İngilizlerin gasp ettiği Osmanlı gemileri ve tekerrür eden tarih
Bu nedenle Osmanlı da son dönem Sultan Abdülaziz Han’ın güçlü bir donanma oluşturmasının ardından deniz gücüne büyük önem vermiştir.
Sultan Abdülhamit Han’ın tahttan indirilmesinin ardından çıkan balkan savaşları, İngilizlerin ve Fransızların Osmanlı donanmasını yakmalarının ardından bir donanma ihtiyacı tekrar zaruri hale gelmişti.
Bunun üzerine tahtta bulunan yeni padişah Sultan Reşat’ın emriyle "Donanma Cemiyeti" kurularak gemi satın almak için halktan yardım toplanmaya başlanmıştı.İlk bağışı çok yüklü miktarda yine Sultan Reşad Han kendi şahsi gelirinden bağışlamıştı.
Sonrasında imparatorluğun en ücra köşesine kadar uzanan bir yardım kampanyası başladı. Halk yemesinden içmesinden kıstı, arttırdığı paranın yanına ziynet eşyalarını da kattı, götürüp cemiyete bağışladı, gemilerin bedelleri böyle toplandı ve son kuruşuna kadar ödendi.
Siparişler ise şöyleydi;
1911 yılında İngiliz Vickers Şirketi’ne “Reşadiye“ zırhlısı, 1912 yılında bu siparişe eklenen “Fatih” ve “Osman” zırhlıları. Bunlardan başka iki keşif gemisi, dört torpido ve iki denizaltı da yine İngilizlere verilen siparişler arasındaydı.
1913-14 ve 1915 senelerinde ise Fransızlara birer zırhlı, 4 küçük kruvazör, 20 destroyer, 6 denizaltı ile çeşitli takviye gemileri sipariş edilmişti.
Siparişlerin verilmesi, paralarının ödenmesinin ardından İngilizler gemilerin yapımını geciktirmeye başladılar.
Nihayetinde 2 Ağustos 1914’te son taksidin ödenmesinden yarım saat sonra Curchill tersaneye bir yazı göndermiş, “Majestelerinin hükümeti olarak, tersanenizdeki herhangi bir geminin yabancılara teslim edilmesine izin vermiyoruz!” demiş, bunun ardından ingilizler zırhlılara el koymuştu.
Verilmeyen gemilerin ödenmiş parasının üzerine de yatıldı. Aradan 104 yıl geçti ve bu iki geminin parası hâlâ da geri ödenmedi.
Bu tarih boyunca bitmeyen Türk düşmanlığı sadece geçmişte kalmış hadiseler değildir.Avrupa’nın, ABD’nin günümüzde de bize olan bakışları hiç değişmedi, değişmeyecek. Bunu her fırsatta göstermekten çekinmiyorlar.
Çok uzak değil geçtiğimiz yıl yaşanan hadise yukardakine benzer bir tekerrürdü adeta.
Bilindiği üzere Türkiye’nin F-35 savaş uçakları projesine 2002 yılında dahil olmasının üzerine toplamda 116 F-35 Savaş Uçağı’nın alınması plânlanıyordu.
Bunların 16’sı Türkiye’nin Milli Uçak Gemisi’nde kullanılacaktı. F- 35 Savaş Jetleri, kademeli olarak Türk Hava Kuvvetlerindeki yerine alacaktı. İlk teslimat da 1918 yılında yapılacaktı.
Türkiye’nin Rusya ve Çin ile ilişkiler içinde olması ve Büyük İsrail Projesinin gerçekleşmesi hesapları ortaya çıkınca, AB, yaklaşık 20 yıldır üzerinde çalıştığı F-35 savaş jetlerine ait kaynak kodlarını Türkiye’ye vermeyeceğini açıkladı.
Bunun üzerine Türkiye yeni arayışlara girdi. Rusya ile yapılan S-400 anlaşması ve Türkiyenin bu konuda kararlılığı yine ABD ‘yi rahatsız etti ve kaba, çirkin bir dille önce ambargoyla tehdit edip sonrasında “Ya F35‘ler ya da S-400.İkisi aynı anda olmaz” diyerek yine gerçek yüzünü göstermiş oldu.
Evet dostlarım,gerek tarihte gerekse günümüzde her fırsatta Türk düşmanlığını ortaya koyan tavırlar segileyen ABD ve Avrupa bizim dostumuz değildir ve asla olmayacaktır.
Devlet olarak artık kendi savunma sistemlerimizi üretebiliyoruz. Dünyanın en güçlü ordularından birine sahibiz. İhtiyacımız olan tek şey birlik olup ülkemize, vatanımıza dört elle sarılmak ve sahip çıkmaktır.
