Hâcegan'dan Hocaefendi'ye..
Eskiden Pir, Üstad, Hacegan, Hoca…vb kavramlar kullanılırdı. Şimdi klasik kavramlardan koptuk. Sebebi klasik eserlerden koptuk. Kelimelerin gücünü kaybettik.
Hacegan; hoca, muteber kişi, efendi.
Hocaefendi kavramının manasına gelince; anlamadık ki izah edelim. Varsa anlayan bize de de öğretsin lütfen.
Ubeyde Bin Cerrah-ra-, Uhud ‘da peygamberimizin yüzüne oturan zırhı dişleri ile söken ve 2 dişini kaybeden sahabi idi. Hz.Ömer-ra- devrinde İslam alemi son derece zenginleşti. Hz.Ömer, Ubeyde hazretlerini ziyarete gitti.
Baktı ki evi, Peygamber evi gibi sade. Hz.Ömer şunu dedi; Ya Ubeyde dünya bir tek seni bozmamış. Mus’ab bin umeyr-ra, Mekke eşrafından bir aileye mensub idi. Medine’ye hicret etti. Ailesini dinlemedi. Medine de ilk irşad vazifesinde bulundu. Bir gün Kainatın Efendisi onu yamalı elbise içinde görünce "İşte peygamber aşkı onu bu hale getirdi, o zengin bir Mekkeli idi", buyurdu. Uhud da şehid olduğunda üzerini tam kapatacak kefen bulunamadı.
Abdurrahman bin avf-ra- bir gün sofraya oturdu. Sofranın güzelliğini görünce hıçkırıklarla sofradan kalktı ve dedi "Uhud da şehidlerin üstünü öretecek kefen bulamamıştık."
Tasavvuf, İslam’ı en doğru şekilde anlatan ve yaşayan dergahlar olarak asırlarca harç görevi görmüş, toplumsal barışı ayakta tutan mühim unsurlardan olmuş, icabında milli mücadelelerin kalesi ve ateşleyicisi olmuştur.
Akşemseddin fetihden sonra İstanbul’u terk etmiştir. O da bilirdi İstanbul’un en popüler hocası olmayı. Topkapı’da el pençe karşılanmayı.
Rabıta tasavvufda sık kullanılan bir kavram. Yani rabt etmek. Muhabbet bir rabıtadır. Yani bir bağ. Kişinin eşine, akrabasına, vatanına, evladına...duyduğu muhabbetle kalbden kalbe bir bağ meydana gelir.
Bugün meditasyon denen bir çok doktorun tavsiye ettiği, vücudda sıkışan enerjiyi de boşaltan uygulamanın doğudaki tarifi, daha geniş mânâda.
Kul, ehli sünnet bir dergaha gönülden bağlanır. Oradaki sohbetleri, hocası ile muhabbeti hayal eder zaman zaman. Bu sayede kalp güzel şeylere muhabbet duyar. Kalp öyle ya da böyle bir şeylere muhabbet duyacak Onun gıdası da o. Uzun ve meşakkatli bir yolculuktan sonra diğer muhabbetler kalpten silinir bu muhabbet mecazi aşk’dan ilahi aşka aşk’a inkilab eder. Emanet sahibine teslim edilir. Tabi helale-harama dikkat edilecek illa.
Bugün cemaatlerin çoğuna örgütleşme virüsü bulaştı. Örgütlerde güçlü, parası olan, sorun çözen kişiler ön plandadır. Cemaatte ilim, ihlasla hizmet ön plandadır. Örgüt kendine hizmet edecek adam yetiştirir. Cemaat topluma hizmet edecek adam yetiştirir.
Günümüzde maalesef diyoruz; Fahreddin Razi, Buhari, Vakıdı, İmam Nevevi, Tirmizi..gibi hocalarımızın isimlerini cemaat yurtlarında göremiyoruz. Ne hazin. Bunlar açıklamaya muhtaç konular olarak karşımızda.
En büyük e iyidir diye bir şey yok. Bilakis Rabbimiz Tekasür suresinde sayısal büyüklüklere takılınmaması gerektiğini belirtir. Müslümanlar Bedir de az Uhud da daha çok idiler. Yavuz sultan selim’in ordusu 60.000 iken, Viyana önlerinde 500.000 Osmanlı askeri vardı.
Daha fazla yurt, daha çok sohbete katılan daha iyi demek değildir.
