BM ne işe yarar?
Yaklaşık bir aydır, İsrail denilen terör örgütü, bilinçli olarak, bile isteye, ve hatta bunu muhtelif Tevrat tan, canilik "ayetleri" ile süsleyerek, Gazze de tam bir soykırım yapıyor.
Allahın günü, en aşağılık savaş suçlarını işlemesi de cabası.
Yalan haberler, propaganda, algı operasyonları, hiç bu kadar kirli, bu kadar aleni, bu kadar yoz olmamıştı.
Savaşta dahi, Hastaneler, Ambulanslar, okullar, mülteci kampları vurulmaz!
İsrail bunu yapıyor.
Savaşta dahi, savaşa katılmayanlara el sürülmez, kılıç çekilmez, namlu doğrultulmaz, hele de kadın, çocuklara asla!
İsrail bunu yapıyor, hem de sistematik olarak, bilinçli!
Bu vahşetin arkasındaki hesap ise gayet belli:
• Kadınları öldürüyor, doğumlar olmasın diye.
• Çocukları öldürüyor ki, büyümesinler diye.
Çünkü baktılar ki, Siyonist İsrail'in ilk Başbakanı, Golda Meir in "Filistinlilerin intikamından korkmuyor musunuz?" sorusuna verdiği cevap;
"Yaşlılar ölecekler, gençler unutacaklardır" sözü doğru çıkmadı.
Yaşlılar öldü elbette, ama gelen nesiller ne unuttu ne de vazgeti.
Bunun adı, buz gibi soykırım, exidus, genocide!
Uluslararası yasaklanmış misket bombalarını, beyaz fosfor bombalarını kullanmak, savaş ve dahi insanlık suçu!
Bakın, bu vahşetin arkasındaki planlar, maksatlar, yok İran'a saldırmak, yok Türkiye yi hedef almak, yok efendim Gazze açıklarındaki gaz rezervleri, yok şu, yok bu.
Bunların hiçbiri önemli değil, çok daha sonra konuşulacak konular, kaldı ki, kadim Türk devlet aklı, zaten neyin ne olduğunu biliyordur ve dahi a, b, c, d bilmem ne planlarını da çoktan yapmıştır, ve hiç şüphem yok ki, o veya bu şekilde çoktan refleks göstermiştir, göstermektedir.
Önemli olan şu;
Beş dakikada bir, Gazze'de bir çocuk ölüyor!
Bu, ne kadar dehşet verici olsa da, maalesef tek gerçek.
Acı, çok acı, hatta dile bile varmayan gerçek!
Peki, dünya ne yapıyor, dünyanın birlik organizasyonu olan BM ne yapıyor, sürüsüne bereket, irili, ufaklı NGO'lar ne yapıyor?
Kendilerine "medeniyet" diyen uygarlıklar, milletler toplulukları (AB, AP, vs), ne yapıyor?
BM, timsah gözyaşları dökerek, cılız kanamalar ile yetinip, aslında hiçbir işlev görmediğini, etkisiz kaldığını sergiliyor.
BAE, İİT, gibi İslam ülkeleri toplulukları, "kaliteli kefen" gönderiyor.
AB, ABD, zaten İsrail'e gebe oldukları için, göbekten bağlı oldukları için, bu vahşete çanak tutuyor, destek oluyor.
Çok medeni davranışlar bunlar, değil mi?
Sayın Erdoğan, vaktinde, "Dünya beşten büyüktür" dediğinde, ne kadar haklı olduğunu, ve dahi aslında bu BM'nin işlevsiz, sadece birilerinin amaçlarına kılıf olarak var olduğunu, tüm dünyaya haykırırken gerçekliğini, doğruluğunu bugünlerde görüyoruz.
BM'si de, bilmem nesi de, hiçbir işe yaramıyor.
Kıbrıs'ta da yaramamıştı, Bosna'da da yaramamıştı, Kosova'da da yaramamıştı, vs, vs, vs!
