Enkazlar üzerinde tepinmek
Maalesef, güzel vatanımda olup bitenleri, hicap duyarak, utanarak izliyorum.
Olup bitenleri görüyor ve sadece yazıklar olsun diyorum, siyasetiniz batsın diyorum ve içim içime kahroluyorum.
Tüm bunları ne için mi yazıyorum?
Çok basit.
On üç buçuk insanın, yani Türkiye'nin %20'sinin etkilendiği bir felaketin henüz daha tozu, dumanı duruyor iken, kaybedilen insanların acısı hepimizin yüreğini yakıyor iken, her şeylerini kaybetmiş insanlar enkazlar başında, biçare bekler iken, bu ülkenin altı partisi, kalkmış, bitmek bitmeyen, vekil, bakanlık, yetki pazarlıkları yaparken birbirlerine girmiş, ortalığı da birbirine kattılar.
Ne insanlar umurlarında ne çekilen acılar ne yitirilen canlar.
Biri bile kalkıp elini taşın altına koymadı.
Biri bile kalkıp, samimi bir şekilde insanların dertleri ile dertlenmedi, hatta beraberinde getirdikleri konu mankenleri ile iğrenç şovlar yaptılar, ya da üç beş fotoğraf çektirip gittiler.
Acı, ama gerçek bu.
Gelelim olup bitenlere.
Çok basit aslında, menfaatler birbirinden ayrı düştü, Kılıçdaroğlu verdiği siyasi rüşvetler ile (vekil kontenjanı, bakanlık), dört parti liderini kendi ekseninde toparladı, Akşener ise okyanus ötesinden gelen direktifleri doğrultusunda, yapması gerekeni yaptı ve sonuçta, masayı dağıttı, hala tarumar ederek dağıttı.
Böylelikle de, Bay Kemal'in en büyük siyasi başarısını da başına yıktı.
Zaten, bir yıldır, birkaç kez yazmıştım, tekrar ediyorum; Altı masa, sadece seçmen kitlesini, belli bir müddet oyalamak için kurulmuştu, konsolide etme çabası içinde idi.
Ancak, o kadar fazla magaloman, ego patlaması yaşayan insanların bir araya geldiği bir oluşumun, nihayetinde de ancak bu olabilirdi, ve de oldu, her şartta olacaktı.
İki senedir, "hemen seçim, derhal seçim" diye pres yapmaya çaba eden muhalefet, dünden beri, tüm trolleri ile birlikte, seçim olmasın, olmamalı diye çırpınmaya başladı bile.
Ancak, bu millet, Bay Kemal'in, depremden sadece iki, üç gün sonra, "Seçimleri erteletmem, seçimlerden kaçacaklar" diye yaptığı konuşmayı unutmayacaktır.
Bu bir blöftü. Sayın Erdoğan ve Cumhur İttifakı da bu blöfü gördü ve rest dedi.
Şimdi ise bu blöf, Bay Kemal'in elinde patladı.
Çünkü seçime beş var ve ortada aday yok, olsa da bu saatten sonra, millete kendini kabul ettirmesinin, dolayısıyla seçimi alabilmesinin de asla imkânı yok.
Şimdi siz de "madem ayıp, sen niye siyaset yazıyorsun" diye sorabilirsiniz.
Ben, bir yorumcuyum ve elbette bu olup bitenlere bir şeyler yazmam lazım.
Kaldı ki, CHPli ve CHP'ye yakın bazı isimlerin, ki başında Hatay BB Başkanı ve Barış Yarkadaş gelir, yıkılan şehir, il, ilçe, belde, köy, mahallelerinin yeniden inşa edilmesine karşı oldukları, bu kadar hengâmenin içinde bile, kirli bir siyaset benimsediklerini ve dahi koltuklarını düşündükleri bir zamanda, maalesef ve de istemeyerek de olsa, siyaset kaleme almak zorunda hissediyorum.
Yoksa ve aslında yazılması gereken çok daha başka konular, hatta güzel konular var, ancak gündem karşısında da gözleri kapatmak olmaz.
Ben aziz ve necip Türk milletinin irfanına, sonuna kadar inanıyorum, güveniyorum.
Elbette tüm olup bitenlerin, özellikle de çok yakın zamanda olup bitenlerin, milletimiz en iyi analizini yapmıştır ve nihayetinde de seçim günü, sandıkta faturasını kesecektir.
Bir diğer yazımızda buluşmak ümidi ve dua ile Vesselam.