Beş senedir bir cemaatin sohbetine katılan bir kardeşimize Ashab-ı Kehf’i sorduk, bilmiyorum, dedi. Peki ne anlatılıyor gerçekten merak ettik sohbetlerde.?
Bir diğer husus da; ciddiyette kayma. Hz.Ömer'e halifelik için birinin adı teklif edilince "O çok şakacı" demiştir. Az söyledik çok anlaşılsın diye.
Peygamberimiz köyleri ziyarete gitmiştir. Eskiden alimlerimiz de keza bu sünneti yaşatırlardı. Stabilize yollarda içine toz giren arabalarla hem de.
Hiç kimsenin cemaat adına kimsenin kalbini kırma, kimseyi tersleme, azarlama, gözleri ile ezme dahi hakkı yoktur (Hak çerçevede hak için hariç).
Dünyada İslamı ulaştırmamız gereken o kadar çok yer var ki? Derdimiz bu olmalı. Biderd olanın hali yamandır.
Çözüm tekliflerimiz:
1- Tefsir-Hadis-İslam tarihi-Kısas’ı Enbiya-İlm’i kıraat, Meal temelli eğitim
2- Anaokulu hizmetlerine ağırlık
3- Lüks bina ve süit oda aşkı virüsünden kurtulmak
4- Hiçbir karşılık beklemeden hizmet
5- Akçeli işlerden, siyasi yapılanmalardan ve söylemlerden uzak durmak
6- Nebevî protolleri muhafaza. Ondan alınanı olduğu gibi nakil
7- Müteşabihattan uzaklık
8- İnsanların problemleri ile ilgilenmek, bunu ganimet bilmek. Zira Hz.Davud-as- iki kişi arasındaki buğday ve koyun meselesini dahi çözdü (ayetl sabit)
Hedef; Ya Ali-kv-bir kişinin hidayetine vesile olman güneşin üzerine doğduğu her şeyden hayırlıdır, bize kızıl elma olarak yeter.
"Aşk yolunda en çok (yolda kalanların-dönenlerin) kemik sesleri gelir kulağa.!" Mesnevi-Mevlana Hocamız
Bir hoca ötekine mektup yazmış "Bana talebe gönderiniz lütfen." Mektubu alan hoca cevap vermiş "Burada talebe yok, herkes şeyh olmaya geliyor." ...vessselam.
Hacegan; hoca, muteber kişi, efendi.
Hocaefendi kavramının manasına gelince; anlamadık ki izah edelim. Varsa anlayan bize de de öğretsin lütfen.
Ubeyde Bin Cerrah-ra-, Uhud ‘da peygamberimizin yüzüne oturan zırhı dişleri ile söken ve 2 dişini kaybeden sahabi idi. Hz.Ömer-ra- devrinde İslam alemi son derece zenginleşti. Hz.Ömer, Ubeyde hazretlerini ziyarete gitti.
Baktı ki evi, Peygamber evi gibi sade. Hz.Ömer şunu dedi; Ya Ubeyde dünya bir tek seni bozmamış. Mus’ab bin umeyr-ra, Mekke eşrafından bir aileye mensub idi. Medine’ye hicret etti. Ailesini dinlemedi. Medine de ilk irşad vazifesinde bulundu. Bir gün Kainatın Efendisi onu yamalı elbise içinde görünce "İşte peygamber aşkı onu bu hale getirdi, o zengin bir Mekkeli idi", buyurdu. Uhud da şehid olduğunda üzerini tam kapatacak kefen bulunamadı.
Abdurrahman bin avf-ra- bir gün sofraya oturdu. Sofranın güzelliğini görünce hıçkırıklarla sofradan kalktı ve dedi "Uhud da şehidlerin üstünü öretecek kefen bulamamıştık."
Tasavvuf, İslam’ı en doğru şekilde anlatan ve yaşayan dergahlar olarak asırlarca harç görevi görmüş, toplumsal barışı ayakta tutan mühim unsurlardan olmuş, icabında milli mücadelelerin kalesi ve ateşleyicisi olmuştur.
Akşemseddin fetihden sonra İstanbul’u terk etmiştir. O da bilirdi İstanbul’un en popüler hocası olmayı. Topkapı’da el pençe karşılanmayı.
Rabıta tasavvufda sık kullanılan bir kavram. Yani rabt etmek. Muhabbet bir rabıtadır. Yani bir bağ. Kişinin eşine, akrabasına, vatanına, evladına...duyduğu muhabbetle kalbden kalbe bir bağ meydana gelir.