Bu gerçekler bizi şu noktaya getiriyor:
BM'nin komple bir revizyona girmesi, tepeden tırnağa yeniden yapılandırılması gerektir.
Tüm dünyanın kaderinin beş daimi ülkenin iki dudağı arasında olması, ve işte, beşinden birinin "Veto" ermedi ile on binlerce insanın katledilmesine ancak seyirci kalabilmesi, asla ve asla kabul edilebilmesi mümkün değildir, olamaz.
Bu durum, en başta "Demokrasi" denilen mevhumun tabiatına ters, yani eşyanın tabiatına ters.
Amiyane tabiriyle, "madem yüzme bilmiyorsun, ağaca neden çıkıyorsun" gibi bir şey.
Demokrasi, çoğulun verdiği kararı geçerli sayar.
Peki, beş daimi üye, yani Veto güçleri mi çoğul, yoksa dünyanın geri kalan dünyanın %99,99,9 u mu çoğul?
İnsan hakları, evrensel beyannamesi denilen bir şey var, var yani.
Peki tatbik eden, kaale alan var mı?
Hayır yok!
Hatta üstüne yazılan kağıt, yazılanlardan daha değerli.
Bu böyle iken, biz, neden sittin senedir, bunlara riayet etmemekle suçlanırız?
Buyurun, tüm dünyanın gözü önünde, ve umurunda olmamaksızın bir vahşet yapan, bir soykırım yapan bir İsrail var, ve bizleri, İnsan haklarına riayet etmemekle suçlayan, anti demokratik olmakla suçlayan, basın hürriyetine uymamakla suçlayan o şaşalı Batı ne yapıyor?
Vahşete alkış tutuyor!
Kendi ülkelerinde, İsrail ile ilgili gerçekleri konuşanları hapse atıyor, basını sansürlüyor.
Sanırım bu "gelişmiş Demokrasi" gibi bir şey olsa gerek.
Yine sanırım ki, tüm bu terimler, yani hümanizm, demokrasi, hürriyetler falan filan, sadece bizleri, yani batının dışında olan ülkelere gem vurmak için uydurulmuş şeyler.
Yani kendine uygar diyen ve fakat aslında barbar ve vahşi olan batının, yine kendi çıkarları için suistimal ettiği, işine gelmeyince de hiç hatırlamadığı terimler.
Bu bağlamda, bilge Kral, merhum Aliya İzzet Begoviç'in tarihi sözlerini hatırlamakta fayda var diye düşünüyorum:
"Unutma evlat, Batı hiçbir zaman medeni olmadı!"
Ve evet olmadı.
Emperyalizmin bilançosu, tahmini verilere göre 15 milyon insan.
Köle ticaretinin bilançosu yine tahmini verilere göre beş milyon, ağırlık olarak Afrikalı insan.
Birinci ve ikinci dünya savaşlarının bilançosu 60 Milyon insan, ki ağırlık olarak da siviller.
Buna Kore harbini, Vietnam savaşındaki ABD vahşetini eklersek, İran/Irak harbini, Somali, Afganistan, Irak harplerini eklersek, bu rakamlar 100 milyon insan ı rahatlıkla geçer.
Bunların hepsini yapan Müslüman devletler değil, iş bu sözü geçen ve kendilerine küstahça "medeni" diyen Batı!
Rahmetli Erbakan Hoca'nın dün söylediği her şeyin, bugün gerçekleştiğini görmek ise de, özellikle Batı hegemonyasının, kendisine neden kapkatı düşman kedildiğini, bir kez daha gözler önüne seriyor.
Erbakan, açıkça, çekinmeden yüzlerine "katil, hırsız, emperyalist, vahşi" dediği için hedef tahtasına konulmuş ve ne yazıktır ki, ülkemizin içindeki siyonist uşakları da buna katkı sağlamışlardı.
Sayın Cumhurbaşkanının bir diğer sözü ile bitireyim istedim:
"Daha adil bir dünya mümkün!"
