Büyük İstanbul mitingi
Malumunuz geçen Pazar günü, Yeşilköy hava meydanında, Cumhur İttifakı, AK Partisi, büyük mitingini yaptı.
Alana giriş için yarım saat yürümek gerekiyordu.
Alanın içi de devasaydı.
Resmi rakamlar ilk olarak 1 Milyon 700 bin olarak açıklandı ise de, ertesi gün 2 milyon 200 bin olarak düzeltildi.
Çünkü Sayın Erdoğan konuşmaya başlamış olduğu zaman bile akın, akın millet geliyordu.
Neticede o devasa alan, hem de hınca hınç doldu, hatta taştı, hatta izdiham oldu.
Yenikapı alanından 9 kat büyük ve geniş olan bir alandan bahsediyoruz.
Ben şahsen o yolları yürüdüm, o alanı gördüm.
Yürüdüm çünkü görmek istedim, çünkü görmeden boyutları kavramanın imkanı yok.
Neticede, o kalabalık bir araya geldi, hatta E5 karayolu, Basın Ekspres yolu, Sahil yolu, TEM otoyolu kilitlenmişti ve araçlarını bırakıp insanlar onlarca kilometre yürüdü.
Çünkü İBB metroları kapatmış, merdivenleri iptal etmişti.
Bu miting, elbette AK Partisi İstanbul İl başkanlığı koordinesinde, üyelerini taşıdı.
Yirmi dokuz bin otobüs, sadece AK Partisi tarafından kaldırıldı, Milliyetçi Hareket Partisi'nin, diğer bileşenlerin araçlarını hiç hesaba katmadık bile.
İl dışından kimselerin gelmesi de yasaktı zaten.
Takriben 500 bin kişi de, hiç alana giremedi bile.
Dolayısıyla bu miting organik ve aslında kontrol edilemeyen, edilmesi de mümkün olmayan bir mitingdi.
Küçük çocuğundan, beli bükülmüş dedelere kadar, koşar adımlarla geldi insanlar.
Sevgilerini ve desteklerini bildirmek için.
Dik duruş sergilemek için.
Elin Almanına, Amerikalısına da şunu, bir kez daha göstermek için;
"Benim ülkemde, yöneteni ben seçerim, ben indiririm, senin aklına, sizin aklınıza ihtiyacım yok, bana parmak sallama."
Bizim Anadolu irfanı dediğimiz bir şey var ve maalesef, muhalefet, bir türlü bunu idrak edemiyor ve halen, kullandığı dil, hitap ettiği muhatap, Anadolu değil, Avrupa, Batı.
Ve onun içinde, bu millet, onlara asla teveccüh göstermiyor, göstermedi, göstermeyecek.
Günlerdir sokaklarda, toplu taşıma araçlarında, bir şekilde nabız yoklamaya çalışıyorum, edindiğim intiba ise Millet İttifakının hiç hoşuna gitmeyecek.
Tam tersi, şok etkisi yapacak.
Bu ara, Milliyetçi Hareket Partisi'nin büyük bir teveccüh gördüğünü ve yüksek bir ivme yakaladığını da görebiliyorum, büyük bir sürpriz yapacağı kesin.
Bu miting çoklu dersler verdi.
Her zaman savunduğum, seçimlerin ve siyasetin, Sosyal medyada yapılmadığını, sanal alemde oluşturulan bot ve trol hesaplarının oy hakkı olmadığını gösterdi.
Dağdaki terör örgütünün güdümünde girmenin, bu millet tarafından asla kabul görmeyeceğini gösterdi.
Bakınız, Sayın Erdoğan sahneye çıktığında çalan "Soranlara, sormayanlara" şarkısını, dünyanın en büyük korosu, ağızdan söyledi, canla, başla.
Bu, para ile satın alınabilir bir sevgi değil, zorla alınacak bir sevgi de değil.
Naif, sade, çıkarsız ve koşulsuz bir sevgi hareketi oldu.
Ve şunu da söylemeden geçmeyeyim, bu kalabalığı çok sayan, görenler, 15 Temmuz gecesi, sokağa çıkanların sayısı, bu mitinge gelen, giremeyenlerin sayısının 10 katı idi.
Bunu görmediler, dünya tarihinin en büyük demokrasi hareketine "kontrolü darbe" dediler.
