Esefle kınıyorum!
Bugün olup bitenlerin iki kahramanı var.
Birincisi, bir insanın namusuna, bacısına aşağılık bir küfreden İyi Parti Milletvekili Lütfü Türkkan, diğeri ise Kanal İstanbul'u, akla ziyan bahaneler ile yabancı ülke elçilerine şikayet eden, ihaleye girmek isteyen, yatırım yapmak isteyen herkesi, üstelik defaatle tehdit eden Kemal Kılıçdaroğlu!
Ömrü hayatımda, ki önemli bir bölümünü siyasetin çok değerli isimleri ile geçirmiş biri olarak, bugün yaşanan rezilliğe şahit olmadım!
Artık bu bir siyaset meselesi de değil, düpedüz genel ahlak meselesi, hatta milli güvenlik sorunu.
Bir şehid yakını olarak, Lütfü Türkkan denilen o edep yoksunu kişinin, bir şehid ağabeyine ettiği küfürü, hatta namusunu kastederek ettiği küfürü, kaldırabilmiş değilim.
Bunun eşi, benzeri görülmemiş.
Türk siyaset tarihinde de böylesi bir tiplemeye rastlanmamıştır.
Efendim,
Devlet/millet arazisine kaçak yapı yapmak onda.
Bunu belgeleyen basın mensubuna şiddet uygulatmak onda.
Devlet/millet bankasına 36 milyon borç takmak onda.
Suni bir şekilde sıvı yağ fiyatlarını şişirmek onda.
Kızının yaptığı trafik magandalıklarını hiç saymıyorum bile.
Ancak bir vatandaşa, hele ki bir şehid yakınına sinkaflı küfretmek, hiçbir şekilde kabul edilebilir değil.
Lütfü Türkkan'ı, derhal ve tüm siyasi sıfatlarından istifa etmeye davet ediyorum.
Etmeyecekse, partisinin Genel Başkanı olan Meral Akşener'i, gerekeni yapmaya, bu terbiyesizi partiden ihraç istemiyle, kesin ihraç istemiyle yarından tezi yok, disiplin kuruluna sevk etmesini bekliyorum.
Tekrar edeyim:
Böyle bir davranış, hiçbir şekilde izah edilemez, hoş görülemez!
Ülkemizdeki tüm şehid ve gazi yakınları derneklerini, sağ duyulu STK'ları ve yerli/milli siyasileri, vicdanı olan herkesi de, bulabildikleri her platform da, demokratik tepkilerine vermeye davet ediyorum.
Otuz yıldır verdiğimiz şehidlerin ruhları incinmiştir.
Buna hiç kimsenin zerre miskal hakkı, zinhar yoktur!
Bir milletvekili olmak, kimseye Ali kıran, başkesen olma hakkını vermemektedir!
Gelelim bugünün ikinci kahramanına!
CHP'nin başkanlığını işgal eden zata!
Defalarca! Kanal İstanbul ile alakalı, önüne geleni tehdit etme hakkını buna kim veriyor Allah aşkına?
Bekleyen onlarca dokunulmazlığının kaldırılma fezlekelerini, kim neden işleme koymuyor?
Bu ülkenin bir iç meselesini, dahi çok önemli bir projesini, yabancı ülkelerin elçilerine şikâyet etmek de ne demek oluyor, Allah aşkına?
Yapılmaması için ben uğraşıyorum diye, kime ne sinyaller veriyorsun Kılıçdaroğlu?
"Beni aday yapın" yalvarması mı bu?
Dünyanın üstünde olan binlerce kanal iklimi bozmamış, ekosistemi bozmamış da Kanal İstanbul mu bozacak?
Bu nasıl bir akıl tutulması?
Yoksa, o projenin Türkiye'ye kazandıracağı, dolayısıyla o şikâyet ettiğin devletlere küfler olacak olanlar mı seni rahatsız ediyor?
Elli iki yıllık ömrümde bu kadar bataklık bir muhalefet görmedim.
Allah sonumuzu hayretsin.
