Demek dostsunuz, öyle mi?
Öyle ya, gerçek bir dostu bulmak zor, dostluğu baki kılmak uğraş ister, zor.
Ancak bir dost, yani gerçek bir dost, kimi zaman akrabadan, hatta kardeşten de öte oluyor.
Türk ulusunun Atasözlerinden biri ise: "Acı da olsa, bir kahvenin 40 yıl hatrı vardır"!
Evet bizim için öyle.
Hele bir de komşuluk vardır ki, kültürümüzde yeri bambaşkadır.
"Komşu, komşunun külüne muhtaç,"
"Ev alma, komşu al!"
Bunlar bizim komşuluk anlayışımızı tefsir eden cümlelerdir.
Ancak, dostluğun da komşuluğun da sınırları vardır.
Eğer dost/komşu dediklerimiz, bizim canımıza, malımıza, namusumuza, dil uzatır, hele de kast ederse, işte o zaman, Türk milleti, hiçbir şeyi dinlemez, gereğini yapar.
Ne demişti Şehid Muhsin Yazıcıoğlu?
"Biz Türkler savaşı seven bir millet değiliz, ancak söz konusu vatan olunca dünyanın şah damarını keseriz!"
Şimdi biz bir NATO üyesiyiz.
NATO ise bir savunma paktı.
Üyeler, karşılıklı birbirlerine savaş açmayacağına, üye bir ülkeye, NATO dışı bir ülkeden yapılacak olan bir saldırıyı ise tüm üyelere yapılmış kabul edip gereken cevabı verme üzerine kavilleştiler.
Peki, teori de bu böyle.
Bense çok açık ve net şunu zikretmek istiyorum ki, NATO sadece üye ülkeleri, bilhassa batı ülkelerini, Türkiye'nin hışmından korumak için kurulmuştur!
İddia ediyorum ki, bu teoriyi yıkabilecek bir Allah'ın kulu çıkmaz.
Nedenlerine gelince.
Kıbrıs!
Senelerce adada Yunan EOK eşkiyaları, Yunan askeri takviyesi ve İngiltere'nin koruması altında, Türk halkına soykırımı yaptı mı?
Yaptı!
Türkiye, en sonunda Kıbrıs Barış Harekâtına girişince, ABD bir filo gönderdi mi?
Gönderdi.
Harekatın akabinde, Türkiye'ye ambargo uygulandı mı?
Uygulandı.
Peki ya Yunanistan'a?
Hiç!
Devamında, Tüm Avrupa ülkeleri, ASALA terör örgütüne her türlü desteği verdi mi?
Verdi.
Koruyup kolladı mı?
Evet, koruyup kolladı.
ASALA'nın işi bitikten sonra, TİKKO, TKP-ML, ve nihayetinde PKK'ya, tüm batılı devletler, askeri, maddi, lojistik destek verdiler mi/veriyorlar mı?
Günümüze dek evet!
Peki, bu durumda, hangi dostluktan, hangi müttefiklikten bahs ediyoruz acaba?
Binbir gece masallarından mı?
Komşu ve NATO müttefikimiz Yunanistan, elinden geldiği her imkân ile Türkiye'ye karşı savaş hazırlıkları yapıyor iken, yalan ve iftiraya dayalı algılar yapıyor iken, açıkça düşmanlıklarını deklare ediyor iken, bunlar nasıl dost olabilir ki?
Yahu, Türkiye'ye karşı kısmen ılımlı siyaset güden bir siyasetçiyi, bir sene tutmuyorlar, daha ne denilebilir ki?
İster ABD'nin dolmuşuna binsinler ister AB'nin gazına gelsinler, sonuç değişmiyor işte.
Bu otantik üniformalı Yunan askerlerinin eteklerindeki her pile, Türk yönetimi altında yaşadıkları yılların simgesi.
O kadar nefret ve kin dolular.
Elbette ABD bundan kendine pay çıkarıp, Yunanistan'ı adeta eyaleti konumuna getirecekti, getirdi de.
