Yerel yönetimlerde özerklik
Türkiye Cumhuriyeti'nin Anayasasının 3. Maddesi der ki;
"Türkiye Devleti, ülkesi ve milliyetiyle bölünmez bir bütündür. Dili Türkçedir. Bayrağı, şekli kanunda belirtilen, beyaz ay yıldızlı al bayraktır. Milli marşı İstiklal Marşıdır. Başkenti Ankara'dır."
Hepimizin de bildiği gibi, Anayasa'nın ilk üç maddesi değiştirilemez, değiştirilmesi teklif dahi edilemez.
Ama bu maalesef yapılıyor!
Hem de kim tarafından?
Türkiye Cumhuriyeti'nin bizzat kurucu partisi olan CHP tarafından, beraber yol yürüdükleri ve PKK'nın uzantısı olan HDP tarafından bunların değiştirilmesi teklif ediliyor, hatta HDP'li Sırrı Sakık açıkça "Cumhuriyeti değiştireceğiz" diye bir küstahlıkta bulunuyor.
Daha önce de CHP'li Engin Özkoç, bir röportajda, ki videosu sosyal medyada epeyce viral oldu;
"Eyalet sistemine geçilmesi gerektiğini, bu eyaletlerin, özerk olmasını, kendi bayrakları ve parlamentoları, hükümetleri olmasını, yer altı ve üstü zenginliklerinden özerk olarak faydalanması gerektiğini" diye bir beyanat vermişti.
Bakın bu resmen bölücülüktür.
Türkiye Cumhuriyetini parçalamaktır.
Gayet net diyorum bunu.
Ekrem İmamoğlu'nun göreve geldiği günden beri, 18 milyonun preziden prezidentiyim söylemleri, Bay Kemalin, gaf gibi gözüken, ancak bence planlı ve subliminal mesajları olan, Çorum devleti, Konya ülkesi gibi söylemler de bunların mihmandarlığını yapmaktadır.
Bu kabul edebilir bir şey değildir.
Türkiye'yi bölmek, ayrıştırmak, hiçbir kişinin, partinin veya herhangi bir yapının haddi değildir.
Bu ülkenin her karış toprağında Şehid kanı vardır, ve bizlere o Aziz şehidlerin emanetidir.
Siyasi hesaplar uğruna feda edilecek bir şey de değildir, üç oy devşirme uğruna da feda edilecek konu bile değildir.
Nitekim, bu özyönetim bahanesi ile başlayan hendek kalkışmalarını yaşadık.
Verdiğimiz şehidler, uğradığımız zarar halen taptaze aklımızda.
Unutmadan, o hendeklerin içindeki teröristleri "tertemiz alınlarından öpen" kişi de Kemal Kılıçdaroğlu'nun bizatihi kendisi idi, onlara "arkadaşlar" diye hitap eden de. Unutmadık.
Ancak maalesef, bu ülkede öylesine ideolojik körlük yaşayan bir güruh var ki, bunların hepsini yok sayıyor.
HDP'nin "değer kişi" kadrosundan TBMM'de oturan 18 Vekil olduğu gerçeğini görmezden geliyor.
Bilmeyenler olabilir, onun için bu değer kişi/değer ailesi nedir, biraz açayım.
Efendim bu ailelerin ya bir yakınları dağda terörist ya da Türk güvenlik güçleri tarafından etkisiz hale getirilmiş.
Yani birinci derece terörist yakınları.
Ve şimdi tabii sormak lazım;
Madem ki Atatürkçüsünüz, Cumhuriyetçisiniz, demokratsınız, o halde bu bağı nasıl görmezden gelebilirsiniz?
Nasıl olur da, Gazi Mustafa Kemal'in kurduğu Cumhuriyete kastedenleri, bu vatanın bölünmez bütünlüğüne kastedenleri tolere edebilirsiniz?
Nasıl olabilir bu?
Ve nasıl olabilir de, FETÖ ile iltisakı oldukları paçalarından akan İyi parti ve CHPlileri tolere edebilirsiniz?
Size bunu yaptıran mekanizma nedir?
