Operasyonel gazetecilik
Şaşırdım. Evet Özışık ailesinin daha önceleri de isimleri bazı pis kokan olaylara karışmıştı. İşin içinde şantaj var, tehdit var, hatta ahlak dışı bir ton olay var.
Aradan birkaç gün geçtikten sonra, endişeli bir kardeşim beni bir Telegram gurubuna ekledi.
"Abi çok kirli bir oyun dönüyor, bir bak dedi."
Girdim, izledim.
Ailenin başka bir ferdi, Baki Özışık'ın yönettiği bir sohbete denk geldim.
Kanalın adı da enteresan: 15 Temmuz ruhu!
Evvela biraz dava adamlığı seansları.
Akabinde ise birkaç bayan, bir saat falan, resmen AK Partisini kötüleme seanslarına başladı.
Bu nedir diye sorduğumda, Sayın Erdoğan'ın bundan haberi olduğunu, rahatsızlıklardan rahatsız olduğunu dedi Baki Özışık.
Araştırdım, sordum. Meğer haberi bile yok Sayın Erdoğan'ın.
Zaten kendisinin imar ettiği teşkilata neden kan kustursun ki?
Bunu Twitter sohbetlerinde dillendirdiğimde, iki, üç Özışık odaya "baskın" yapsa da geri vitesi görmeyince, çıkıp gitmek zorunda kaldılar.
Tabii her şekilde engellemeleri de cabası.
Ve zaten, bu videoların sürekli üstüne gitmeleri, bir diğer acayip gelmişti bana.
Sedat Peker, benim nezdimde her daim bir kriminal suçlu olmuştur.
Uyuşturucu bağımlısı bir çete lideri.
Hayatını illegal işler ile idame ettiren, insanlara tehdit, şiddet ile zarar veren birisi.
Toplumun gözünde her ne kadar bir "modern Robin Hood" çizgisi empoze etmeye kalksa da gerçekler, kanun dışı bir uyuşturucu kaçakçısı olmasıdır.
Ne tesadüftür ki, son videoda kullandığı dili, jargonu daha öncelerde de görmüştük.
"Zulüm arşa ulaştı", "kaybedecekler"!
Pardon da bir suç çetesini çökertmek zulümdür?
O zaman tüm polis, jandarma zalim midir?
Sanırım bu uyuşturucu kullanımı, epey tahribat bırakmış.
Zaten bu malum son video da Hadi Özışık'ı da tuzağa çekerek, nasıl bir zihniyete sahip olduğunu da ortaya koymuş oldu.
Kimsenin kimseye güvenmemesi, gayrimeşru dünyasının en baş kuralıdır.
Sanırım komployu kuran/içinde olan Özışıklar, bu kuralı bilmiyorlardı, ya da kendilerini fazla güvende hissettiler.
Netice itibariyle, kamuoyunda bir kafa karışıklığı meydana geldi.
İşin enteresan tarafı, bu son videonun çıkmasından evvel, Özgür Özelin, video için talimatlar vermesidir.
Açıkçası, Sedat Peker'in açıklamalarına, zerre miskal değer vermem, veremem.
Sayın Süleyman Soylunun da belirttiği gibi, Peker firari ve şu an BAE'de.
BAE ise ABD ile birlikte 15 Temmuz darbe girişiminin faili.
Türkiye hakkındaki hasmane tutumları da gayet belli, ortada.
Peki, her fırsatta "milliyetçilik", "ülkücülük" taslayan birinin, devletinin düşmanına sığınması, hangi ilke ile bağdaşır?
Eski Türkiye'de bir devlet, siyaset, mafya üçgeni vardı.
Bunu da ortadan kaldıran Sayın Erdoğan oldu.
Evet, Sayın Soyluya da Erdoğan'a da düşman olan çevreler, aynı.
Ve ne ilginçtir ki, terör ile mücadele ne kadar sertleşiyorsa, saldırılar da sertleşiyor.
PKK'ya inen her darbenin sesi, başka, başka yerlerden çıkıyor.
Son olarak da şimdilik bu kirli komplo ile karşı karşıyayız.
Neticede Sayın Soylu, devletin bazı defterlerini açtı, işi yargıya intikal ettirdi.
Bu da, pek çok defterin sürüleceğine delalettir.
Başlık olarak kullandığım "operasyonel gazetecilik" terimine gelecek olursak.
Ben yaklaşık beş yıldır bu mesleği icra ediyorum.
Bugüne kadar, bağlı bulunduğum medya kuruluşunun sahipleri dahi "şunu yaz, bunu çiz" dememişlerdir.
"Köşe senin, yasal çerçeveler içerisinde hürsün!"
İlk duyduğum söz budur.
Bugüne kadar, hiçbir ısmarlama yazı kaleme almadım.
Kimsenin hatrı olsun diye de bir yazıyı kaldırmadım.
Kalemimi satmadım…
Evet, belki her gün bir başka kanala çıkıp, servetler kazanmıyorum. Ama vicdanım rahat.
Ancak, kalemlerini, köşelerini kiralayan, yazılar karşılığı büyük menfaatler kazanan, imtiyaz sahibi olanlar var.
Hatta bu işi adeta holding haline getirenler var.
Üç aşağı, beş yukarı da sonları malum!
Ben, gazeteciliği namus bilen, hatta çok para kazandırmasına rağmen, magazinciliği bırakan bir müessese olan Gün Medya Gurubu'nda olma Şeref'ini bana layık gören Saygıdeğer büyüklerime, tekrar, tekrar teşekkür ediyorum.