Bir diğer yazımızda buluşmak ümidi ve dua ile Vesselam
Birincisi, bir insanın namusuna, bacısına aşağılık bir küfreden İyi Parti Milletvekili Lütfü Türkkan, diğeri ise Kanal İstanbul'u, akla ziyan bahaneler ile yabancı ülke elçilerine şikayet eden, ihaleye girmek isteyen, yatırım yapmak isteyen herkesi, üstelik defaatle tehdit eden Kemal Kılıçdaroğlu!
Ömrü hayatımda, ki önemli bir bölümünü siyasetin çok değerli isimleri ile geçirmiş biri olarak, bugün yaşanan rezilliğe şahit olmadım!
Artık bu bir siyaset meselesi de değil, düpedüz genel ahlak meselesi, hatta milli güvenlik sorunu.
Bir şehid yakını olarak, Lütfü Türkkan denilen o edep yoksunu kişinin, bir şehid ağabeyine ettiği küfürü, hatta namusunu kastederek ettiği küfürü, kaldırabilmiş değilim.
Bunun eşi, benzeri görülmemiş.
Türk siyaset tarihinde de böylesi bir tiplemeye rastlanmamıştır.
Efendim,
Devlet/millet arazisine kaçak yapı yapmak onda.
Bunu belgeleyen basın mensubuna şiddet uygulatmak onda.
Devlet/millet bankasına 36 milyon borç takmak onda.
Suni bir şekilde sıvı yağ fiyatlarını şişirmek onda.
Kızının yaptığı trafik magandalıklarını hiç saymıyorum bile.
Ancak bir vatandaşa, hele ki bir şehid yakınına sinkaflı küfretmek, hiçbir şekilde kabul edilebilir değil.
Lütfü Türkkan'ı, derhal ve tüm siyasi sıfatlarından istifa etmeye davet ediyorum.
Etmeyecekse, partisinin Genel Başkanı olan Meral Akşener'i, gerekeni yapmaya, bu terbiyesizi partiden ihraç istemiyle, kesin ihraç istemiyle yarından tezi yok, disiplin kuruluna sevk etmesini bekliyorum.
Tekrar edeyim:
Böyle bir davranış, hiçbir şekilde izah edilemez, hoş görülemez!
Ülkemizdeki tüm şehid ve gazi yakınları derneklerini, sağ duyulu STK'ları ve yerli/milli siyasileri, vicdanı olan herkesi de, bulabildikleri her platform da, demokratik tepkilerine vermeye davet ediyorum.
Otuz yıldır verdiğimiz şehidlerin ruhları incinmiştir.
Buna hiç kimsenin zerre miskal hakkı, zinhar yoktur!
Bir milletvekili olmak, kimseye Ali kıran, başkesen olma hakkını vermemektedir!
Gelelim bugünün ikinci kahramanına!
CHP'nin başkanlığını işgal eden zata!
Defalarca! Kanal İstanbul ile alakalı, önüne geleni tehdit etme hakkını buna kim veriyor Allah aşkına?
Bekleyen onlarca dokunulmazlığının kaldırılma fezlekelerini, kim neden işleme koymuyor?
Bu ülkenin bir iç meselesini, dahi çok önemli bir projesini, yabancı ülkelerin elçilerine şikâyet etmek de ne demek oluyor, Allah aşkına?
Yapılmaması için ben uğraşıyorum diye, kime ne sinyaller veriyorsun Kılıçdaroğlu?
"Beni aday yapın" yalvarması mı bu?
Dünyanın üstünde olan binlerce kanal iklimi bozmamış, ekosistemi bozmamış da Kanal İstanbul mu bozacak?
Bu nasıl bir akıl tutulması?
Yoksa, o projenin Türkiye'ye kazandıracağı, dolayısıyla o şikâyet ettiğin devletlere küfler olacak olanlar mı seni rahatsız ediyor?
Elli iki yıllık ömrümde bu kadar bataklık bir muhalefet görmedim.
Allah sonumuzu hayretsin.
Bir diğer yazımızda buluşmak ümidi ve dua ile Vesselam
Yasal Uyarı : Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Gün Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir. Ayrıntılar için lütfen tıklayınız.