İşçi kıyımının kılıf sözcüğü: Bankamatik memuru!
Siz ortaya bir konuyu atın, hele de sosyal medyada paylaşın, yani deli olun, kuyuya taş atın ve kırk akıllının çabalarını seyredin durun.
Kırk akıllı uğraşırken, zaten herkes o algıya, külliyen yalan da olsa, artık millet inanmış oluyor!
Bu kadar basit işte artık, bir yalanı gerçek kılmak.
Yeter ki bol miktarda fenomeniniz, karşı tarafın mutlak tepkisini uyandıracak bir dille paylaşsın. Oldu bitti. Yalanınız artık bir gerçek!
Ve bu yöntem ile istediğinize, istediğinizi yutturabilirsiniz.
En kuyruklu yalanlar bile, eninde sonunda yalan olarak kanıtlansa dahi o vakte kadar atı alan Üsküdar’ı geçmiş oluyor!
Seçim propagandası CHP’ye bedavaya geldi nerdeyse.
Çünkü CHP’nin reklam ajansı, ortaya, muhafazakar kesimin %100 sinir olacağı konuları paylaşan hesapları devreye soktu.
Konuların ortasına da ya İmamoğlu’nu, ya Mansur Yavaş’ı koydu.
Ve ne oldu biliyor musunuz? Evet, bizim mahallenin fenomencikleri, topyekun olaya balıklama atladı.
Paylaştı da paylaştı, “yok İmamoğlu şunu yaptı”, “yok Mansur Yavaş şöyle biri!”
Reklamın iyisi kötüsü olmaz. Kabul edelim, CHP’nin seçim propagandasını biz yaptık. Algı meselesini, bizden çok daha iyi biliyorlar.
Şimdi ise CHP’nin, mangalda kül bırakmadığı, ancak hiç de samimi olmadığı bir konuya gelelim.
İşçi hakları, emekçi sevme!
Bugüne kadar CHP’yi sosyalist, işçici, emekçi dostu sananlar, bu uğurda attıkları nutuklara inananlar, sanırım 31 Mart’tan mütevellit, soğuk duş etkisi yaşıyorlar dır.
Çünkü ellerine geçen belediyelerde, büyük boyutta işten çıkarmalar çoktan başladı bile. Adeta bir işçi kıyımı yaşanıyor.
Zorbalıkla, tehditler ile sendikalar değiştirilmeye zorlanıyor.
Ha halkçı CHP’liler mi, onlarda buna alkış tutuyor, zira morfin değerinde altın sözcük çoktan bulundu: Bankamatik memuru!
Bu algı bir aydır yapıldı, yapılıyor.
Ve tabii CHP yönetiminin ağzından çıkan her lafın %100 doğru olduğuna adeta iman etmiş CHP seçmeni, tabii bu yalana da bal gibi inanmış durumda.
Hoş, gerekçe göstermeden çıkartsalar bile ideolojik bir tavır olduğu için, tabanlarından elbette ki kabul görürler di. Ama işte toplum vicdanı rahatsız olmadın diye, bu palavra da sıkılıverdi hemencecik. Ve tabii tuttu da.
Daha seçim kampanyası esnasında halbuki, CHP’nin bizzat Genel Başkanı, böylesi şeylerin asla olmayacağına garanti veriyor idi.
Bir kere daha belli oldu ki, CHP’nin hiçbir sözüne güven olamaz, Genel Başkanlarının sözüne itibar edilemez. Etmek aptallık olur.
Tıpkı “kutuplaşma” algısında olduğu gibi!
Neymiş efendim, Sayın Erdoğan milleti ikiye bölüyormuş?!
Kutuplaştırıyor muş?!
CHP’nin iddiası bu yönde değil mi?
Peki biraz bugüne, biraz da geçmişe bakalım mı?
Seksen yıldır, bu milleti kim bölmüş?
Kim bir kesimi ötekileştirmiş?
Kim kendine “Beyaz Türk” (Zencimiz de mi var?) yakıştırmasını yapmış?
Kim dindar insanları adeta öcü yerine koymuş?