Bir diğer yazımızda buluşmak ümidi ve dua ile Vesselam
Aradan birkaç gün geçtikten sonra, endişeli bir kardeşim beni bir Telegram gurubuna ekledi.
"Abi çok kirli bir oyun dönüyor, bir bak dedi."
Girdim, izledim.
Ailenin başka bir ferdi, Baki Özışık'ın yönettiği bir sohbete denk geldim.
Kanalın adı da enteresan: 15 Temmuz ruhu!
Evvela biraz dava adamlığı seansları.
Akabinde ise birkaç bayan, bir saat falan, resmen AK Partisini kötüleme seanslarına başladı.
Bu nedir diye sorduğumda, Sayın Erdoğan'ın bundan haberi olduğunu, rahatsızlıklardan rahatsız olduğunu dedi Baki Özışık.
Araştırdım, sordum. Meğer haberi bile yok Sayın Erdoğan'ın.
Zaten kendisinin imar ettiği teşkilata neden kan kustursun ki?
Bunu Twitter sohbetlerinde dillendirdiğimde, iki, üç Özışık odaya "baskın" yapsa da geri vitesi görmeyince, çıkıp gitmek zorunda kaldılar.
Tabii her şekilde engellemeleri de cabası.
Ve zaten, bu videoların sürekli üstüne gitmeleri, bir diğer acayip gelmişti bana.
Sedat Peker, benim nezdimde her daim bir kriminal suçlu olmuştur.
Uyuşturucu bağımlısı bir çete lideri.
Hayatını illegal işler ile idame ettiren, insanlara tehdit, şiddet ile zarar veren birisi.
Toplumun gözünde her ne kadar bir "modern Robin Hood" çizgisi empoze etmeye kalksa da gerçekler, kanun dışı bir uyuşturucu kaçakçısı olmasıdır.
Ne tesadüftür ki, son videoda kullandığı dili, jargonu daha öncelerde de görmüştük.
"Zulüm arşa ulaştı", "kaybedecekler"!
Pardon da bir suç çetesini çökertmek zulümdür?
O zaman tüm polis, jandarma zalim midir?
Sanırım bu uyuşturucu kullanımı, epey tahribat bırakmış.
Zaten bu malum son video da Hadi Özışık'ı da tuzağa çekerek, nasıl bir zihniyete sahip olduğunu da ortaya koymuş oldu.
Kimsenin kimseye güvenmemesi, gayrimeşru dünyasının en baş kuralıdır.
Sanırım komployu kuran/içinde olan Özışıklar, bu kuralı bilmiyorlardı, ya da kendilerini fazla güvende hissettiler.
Netice itibariyle, kamuoyunda bir kafa karışıklığı meydana geldi.
İşin enteresan tarafı, bu son videonun çıkmasından evvel, Özgür Özelin, video için talimatlar vermesidir.
Açıkçası, Sedat Peker'in açıklamalarına, zerre miskal değer vermem, veremem.
Sayın Süleyman Soylunun da belirttiği gibi, Peker firari ve şu an BAE'de.
BAE ise ABD ile birlikte 15 Temmuz darbe girişiminin faili.
Türkiye hakkındaki hasmane tutumları da gayet belli, ortada.
Peki, her fırsatta "milliyetçilik", "ülkücülük" taslayan birinin, devletinin düşmanına sığınması, hangi ilke ile bağdaşır?
Eski Türkiye'de bir devlet, siyaset, mafya üçgeni vardı.
Bunu da ortadan kaldıran Sayın Erdoğan oldu.
Evet, Sayın Soyluya da Erdoğan'a da düşman olan çevreler, aynı.
Ve ne ilginçtir ki, terör ile mücadele ne kadar sertleşiyorsa, saldırılar da sertleşiyor.
PKK'ya inen her darbenin sesi, başka, başka yerlerden çıkıyor.
Son olarak da şimdilik bu kirli komplo ile karşı karşıyayız.
Neticede Sayın Soylu, devletin bazı defterlerini açtı, işi yargıya intikal ettirdi.
Bu da, pek çok defterin sürüleceğine delalettir.
Başlık olarak kullandığım "operasyonel gazetecilik" terimine gelecek olursak.
Ben yaklaşık beş yıldır bu mesleği icra ediyorum.
Bugüne kadar, bağlı bulunduğum medya kuruluşunun sahipleri dahi "şunu yaz, bunu çiz" dememişlerdir.
"Köşe senin, yasal çerçeveler içerisinde hürsün!"
İlk duyduğum söz budur.
Bugüne kadar, hiçbir ısmarlama yazı kaleme almadım.
Kimsenin hatrı olsun diye de bir yazıyı kaldırmadım.
Kalemimi satmadım…
Evet, belki her gün bir başka kanala çıkıp, servetler kazanmıyorum. Ama vicdanım rahat.
Ancak, kalemlerini, köşelerini kiralayan, yazılar karşılığı büyük menfaatler kazanan, imtiyaz sahibi olanlar var.
Hatta bu işi adeta holding haline getirenler var.
Üç aşağı, beş yukarı da sonları malum!
Ben, gazeteciliği namus bilen, hatta çok para kazandırmasına rağmen, magazinciliği bırakan bir müessese olan Gün Medya Gurubu'nda olma Şeref'ini bana layık gören Saygıdeğer büyüklerime, tekrar, tekrar teşekkür ediyorum.
Bir diğer yazımızda buluşmak ümidi ve dua ile Vesselam
Yasal Uyarı : Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Gün Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir. Ayrıntılar için lütfen tıklayınız.
Dadal