Sizce darbeye teşebbüs eden FETÖ, bu ülkede demokrasi ister mi?
Ya da terör örgütü PKK barış ortamı ister mi?
Otuz küsür senedir bu ülkeyi terörize eden, bunu gelir kaynağı olarak edinmiş bir terör örgütünden bahsediyoruz?
Onlar mı barış güvercini olacaklar?
Bunlara inanmak salt cahillik, naiflik değil, düpedüz ihanettir.
Hiçbir Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı bunlara asla inanmaz, inanamaz.
Ancak bir daha diyorum, tüm bu gerçekleri görmezden gelen bir güruh ile karşı karşıyayız maalesef.
Ve şimdiden söyleyeyim, bu oyunun bir parçası da Muharrem İnce'dir.
O da, işte bu PKK ve FETÖ'den rahatsız olanların oylarını konsolide etmek için, seçimleri ikinci tura bırakmak için, daha sonra da Kılıçdaroğlu'nun lehine çekilmek için çaba gösterdiğine inanıyorum ben.
Elbette neyin ne olduğunu 14 Mayıs ve akabinde göreceğiz.
Çünkü, bu oyunu da görenler ve tercihlerini ona göre belirleyenler var.
Ez cümle olarak...
Meral Akşener bu siyasi pokerin, kumarın en büyük kaybedeni oldu şimdiden.
Zira, HDP ile olan ittifak açığa çıktığından beri, kendi tabanı bile, bu ittifaka tepkili ve üyeleri/yöneticileri, fersah fersah istifa ediyor.
Güvenilir anketlerde ise oy oranları baraj altı kaldı.
Bu da Millet İttifakının yaptığı tüm oy beklentilerini daha şimdiden tepetaklak etti.
Seçim günü görülecektir ki, evdeki hesap, çarşıya uymayacaktır.
HDP'nin götürüsü, getirinden çok daha fazla olacaktır.
Siyaset bu.
Hayaller ile hayatların bazen çok ayrı olduğu bir alan.
Bir diğer yazımızda buluşmak ümidi ve dua ile Vesselam
"Türkiye Devleti, ülkesi ve milliyetiyle bölünmez bir bütündür. Dili Türkçedir. Bayrağı, şekli kanunda belirtilen, beyaz ay yıldızlı al bayraktır. Milli marşı İstiklal Marşıdır. Başkenti Ankara'dır."
Hepimizin de bildiği gibi, Anayasa'nın ilk üç maddesi değiştirilemez, değiştirilmesi teklif dahi edilemez.
Ama bu maalesef yapılıyor!
Hem de kim tarafından?
Türkiye Cumhuriyeti'nin bizzat kurucu partisi olan CHP tarafından, beraber yol yürüdükleri ve PKK'nın uzantısı olan HDP tarafından bunların değiştirilmesi teklif ediliyor, hatta HDP'li Sırrı Sakık açıkça "Cumhuriyeti değiştireceğiz" diye bir küstahlıkta bulunuyor.
Daha önce de CHP'li Engin Özkoç, bir röportajda, ki videosu sosyal medyada epeyce viral oldu;
"Eyalet sistemine geçilmesi gerektiğini, bu eyaletlerin, özerk olmasını, kendi bayrakları ve parlamentoları, hükümetleri olmasını, yer altı ve üstü zenginliklerinden özerk olarak faydalanması gerektiğini" diye bir beyanat vermişti.
Bakın bu resmen bölücülüktür.
Türkiye Cumhuriyetini parçalamaktır.
Gayet net diyorum bunu.
Ekrem İmamoğlu'nun göreve geldiği günden beri, 18 milyonun preziden prezidentiyim söylemleri, Bay Kemalin, gaf gibi gözüken, ancak bence planlı ve subliminal mesajları olan, Çorum devleti, Konya ülkesi gibi söylemler de bunların mihmandarlığını yapmaktadır.
Bu kabul edebilir bir şey değildir.
Türkiye'yi bölmek, ayrıştırmak, hiçbir kişinin, partinin veya herhangi bir yapının haddi değildir.