Batı, Pazar gününden beri feveran halinde, endişeli imişler.
Bu miting, insan sayısı, diktatör dedikleri adamı desteklemeye geldi, hazmedemediler.
Ben şunu okuyabildim.
Bu millet, yalan siyasete, boş vaatlere kanmıyor, her şeyin gayet farkında, ve tepkisini de sandıkta gayet belli edecek.
Vaat etmedikleri bir tek cenneten tapu.
Ama iş o ki, bu millet artık kanmıyor bu vaatlere, tam tersi, böyle boş, beleş vaatlerde bulunanların notunu kırıyor.
Evet, önümüzde 21 senedir iktidarda olan bir AK Partisi dönemi var, ve evet, 21 yıl sonra, halen sevgi selleri var.
Çünkü bizim ülkemizde Anadolu irfanı dediğimiz bir değer var.
Ve bu insanlar, geçmişi de biliyor, bugünü de görüyor.
Kendisine zulüm edeni de biliyor ve de unutmadı, kendisine hizmet edeni de görüyor, gördü, takdir etti, teveccüh gösterdi.
Bu, bu kadar basit.
Yeşilköy bir manifesto oldu.
Bir meydan okuma değil, bir dik duruş sergilendi.
İnandırıcılığını kaybeden, bir dediği öbür dediğini tutmayan, her kim varsa, necip Türk milleti, tavrını net olarak gösterdi.
Aslında bu da sadece bir fragmandı ve asıl karne günü 14 Mayıs günü olacaktır.
Elbette ki ben müneccim değilim.
Ancak siyaset hayatında, öyle veya böyle 30 yılım geçti, 1994 den beri de Türkiye de yapılan hemen her seçiminde sahada ve sandıkta görev aldım.
Yani burnum iyi koku alır.
Meydanlar bazen yanıltsa da, aslında sandıkta olacakların bir göstergesi, bir ön izlemesi olmuştur.
Bu kez de böyle olduğunu görüyorum.
Neticeleri, hep birlikte 14 Mayıs günü müşahede edeceğiz, çıkan sonuçlara da saygı duyacağız.
Ancak, görünen köy de kılavuz istemez.
Bir diğer yazımızda buluşmak ümidi ve dua ile Vesselam
Alana giriş için yarım saat yürümek gerekiyordu.
Alanın içi de devasaydı.
Resmi rakamlar ilk olarak 1 Milyon 700 bin olarak açıklandı ise de, ertesi gün 2 milyon 200 bin olarak düzeltildi.
Çünkü Sayın Erdoğan konuşmaya başlamış olduğu zaman bile akın, akın millet geliyordu.
Neticede o devasa alan, hem de hınca hınç doldu, hatta taştı, hatta izdiham oldu.
Yenikapı alanından 9 kat büyük ve geniş olan bir alandan bahsediyoruz.
Ben şahsen o yolları yürüdüm, o alanı gördüm.
Yürüdüm çünkü görmek istedim, çünkü görmeden boyutları kavramanın imkanı yok.
Neticede, o kalabalık bir araya geldi, hatta E5 karayolu, Basın Ekspres yolu, Sahil yolu, TEM otoyolu kilitlenmişti ve araçlarını bırakıp insanlar onlarca kilometre yürüdü.
Çünkü İBB metroları kapatmış, merdivenleri iptal etmişti.
Bu miting, elbette AK Partisi İstanbul İl başkanlığı koordinesinde, üyelerini taşıdı.
Yirmi dokuz bin otobüs, sadece AK Partisi tarafından kaldırıldı, Milliyetçi Hareket Partisi'nin, diğer bileşenlerin araçlarını hiç hesaba katmadık bile.
İl dışından kimselerin gelmesi de yasaktı zaten.
Takriben 500 bin kişi de, hiç alana giremedi bile.
Dolayısıyla bu miting organik ve aslında kontrol edilemeyen, edilmesi de mümkün olmayan bir mitingdi.
Küçük çocuğundan, beli bükülmüş dedelere kadar, koşar adımlarla geldi insanlar.
Sevgilerini ve desteklerini bildirmek için.
Dik duruş sergilemek için.
Elin Almanına, Amerikalısına da şunu, bir kez daha göstermek için;
"Benim ülkemde, yöneteni ben seçerim, ben indiririm, senin aklına, sizin aklınıza ihtiyacım yok, bana parmak sallama."
