Trump derken?
Türkiye dostu mu? Düşmanı mı?
Savaşçı mı? Barışçı mı?
ABD Başkanı mı? İş adamı mı?
Bu insanda o kadar çok kişilik var ki, Sigmund Freud mezarından çıkıp bunu görse, tekrar mezara girer.
Bahsettiğimiz kişi, kendi deyimine göre, yedi yaşından itibaren çok az gelişmiş biri infantil yani çocuksu bir hali ruhiyeye sahip.
Tabii yıllar önce verdiği röportajda bu sözleri sarf ederken, aslında demek istediği “ben yedi yaşında büyüdüm, öğreneceğim her şeyi öğrendim” demek olsa da bugünün Trump’ına baktığımızda, hakikatten yedi yaşında bir çocuğun sergilediği tavırları izleyebiliriz.
Bir başka ayrıntı da Trump işte o yaşlarda, birçok imtiyazlı veya zengin ABD ailelerinin oğullarının da olduğu gibi, West Point askeri lise ve akademisinde yetişti.
Orada bir öğrenci gurubunun başındaydı ve ondan rütbesiz ve küçük öğrencilere resmen işkence uygulayan sadist biriydi.
Ruhsuz, oportünist ve megaloman bir şahsiyete sahip, ABD Başkanı Donald Trump!
Tam bir şizofreni vakası. Bölünmüş kişilikte Nirvana yapmış olan biri.
Gel, git akıllı demek bile çok hafif kalır, zira aklı olduğundan resmen şüphe ediyorum!
Neden mi?
Adam Suriye’den çekiliyoruz diyor, ama tampon bölgeden bahsediyor!
Bir Allah’ın kulu da kalkıp sormuyor, ‘Çekildiğin Suriye’de o tampon bölgeyi nasıl inşa edeceksin, nasıl koruyacaksın?’ diye.
Resmen enteresan bir vaka. Bilim dünyası böylesi ile karşılaştı mı? Bilmiyorum.
Hani derler ya IQ diye, işte bu adam bence dünyada eksi IQ’nun ispatı.
Bir tane de bizim başımızda var, Ana Muhalefet Partisi lideri!
Bir gün içinde iki açıklama, birbirine de tam tezat!
Önce ekonomik mahvetme tehdidi.
Sonra sırasıyla önce Sayın Kalın’dan, sonra Sayın Çavuşoğlun’dan ağzının payını alma.
Son olarak da Sayın Erdoğan’dan paparayı yeme ve…
İkinci açıklama, Ekonomik işbirliği için genişletilme potansiyelini görme!
Be arkadaş, sabah ekonomisini mahvetmek ile tehdit ettiğin ülke ile hangi ekonomik bağları güçlendireceksin acaba?
Daha kendi devletini işletemiyorsun, muhalefet sana, sen halkına kök söktürüyorsun, kalkmış kafa tutuyorsun.
Hem de kim için, bir avuç terörist için.
Nerdeyse elli yaşındayım ve hiçbir vakit ABD’nin bu kadar güçsüz, komik duruma düştüğünü görmedim!
İşin daha komik tarafı, bizim yerli şizofrenler.
Neymiş, bunlar oyunmuş.
Neden oynanıyormuş, çünkü yakında bizde seçimler varmış ve Trump ahbabı Erdoğan’a oy kazandırma peşindeymiş!
Yani eğer öyle ise de Sayın Erdoğan hakikaten hepimizin sandığından da büyük bir lider.
Düşünsenize, koskoca ABD Başkanı onun için oy kazandırmaya çalışıyor.
Bunu tarih yazmadı şimdiye kadar.
Bu saçmalıklara fazla kafa yormamak lazım, çünkü malum, Batı aşık ve uşakları, şu an derin bir manik depresyon içine girdiler.
Çünkü mesele sadece Trump değil. Tüm Batı lidersiz.
ABD şu an çok başlıklı, yani aslında başsız.
Avrupa ülkelerinde ise kayda değer tek bir lider yok.
Merkel, çok ağır hasar aldı ve en azından Almanya içinde siyasi hayatı bitti.
Muhtemelen hazırlandığı makam AB Başkanlığı ve büyük Alman İmparatorluğu hayalleri, ancak buna başta Rusya olmak üzere, kimse müsaade etmeyecektir.
Macron artık gölgesi kadar değersiz. Günleri sayılı.
İtalya?
İngiltere deseniz bin beter durumda, Theresa May için güven gensoru verildi, hoş onun yerine gelecek kim olursa olsun, bir fiyaskoyu devralacak.