Allah’a emanet olunuz!
Sultan Abdülhamit Han’ın tahttan indirilmesinin ardından çıkan balkan savaşları, İngilizlerin ve Fransızların Osmanlı donanmasını yakmalarının ardından bir donanma ihtiyacı tekrar zaruri hale gelmişti.
Bunun üzerine tahtta bulunan yeni padişah Sultan Reşat’ın emriyle "Donanma Cemiyeti" kurularak gemi satın almak için halktan yardım toplanmaya başlanmıştı.İlk bağışı çok yüklü miktarda yine Sultan Reşad Han kendi şahsi gelirinden bağışlamıştı.
Sonrasında imparatorluğun en ücra köşesine kadar uzanan bir yardım kampanyası başladı. Halk yemesinden içmesinden kıstı, arttırdığı paranın yanına ziynet eşyalarını da kattı, götürüp cemiyete bağışladı, gemilerin bedelleri böyle toplandı ve son kuruşuna kadar ödendi.
Siparişler ise şöyleydi;
1911 yılında İngiliz Vickers Şirketi’ne “Reşadiye“ zırhlısı, 1912 yılında bu siparişe eklenen “Fatih” ve “Osman” zırhlıları. Bunlardan başka iki keşif gemisi, dört torpido ve iki denizaltı da yine İngilizlere verilen siparişler arasındaydı.
1913-14 ve 1915 senelerinde ise Fransızlara birer zırhlı, 4 küçük kruvazör, 20 destroyer, 6 denizaltı ile çeşitli takviye gemileri sipariş edilmişti.
Siparişlerin verilmesi, paralarının ödenmesinin ardından İngilizler gemilerin yapımını geciktirmeye başladılar.
Nihayetinde 2 Ağustos 1914’te son taksidin ödenmesinden yarım saat sonra Curchill tersaneye bir yazı göndermiş, “Majestelerinin hükümeti olarak, tersanenizdeki herhangi bir geminin yabancılara teslim edilmesine izin vermiyoruz!” demiş, bunun ardından ingilizler zırhlılara el koymuştu.
Verilmeyen gemilerin ödenmiş parasının üzerine de yatıldı. Aradan 104 yıl geçti ve bu iki geminin parası hâlâ da geri ödenmedi.
Bu tarih boyunca bitmeyen Türk düşmanlığı sadece geçmişte kalmış hadiseler değildir.Avrupa’nın, ABD’nin günümüzde de bize olan bakışları hiç değişmedi, değişmeyecek. Bunu her fırsatta göstermekten çekinmiyorlar.
Çok uzak değil geçtiğimiz yıl yaşanan hadise yukardakine benzer bir tekerrürdü adeta.
Bilindiği üzere Türkiye’nin F-35 savaş uçakları projesine 2002 yılında dahil olmasının üzerine toplamda 116 F-35 Savaş Uçağı’nın alınması plânlanıyordu.
Bunların 16’sı Türkiye’nin Milli Uçak Gemisi’nde kullanılacaktı. F- 35 Savaş Jetleri, kademeli olarak Türk Hava Kuvvetlerindeki yerine alacaktı. İlk teslimat da 1918 yılında yapılacaktı.
Türkiye’nin Rusya ve Çin ile ilişkiler içinde olması ve Büyük İsrail Projesinin gerçekleşmesi hesapları ortaya çıkınca, AB, yaklaşık 20 yıldır üzerinde çalıştığı F-35 savaş jetlerine ait kaynak kodlarını Türkiye’ye vermeyeceğini açıkladı.
Bunun üzerine Türkiye yeni arayışlara girdi. Rusya ile yapılan S-400 anlaşması ve Türkiyenin bu konuda kararlılığı yine ABD ‘yi rahatsız etti ve kaba, çirkin bir dille önce ambargoyla tehdit edip sonrasında “Ya F35‘ler ya da S-400.İkisi aynı anda olmaz” diyerek yine gerçek yüzünü göstermiş oldu.
Evet dostlarım,gerek tarihte gerekse günümüzde her fırsatta Türk düşmanlığını ortaya koyan tavırlar segileyen ABD ve Avrupa bizim dostumuz değildir ve asla olmayacaktır.
Devlet olarak artık kendi savunma sistemlerimizi üretebiliyoruz. Dünyanın en güçlü ordularından birine sahibiz. İhtiyacımız olan tek şey birlik olup ülkemize, vatanımıza dört elle sarılmak ve sahip çıkmaktır.
Allah’a emanet olunuz!
Yasal Uyarı : Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Gün Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir. Ayrıntılar için lütfen tıklayınız.