Maalesef yine bu yazı
Bazı yazılar, konular vardır ki, hiç yazmak istemezsin, hatta düşünmek bile istemezsin.
Ancak Maalesef yine/yeniden/tekrar böyle bir konu geldi.
Gencecik bir kızımız görevi başında Şehid oldu.
Kim olduğunu da nasıl olduğunu da herkes biliyor, bunlara tekrar değinip ne birilerinin yarasını depreştirmek niyetindeyim ne de başka birilerine prim verme niyetindeyim.
Elbette Şehid kızımıza Allahtan Rahmet, kederli ailesine, ve kendini bir şekilde bu konuda dahil hisseden hepimize başsağlığı diliyorum.
Ben bu yazıda, yine, maalesef yine, olayın anatomisi ile ilgileneceğim.
Olay asla münferit olarak görülmemeli, çünkü değil.
Ülkemde görev yapan tüm kolluk kuvvetleri mensuplarını birinci dereceden ilgilendiren, ve aslında hepimizi ilgilendiren bir olay.
Bir zamanlar, hemencecik AB’ye girelim diye, vaktin siyasileri, öyle şeyler yaptılar ki, sonuçlarını ancak bugün tam olarak kavrayabiliyoruz.
AB uyum yasaları, CMUK, bu ülkeye hiç uymadı.
Suçlunun polise bakış açısı, toplumun bakış açısı değişti.
Eskiden polisten çekinirdi suçlu tayfası, sesleri çıkmazdı, şimdi ise saldırıyorlar, öldürüyorlar.
Bu konuda söylenecek yegane cümle, en damıtılmış hali ile bu!
Gelelim olayın anatomisine.
Bir suçlu, bir suçtan dolayı gözaltına alınırken firar edebiliyor.
Birinci ve en önemli hata.
Bu nasıl bir gevşeklik?
İkincisi, bu suçlu başka bir tim tarafından tekrar yakalanıyor, gözaltına alınmak isteniyor, ancak mukavemet görüyorlar ve arbede çıkıyor.
Üçüncüsü, bir polis memuru silahını kaptırıyor!!!
Bu en büyük hata!
Şehid düşen kızımız, son derece profesyonel davranıyor, karşılık verip suçluyu yaralıyor, ancak maalesef başından vurulup Şehid oluyor!
Soru, bu suç makinesi nasıl oluyor da, daha önce gözaltına alınırken firar edebiliyor?
Cevap, görevli memurlar gevşek davrandıkları için, işlerini bilmedikleri için, haklarını kullanamadıkları için.
Polis Görev ve Selahiyet kanununda (PGVS), polisin hangi durumlarda, hangi şartlar altında silah kullanma yetkileri var, yazılıdır.
Bir suçluyu yakalamak içinde kullanabilmeleri gayet net yazılmış.
Peki bunu bilen kaç memur var?
Haydi biliyor, uygulamada sıkıntı var mı?
Evet var!
Çünkü nedense, bizim polisimiz son zamanlarda çok fazla hümanist olmaya zorlandı.
Tamam, kimse Rambo kesilmesin, ateş ede ede gezinmesin de, o silahı da belinde süs olarak da taşımasın.
Ve evet, Polis silahını kullandığında da, başta amirleri, memurun başına üşüşmesin.
İkinci olay, bu yazdıklarım göz önünde bulundurulduğu zaman, belki de hiç yaşanmayacaktı .
Gelelim ikinci olaya.
Arbede çıktı.
Polis, başından beri, üstelik de firari bir zanlıya yaklaşırken silahlarını çekmiş olsaydı, o arbede muhtemelen çıkmayacaktı.
Ama çıktı.
Gelelim en büyük hataya, bir Polis silahını nasıl kaptırır?
Çünkü tecrübesizdir, çünkü teçhizatı uygun değildir.
Her ne olursa olsun, beylik silahı namustur, kaptıranın ise bu meslekte yeri yoktur.
Evet sert sözler belki, fakat bazı konular duygusallık götürmez.
Sorun büyük ve biz bu soruna daha kaç kez dikkat çekeceğiz?
Sorun PGVSK iyi güzel, uygulaması sorunlu.
Devlet, siyaset memurunun arkasında olmadıktan sonra, yazılmış kanunlar, haklar, selahiyetler boş, bomboş.
Bir Polis, silahını çekme konusunda bir saniye bile tereddüt ederse, o saniye onunda, belki başkalarının da hayatına mal olur.
Polis için verilecek teçhizat, güvenlik ağırlıklı, pratik, efektif olmak zorunda.
Aksi takdirde bu ve benzeri olaylar, maalesef tekerrür edecektir.
Hamaset yapıp “polise vur emri verilsin” demeye gerek yok, çünkü bahsi geçen kanunda zaten var!
Ancak tatbiki sıkıntılı.
Ben şahsen, Polis akademilerinde, nasıl bir özveri ile insan yetiştirildiğini biliyorum.
Ancak, akademi başka, sokaklar başka.
Mesela, 9 aylık bir memur, bir yıllık bir memur ile göreve çıkartılmaz, daha tecrübeli bir memur ile göreve verilir, ki o sokaklarda neler oluyor, iyice bir öğrensin.
Bu yazdıklarımın hiçbiri, kızımızı geri getirmeyecek, bunu biliyorum, ama belki başkalarını önleyecek.
Bir Polis Atasözü der ki:
“Soruşturma ile giden geri gelir, tabutlar giden gelmez!”
Genç kızımıza, tüm şehitlerimize tekrar tekrar Rahmet diliyorum.
Vatan sağ olsun.
Bir diğer yazımızda buluşmak ümidi ve dua ile Vesselam
Yasal Uyarı : Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Gün Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir. Ayrıntılar için lütfen tıklayınız.
Murat Göçmen