bölünmüş durumda. Karşı çıkanlar ve yandaşlar diye.

Ne acı ki büyük bir bölünme yaşıyoruz. Ama bu bölünmeye sebep olan, neye muhalefet ettiğini bile bilmeyen ülkemizin sorumsuz muhalefetidir. Bunu tanıtımı yapılan yerli otomobil mevzusunda da gördüm.

Kanal İstanbul gerçekten çok büyük bir proje. Belki yüz yılın projesi. Bu kanal coğrafi yönden de devletler arası hukuk yönünden de ne Süveyş ne de Panama kanalına benzer.

Bu mevzuda hükümetimizin bir eksiği var. O da projenin tanıtımı. Bu proje çok iyi anlatılmalı, tanıtılmalı. Bu konuda referandum yapılmasını da doğru bulmuyorum. Hükümetler proje koyar, üretir, çalışır ve uygular, her proje için referandum yapılmaz.

Aslında bu referandumun arkasında da başka şeyler yatıyor. İmamoğlu ile Erdoğan'ı karşı karşıya getirmek istiyorlar.

İmamoğlu elinde onbeş maddelik bir yazıyla çıkıp İstanbul halkına bu projenin yanlış olduğunu kendine acındıra acındıra, demogoji yaparak anlatmış. Biraz olsun başarılı da olmuş. Hükümet de çıkıp cevap vermiş, "proje yapılacak" diyor.

Bilim adamları da ikiye bölünmüş kimi olur kimi olmaz diyor. Siyasi görüşleri bilimsel görüşlerinin önüne geçmiş. Peki şimdi ne olacak?

Herkes biliyor ki Erdoğan kafasına koyduğunu mutlaka yapar. Peki biz bilim adamlarından hangisinin dediğine güvenelim?

Benim önerim bu proje için Japonya'da çok iyi bilim adamları var, bugün ülkemiz dahil dünyanın pek çok yerinde sismik araştırmalar, coğrafi-jeolojik yeraltı araştırmaları yapıyorlar, bu konuda çok donanımlı ve tecrübeliler. Yine Koreli mühendislerin inşaat alanında oldukça tecrübeli ve uzman olduklarını biliyoruz.

Her iki ülkeden bilim adamlarını çağıralım. Bu bilim adamları bizlere, herhangi bir siyasi fikre taraf olmadan gerekli bilgiyi verecektir. Bu bence çok uygun bir çözümdür.

Bir de Katarlı iş adamları var. Ben kendileriyle birkaç iş yaptım, karlı olmayan hiç bir yatırıma paralarını koymazlar. Yani öyle gözleri kapalı hiç bir işe girmezler. Ama gel gelelim bazı kesimler Katar deyince Arap sermayesi diye ayağa kalkıyorlar.

Bu da başlı başına uzun bir yazı konusu, daha sonra bunu sizlerle "Arap sermayesi" adı altında paylaşacağım inşallah.

Fakat şunu da yazmadan geçmek isyemiyorum. Birkaç bankamız Hollandalılar ve İspanyollara satılmış, kimseden ses yok ama Arap sermayesi olunca fırtına kopuyor.

Unutmayın ki bugün Avrupa ayaktaysa bu Arap sermayesi nedeniyle ayakta. Onların bugünkü durumu, Arap dünyasının paralarının İsviçre, Londra bankalarında olması ve ayrıca Avrupa topraklarında edindikleri mülkler, yaptıkları yatırımlar sayesindedir.

Bu ülkelerinin muhalif partilerine bakın, bu konuda sesleri çıkıyor mu bir de bizdekilere bakın. Arap deyince düşmanlıklarını ortaya koyuyorlar. Bundan dolayı Arap sermayesi yavaş yavaş, korka korka geliyor ülkemize.

Bunca inşaat firmaları, projeleri yapanlarla konuştum şahit oldum. Araplar olmasa halimiz harap diyorlar. İnşaatçılıkta Arapların son zamanlar ülkeye yatırımda korktuklarını, azaldıklarını söylüyorlar.

Sözün kısası Katarlılar boş işe yatırım yapmazlar. Eğer onlar bu işe girerse faydalı demektir.

Evet dostlarım bu proje hakkında benim fikrimi sorarsanız ben yapılsın derim. Ama önce bu bahsettiğim bilim adamları gelsinler bize anlatsınlar. Elbette ki Sayın Başkanımız Recep Tayyip Erdoğan'a güvenim tamdır, bizleri bir maceraya sürüklemediğini çok iyi bilmekteyim fakat bunun bu şekilde İstanbul halkına açıklanması anlatılması güven sağlayacaktır.

