Susun!
Evet, evet, susun.
Kerli ferli insan hakları dernekleri, uluslararası örgütler, susun.
"I can't breath" diye dünyayı karıştırdınız ya, rasisme karşı, hoş iyi de yaptınız da.
Ancak 1942'den beri siyonist zulmünden nefes alamayan Filistin'e, ancak susun!
10-14 yaşındaki çocukların ezilmesine susun, çocuğuna siper olmuş kadını vuranlara susun.
"Efendim İsrail'in güvenliği söz konusu" diye eften püften bahaneler uydurun da susun.
Demokrasi, insan hakları, hürriyet havarisi AB, siz de susun.
Büyük biraderleri ABD, siz zaten susun, çünkü o Kasım'ı öldüren silahı veren sizsiniz.
Ve BM, siz de susun.
Hoş, kınasanız da ne olacak ki, geçmişte ne oldu ise?
Terör Devleti İsrail, tınlamadı bile.
İslam Birliği (?) Teşkilatı, siz de susun.
Şiddetle kınamaktan başka bir iş yaptığınız da yok ya zaten, onun için, iyisi mi, susun.
Mütemadiyen Tel Aviv'i yerle yeksan edeceğini söyleyen İran, siz hepten susun!
Çünkü bu boş lakırdıya artık karnımız tok.
Tüm dünyanın Müslüman ülkeleri, kınım kınım kınamaktan başka bir şey yapmayacaksanız, hiç olmazsa susun!
---
Ve gelelim yurt içine.
Bir parti ile iltisaklı taciz, tecavüzler yaşanıyor, 16 yaşında kız çocuğu hamile bırakılıyor.
Ama o mor halkalı kadın hakları dernekleri var ya, susuyor.
Zaten susun. Çünkü failler sizin cenahtan ya, mağdurlar muhakkak yolludur, yollu.
Onun için, siz susun, susmaya devam edin, edin ki herkes, her ikisi de kirli yüzlerinizi görsün.
Hayvan hakları diye bağıran ünlüler, ünsüzler, dernekler.
Ortada hesabı verilemeyen, Akibetleri belli olmayan 970 at var.
Ama siz susun.
224'ü öldürüldü deniliyor.
Ancak siz susun.
Susun çünkü hesabını veremeyen, İmamoğlu ve yönetimi, yani sizin yıldızınız, sakın ha susun.
Üzülmesin, incinmesin.
Sormayın sakın istemediği soruları.
İstanbul'dan kaçırılıp ne idüğü belirsiz yerlere bırakılan sokak köpeklerinin hesabını da sormayın sakın.
Tamam anladık, ideolojik saplantılarınız var.
Anladık, sizden olan herkese, her şey mübah.
Öyle ise en azından da dürüst olun, bunun böyle olduğunu da deklare edin.
Trajikomik bir dönemdeyiz gerçekten.
Yalan ve iftira atarak, bunu da yüksek ses ile yaparak, yalanlarını doğru olarak algılatmaya çalışanlar, reel sorunlar karşısında, hiçbir tepki vermiyor ve susuyor.
İşin garip tarafı, bu sorunlar ile mücadele etmeyi kendine vazife bilen STK'lar da susuyor.
Kimse de çıt yok.
Sorun var diyorsun, hesap ver diyorsun, kimsenin umurunda bile olmuyor.
Devekuşu misali, kafalar gömülüp geri taraflar kalkıyor.
Helmut Kohl de zamanında böyle yapmıştı, Angela Merkel'in de siyaseti bu yönde oldu hep.
Sorun varsa sus, muhattap olma, konuşur konuşur unuturlar, kendinden hal olur.
Şu an Millet İttifakının ana siyasi istikameti de bu yönde.
Yani ajans böyle istiyor.
Sakın sorunlara muhattap olmayın, görmeyin, duymayın.
Millet konuşur, konuşur, unutur gider.
Bakın, tacizler, tecavüzler az kalsın unutulup gidecek idi, üstüne yenileri gelmese idi.
Ve şimdi soru şu:
Bu anlayış devlet yönetimine talip ya, şeş kaza o pozisyona gelseler, sorunlar karşısında ne yapacaklar?
Çünkü kriz yönetimi yok ki?
Susup kalacaklar, insanlar unutsun diye bekleyecekler mi?
Bu vesile ile mübarek Kadir gecenizi ve şimdiden Ramazan bayramlarınızı en içten dileklerim ile kutluyor, saygı ve muhabbetlerimi sunuyorum efendim.
Bir diğer yazımızda buluşmak ümidi ve dua ile Vesselam
Kerli ferli insan hakları dernekleri, uluslararası örgütler, susun.