Olup bitenleri görüyor ve sadece yazıklar olsun diyorum, siyasetiniz batsın diyorum ve içim içime kahroluyorum.
Tüm bunları ne için mi yazıyorum?
Çok basit.
On üç buçuk insanın, yani Türkiye'nin %20'sinin etkilendiği bir felaketin henüz daha tozu, dumanı duruyor iken, kaybedilen insanların acısı hepimizin yüreğini yakıyor iken, her şeylerini kaybetmiş insanlar enkazlar başında, biçare bekler iken, bu ülkenin altı partisi, kalkmış, bitmek bitmeyen, vekil, bakanlık, yetki pazarlıkları yaparken birbirlerine girmiş, ortalığı da birbirine kattılar.
Ne insanlar umurlarında ne çekilen acılar ne yitirilen canlar.
Biri bile kalkıp elini taşın altına koymadı.
Biri bile kalkıp, samimi bir şekilde insanların dertleri ile dertlenmedi, hatta beraberinde getirdikleri konu mankenleri ile iğrenç şovlar yaptılar, ya da üç beş fotoğraf çektirip gittiler.
Acı, ama gerçek bu.
Gelelim olup bitenlere.
Çok basit aslında, menfaatler birbirinden ayrı düştü, Kılıçdaroğlu verdiği siyasi rüşvetler ile (vekil kontenjanı, bakanlık), dört parti liderini kendi ekseninde toparladı, Akşener ise okyanus ötesinden gelen direktifleri doğrultusunda, yapması gerekeni yaptı ve sonuçta, masayı dağıttı, hala tarumar ederek dağıttı.
Böylelikle de, Bay Kemal'in en büyük siyasi başarısını da başına yıktı.
Zaten, bir yıldır, birkaç kez yazmıştım, tekrar ediyorum; Altı masa, sadece seçmen kitlesini, belli bir müddet oyalamak için kurulmuştu, konsolide etme çabası içinde idi.
Ancak, o kadar fazla magaloman, ego patlaması yaşayan insanların bir araya geldiği bir oluşumun, nihayetinde de ancak bu olabilirdi, ve de oldu, her şartta olacaktı.
İki senedir, "hemen seçim, derhal seçim" diye pres yapmaya çaba eden muhalefet, dünden beri, tüm trolleri ile birlikte, seçim olmasın, olmamalı diye çırpınmaya başladı bile.
Ancak, bu millet, Bay Kemal'in, depremden sadece iki, üç gün sonra, "Seçimleri erteletmem, seçimlerden kaçacaklar" diye yaptığı konuşmayı unutmayacaktır.
Bu bir blöftü. Sayın Erdoğan ve Cumhur İttifakı da bu blöfü gördü ve rest dedi.
Şimdi ise bu blöf, Bay Kemal'in elinde patladı.
Çünkü seçime beş var ve ortada aday yok, olsa da bu saatten sonra, millete kendini kabul ettirmesinin, dolayısıyla seçimi alabilmesinin de asla imkânı yok.
Şimdi siz de "madem ayıp, sen niye siyaset yazıyorsun" diye sorabilirsiniz.
Ben, bir yorumcuyum ve elbette bu olup bitenlere bir şeyler yazmam lazım.
Kaldı ki, CHPli ve CHP'ye yakın bazı isimlerin, ki başında Hatay BB Başkanı ve Barış Yarkadaş gelir, yıkılan şehir, il, ilçe, belde, köy, mahallelerinin yeniden inşa edilmesine karşı oldukları, bu kadar hengâmenin içinde bile, kirli bir siyaset benimsediklerini ve dahi koltuklarını düşündükleri bir zamanda, maalesef ve de istemeyerek de olsa, siyaset kaleme almak zorunda hissediyorum.
Yoksa ve aslında yazılması gereken çok daha başka konular, hatta güzel konular var, ancak gündem karşısında da gözleri kapatmak olmaz.
Ben aziz ve necip Türk milletinin irfanına, sonuna kadar inanıyorum, güveniyorum.
Elbette tüm olup bitenlerin, özellikle de çok yakın zamanda olup bitenlerin, milletimiz en iyi analizini yapmıştır ve nihayetinde de seçim günü, sandıkta faturasını kesecektir.
Bir diğer yazımızda buluşmak ümidi ve dua ile Vesselam.
Yasal Uyarı : Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Gün Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir. Ayrıntılar için lütfen tıklayınız.
Cemal KAŞIK
Emrah çalış