Azerbaycan-Ermenistan ekseninde Türkiye'nin çakallarla dansı..
Geçtiğimiz günlerde Ermenistan'ın Azerbaycan'a yapmış olduğu saldırı ile dış siyaset gündemimiz bir anda Doğu Akdeniz'deki çalışmalarımız ve Türk-Yunan siyasetinden Kuzey Doğu'ya çevrildi.
Peki bizler bunu nasıl okumalıyız,siyasi arenada neler oluyor?
Öncelikle zamanlama çok manidar. Türkiye Doğu Akdeniz, Kıbrıs ve Yunanistan ile ilgili politikalarına odaklandığı bir zamanda Ermenistan'ın bu saldırıyı yapması niyetinin aslında Türkiye'yi sıkıştırmak, yönünü Ege ve Akdenizden Doğuya çevirmek ve Türkiye'nin Batı politikasını zayıflatmak olduğu düşüncesini akıllara getiriyor. Çok iyi biliyor ki sivil yerleşim birimlerine saldırması karşısında Türkiye sessiz kalmayacak.
Türkiye'yi Doğuda ve Kuzey Doğuda bir savaşın içine çekmeye çalışmak ve meseleyi Türk düşmanlığı üzerinden yürütmek Ermenistana ne kazandırır?
Bugün dış basında Azerbaycan'a silah yardımı yapan Türkiye bu silahlar, özellikle de sihalar üzerinden sivil katliamcısı olarak gösterilmeye çalışılıyor.
Avrupa, ABD, İran, BAE ve çeşitli dış ülke medyalarında aynı anda başlayan itibarsızlaştırma çalışmaları, Ermenilerin Los Angeles'teki yürüyüşleri, Kanada'da Türk sihalarına kamera üreten firmalara ihracatın durdurulmasını gündeme getirmesi amacıyla Justin Trudeau'ya yapılan protestolar, Türkiye'yi uluslararası arenada zor durumda bırakıp yaptırımlara mahkum etmek planının bir parçası olarak görünüyor.
Kısa vadede Türkiye'ye zarar vermeyi amaçladıkları bu adımlar, sonuçları uzun vadede bütün dünyayı olumsuz etkileyecek bir ateşin içine çekebilir.
Rusya'nın şımarık çocuğu Ermenistan ile, AB'nin şımarık çocuğu Yunanistan arasında bırakılan, her iki piyon ülke üzerinden zor duruma düşürülmeye çalışılan Türkiye düşerse Avrupa bu işten en çok zararı gören olacaktır.
Türkiye'nin düşmesi demek Avrupa'nın Rusya'ya karşı kalkanının ortadan kalkması demektir. Türkiye düşerse Rusya'nın Avrupa'ya inmesini engelleyecek hiçbir şey kalmayacaktır.
Bu noktada geçtiğimiz yıllarda Brexit anlaşmasıyla AB'den çıkan İngiltere'nin Azerbaycan-Türkiye mevzusunda, arka planda her ne kadar Ermenistan yanlısı olsa da görünüşte Türkiye'nin yanında yer alması İngiltere'nin bu durumun farkında olduğunu göstermektedir.
Almanya'nın iki yüzlü politikasına rağmen açık ve net Ermenistan'ın yanında yer almaktan çekindiğini görüyoruz. Fransa'nın ise şu an her hangi sağlıklı bir dış politika üretmekten uzak olduğunu söyleyebiliriz. Dış politikasını sömürge ve ırkçılık zihniyeti üzerine temellendirmiş bir Fransa'dan sağlıklı adımlar beklemek mümkün görünmüyor.
Gündemin iç siyasetteki yansımalarına gelince elbette farklı sesler, görüşler, öneriler ortaya atılıyor konuşuluyor, değerlendiriliyor. Fakat bunların içinde maalesef üzücü bir beyan vardı.
CHP Dış İlişkilerden Sorumlu Genel Başkan Başdanışmanı Ünal Çeviköz, geçtiğimiz gün katıldığı bir televizyon programında Türkiye'nin Ermenistan'a karşı Azerbaycan'a destek vermesiyle ilgili, "Türkiye Suriye'den cihatçıları Azerbeycan'a taşıyor" iddiasını ortaya atmıştı.