Bizim Anadolu irfanı dediğimiz bir şey var ve maalesef, muhalefet, bir türlü bunu idrak edemiyor ve halen, kullandığı dil, hitap ettiği muhatap, Anadolu değil, Avrupa, Batı.
Ve onun içinde, bu millet, onlara asla teveccüh göstermiyor, göstermedi, göstermeyecek.
Günlerdir sokaklarda, toplu taşıma araçlarında, bir şekilde nabız yoklamaya çalışıyorum, edindiğim intiba ise Millet İttifakının hiç hoşuna gitmeyecek.
Tam tersi, şok etkisi yapacak.
Bu ara, Milliyetçi Hareket Partisi'nin büyük bir teveccüh gördüğünü ve yüksek bir ivme yakaladığını da görebiliyorum, büyük bir sürpriz yapacağı kesin.
Bu miting çoklu dersler verdi.
Her zaman savunduğum, seçimlerin ve siyasetin, Sosyal medyada yapılmadığını, sanal alemde oluşturulan bot ve trol hesaplarının oy hakkı olmadığını gösterdi.
Dağdaki terör örgütünün güdümünde girmenin, bu millet tarafından asla kabul görmeyeceğini gösterdi.
Bakınız, Sayın Erdoğan sahneye çıktığında çalan "Soranlara, sormayanlara" şarkısını, dünyanın en büyük korosu, ağızdan söyledi, canla, başla.
Bu, para ile satın alınabilir bir sevgi değil, zorla alınacak bir sevgi de değil.
Naif, sade, çıkarsız ve koşulsuz bir sevgi hareketi oldu.
Ve şunu da söylemeden geçmeyeyim, bu kalabalığı çok sayan, görenler, 15 Temmuz gecesi, sokağa çıkanların sayısı, bu mitinge gelen, giremeyenlerin sayısının 10 katı idi.
Bunu görmediler, dünya tarihinin en büyük demokrasi hareketine "kontrolü darbe" dediler.
Batı, Pazar gününden beri feveran halinde, endişeli imişler.
Bu miting, insan sayısı, diktatör dedikleri adamı desteklemeye geldi, hazmedemediler.
Ben şunu okuyabildim.
Bu millet, yalan siyasete, boş vaatlere kanmıyor, her şeyin gayet farkında, ve tepkisini de sandıkta gayet belli edecek.
Vaat etmedikleri bir tek cenneten tapu.
Ama iş o ki, bu millet artık kanmıyor bu vaatlere, tam tersi, böyle boş, beleş vaatlerde bulunanların notunu kırıyor.
Evet, önümüzde 21 senedir iktidarda olan bir AK Partisi dönemi var, ve evet, 21 yıl sonra, halen sevgi selleri var.
Çünkü bizim ülkemizde Anadolu irfanı dediğimiz bir değer var.
Ve bu insanlar, geçmişi de biliyor, bugünü de görüyor.
Kendisine zulüm edeni de biliyor ve de unutmadı, kendisine hizmet edeni de görüyor, gördü, takdir etti, teveccüh gösterdi.
Bu, bu kadar basit.
Yeşilköy bir manifesto oldu.
Bir meydan okuma değil, bir dik duruş sergilendi.
İnandırıcılığını kaybeden, bir dediği öbür dediğini tutmayan, her kim varsa, necip Türk milleti, tavrını net olarak gösterdi.
Aslında bu da sadece bir fragmandı ve asıl karne günü 14 Mayıs günü olacaktır.
Elbette ki ben müneccim değilim.
Ancak siyaset hayatında, öyle veya böyle 30 yılım geçti, 1994 den beri de Türkiye de yapılan hemen her seçiminde sahada ve sandıkta görev aldım.
Yani burnum iyi koku alır.
Meydanlar bazen yanıltsa da, aslında sandıkta olacakların bir göstergesi, bir ön izlemesi olmuştur.
Bu kez de böyle olduğunu görüyorum.
Neticeleri, hep birlikte 14 Mayıs günü müşahede edeceğiz, çıkan sonuçlara da saygı duyacağız.
Ancak, görünen köy de kılavuz istemez.
Bir diğer yazımızda buluşmak ümidi ve dua ile Vesselam
Yasal Uyarı : Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Gün Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir. Ayrıntılar için lütfen tıklayınız.