Bu iş için de bir başka gayri resmi eyaleti olan Almanya'yı kullandı.
Yunanistan'ı borç batağına çekti ve bu borçların kahir ekseriyetini Almanya verdi.
Karşılığında ise Yunan devletine ait tek bir liman, tek bir havaalanı kalmadı.
Şimdi hepsinde ABD askeri fink atıyor.
"Bu üsler kime karşı?" diye sorduğunuzda ise cevap, "Rusya" oluyor.
Kusura bakmayın da bu masalı da kimse yutmuyor.
Fiili bir kuşatma yaşıyoruz.
Ve şunu da açıkça dile getirmek istiyorum;
Türkiye'nin son yıllarda elde ettiği askeri güç olmasa idi, Suriye, Kuzey Irak ve nihayetinde Karabağ da Türk ordusunun ve silah sistemlerinin nelere kadir olduğunu, çok yakından görmemiş olsaydılar, 15 Temmuz gecesi, Türk milletinin kararlığını görmeselerdi, çoktan saldırmışlardı.
Zaten saldırıyorlar da açık, açık değil.
Suriye'de, K. Irak da senelerdir savaş halindeyiz, sevgili müttefiklerimiz ile.
Afrika kıtasında hakeza.
Ekonomik olarak da Gezi olaylarından mütevellit savaş içindeyiz.
Bu ara o Gezi vandalizmini savunanlara şu soruları neden kimse sormaz?
Geziden önce döviz kurları nerdeydi, şimdi nerde?
Geziden önce ekonomi nerdeydi, sonrası ne oldu?
İroni böyle bir şey olsa gerek.
Kırk senedir, "dost ve müttefik" ülkeler ile, ismi konulmamış bir savaştayız.
Silahları terör, terör örgütleri, ekonomi.
İyi ki NATO Üyesi imişiz.
Ya olmasaydık?
Yok, yok, dost onlar, DOST!
Not: Böyle dostu olanın düşmana ihtiyacı yok, atasözü çık aklımdan.
Bir diğer yazımızda buluşmak ümidi ve dua ile Vesselam
Ancak bir dost, yani gerçek bir dost, kimi zaman akrabadan, hatta kardeşten de öte oluyor.
Türk ulusunun Atasözlerinden biri ise: "Acı da olsa, bir kahvenin 40 yıl hatrı vardır"!
Evet bizim için öyle.
Hele bir de komşuluk vardır ki, kültürümüzde yeri bambaşkadır.
"Komşu, komşunun külüne muhtaç,"
"Ev alma, komşu al!"
Bunlar bizim komşuluk anlayışımızı tefsir eden cümlelerdir.
Ancak, dostluğun da komşuluğun da sınırları vardır.
Eğer dost/komşu dediklerimiz, bizim canımıza, malımıza, namusumuza, dil uzatır, hele de kast ederse, işte o zaman, Türk milleti, hiçbir şeyi dinlemez, gereğini yapar.
Ne demişti Şehid Muhsin Yazıcıoğlu?
"Biz Türkler savaşı seven bir millet değiliz, ancak söz konusu vatan olunca dünyanın şah damarını keseriz!"
Şimdi biz bir NATO üyesiyiz.
NATO ise bir savunma paktı.
Üyeler, karşılıklı birbirlerine savaş açmayacağına, üye bir ülkeye, NATO dışı bir ülkeden yapılacak olan bir saldırıyı ise tüm üyelere yapılmış kabul edip gereken cevabı verme üzerine kavilleştiler.
Peki, teori de bu böyle.
Bense çok açık ve net şunu zikretmek istiyorum ki, NATO sadece üye ülkeleri, bilhassa batı ülkelerini, Türkiye'nin hışmından korumak için kurulmuştur!
İddia ediyorum ki, bu teoriyi yıkabilecek bir Allah'ın kulu çıkmaz.
Nedenlerine gelince.
Kıbrıs!
Senelerce adada Yunan EOK eşkiyaları, Yunan askeri takviyesi ve İngiltere'nin koruması altında, Türk halkına soykırımı yaptı mı?