Bugün meditasyon denen bir çok doktorun tavsiye ettiği, vücudda sıkışan enerjiyi de boşaltan uygulamanın doğudaki tarifi, daha geniş mânâda.
Kul, ehli sünnet bir dergaha gönülden bağlanır. Oradaki sohbetleri, hocası ile muhabbeti hayal eder zaman zaman. Bu sayede kalp güzel şeylere muhabbet duyar. Kalp öyle ya da böyle bir şeylere muhabbet duyacak Onun gıdası da o. Uzun ve meşakkatli bir yolculuktan sonra diğer muhabbetler kalpten silinir bu muhabbet mecazi aşk’dan ilahi aşka aşk’a inkilab eder. Emanet sahibine teslim edilir. Tabi helale-harama dikkat edilecek illa.
Bugün cemaatlerin çoğuna örgütleşme virüsü bulaştı. Örgütlerde güçlü, parası olan, sorun çözen kişiler ön plandadır. Cemaatte ilim, ihlasla hizmet ön plandadır. Örgüt kendine hizmet edecek adam yetiştirir. Cemaat topluma hizmet edecek adam yetiştirir.
Günümüzde maalesef diyoruz; Fahreddin Razi, Buhari, Vakıdı, İmam Nevevi, Tirmizi..gibi hocalarımızın isimlerini cemaat yurtlarında göremiyoruz. Ne hazin. Bunlar açıklamaya muhtaç konular olarak karşımızda.
En büyük e iyidir diye bir şey yok. Bilakis Rabbimiz Tekasür suresinde sayısal büyüklüklere takılınmaması gerektiğini belirtir. Müslümanlar Bedir de az Uhud da daha çok idiler. Yavuz sultan selim’in ordusu 60.000 iken, Viyana önlerinde 500.000 Osmanlı askeri vardı.
Daha fazla yurt, daha çok sohbete katılan daha iyi demek değildir.
Beş senedir bir cemaatin sohbetine katılan bir kardeşimize Ashab-ı Kehf’i sorduk, bilmiyorum, dedi. Peki ne anlatılıyor gerçekten merak ettik sohbetlerde.?
Bir diğer husus da; ciddiyette kayma. Hz.Ömer'e halifelik için birinin adı teklif edilince "O çok şakacı" demiştir. Az söyledik çok anlaşılsın diye.
Peygamberimiz köyleri ziyarete gitmiştir. Eskiden alimlerimiz de keza bu sünneti yaşatırlardı. Stabilize yollarda içine toz giren arabalarla hem de.
Hiç kimsenin cemaat adına kimsenin kalbini kırma, kimseyi tersleme, azarlama, gözleri ile ezme dahi hakkı yoktur (Hak çerçevede hak için hariç).
Dünyada İslamı ulaştırmamız gereken o kadar çok yer var ki? Derdimiz bu olmalı. Biderd olanın hali yamandır.
Çözüm tekliflerimiz:
1- Tefsir-Hadis-İslam tarihi-Kısas’ı Enbiya-İlm’i kıraat, Meal temelli eğitim
2- Anaokulu hizmetlerine ağırlık
3- Lüks bina ve süit oda aşkı virüsünden kurtulmak
4- Hiçbir karşılık beklemeden hizmet
5- Akçeli işlerden, siyasi yapılanmalardan ve söylemlerden uzak durmak
6- Nebevî protolleri muhafaza. Ondan alınanı olduğu gibi nakil
7- Müteşabihattan uzaklık
8- İnsanların problemleri ile ilgilenmek, bunu ganimet bilmek. Zira Hz.Davud-as- iki kişi arasındaki buğday ve koyun meselesini dahi çözdü (ayetl sabit)
Hedef; Ya Ali-kv-bir kişinin hidayetine vesile olman güneşin üzerine doğduğu her şeyden hayırlıdır, bize kızıl elma olarak yeter.
"Aşk yolunda en çok (yolda kalanların-dönenlerin) kemik sesleri gelir kulağa.!" Mesnevi-Mevlana Hocamız
Bir hoca ötekine mektup yazmış "Bana talebe gönderiniz lütfen." Mektubu alan hoca cevap vermiş "Burada talebe yok, herkes şeyh olmaya geliyor." ...vessselam.
Yasal Uyarı : Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Gün Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir. Ayrıntılar için lütfen tıklayınız.