"I can't breath" diye dünyayı karıştırdınız ya, rasisme karşı, hoş iyi de yaptınız da.
Ancak 1942'den beri siyonist zulmünden nefes alamayan Filistin'e, ancak susun!
10-14 yaşındaki çocukların ezilmesine susun, çocuğuna siper olmuş kadını vuranlara susun.
"Efendim İsrail'in güvenliği söz konusu" diye eften püften bahaneler uydurun da susun.
Demokrasi, insan hakları, hürriyet havarisi AB, siz de susun.
Büyük biraderleri ABD, siz zaten susun, çünkü o Kasım'ı öldüren silahı veren sizsiniz.
Ve BM, siz de susun.
Hoş, kınasanız da ne olacak ki, geçmişte ne oldu ise?
Terör Devleti İsrail, tınlamadı bile.
İslam Birliği (?) Teşkilatı, siz de susun.
Şiddetle kınamaktan başka bir iş yaptığınız da yok ya zaten, onun için, iyisi mi, susun.
Mütemadiyen Tel Aviv'i yerle yeksan edeceğini söyleyen İran, siz hepten susun!
Çünkü bu boş lakırdıya artık karnımız tok.
Tüm dünyanın Müslüman ülkeleri, kınım kınım kınamaktan başka bir şey yapmayacaksanız, hiç olmazsa susun!
---
Ve gelelim yurt içine.
Bir parti ile iltisaklı taciz, tecavüzler yaşanıyor, 16 yaşında kız çocuğu hamile bırakılıyor.
Ama o mor halkalı kadın hakları dernekleri var ya, susuyor.
Zaten susun. Çünkü failler sizin cenahtan ya, mağdurlar muhakkak yolludur, yollu.
Onun için, siz susun, susmaya devam edin, edin ki herkes, her ikisi de kirli yüzlerinizi görsün.
Hayvan hakları diye bağıran ünlüler, ünsüzler, dernekler.
Ortada hesabı verilemeyen, Akibetleri belli olmayan 970 at var.
Ama siz susun.
224'ü öldürüldü deniliyor.
Ancak siz susun.
Susun çünkü hesabını veremeyen, İmamoğlu ve yönetimi, yani sizin yıldızınız, sakın ha susun.
Üzülmesin, incinmesin.
Sormayın sakın istemediği soruları.
İstanbul'dan kaçırılıp ne idüğü belirsiz yerlere bırakılan sokak köpeklerinin hesabını da sormayın sakın.
Tamam anladık, ideolojik saplantılarınız var.
Anladık, sizden olan herkese, her şey mübah.
Öyle ise en azından da dürüst olun, bunun böyle olduğunu da deklare edin.
Trajikomik bir dönemdeyiz gerçekten.
Yalan ve iftira atarak, bunu da yüksek ses ile yaparak, yalanlarını doğru olarak algılatmaya çalışanlar, reel sorunlar karşısında, hiçbir tepki vermiyor ve susuyor.
İşin garip tarafı, bu sorunlar ile mücadele etmeyi kendine vazife bilen STK'lar da susuyor.
Kimse de çıt yok.
Sorun var diyorsun, hesap ver diyorsun, kimsenin umurunda bile olmuyor.
Devekuşu misali, kafalar gömülüp geri taraflar kalkıyor.
Helmut Kohl de zamanında böyle yapmıştı, Angela Merkel'in de siyaseti bu yönde oldu hep.
Sorun varsa sus, muhattap olma, konuşur konuşur unuturlar, kendinden hal olur.
Şu an Millet İttifakının ana siyasi istikameti de bu yönde.
Yani ajans böyle istiyor.
Sakın sorunlara muhattap olmayın, görmeyin, duymayın.
Millet konuşur, konuşur, unutur gider.
Bakın, tacizler, tecavüzler az kalsın unutulup gidecek idi, üstüne yenileri gelmese idi.
Ve şimdi soru şu:
Bu anlayış devlet yönetimine talip ya, şeş kaza o pozisyona gelseler, sorunlar karşısında ne yapacaklar?
Çünkü kriz yönetimi yok ki?
Susup kalacaklar, insanlar unutsun diye bekleyecekler mi?
Bu vesile ile mübarek Kadir gecenizi ve şimdiden Ramazan bayramlarınızı en içten dileklerim ile kutluyor, saygı ve muhabbetlerimi sunuyorum efendim.
Bir diğer yazımızda buluşmak ümidi ve dua ile Vesselam
Yasal Uyarı : Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Gün Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir. Ayrıntılar için lütfen tıklayınız.
Dadal