Murat Yılmaz

Murat Yılmaz

Hafter ve batının Janos sendromu!

Tabii Halife Hafter ismi ile bir yazı başlar ise konusu muhakkak ki Libyadır.
Hafter ve batının Janos sendromu!
Ancak bu isim, sadece Libya ile eşleştirilecek kadar sığı bir isim değil, dolayısıyla konu da sadece Libya değil.

Janus, Roma mitolojisinin iki yüzlü tanrısıdır.

Kimine göre bir yüzü erkek, bir yüzü dişi, kimine göre bir yüzü iyi, bir yüzü kötü.

Totalde iki yüzlü olmasıdır!

Batı ise halen bu Roma İmparatorluğu’nun hayalini kurdu için, bu Tanrı’nın özelliklerini de korumaya devam etmektedir.

Kendi işlerine gelen herhangi bir isim ne kadar alçak olursa olsun ne kadar eli kanlı olursa olsun, onun altına kırmızı halı sererler, koltuk korlar.

Geçmişte bunu Saddam Hüseyin’e yapmışlardı, General Noriega için yapmışlardı, hatta Humeyni için ve hepimiz biliyoruz ki Üssame bin Ladin için de yapmışlardı.

Bugün aynı itibarı Abdelfattah El Sissi ye yapıyorlar ve işte ismi geçen General Hafter için de yapıyorlar.

Hafter, Gaddafi zamanında yakalanıp idama mahkum olmuş olsada, ABD askeri tarafından kurtarılmış ve epey bir müddet ABD’de, Langley de CIA’nin konuğu olmuştu.

Libya'ya döndüğünde, yanında eski ismi Blackwater olan yeni isimleri ise pek çok olan, paralı savaşçılar vardı.

Tabii Fransa’nın lejyonerleri de.

Şu anda uluslararası bir konsorsiyum tarafından verilen savaşçılar, silah ve para ile donatılmış bir kukla.

Hedefi ise BM tarafından tanınmış Ulusal Mutabakat Yönetimi’ni indirip, Libya’yı tekrar diktatörlüğe mahkum etmek.

Şimdi burayı dikkatle inceleyelim:
Yarım yamalak da olsa, var olan bir demokratik rejimi yok edip, diktatörlük rejimine geçirmek.

Peki, Batının tek bir ağızdan, yani uni sono, Sayın Erdoğan’a yapıştırmak istedikleri yafta ne:
Diktatörlük!

Türkiye onlara göre, demokrasiden yoksun bir dikta rejimi.

Peki bu demokrasi, kime göre, neye göre demokrasi?

Mısır’ın Şehid başkanını halk seçmemiş miydi?
Evet.
Peki ona karşı darbe yapıp, dikta ve cunta yönetimi kuran kim?
Sissi!

Şimdi Batı’da sonsuz hürmet ve itibar gören kim?
Demokrasi’yi mahveden diktatör Sissi!

Türkiye halkının %52 ile seçtiği, üstelik ikinci kez seçtiği Cumhurbaşkanı kim?
Sayın Erdoğan.

Darbe yapmak niyetinde olup, başaramadan kaçanlar kim, FETÖ!

Buna rağmen diktatörlük yaftasını kime yapıştırmaya çalışıyorlar?
Sayın Erdoğan’a.

FETÖcüler ise masum, munis, zavallı gönül adamları!

Yahu siz ciddi misiniz?

İşinize gelen demokrat, olmayan diktatör!
Diktatör olan, eğer işlerine geliyorsa, özgürlük savaşçısı?!

Hafter de Libya’ya gelir gelmez, üç darbe girişiminde bulundu.

Hepsi de başarısız oldu.

Her ne kadar, kontrollü altında tuttuğu bölge geniş gözükse de önemli bir bölümü çölden ibaret ve buralara da asla tam manası ile hakim değil.

Bu haydut kılıklı adamın, çok uluslu paralı lejyonerlerinin karşısında, vatanperver Libya’yılar var.

Şimdiye kadar sergilediği başarısızlık, ABD tarafından nahoş karşılandı ve ABD desteğini çekti gibi.
Lakin o boşluğu dolduran Fransa, Rusya, Mısır ve Yunanistan var.

Uzun vadede, kazanan muhakkak Libya halkı olacaktır, çünkü hiçbir işgalci rejim, bugüne kadar, işgalini sürdürebilmiş değildir.

Hafter de her ne kadar Libyalı olsa da uluslararası güçlerin işgalcisidir ve halk bunu bilmektedir.

Peki bütün bu oyunlar, Libya’ya niye oynanıyor?

Birincisi, Libya petrol zengini bir ülke.
İkinci Libya stratejik bir konuma sahip.

Yıllarca Gaddafi’ye yaptıramadıklarını, şimdi Hafter ile ele geçirmek isteyen bir batı dünyası var.

Bundan dolayı da Türkiye’nin, BM tarafından kabul görmüş yönetimin yanında durması doğru ve elzemdir!

Burnumun dibinde bir oldu bitti senaryolarına tahammül göstermemiz, söz konusu olamaz, olmamalı.

Çünkü o eski ve Batının çok özlediği Türkiye, artık eskilerde kaldı.

Ve bunu kabul edenler var.
Etmeyen, edemeyenler de var.

Ancak burada geçerli olanlar, gerçekler, farklardır.

Birilerinin geçmişten ibaret olan romantik hayalleri için, idealleri için de bu gerçekler ortadan kalkmazlar.

Dolayısı ile, ya kabul etmeyenler de bu gerçekleri görüp kabullenecek, ya da biz, bir şekilde öğreteceğiz.

Barış Pınarları Harekatı mesela, pek çok kabullenmeyene, gerçekleri öğretmiştir.
Hem de gayet net ve yanlış anlamalara asla yer bırakmadan.

Elbette Türkiye Devleti, Libya’nın meşru yönetimi tarafından bir davet gelir ise, buna icabet edecek ve angaje olacaktır.

Rusya, Suriye’deki varlığına bu şekilde meşruiyet kazandırmıyor mu?

Biliyor ve görüyoruz ki, bu Batı dünyasının halen, Türkiye ile alakalı ümitleri var, çünkü içimizde onların hesaplarına çalışan kuklaları halen mevcut.

Tam da o odaklar, şu anda, dış politika ve diplomasiye topyekün konsantre olması gereken yönetimi, ucuz, şov amaçlı çıkışlar ile, iç siyaset girdapına kilitleme ile meşgul değiller mi?

Yine biliyoruz ki, Türk halkı gayet feraset sahibi ve iyi ile kötüyü çok güzel ayırt etmesini bilen bir millet.

Ve her ne olursa olsun, gerektiği anda doğru kararı vereceğinden de hiç kimsenin şüphesi olmasın.

Bu vesile ile de siz sayın okurlarımızın yeni yılını kutlar, 2020’nin hepimize sağlık, mutluluk ve tüm dünyaya barış getirmesini temenni ediyorum.

Nice mutlu yıllara İnşaALLAH


Bir diğer yazımızda buluşmak ümidi ve dua ile Vesselam

Yasal Uyarı : Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Gün Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir. Ayrıntılar için lütfen tıklayınız.

Yorum Yazın
sohbet islami chat omegle tv türk sohbet islami sohbet elektronik sigara cinsel sohbet su böreği sipariş oyun haberleri tıkanıklık açma dijital pazarlama ajansı galeri yetki belgesi nasıl alınır yalama taşı