Yaptı!
Türkiye, en sonunda Kıbrıs Barış Harekâtına girişince, ABD bir filo gönderdi mi?
Gönderdi.
Harekatın akabinde, Türkiye'ye ambargo uygulandı mı?
Uygulandı.
Peki ya Yunanistan'a?
Hiç!
Devamında, Tüm Avrupa ülkeleri, ASALA terör örgütüne her türlü desteği verdi mi?
Verdi.
Koruyup kolladı mı?
Evet, koruyup kolladı.
ASALA'nın işi bitikten sonra, TİKKO, TKP-ML, ve nihayetinde PKK'ya, tüm batılı devletler, askeri, maddi, lojistik destek verdiler mi/veriyorlar mı?
Günümüze dek evet!
Peki, bu durumda, hangi dostluktan, hangi müttefiklikten bahs ediyoruz acaba?
Binbir gece masallarından mı?
Komşu ve NATO müttefikimiz Yunanistan, elinden geldiği her imkân ile Türkiye'ye karşı savaş hazırlıkları yapıyor iken, yalan ve iftiraya dayalı algılar yapıyor iken, açıkça düşmanlıklarını deklare ediyor iken, bunlar nasıl dost olabilir ki?
Yahu, Türkiye'ye karşı kısmen ılımlı siyaset güden bir siyasetçiyi, bir sene tutmuyorlar, daha ne denilebilir ki?
İster ABD'nin dolmuşuna binsinler ister AB'nin gazına gelsinler, sonuç değişmiyor işte.
Bu otantik üniformalı Yunan askerlerinin eteklerindeki her pile, Türk yönetimi altında yaşadıkları yılların simgesi.
O kadar nefret ve kin dolular.
Elbette ABD bundan kendine pay çıkarıp, Yunanistan'ı adeta eyaleti konumuna getirecekti, getirdi de.
Bu iş için de bir başka gayri resmi eyaleti olan Almanya'yı kullandı.
Yunanistan'ı borç batağına çekti ve bu borçların kahir ekseriyetini Almanya verdi.
Karşılığında ise Yunan devletine ait tek bir liman, tek bir havaalanı kalmadı.
Şimdi hepsinde ABD askeri fink atıyor.
"Bu üsler kime karşı?" diye sorduğunuzda ise cevap, "Rusya" oluyor.
Kusura bakmayın da bu masalı da kimse yutmuyor.
Fiili bir kuşatma yaşıyoruz.
Ve şunu da açıkça dile getirmek istiyorum;
Türkiye'nin son yıllarda elde ettiği askeri güç olmasa idi, Suriye, Kuzey Irak ve nihayetinde Karabağ da Türk ordusunun ve silah sistemlerinin nelere kadir olduğunu, çok yakından görmemiş olsaydılar, 15 Temmuz gecesi, Türk milletinin kararlığını görmeselerdi, çoktan saldırmışlardı.
Zaten saldırıyorlar da açık, açık değil.
Suriye'de, K. Irak da senelerdir savaş halindeyiz, sevgili müttefiklerimiz ile.
Afrika kıtasında hakeza.
Ekonomik olarak da Gezi olaylarından mütevellit savaş içindeyiz.
Bu ara o Gezi vandalizmini savunanlara şu soruları neden kimse sormaz?
Geziden önce döviz kurları nerdeydi, şimdi nerde?
Geziden önce ekonomi nerdeydi, sonrası ne oldu?
İroni böyle bir şey olsa gerek.
Kırk senedir, "dost ve müttefik" ülkeler ile, ismi konulmamış bir savaştayız.
Silahları terör, terör örgütleri, ekonomi.
İyi ki NATO Üyesi imişiz.
Ya olmasaydık?
Yok, yok, dost onlar, DOST!
Not: Böyle dostu olanın düşmana ihtiyacı yok, atasözü çık aklımdan.
Bir diğer yazımızda buluşmak ümidi ve dua ile Vesselam
Yasal Uyarı : Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Gün Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir. Ayrıntılar için lütfen tıklayınız.