Bir taraf ne yapılırsa yapılsın hayır diyecek zaten, o kesin. CHP milletvekili Engin Altay'ın şu sözleri bu zihniyeti çok güzel ifade etmektedir;

"Bu hükümet dünyanın en doğru işini bile yapsa bizim bu hükümeti alkışlayacak halimiz yok. Milletin bize verdiği görev bu kardeşim."

Bu sözleriyle seçmeninin isteğinin bu yönde olduğunu belirterek ne kadar yararlı proje olursa olsun karşı çıkacaklarını maalesef bu şekilde dile getirmişti. Ülkemizde muhalefetin özeti bu.

Yazıma bu projenin ülkemize, milletimize hayırlı olmasını dileyerek son veriyorum. Hayırlıysa olsun değilse olmasın.

Allah'a emanet olunuz!

Yasal Uyarı : Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Gün Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir. Ayrıntılar için lütfen tıklayınız.

Yorum Yazın
  • Günhan Şambayadlı
    Kanal’ın ekonomik boyutu, kazanımlar; geçen gemiler ve tonaj başına aldığımız ücret, bu ücretin gemi sayısına göre diğer kanallarla mukayesesi, ilk başta alınan döviz para birimi ve bu dövizin hangi hükümet döneminde cüz’i bir miktara sabitlendiği belli. Bunu birsürü köşe yazarı birsürü köşe yazarı kılıklı kalemşörler gerek yanlı gerekse de tarafsız değerlendirdi... Ekonomik boyutunda kazanımımız belli. Stratejik olarak bu proje ilk ortaya atıldığında üniversite son sınıf öğrencisi olup, Montrö’ye bir rest çıkarımında bulunmuştum. İstanbul’un ayrıca bir cazibe bölgesi olarak şehrin nefes aldığını düşünmüştüm ki o vakte kadar Anadolu çocuğu olarak İstanbul’a hiç gitmeyen birisi olarak... 2016’dan itibaren görev gereği İstanbul’da yaşamaya başladım. Şehri katletmeyelim, #yakanalyaistanbul kampanyası açanların dedekeri, görüyoruz ki Selçuklu, Osmanlı, Cumhuriyet’in ilk dönemlerinde yakalamış olduğumuz o güzelim Türk Mimarisi ve mimari sentezimizin içine etmişler! Bunu tüm samimiyetimle görüyorum! O güzelim tarihi binalar bakıma alınmamış, yıklanın yerine o dikdörtgen ve kare yapılı aceleci, baştan sağma, günü kurtarıcı mimari bile diyemeyeceğim ucube binaları dikenler, o güzelim tarihi yerlerin arasına ayrık otu gibi betonarme sıkıştıranlar, 78-80’lerde İstanbul’a yerleşip anarşizmin kendisi olan bireylerin gecekonduları(günümüz armutlu mahallesi) o dönem güzelim ormanları ve boğazımızın güzelliğinin içine etmiş, bugün ya kanal ya istanbul türküsü çağırıyor! Ulan önce sen gecekondun ile katlettiğin hanelerden çık! Gibi, gibi derken örneklerim uzar gider... Ekonomik kazanımı anlamak isteyenlere panama ve süveyş’ten daha fazla gemi geçip daha az kazanmamızın sonucu ortada. Yeni boğaza ne gerek var, balıkları öldürecek, gemiler boğazı kirletecek diyenlerin mevcut boğazdan gemi geçsin diye diretmesi de ayrı bir ironi! Her neyse, bu kanal ile içine edilen tarihi yarım ada nefes alacaktır. Beylikdüzü’ne 700metre kare arsaya gökdelen diken imamınoğlu’nu İstanbul’a ihanet ettik derken hiç samimi bulmuyorum. Samimi bulmadığım gibi de peşinden ağzının içine bakara destek verenlere hayret ediyorum. Bu boğaz hiç değilse tarihi yarımadanın içerisine tıkılmış topçular gibi, devasa belediye garajı gibi; Eminönü gibi tarihi çarşılara dükkanlara sıkışmış alet edevat, nalbur, poşet ve karton pisliklerinin yığınla olduğu kargaşadan kurtaracak, İstanbul ayrıca düzen olarak nefes alacağı kanaatindeyim.
  • Gizem