Bu ülkenin her karış toprağında Şehid kanı vardır, ve bizlere o Aziz şehidlerin emanetidir.
Siyasi hesaplar uğruna feda edilecek bir şey de değildir, üç oy devşirme uğruna da feda edilecek konu bile değildir.
Nitekim, bu özyönetim bahanesi ile başlayan hendek kalkışmalarını yaşadık.
Verdiğimiz şehidler, uğradığımız zarar halen taptaze aklımızda.
Unutmadan, o hendeklerin içindeki teröristleri "tertemiz alınlarından öpen" kişi de Kemal Kılıçdaroğlu'nun bizatihi kendisi idi, onlara "arkadaşlar" diye hitap eden de. Unutmadık.
Ancak maalesef, bu ülkede öylesine ideolojik körlük yaşayan bir güruh var ki, bunların hepsini yok sayıyor.
HDP'nin "değer kişi" kadrosundan TBMM'de oturan 18 Vekil olduğu gerçeğini görmezden geliyor.
Bilmeyenler olabilir, onun için bu değer kişi/değer ailesi nedir, biraz açayım.
Efendim bu ailelerin ya bir yakınları dağda terörist ya da Türk güvenlik güçleri tarafından etkisiz hale getirilmiş.
Yani birinci derece terörist yakınları.
Ve şimdi tabii sormak lazım;
Madem ki Atatürkçüsünüz, Cumhuriyetçisiniz, demokratsınız, o halde bu bağı nasıl görmezden gelebilirsiniz?
Nasıl olur da, Gazi Mustafa Kemal'in kurduğu Cumhuriyete kastedenleri, bu vatanın bölünmez bütünlüğüne kastedenleri tolere edebilirsiniz?
Nasıl olabilir bu?
Ve nasıl olabilir de, FETÖ ile iltisakı oldukları paçalarından akan İyi parti ve CHPlileri tolere edebilirsiniz?
Size bunu yaptıran mekanizma nedir?
Sizce darbeye teşebbüs eden FETÖ, bu ülkede demokrasi ister mi?
Ya da terör örgütü PKK barış ortamı ister mi?
Otuz küsür senedir bu ülkeyi terörize eden, bunu gelir kaynağı olarak edinmiş bir terör örgütünden bahsediyoruz?
Onlar mı barış güvercini olacaklar?
Bunlara inanmak salt cahillik, naiflik değil, düpedüz ihanettir.
Hiçbir Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı bunlara asla inanmaz, inanamaz.
Ancak bir daha diyorum, tüm bu gerçekleri görmezden gelen bir güruh ile karşı karşıyayız maalesef.
Ve şimdiden söyleyeyim, bu oyunun bir parçası da Muharrem İnce'dir.
O da, işte bu PKK ve FETÖ'den rahatsız olanların oylarını konsolide etmek için, seçimleri ikinci tura bırakmak için, daha sonra da Kılıçdaroğlu'nun lehine çekilmek için çaba gösterdiğine inanıyorum ben.
Elbette neyin ne olduğunu 14 Mayıs ve akabinde göreceğiz.
Çünkü, bu oyunu da görenler ve tercihlerini ona göre belirleyenler var.
Ez cümle olarak...
Meral Akşener bu siyasi pokerin, kumarın en büyük kaybedeni oldu şimdiden.
Zira, HDP ile olan ittifak açığa çıktığından beri, kendi tabanı bile, bu ittifaka tepkili ve üyeleri/yöneticileri, fersah fersah istifa ediyor.
Güvenilir anketlerde ise oy oranları baraj altı kaldı.
Bu da Millet İttifakının yaptığı tüm oy beklentilerini daha şimdiden tepetaklak etti.
Seçim günü görülecektir ki, evdeki hesap, çarşıya uymayacaktır.
HDP'nin götürüsü, getirinden çok daha fazla olacaktır.
Siyaset bu.
Hayaller ile hayatların bazen çok ayrı olduğu bir alan.
Bir diğer yazımızda buluşmak ümidi ve dua ile Vesselam
Yasal Uyarı : Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Gün Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir. Ayrıntılar için lütfen tıklayınız.