Yani şu an dünyaya yön veren bir Sayın Erdoğan var, bir Putin, bir de Çin devlet Başkanı, onu da ilgilendiren tek şey ekonomi!
Yüz yıl sonra ilk kez dünya siyasetini Batı değil, Doğu yönetiyor.
Alman Ordusunun durumu berbat. Envanterinin %60’ı iş görmez konumunda. Kaldı ki asker bulmakta zorluk çekiyorlar.
Aynı sorun İngiliz ordusunun da Fransız ordusunun da başında.
Yani orda burda hırladıklarına bakmayın siz. Hiçbirinin Türk ordusuna kafa tutacak güçleri asla yok.
İşte büyük fırsatta bu!
Bu liderlik ve otorite boşluğundaysanız eğer saygın ve akıllıca bir diplomasi ile dış siyaset stratejisi ile istediğimiz her şeyi elde edebiliriz.
Çünkü Batı’nın tek şansı diplomasi, ancak bu kez askeri güçlerini değil, ekonomik güçlerini öne sürebilirler.
O da bir yere kadar.
Masalarda istediklerimizi gayet dikte edebilir durumundayız.
Tabii ne istediğimizi de iyi bilmeliyiz. Hedeflerimizi belirlemeliyiz.
Bu ara Suriye sınırında nerdeyse yüzbin askerlik bir ordu toplandı. Zırhlı araçları ve diğer ağır silahların hesabını yapmayalım bile.
Bu da şu manaya geliyor ki, Türkiye çok ciddi.
Boş sözler ile, yalan vaadler ile de vazgeçirilecek değil.
Zeytindalı operasyonu başladığında bir yazı yazmıştık:
Türkler tarih yazmaz. Türkler tarihi yapar ve yaşar. Birileri de öylesine seyreder.
Türk ordusu kışladan zor çıkar, ama çıkarsa da eli boş dönmez!
İnşaAllah, elimizdeki bu fırsatı layıkı Vecihi ile kullanır, ülkemiz, milletimiz adına en iyi sonuçları elde etmeye muvaffak oluruz!
Batı da bir liderlik boşluğu, güç vakumu var.
Bu fırsat, yüz yılda ancak geçer ele.
Bir diğer yazımızda buluşmak ümidi ve dua ile Vesselam
Savaşçı mı? Barışçı mı?
ABD Başkanı mı? İş adamı mı?
Bu insanda o kadar çok kişilik var ki, Sigmund Freud mezarından çıkıp bunu görse, tekrar mezara girer.
Bahsettiğimiz kişi, kendi deyimine göre, yedi yaşından itibaren çok az gelişmiş biri infantil yani çocuksu bir hali ruhiyeye sahip.
Tabii yıllar önce verdiği röportajda bu sözleri sarf ederken, aslında demek istediği “ben yedi yaşında büyüdüm, öğreneceğim her şeyi öğrendim” demek olsa da bugünün Trump’ına baktığımızda, hakikatten yedi yaşında bir çocuğun sergilediği tavırları izleyebiliriz.
Bir başka ayrıntı da Trump işte o yaşlarda, birçok imtiyazlı veya zengin ABD ailelerinin oğullarının da olduğu gibi, West Point askeri lise ve akademisinde yetişti.
Orada bir öğrenci gurubunun başındaydı ve ondan rütbesiz ve küçük öğrencilere resmen işkence uygulayan sadist biriydi.
Ruhsuz, oportünist ve megaloman bir şahsiyete sahip, ABD Başkanı Donald Trump!
Tam bir şizofreni vakası. Bölünmüş kişilikte Nirvana yapmış olan biri.
Gel, git akıllı demek bile çok hafif kalır, zira aklı olduğundan resmen şüphe ediyorum!
Neden mi?
Adam Suriye’den çekiliyoruz diyor, ama tampon bölgeden bahsediyor!
Bir Allah’ın kulu da kalkıp sormuyor, ‘Çekildiğin Suriye’de o tampon bölgeyi nasıl inşa edeceksin, nasıl koruyacaksın?’ diye.
Resmen enteresan bir vaka. Bilim dünyası böylesi ile karşılaştı mı? Bilmiyorum.
Hani derler ya IQ diye, işte bu adam bence dünyada eksi IQ’nun ispatı.
Bir tane de bizim başımızda var, Ana Muhalefet Partisi lideri!
Bir gün içinde iki açıklama, birbirine de tam tezat!
Önce ekonomik mahvetme tehdidi.
Sonra sırasıyla önce Sayın Kalın’dan, sonra Sayın Çavuşoğlun’dan ağzının payını alma.