Akıl tutulması diyebileceğimiz bir durum olmalı ki bir insan bu sözleri sarfedebilsin. Türkiye, gerek gördüğünde TSK bünyesinde harekete geçireceği ordu unsurlarını bölgeye gönderir ve savaşır.
Sizin dediğinizi dağda gezen PKK teröristleri yapıyor. Bizim kimseden çekincemiz yok gerek duyulduğunda devletimiz askerini yollar savaşır.
Türkiye sonuç ne olursa olsun ayakta kalabilecek güce sahip bir ülkedir. Bugün kendi yerli milli silahlarını üretebilen dünyanın en güçlü ordusuna ve en stratejik topraklarına sahip bir ülke olarak yüzyıllardır çakallarla dans etmenin uzmanı olmuş bir ülke Türkiye.
Çok yakın bir zamanda dışa bağımlılığımızın en asgari seviyeye ineceği tamamen yerli ve milli üretime geçebileceğimiz günler de kapıda.
Bu ateş oyununda Türkiye kaybederse oyunun kazananı olmaz ama Türkiye kaybetmeyecek. Geçmişte olduğu gibi dünya gelecekte de Türk damgasını bu topraklarda taşımaya devam edecek!
Gerek Yunanistan gerek Ermenistan siyasetçisileri danışman sayılarını arttırmalı, dürüst ve akıllı siyasetle ülkelerini ateşe atacak hamlelerden kaçınmalı ve üst akılın enerji oyunlarına piyon olmamalılar.
Allah'a emanet olunuz!
Geçen hafta yayınlanan yazımızla ilgili cevap
Vakıflarla ilgili bazi itirazlar oldu.
El cevap; Biz şunu müzakereye açtık; Osmanlı borçları üniversite kitaplarında dahi anlatılırken neden Osmanlıdan kalan vakıflardan devletin kasasına hâlâ para girdiği anlatılmıyor?
Türkiye'nin 7.büyük bankası Vakıfbanktır. Adı üstünde.
Peki bizler bunu nasıl okumalıyız,siyasi arenada neler oluyor?
Öncelikle zamanlama çok manidar. Türkiye Doğu Akdeniz, Kıbrıs ve Yunanistan ile ilgili politikalarına odaklandığı bir zamanda Ermenistan'ın bu saldırıyı yapması niyetinin aslında Türkiye'yi sıkıştırmak, yönünü Ege ve Akdenizden Doğuya çevirmek ve Türkiye'nin Batı politikasını zayıflatmak olduğu düşüncesini akıllara getiriyor. Çok iyi biliyor ki sivil yerleşim birimlerine saldırması karşısında Türkiye sessiz kalmayacak.
Türkiye'yi Doğuda ve Kuzey Doğuda bir savaşın içine çekmeye çalışmak ve meseleyi Türk düşmanlığı üzerinden yürütmek Ermenistana ne kazandırır?
Bugün dış basında Azerbaycan'a silah yardımı yapan Türkiye bu silahlar, özellikle de sihalar üzerinden sivil katliamcısı olarak gösterilmeye çalışılıyor.
Avrupa, ABD, İran, BAE ve çeşitli dış ülke medyalarında aynı anda başlayan itibarsızlaştırma çalışmaları, Ermenilerin Los Angeles'teki yürüyüşleri, Kanada'da Türk sihalarına kamera üreten firmalara ihracatın durdurulmasını gündeme getirmesi amacıyla Justin Trudeau'ya yapılan protestolar, Türkiye'yi uluslararası arenada zor durumda bırakıp yaptırımlara mahkum etmek planının bir parçası olarak görünüyor.
Kısa vadede Türkiye'ye zarar vermeyi amaçladıkları bu adımlar, sonuçları uzun vadede bütün dünyayı olumsuz etkileyecek bir ateşin içine çekebilir.