    Neden acaba Japon ve Koreli bilim adamlarını ülkemizi toprağımızı kontrol etmesi için görevlendirelim bizim bilimadamlarımız kötü mü? Onlara hiç gelişme fırsatı verdiniz mi? Hep aklınız yabancı sermaye de hep aklınız ithal da bir üretim yapmış mısınız acaba şu ülke de. Muhalefet diyorsunuz asıl biz muhalifler olmasanız siz bir hiçsiniz. Çünkü muhalefetin olmadığı sadece iktidarın konuştuğu eleştirilmediği bir ülke demokratik olmaz bu ayrı bir konu tabi şuan. Sayemizde gündemde kalabiliyorsunuz. ☺️☺️ Kanal’a körü körüne muhalif oluyoruz diyorsunuz ya sizin kesiminiz daha kanalın ne kanalı olduğunu bilmiyor. TV kanalı mı İstanbul kanalı mı??? Siz birşeyin yahut birşeylerin reklamını tam olarak yapmıyor ve tanıtımına çaba sarfetmiyorsanız o şeyde bir hata olduğu içindir. Tüm yaptığınız köprüler yollar herseyde bize giriyor. Verdiğiniz vaatler ve yaptığınız tüm yanlış ve aldatılmalı işlerin acısını halk ödüyor. Köprü ücretleri gibi zamlar gibi her yeni gün halka yeni bir zam ile ağarıyor. Osmanlı torunuymuş Osmanlı 600 sene ülkesini en geniş sınırlara getirmiş Kanunu Sultan Süleyman zamanında en geniş sınırlara ulaşmış bir imparatorluk bir devlet ama siz ülkeyi büyütmeyi bırakın satmadık yer bırakmayan insanları halen tutuyorsunuz. Osmanlı torunuyum demeyin çünkü Odmanlı’ya 36 sultana da hakaret edersiniz.
  • İşsiz genc
    Kanalın geçeceği güzergahtaki son 12 senede satılan bütün araziler kamulaştırılsın o zaman en büyük destekçi ben olacağım .Bu çevredeki Rant kanalın önüne geçiyor önceden planlanmış tamamen yandaş proje olmadığını ispatlamak için kanalın çevresi tamamen devlet korumasına alınmalı rant sağlanmamalı .Kanal manzaralı evlerinde oturan yandaş istemiyoruz
  • Önur soydan
    Bu projenin memleketimize ve milletimize hayirli olacağına bir vatandas olarak inancim tam dir. Muhalefetin tavrina bakilsaydi bu gün hic bir köpru ve devasa eserlerimizin hic biri olmiyacakti. 90 yıl uyutulduk . Bence anamuhalefetin son kullanma tarihi çoktaan gelmis de geçmis. Saygilar
  • Ebru
    Sayın Orhan Osmanoğlu, böyle bir projenin boğaz köprüleriyle kıyaslanamayacağı ortadadır. Zaten geçiş için bir boğazımız var iken yanına bir kanal yapılması ve coğrafyamızı da düşünürsek olayın Panama ve Süveyş kanalı ile de alakası olmadığı kesin. Plan neyi amaçlıyor, devletimiz halka inandırıcı bir bilgi vermemiştir. Üstelik, siz böyle bir girişimin sadece Istanbul'a da değil, bütün Marmara Bölgesi ve Türkiyemize çevresel bir felaket getirme riskinin çok yüksek olduğunu elbette ki şahsımdan çok daha iyi değerlendirirsiniz. Nüfusu 20 milyona dayanmış, hareket etmekte zorlanan biz gariban İstanbullulara, canım İstanbulumuzun son kalan köylerine, tarım arazilerine, baraj çevrelerine, ve belki temiz hava soluyabileceğimiz son toprak parçasına böyle bir ihanetin yapılması ne demektir? Velev ki ucunda milyarlar, trilyonlar kazanmak olsun, Marmara Denizinin ve deprem bölgeis olan zaten dar bir kara parçasının erozyona uğratılması nasıl bir devlet aklıdır? Son kalan doğa parçasının açılacak bir su yoluna ve betonlaşmaya feda edilmesi ne demektir? Istanbul'u Osmanlıdan sonra zaten her türlü ranta feda ettiler. Bizzat CB kendisi ihanet ettik dedi. Bu proje ile de tamamen katletmeye niyet etmişlerdir. Fevkalade üzgünüm
  • Mehlika
    Gündemin özeti.. Güzel bı açıdan yakalamissiniz tebrik ederim.
  • Zeki Sezinoğlu
    8 yıl önce planlanmış diye bari yalan konuşma şehzadeymiş birde dünyadan haberin yok 1920'de yunanlar aynı bölgeye kanal projesi çizmiş, 1943 yılında abd aynı yere kanal projesi çizmiş. Kanalla bölünen kısım ise ayrı bir eyalet olarak gösterilmiş. ABD'nin, Yunanistan'ın kısacası fetönün desteklediği projeyi hangi akla hizmet desteklersiniz acaba.