Kim Anadolu insanını ikinci sınıf olarak tanımlamış?
Kim “halk plajlara akın etti, vatandaş denize giremiyor” gibi manşetler atmış?
Kim başı örtülü olduğu için şehid annesini askeri törenden dışlamış?
Kim başı örtülü diye dört kuşağın elinden eğitim hakkını almış?
Kim başı örtülü diye, daha düne kadar bu insanları kamusal alanda görmeye bile tahammül edememiş?
Bu listeyi on sayfa boyunca uzatabilirim.
Fakat hepsinin tek cevabı var: CHP zihniyeti.
Ve şimdi de soruyorum: Kim tüm bu haksızlıkları ortadan kaldırarak, eşitlik sağlamış?
AK Parti zihniyeti.
Demek ki, kutuplaşmanın yegane faili var, o da CHP zihniyeti.
Bunun aksini her kim iddia ediyorsa, alçakça yalan söylüyor.
Bugün halen yaşanmıyor mu?
Sokakta yürüyen başörtülü kızlara saldırmıyorlar mı?
Havalimanında çalışanlara “pis böcek” demiyorlar mı?
İmamoğlu Meclis’te otururken yanında iki örtülü bayana edilen hakaretler halen duruyor Twitter’da.
Lütfen. El insaf.
Bunlar gerçekler, ama dedik ya, gerçekler artık hiç önemli değil. İyi bir algı yapın, herkes yalanınıza inanır.
Vakit bu vakit.
Hatırlayınız, şortlu kıza tekme olayını.
Tekmeyi yiyen de, atanda CHP’li çıkmadı mı?
Çıktı.
Çıkana kadar, olan oldu, ortalık yıkıldı. Herkes tekmeyi atanın “islamcı” olduğuna ikna oldu.
Gerçekler ortaya çıktıktan sonra ise, olayın üstü kapatıldı.
Artık herkes şunu kabul etmeli: Sosyal medya, çok önemli bir güç, ancak ne hikmetse artık, muhafazakar kesim, bunun halen farkında değil.
Bir diğer yazımızda buluşmak ümidi ve dua ile Vesselam
Kırk akıllı uğraşırken, zaten herkes o algıya, külliyen yalan da olsa, artık millet inanmış oluyor!
Bu kadar basit işte artık, bir yalanı gerçek kılmak.
Yeter ki bol miktarda fenomeniniz, karşı tarafın mutlak tepkisini uyandıracak bir dille paylaşsın. Oldu bitti. Yalanınız artık bir gerçek!
Ve bu yöntem ile istediğinize, istediğinizi yutturabilirsiniz.
En kuyruklu yalanlar bile, eninde sonunda yalan olarak kanıtlansa dahi o vakte kadar atı alan Üsküdar’ı geçmiş oluyor!
Seçim propagandası CHP’ye bedavaya geldi nerdeyse.
Çünkü CHP’nin reklam ajansı, ortaya, muhafazakar kesimin %100 sinir olacağı konuları paylaşan hesapları devreye soktu.
Konuların ortasına da ya İmamoğlu’nu, ya Mansur Yavaş’ı koydu.
Ve ne oldu biliyor musunuz? Evet, bizim mahallenin fenomencikleri, topyekun olaya balıklama atladı.
Paylaştı da paylaştı, “yok İmamoğlu şunu yaptı”, “yok Mansur Yavaş şöyle biri!”
Reklamın iyisi kötüsü olmaz. Kabul edelim, CHP’nin seçim propagandasını biz yaptık. Algı meselesini, bizden çok daha iyi biliyorlar.
Şimdi ise CHP’nin, mangalda kül bırakmadığı, ancak hiç de samimi olmadığı bir konuya gelelim.
İşçi hakları, emekçi sevme!
Bugüne kadar CHP’yi sosyalist, işçici, emekçi dostu sananlar, bu uğurda attıkları nutuklara inananlar, sanırım 31 Mart’tan mütevellit, soğuk duş etkisi yaşıyorlar dır.