Bir diğer yazımızda buluşmak ümidi ve dua ile Vesselam
Allahın günü, en aşağılık savaş suçlarını işlemesi de cabası.
Yalan haberler, propaganda, algı operasyonları, hiç bu kadar kirli, bu kadar aleni, bu kadar yoz olmamıştı.
Savaşta dahi, Hastaneler, Ambulanslar, okullar, mülteci kampları vurulmaz!
İsrail bunu yapıyor.
Savaşta dahi, savaşa katılmayanlara el sürülmez, kılıç çekilmez, namlu doğrultulmaz, hele de kadın, çocuklara asla!
İsrail bunu yapıyor, hem de sistematik olarak, bilinçli!
Bu vahşetin arkasındaki hesap ise gayet belli:
• Kadınları öldürüyor, doğumlar olmasın diye.
• Çocukları öldürüyor ki, büyümesinler diye.
Çünkü baktılar ki, Siyonist İsrail'in ilk Başbakanı, Golda Meir in "Filistinlilerin intikamından korkmuyor musunuz?" sorusuna verdiği cevap;
"Yaşlılar ölecekler, gençler unutacaklardır" sözü doğru çıkmadı.
Yaşlılar öldü elbette, ama gelen nesiller ne unuttu ne de vazgeti.
Bunun adı, buz gibi soykırım, exidus, genocide!
Uluslararası yasaklanmış misket bombalarını, beyaz fosfor bombalarını kullanmak, savaş ve dahi insanlık suçu!
Bakın, bu vahşetin arkasındaki planlar, maksatlar, yok İran'a saldırmak, yok Türkiye yi hedef almak, yok efendim Gazze açıklarındaki gaz rezervleri, yok şu, yok bu.
Bunların hiçbiri önemli değil, çok daha sonra konuşulacak konular, kaldı ki, kadim Türk devlet aklı, zaten neyin ne olduğunu biliyordur ve dahi a, b, c, d bilmem ne planlarını da çoktan yapmıştır, ve hiç şüphem yok ki, o veya bu şekilde çoktan refleks göstermiştir, göstermektedir.
Önemli olan şu;
Beş dakikada bir, Gazze'de bir çocuk ölüyor!
Bu, ne kadar dehşet verici olsa da, maalesef tek gerçek.
Acı, çok acı, hatta dile bile varmayan gerçek!
Peki, dünya ne yapıyor, dünyanın birlik organizasyonu olan BM ne yapıyor, sürüsüne bereket, irili, ufaklı NGO'lar ne yapıyor?
Kendilerine "medeniyet" diyen uygarlıklar, milletler toplulukları (AB, AP, vs), ne yapıyor?
BM, timsah gözyaşları dökerek, cılız kanamalar ile yetinip, aslında hiçbir işlev görmediğini, etkisiz kaldığını sergiliyor.
BAE, İİT, gibi İslam ülkeleri toplulukları, "kaliteli kefen" gönderiyor.
AB, ABD, zaten İsrail'e gebe oldukları için, göbekten bağlı oldukları için, bu vahşete çanak tutuyor, destek oluyor.
Çok medeni davranışlar bunlar, değil mi?
Sayın Erdoğan, vaktinde, "Dünya beşten büyüktür" dediğinde, ne kadar haklı olduğunu, ve dahi aslında bu BM'nin işlevsiz, sadece birilerinin amaçlarına kılıf olarak var olduğunu, tüm dünyaya haykırırken gerçekliğini, doğruluğunu bugünlerde görüyoruz.
BM'si de, bilmem nesi de, hiçbir işe yaramıyor.
Kıbrıs'ta da yaramamıştı, Bosna'da da yaramamıştı, Kosova'da da yaramamıştı, vs, vs, vs!
Bu gerçekler bizi şu noktaya getiriyor:
BM'nin komple bir revizyona girmesi, tepeden tırnağa yeniden yapılandırılması gerektir.