Son olarak da Sayın Erdoğan’dan paparayı yeme ve…
İkinci açıklama, Ekonomik işbirliği için genişletilme potansiyelini görme!
Be arkadaş, sabah ekonomisini mahvetmek ile tehdit ettiğin ülke ile hangi ekonomik bağları güçlendireceksin acaba?
Daha kendi devletini işletemiyorsun, muhalefet sana, sen halkına kök söktürüyorsun, kalkmış kafa tutuyorsun.
Hem de kim için, bir avuç terörist için.
Nerdeyse elli yaşındayım ve hiçbir vakit ABD’nin bu kadar güçsüz, komik duruma düştüğünü görmedim!
İşin daha komik tarafı, bizim yerli şizofrenler.
Neymiş, bunlar oyunmuş.
Neden oynanıyormuş, çünkü yakında bizde seçimler varmış ve Trump ahbabı Erdoğan’a oy kazandırma peşindeymiş!
Yani eğer öyle ise de Sayın Erdoğan hakikaten hepimizin sandığından da büyük bir lider.
Düşünsenize, koskoca ABD Başkanı onun için oy kazandırmaya çalışıyor.
Bunu tarih yazmadı şimdiye kadar.
Bu saçmalıklara fazla kafa yormamak lazım, çünkü malum, Batı aşık ve uşakları, şu an derin bir manik depresyon içine girdiler.
Çünkü mesele sadece Trump değil. Tüm Batı lidersiz.
ABD şu an çok başlıklı, yani aslında başsız.
Avrupa ülkelerinde ise kayda değer tek bir lider yok.
Merkel, çok ağır hasar aldı ve en azından Almanya içinde siyasi hayatı bitti.
Muhtemelen hazırlandığı makam AB Başkanlığı ve büyük Alman İmparatorluğu hayalleri, ancak buna başta Rusya olmak üzere, kimse müsaade etmeyecektir.
Macron artık gölgesi kadar değersiz. Günleri sayılı.
İtalya?
İngiltere deseniz bin beter durumda, Theresa May için güven gensoru verildi, hoş onun yerine gelecek kim olursa olsun, bir fiyaskoyu devralacak.
Yani şu an dünyaya yön veren bir Sayın Erdoğan var, bir Putin, bir de Çin devlet Başkanı, onu da ilgilendiren tek şey ekonomi!
Yüz yıl sonra ilk kez dünya siyasetini Batı değil, Doğu yönetiyor.
Alman Ordusunun durumu berbat. Envanterinin %60’ı iş görmez konumunda. Kaldı ki asker bulmakta zorluk çekiyorlar.
Aynı sorun İngiliz ordusunun da Fransız ordusunun da başında.
Yani orda burda hırladıklarına bakmayın siz. Hiçbirinin Türk ordusuna kafa tutacak güçleri asla yok.
İşte büyük fırsatta bu!
Bu liderlik ve otorite boşluğundaysanız eğer saygın ve akıllıca bir diplomasi ile dış siyaset stratejisi ile istediğimiz her şeyi elde edebiliriz.
Çünkü Batı’nın tek şansı diplomasi, ancak bu kez askeri güçlerini değil, ekonomik güçlerini öne sürebilirler.
O da bir yere kadar.
Masalarda istediklerimizi gayet dikte edebilir durumundayız.
Tabii ne istediğimizi de iyi bilmeliyiz. Hedeflerimizi belirlemeliyiz.
Bu ara Suriye sınırında nerdeyse yüzbin askerlik bir ordu toplandı. Zırhlı araçları ve diğer ağır silahların hesabını yapmayalım bile.
Bu da şu manaya geliyor ki, Türkiye çok ciddi.
Boş sözler ile, yalan vaadler ile de vazgeçirilecek değil.
Zeytindalı operasyonu başladığında bir yazı yazmıştık:
Türkler tarih yazmaz. Türkler tarihi yapar ve yaşar. Birileri de öylesine seyreder.
Türk ordusu kışladan zor çıkar, ama çıkarsa da eli boş dönmez!
İnşaAllah, elimizdeki bu fırsatı layıkı Vecihi ile kullanır, ülkemiz, milletimiz adına en iyi sonuçları elde etmeye muvaffak oluruz!
Batı da bir liderlik boşluğu, güç vakumu var.
Bu fırsat, yüz yılda ancak geçer ele.
Bir diğer yazımızda buluşmak ümidi ve dua ile Vesselam
Yasal Uyarı : Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Gün Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir. Ayrıntılar için lütfen tıklayınız.