CHP'nin adayı
Biz ülke olarak malum zorlu bir süreçten geçiyoruz, sınır ötesinde ordumuz, ülkemizin, devletimizin ve milletimizin bekası için destansı bir mücadele veriyor. Allah onların yardımcısı olsun!
Ancak CHP kurultayında belli oldu ki, onlar daha da zor bir süreçten geçiyorlar. Sekiz seçim kaybeden, buna rağmen kendi pozisyonunu asla tartışmaya bile sunmaya tahammül edemeyen bir parti içi diktatör bozuntusu, 36. Kurultay da bir daha büyük bir trajikomik oyun sergileyerek, sözde Ana Muhalefet Partisini, dönüşü olmayan bitişe doğru sürükledi!
Hepimiz şahit olduk ki, kendi içlerinde derin bir anlaşmazlık, hatta bir savaş var. Öyle ki, adaleti de cesareti de bir kurultayda ayaklar altına aldılar, çiğnediler. Mükerrer oy skandalı ile başlayan hukuksuzluk, orantısız Genen Başkan gücü sergilenmesi ile devam etti!
Her ne kadar AK Parti kurultaylarını harfiyen kopyalamaya çalışsa da, Kılıçdaroğlu'nun salona girişi, ancak Çin malı çakma düzeyinde idi. Komedi işte!
Kimsenin anlayamadığı ise: Kriz çözülmüş müydü? Yoksa tüzüklerini mi ihlal ettiler!
Yani CHP'nin her daim yaptığı şeyi yine mi yaptılar, hukuku, adaleti kendi kafalarına göre mi yorumlayıp işlettiler? Muamma olarak kaldı havada!
Sekiz seçimde yenileni yenemeyen vekil İnce, adeta çıldırdı, bir an ya kalpten, ya beyin kanamasından gidecek sandık. Düşünsenize, Türk siyaset tarihinin en beceriksiz, yeteneksiz adamına karşı yenilmişsiniz! Sekiz kere yenilen adama mağlup olmuşsunuz!
Bence o an siyasete veda etmeli idi Muharrem İnce, ama CHP'de tabii istifa falan asla olmaz, tüm koltuklar babadan kalma zahir!
Aklımıza gelen pek çok sorudan biri; kendi kendilerine her sahtekarlığı reva gören bir siyasi akım (parti demeye dili varmıyor insanın), Allah muhafaza, hükümet olsalar me yapacaklar?
Hükümet derken…
Sahi, CHP'nin Cumhurbaşkanı adayı kim olacak acaba?
Normalinde, Parti Genel Başkanı, aday olmalı. Öyle ya, kabul etseler de, etmeseler de, sistem değişti, yönetim Cumhurbaşkanında olacak!
E kendileri de şu tezi ortaya koydular, MHP ittifak deklarasyonu yaptığında: ‘Ülke yönetimine aday olan bir Parti, seçime girmeli'. Eğer MHP ittifak kararı almasa idi, eminim ki Sayın Bahçeli aday olurdu, çünkü Genel Başkan kendisi. Bu durumda Kılıçdaroğlu'nun aday olması gayet normal değil mi?
Ama olmaz, olamaz ve de olmayacak!
Girdiği her seçimden galip çıkan Sayın Erdoğan'ın karşısına çıkacak çap yok çünkü kendisinde. Kaldı ki, aday olursa, parlamenter olamayacak. Ve benim bildiğim Kılıçdaroğlu bunu asla göze almaz, alamaz. Hiçbir sıfatı olmayan, düz vatandaş Kılıçdaroğlu olmayı zinhar yeğleyemez, çünkü bilir ki, öyle bir figürü, parti içi muhalefet onu anında ve çiğ çiğ yer!
Peki ne olur?
Büyük bir ihtimalle İlhan Kesici kartını oynayarak, onu harcayacaktır. O olmaz sa, biryerlerden popüler ama iddiası olmayan birini harcatacaktır!
Zaten Sayın Cumhurbaşkanı ile Kılıçdaroğlu arasında ki en belirgin farklar bunlar: Cesaret ve vefa!
Adam harcamakta üstüne yoktur Kılıçdaroğlu'nun, Sayın Erdoğan ise, vefanın temsilidir adeta. Bu minvalde göze çarpan bir başka şey de, CHP'nin realite ile alakasını kesmiş olmasıdır!
Öyle ki, Gürsel Tekin, CHP'nin oy oranını %49 ile açıkladı. %49!
Israrlı sorular sonunda, netice de ‘hepimizin, hepimizin' diyerek, bu palavrasından dönmeye kalksa da, aslında kendilerini, HDP, İP, FETÖ, PKK vs.'nin başı olarak gördüklerini sergiledi!
Ülkenin, adamakıllı bir muhalefete ihtiyacı var, gel gör ki, bizim muhalefette ne adam var ne akıl!
Albert Einstein şunu söylemişti: ‘Aptallığın ispatı, defalarca denenip başarı elde edilemeyen bir şeyi tekrar deneyerek medet ummaktır'!