Tüm dünyanın kaderinin beş daimi ülkenin iki dudağı arasında olması, ve işte, beşinden birinin "Veto" ermedi ile on binlerce insanın katledilmesine ancak seyirci kalabilmesi, asla ve asla kabul edilebilmesi mümkün değildir, olamaz.
Bu durum, en başta "Demokrasi" denilen mevhumun tabiatına ters, yani eşyanın tabiatına ters.
Amiyane tabiriyle, "madem yüzme bilmiyorsun, ağaca neden çıkıyorsun" gibi bir şey.
Demokrasi, çoğulun verdiği kararı geçerli sayar.
Peki, beş daimi üye, yani Veto güçleri mi çoğul, yoksa dünyanın geri kalan dünyanın %99,99,9 u mu çoğul?
İnsan hakları, evrensel beyannamesi denilen bir şey var, var yani.
Peki tatbik eden, kaale alan var mı?
Hayır yok!
Hatta üstüne yazılan kağıt, yazılanlardan daha değerli.
Bu böyle iken, biz, neden sittin senedir, bunlara riayet etmemekle suçlanırız?
Buyurun, tüm dünyanın gözü önünde, ve umurunda olmamaksızın bir vahşet yapan, bir soykırım yapan bir İsrail var, ve bizleri, İnsan haklarına riayet etmemekle suçlayan, anti demokratik olmakla suçlayan, basın hürriyetine uymamakla suçlayan o şaşalı Batı ne yapıyor?
Vahşete alkış tutuyor!
Kendi ülkelerinde, İsrail ile ilgili gerçekleri konuşanları hapse atıyor, basını sansürlüyor.
Sanırım bu "gelişmiş Demokrasi" gibi bir şey olsa gerek.
Yine sanırım ki, tüm bu terimler, yani hümanizm, demokrasi, hürriyetler falan filan, sadece bizleri, yani batının dışında olan ülkelere gem vurmak için uydurulmuş şeyler.
Yani kendine uygar diyen ve fakat aslında barbar ve vahşi olan batının, yine kendi çıkarları için suistimal ettiği, işine gelmeyince de hiç hatırlamadığı terimler.
Bu bağlamda, bilge Kral, merhum Aliya İzzet Begoviç'in tarihi sözlerini hatırlamakta fayda var diye düşünüyorum:
"Unutma evlat, Batı hiçbir zaman medeni olmadı!"
Ve evet olmadı.
Emperyalizmin bilançosu, tahmini verilere göre 15 milyon insan.
Köle ticaretinin bilançosu yine tahmini verilere göre beş milyon, ağırlık olarak Afrikalı insan.
Birinci ve ikinci dünya savaşlarının bilançosu 60 Milyon insan, ki ağırlık olarak da siviller.
Buna Kore harbini, Vietnam savaşındaki ABD vahşetini eklersek, İran/Irak harbini, Somali, Afganistan, Irak harplerini eklersek, bu rakamlar 100 milyon insan ı rahatlıkla geçer.
Bunların hepsini yapan Müslüman devletler değil, iş bu sözü geçen ve kendilerine küstahça "medeni" diyen Batı!
Rahmetli Erbakan Hoca'nın dün söylediği her şeyin, bugün gerçekleştiğini görmek ise de, özellikle Batı hegemonyasının, kendisine neden kapkatı düşman kedildiğini, bir kez daha gözler önüne seriyor.
Erbakan, açıkça, çekinmeden yüzlerine "katil, hırsız, emperyalist, vahşi" dediği için hedef tahtasına konulmuş ve ne yazıktır ki, ülkemizin içindeki siyonist uşakları da buna katkı sağlamışlardı.
Sayın Cumhurbaşkanının bir diğer sözü ile bitireyim istedim:
"Daha adil bir dünya mümkün!"
Bir diğer yazımızda buluşmak ümidi ve dua ile Vesselam
Yasal Uyarı : Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Gün Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir. Ayrıntılar için lütfen tıklayınız.