Rusya'nın şımarık çocuğu Ermenistan ile, AB'nin şımarık çocuğu Yunanistan arasında bırakılan, her iki piyon ülke üzerinden zor duruma düşürülmeye çalışılan Türkiye düşerse Avrupa bu işten en çok zararı gören olacaktır.
Türkiye'nin düşmesi demek Avrupa'nın Rusya'ya karşı kalkanının ortadan kalkması demektir. Türkiye düşerse Rusya'nın Avrupa'ya inmesini engelleyecek hiçbir şey kalmayacaktır.
Bu noktada geçtiğimiz yıllarda Brexit anlaşmasıyla AB'den çıkan İngiltere'nin Azerbaycan-Türkiye mevzusunda, arka planda her ne kadar Ermenistan yanlısı olsa da görünüşte Türkiye'nin yanında yer alması İngiltere'nin bu durumun farkında olduğunu göstermektedir.
Almanya'nın iki yüzlü politikasına rağmen açık ve net Ermenistan'ın yanında yer almaktan çekindiğini görüyoruz. Fransa'nın ise şu an her hangi sağlıklı bir dış politika üretmekten uzak olduğunu söyleyebiliriz. Dış politikasını sömürge ve ırkçılık zihniyeti üzerine temellendirmiş bir Fransa'dan sağlıklı adımlar beklemek mümkün görünmüyor.
Gündemin iç siyasetteki yansımalarına gelince elbette farklı sesler, görüşler, öneriler ortaya atılıyor konuşuluyor, değerlendiriliyor. Fakat bunların içinde maalesef üzücü bir beyan vardı.
CHP Dış İlişkilerden Sorumlu Genel Başkan Başdanışmanı Ünal Çeviköz, geçtiğimiz gün katıldığı bir televizyon programında Türkiye'nin Ermenistan'a karşı Azerbaycan'a destek vermesiyle ilgili, "Türkiye Suriye'den cihatçıları Azerbeycan'a taşıyor" iddiasını ortaya atmıştı.
Akıl tutulması diyebileceğimiz bir durum olmalı ki bir insan bu sözleri sarfedebilsin. Türkiye, gerek gördüğünde TSK bünyesinde harekete geçireceği ordu unsurlarını bölgeye gönderir ve savaşır.
Sizin dediğinizi dağda gezen PKK teröristleri yapıyor. Bizim kimseden çekincemiz yok gerek duyulduğunda devletimiz askerini yollar savaşır.
Türkiye sonuç ne olursa olsun ayakta kalabilecek güce sahip bir ülkedir. Bugün kendi yerli milli silahlarını üretebilen dünyanın en güçlü ordusuna ve en stratejik topraklarına sahip bir ülke olarak yüzyıllardır çakallarla dans etmenin uzmanı olmuş bir ülke Türkiye.
Çok yakın bir zamanda dışa bağımlılığımızın en asgari seviyeye ineceği tamamen yerli ve milli üretime geçebileceğimiz günler de kapıda.
Bu ateş oyununda Türkiye kaybederse oyunun kazananı olmaz ama Türkiye kaybetmeyecek. Geçmişte olduğu gibi dünya gelecekte de Türk damgasını bu topraklarda taşımaya devam edecek!
Gerek Yunanistan gerek Ermenistan siyasetçisileri danışman sayılarını arttırmalı, dürüst ve akıllı siyasetle ülkelerini ateşe atacak hamlelerden kaçınmalı ve üst akılın enerji oyunlarına piyon olmamalılar.
Allah'a emanet olunuz!
Geçen hafta yayınlanan yazımızla ilgili cevap
Vakıflarla ilgili bazi itirazlar oldu.
El cevap; Biz şunu müzakereye açtık; Osmanlı borçları üniversite kitaplarında dahi anlatılırken neden Osmanlıdan kalan vakıflardan devletin kasasına hâlâ para girdiği anlatılmıyor?
Türkiye'nin 7.büyük bankası Vakıfbanktır. Adı üstünde.
Yasal Uyarı : Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Gün Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir. Ayrıntılar için lütfen tıklayınız.
Naz
Fatih sultan mehmet
Filiz cetinlerden