İşte bizim CHP'nin durumu da ortada…
Bir diğer yazımızda buluşmak ümidi ve dua ile Vesselam
Ancak CHP kurultayında belli oldu ki, onlar daha da zor bir süreçten geçiyorlar. Sekiz seçim kaybeden, buna rağmen kendi pozisyonunu asla tartışmaya bile sunmaya tahammül edemeyen bir parti içi diktatör bozuntusu, 36. Kurultay da bir daha büyük bir trajikomik oyun sergileyerek, sözde Ana Muhalefet Partisini, dönüşü olmayan bitişe doğru sürükledi!
Hepimiz şahit olduk ki, kendi içlerinde derin bir anlaşmazlık, hatta bir savaş var. Öyle ki, adaleti de cesareti de bir kurultayda ayaklar altına aldılar, çiğnediler. Mükerrer oy skandalı ile başlayan hukuksuzluk, orantısız Genen Başkan gücü sergilenmesi ile devam etti!
Her ne kadar AK Parti kurultaylarını harfiyen kopyalamaya çalışsa da, Kılıçdaroğlu'nun salona girişi, ancak Çin malı çakma düzeyinde idi. Komedi işte!
Kimsenin anlayamadığı ise: Kriz çözülmüş müydü? Yoksa tüzüklerini mi ihlal ettiler!
Yani CHP'nin her daim yaptığı şeyi yine mi yaptılar, hukuku, adaleti kendi kafalarına göre mi yorumlayıp işlettiler? Muamma olarak kaldı havada!
Sekiz seçimde yenileni yenemeyen vekil İnce, adeta çıldırdı, bir an ya kalpten, ya beyin kanamasından gidecek sandık. Düşünsenize, Türk siyaset tarihinin en beceriksiz, yeteneksiz adamına karşı yenilmişsiniz! Sekiz kere yenilen adama mağlup olmuşsunuz!
Bence o an siyasete veda etmeli idi Muharrem İnce, ama CHP'de tabii istifa falan asla olmaz, tüm koltuklar babadan kalma zahir!
Aklımıza gelen pek çok sorudan biri; kendi kendilerine her sahtekarlığı reva gören bir siyasi akım (parti demeye dili varmıyor insanın), Allah muhafaza, hükümet olsalar me yapacaklar?
Hükümet derken…
Sahi, CHP'nin Cumhurbaşkanı adayı kim olacak acaba?
Normalinde, Parti Genel Başkanı, aday olmalı. Öyle ya, kabul etseler de, etmeseler de, sistem değişti, yönetim Cumhurbaşkanında olacak!
E kendileri de şu tezi ortaya koydular, MHP ittifak deklarasyonu yaptığında: ‘Ülke yönetimine aday olan bir Parti, seçime girmeli'. Eğer MHP ittifak kararı almasa idi, eminim ki Sayın Bahçeli aday olurdu, çünkü Genel Başkan kendisi. Bu durumda Kılıçdaroğlu'nun aday olması gayet normal değil mi?
Ama olmaz, olamaz ve de olmayacak!
Girdiği her seçimden galip çıkan Sayın Erdoğan'ın karşısına çıkacak çap yok çünkü kendisinde. Kaldı ki, aday olursa, parlamenter olamayacak. Ve benim bildiğim Kılıçdaroğlu bunu asla göze almaz, alamaz. Hiçbir sıfatı olmayan, düz vatandaş Kılıçdaroğlu olmayı zinhar yeğleyemez, çünkü bilir ki, öyle bir figürü, parti içi muhalefet onu anında ve çiğ çiğ yer!
Peki ne olur?
Büyük bir ihtimalle İlhan Kesici kartını oynayarak, onu harcayacaktır. O olmaz sa, biryerlerden popüler ama iddiası olmayan birini harcatacaktır!
Zaten Sayın Cumhurbaşkanı ile Kılıçdaroğlu arasında ki en belirgin farklar bunlar: Cesaret ve vefa!
Adam harcamakta üstüne yoktur Kılıçdaroğlu'nun, Sayın Erdoğan ise, vefanın temsilidir adeta. Bu minvalde göze çarpan bir başka şey de, CHP'nin realite ile alakasını kesmiş olmasıdır!
Öyle ki, Gürsel Tekin, CHP'nin oy oranını %49 ile açıkladı. %49!
Israrlı sorular sonunda, netice de ‘hepimizin, hepimizin' diyerek, bu palavrasından dönmeye kalksa da, aslında kendilerini, HDP, İP, FETÖ, PKK vs.'nin başı olarak gördüklerini sergiledi!
Ülkenin, adamakıllı bir muhalefete ihtiyacı var, gel gör ki, bizim muhalefette ne adam var ne akıl!
Albert Einstein şunu söylemişti: ‘Aptallığın ispatı, defalarca denenip başarı elde edilemeyen bir şeyi tekrar deneyerek medet ummaktır'!
İşte bizim CHP'nin durumu da ortada…
Bir diğer yazımızda buluşmak ümidi ve dua ile Vesselam
Yasal Uyarı : Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Gün Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir. Ayrıntılar için lütfen tıklayınız.