Çünkü ellerine geçen belediyelerde, büyük boyutta işten çıkarmalar çoktan başladı bile. Adeta bir işçi kıyımı yaşanıyor.
Zorbalıkla, tehditler ile sendikalar değiştirilmeye zorlanıyor.
Ha halkçı CHP’liler mi, onlarda buna alkış tutuyor, zira morfin değerinde altın sözcük çoktan bulundu: Bankamatik memuru!
Bu algı bir aydır yapıldı, yapılıyor.
Ve tabii CHP yönetiminin ağzından çıkan her lafın %100 doğru olduğuna adeta iman etmiş CHP seçmeni, tabii bu yalana da bal gibi inanmış durumda.
Hoş, gerekçe göstermeden çıkartsalar bile ideolojik bir tavır olduğu için, tabanlarından elbette ki kabul görürler di. Ama işte toplum vicdanı rahatsız olmadın diye, bu palavra da sıkılıverdi hemencecik. Ve tabii tuttu da.
Daha seçim kampanyası esnasında halbuki, CHP’nin bizzat Genel Başkanı, böylesi şeylerin asla olmayacağına garanti veriyor idi.
Bir kere daha belli oldu ki, CHP’nin hiçbir sözüne güven olamaz, Genel Başkanlarının sözüne itibar edilemez. Etmek aptallık olur.
Tıpkı “kutuplaşma” algısında olduğu gibi!
Neymiş efendim, Sayın Erdoğan milleti ikiye bölüyormuş?!
Kutuplaştırıyor muş?!
CHP’nin iddiası bu yönde değil mi?
Peki biraz bugüne, biraz da geçmişe bakalım mı?
Seksen yıldır, bu milleti kim bölmüş?
Kim bir kesimi ötekileştirmiş?
Kim kendine “Beyaz Türk” (Zencimiz de mi var?) yakıştırmasını yapmış?
Kim dindar insanları adeta öcü yerine koymuş?
Kim Anadolu insanını ikinci sınıf olarak tanımlamış?
Kim “halk plajlara akın etti, vatandaş denize giremiyor” gibi manşetler atmış?
Kim başı örtülü olduğu için şehid annesini askeri törenden dışlamış?
Kim başı örtülü diye dört kuşağın elinden eğitim hakkını almış?
Kim başı örtülü diye, daha düne kadar bu insanları kamusal alanda görmeye bile tahammül edememiş?
Bu listeyi on sayfa boyunca uzatabilirim.
Fakat hepsinin tek cevabı var: CHP zihniyeti.
Ve şimdi de soruyorum: Kim tüm bu haksızlıkları ortadan kaldırarak, eşitlik sağlamış?
AK Parti zihniyeti.
Demek ki, kutuplaşmanın yegane faili var, o da CHP zihniyeti.
Bunun aksini her kim iddia ediyorsa, alçakça yalan söylüyor.
Bugün halen yaşanmıyor mu?
Sokakta yürüyen başörtülü kızlara saldırmıyorlar mı?
Havalimanında çalışanlara “pis böcek” demiyorlar mı?
İmamoğlu Meclis’te otururken yanında iki örtülü bayana edilen hakaretler halen duruyor Twitter’da.
Lütfen. El insaf.
Bunlar gerçekler, ama dedik ya, gerçekler artık hiç önemli değil. İyi bir algı yapın, herkes yalanınıza inanır.
Vakit bu vakit.
Hatırlayınız, şortlu kıza tekme olayını.
Tekmeyi yiyen de, atanda CHP’li çıkmadı mı?
Çıktı.
Çıkana kadar, olan oldu, ortalık yıkıldı. Herkes tekmeyi atanın “islamcı” olduğuna ikna oldu.
Gerçekler ortaya çıktıktan sonra ise, olayın üstü kapatıldı.
Artık herkes şunu kabul etmeli: Sosyal medya, çok önemli bir güç, ancak ne hikmetse artık, muhafazakar kesim, bunun halen farkında değil.
Bir diğer yazımızda buluşmak ümidi ve dua ile Vesselam
Yasal Uyarı : Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Gün Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir. Ayrıntılar için lütfen tıklayınız.