Murat Yılmaz

Murat Yılmaz

Padişahım çok yaşa!

Sayın Cumhurbaşkanımız, farkındaysanız artık her gün, bir yerde, bir konuşmada.
Padişahım çok yaşa!
Konuşmaları artık standart oldu, bir, bir buçuk saatlik hitabete, azami 20 dk. Aktüel bir konu olsa dahi, genellikle aynı şema üstünden gelen bir konuşma izliyoruz.

Bilinçaltı yıpranma diye bir durum vardır. Göz aşinası da denilir. Bir kişiyi, bir nesneyi, bir objeyi veya bir olayı, o kadar fazla izlersiniz ki, bilinçaltı bir doyum yaşarsınız. İlginizi çekmez artık. Gördüğünüz, duyduğunuz o şey, sizde yıpranmıştır.

Şu an tam da bu oluyor, her gün, bazen günde iki, üç kez proğramlara katılım sağlayıp canlı yayına çıkan Sayın Cumhurbaşkanı, istem dışı, insanların bilinçaltında yıpranıyor. İlgi çekmiyor! 

Peki, adeta bir ordu gibi etrafını saran yüzlerce danışman, bürokrat, bunun hiç mi farkında değil? Neden değişik konuşma metinleri hazırlanmıyor? Adeta limon gibi sıkılmasına niçin göz yumuluyor? Sürekli olarak dış siyasete odaklandırmak ne anlama geliyor? İç siyasette niçin yönlendirilmiyor Sayın Erdoğan?

Evet, Kudüs olayı ile BM de bir zafer elde edildi. Hemde önemli bir zafer, ancak o zaferin tek muzafferi de Sayın Erdoğan değildi. Ancak bunu özellikle de kendisine böyle empoze ederek, ohohlayıp, pohpohlayarak, evet tam da dediğimiz gibi işi “padişahım çok yaşa” ya getirerek, egosunu tavan yaptırmayı çok iyi başaran birileri var külliyede.

Ne yazık ki aynı klik, yurt içinde saçma sapana varacak uygulamalar, akıllara zarar açıklamalar ve ucuz popülizm ile alttan alttan da o yükselttikleri Sayın Erdoğan’ı budamaya yöneliyorlar!

Maalesef Sayın Cumhurbaşkanının, neredeyse hiç kimseye sırtını dönebilme lüksü yok! Anında bir darbe alıyor! 

Yurtiçinde bekleyen çok değişik ve acilen imha edilmesi gereken sorunlar, uzun zaman zarflarına terk edilerek, vatandaş namüsbetliğe sevk edilmekte. Bürokrasi, halen çok lakayt davranışlar ile halkı bezdirmekte. Ve emin olun bunu bilerek ve isteyerek yapanlar var.

Çünkü 15 Temmuz hain darbe girişimi, darbenin sadece silahlı yüzü idi. Ama asıl darbe hâlâ devam etmekte. Adalet, FETÖ davaları ile meşgul. Daha soruşturmalar devam ediyor ve Allah’ın günü, yeni FETÖ operasyonları geliyor. Gelecekte! Devletimiz en az bir 10 yıl daha bu örgüt ile uğraşacak. 

Hususen Askeriye ve Polis Teşkilatı’na verdiği tahribatın tüm enginliği ve derinliği daha belli bile değil. Diğer kurumları da işin içine kattığımız zaman, öfke nöbetleri geçirmemek işten bile değil! 

Ve maalesef FETÖ ile mücadelede önemli gevşeklikler ortaya geldi. Devletin tüm kararlılığı ile sürdürmesi gereken bu mücadele, zaman zaman sekteye uğradı, uğruyor. Milletimize, FETÖ tüm derinlikleri ile anlatılmadı. Sarımsak, soğan satan teyzeler ile mücadele önemsizliğe, işgüzarlığa itildi.

Tüm bunlar olup biterken Sayın Erdoğan dış siyaset ile meşgul ediliyor! 

Peki soralım o zaman: Dışişleri Bakanlığı ve Bakanı ne yapar? Diplomatik misyonlar ne yapar? Dışişlerinden sorumlu Başkan yardımcıları ne yapar?

Son zamanlarda Sayın Çavuşoğlu’nu, bir tek Almanya da görebiliyor, yine Almanya ve AB hakkında (pek de akıllara sığmayan) demeçlerini görüyoruz. Sanki diğer meseleler ve ülkeler önemsizmiş gibi bir eda seziniyor insan. Afrika, Rusya, ABD, Suriye, sanki Sn. Çavuşoğlunun çalışma alanı değilmiş gibi davranıyor kendisi! 

İŞ OLA BERİ DURA

TBMM bir alt komisyon oluşturuldu mesela. Efendim neymiş, İslamofobya ya karşı atak yapılacakmış. Heyet, AB ülkelerinde, saldırıya uğrayan dernek ve şahısları dinleyecek, kabul ederlerse! Yetkili makamlar ile görüşeceklermiş!

Ne demek yahu kabul ederlerse? Koskoca Türkiye Cumhuriyeti Parlamentosunun bir heyeti, bu denli bir konu için gelecek ve o “yetkili makamlar” kabul etmeyecek! Öyle mi? 

Ama tabii, geçmişte olduğu gibi organizasyonsuz organize edilirse, olacakları ben kısaca özetleyeyim;
Heyet-i umumiye gider, turistik gezi tadında, bir hafta falan ülkeyi dolaşır, birkaç mağdur ile oturur, ajitasyonları dinler, bol bol alışveriş yapar, gittiği ülkelerde, kendilerine yakın olan dernek ve ismini dahi hak etmeyen STK yöneticileri ile selfiler çektirir, sosyal medyadan da yayınlar, sonra da, iş yaptık, edası ile geri dönerler!

Peki çözüm? Ne çözümü canım, olmuş, oluyor işte. Maruf vakfına havale edilir, olur biter. Emin olun böyle olacak!

Berlin Senatosunda mülteciler ile ilgili departmanda görevli olan Doç. Dr. Selma Korkmaz hanımefendi ile uzunca bir söyleşinin sonunda ve geçmişte bizzat tecrübe ettiğim sonuç bu. Halbuki, özellikle de Kültür zenginliğimizi, dinimizi, memleketimizin sıcaklığını anlatan ve tanıtan, ciddi projelere ihtiyacımız var bu konuda!

Gerek TİKA ile gerek Yurtdışı Türkleri ve Akraba Toplulukları vasıtası ile bu işe gönül koymuş, inanmış ve liyakat sahibi insanlar ile bunu başarabiliriz. Fahri iyi niyet elçileri atayabilir ve onların da vasıtaları ile bu yolda önemli yollar alabiliriz. Hatta, muhatap ülkelere, bilimsel kanıtlar ile FETÖ’nün gerçek yüzünü gösterebiliriz. Ancak, işgüzarlık ile lakaytlık ile organizesizlik ile ancak amatörce işler yapıp, sadece kendi kendimizi aldatırız!

Yalnızlığımın farkındayım dediğinde Sayın Cumhurbaşkanı, herhalde tam olarak anlatamadı kendini. Bir de bu yönler ile bakarsanız, ne demek istediğini anlayacağız!

Bir diğer yazımızda buluşmak ümidi ve dua ile Vesselam 

Yasal Uyarı : Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Gün Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir. Ayrıntılar için lütfen tıklayınız.

Yorum Yazın
sohbet islami chat omegle tv türk sohbet islami sohbet elektronik sigara cinsel sohbet su böreği sipariş oyun haberleri tıkanıklık açma dijital pazarlama ajansı galeri yetki belgesi nasıl alınır yalama taşı