TİC Holding Header
  • USD 32.368
  • EUR 35.088
  • Altın 2324.082
  • BIST 100 9129.19
Murat Yılmaz

Murat Yılmaz

Bayrak!

Dünyada hiç millet yoktur ki, bayrağını Türk Milleti kadar sevsin, hatta aşık olsun, hatta her gördüğünde duygulansın, gururlansın.
Bayrak!
En azından ben tanımıyorum böyle bir milleti.

2 gün önce kendi bilmez bir Yunan AP Vekili, oturum esnasında, ezikliğini ortaya koyup, Türk bayrağı baskılı bir kağıdı yırttı.

Gerçek şu ki, o bayrağı elinde tuttuğu müddetçe, hayatında hiç olmadığı kadar bir şeref sahibi oldu.

Gelelim bu 'eylemin' nedenine.

Türkiye yüzünden, Yunanistan kaçak göçmenler ile dolup taşıyormuş.

Türkiye çok oluyormuş, istediği yerde, istediği şeyi yapıyormuş ve kimse de durduramıyormuş!

Mültecilerin müsebbibi Türkiye değil.

Aksine, dört milyon mülteciye ev sahipliği yaparak, insanlık namına görevini yerine getiren tek ülke.

Kaldı ki, şu an Yunan adalarına ve anakarasına gelen mültecilerin çoğu da Suriyeli değil.
Libya üzerinden gelen Afrikalılar, vatanlarından kaçan Libyalılar.

Peki Libya'nın bu durumda olmasındaki başat aktörler kimler?

Güya NATO koalisyon gücü olarak Libya'ya saldıran Fransa, İngiltere ve İtalya değil mi?

Yani AB, hani şu Yunanistan'ın da içinde bulunduğu AB.

Türkiye'nin bu durumda her hangi bir katkısı olmuş muydu?
Hayır olmamıştı.

Yani bu kendini bilmez, ırkçı sosyopat, şikayet ettiği durumun faillerinin bulunduğu AP de, kinini Türkiye'ye kusuyor.

Hadi İngiltere sıvıştı, Fransa orada, İtalya orada, Almanya orada.
Şikayet edecek isen onları et, tabii kime edeceksin, orası da muamma.

Şimdi gelelim diğer bölüme.

“Türkiye çok oldu, istediği yerde, istediğini yapıyor, kimse engel olmuyor!”

Eh, bu hususta haklı.

Bir zamanlar Avrupa'nın şımarık çocuğu olan Yunanistan, artık çok pahalıya mal olmaya başladıktan sonra ne kadar hamisi varsa, hepsinden dirsek yedi.

Tek, tek terk edildi ve hepsi de alacaklarının peşine düştü ve neticede Yunanistan iflas etti, haraç, mezat satılmaya başladı.

AB, zaten eski demir perde ülkelerini kabul ettikten sonra, çöküşünü hazırlamıştı.

Zaten o vakte kadar, İspanya, Portekiz, İtalya'ya verilen sübvansiyonların AB'yi çok zorlamış, üstüne Polonya, Romanya ve Bulgaristan gibi, ekonomik olarak tamamen çökmüş ülkeler de girdikten sonra, kaçınılmaz son hızlandı.

Bunu iyice farkeden İngiltere, Brexit ile acil freni çekti.

Tabii, bu artık AB'nin sonunun başlangıcı.

Tüm bu hengamelerin içinde, Yunanistan mülteciler ile dolmuş, taşmış, kimin umurunda ola ki?

Ancak, Avrupa'da yaşamış bir Türk vatandaşı olarak, bu olayda beni gerçekten de derinden üzen husus, bambaşka bir husus.

Avrupa da yaşayan nerdeyse 4 Milyon insanımız var.

Almanya, Fransa, Belçika, Hollanda en yoğun nüfusa sahip olduğumuz ülkeler, tabii Avusturya da.
Ve oralarda oy kullanma hakkına sahip olan insanımız da küçümsenecek kadar değil.

Buna rağmen, maalesef son Avrupa Parlamentosu seçimlerinde, birilerinin bitmek bilmeyen ego tatminleri yüzünden birlik sağlanıp, en azından bir, sadece bir tane bile milli bir vekil çıkaramadık.

Yani şu terbiyesize, AP'de haddini bildirebilecek bir vatan evladını çıkaramadık.

Karşı cenah, yani sözümona Türkiye kökenli olup da Türkiye'ye, Türk devletine, Milletine kin kusan bir sürü insan müsveddesi seçilmeyi başardı.

Kimse kusura bakmasın ama, bu ayıp hepimizin!

Hiç kimseyi kayırmak, bu çirkinlikten sonra içimden gelmiyor. Kimsenin özürü olamaz.

Altmış küsür yıldır, vatanını, milletini sevenler, içlerinde bin parçaya bölünmüş, hiçbir lobi faaliyeti yapacak durumda değil kimse, ki salt bu iş için kurulmuş STK'lar bile, maalesef kötü üstü sınav verdiler ve veriyorlar.

Bu parça pinçiklik bu şekilde devam ederse, ki korkarım edecek, biz bu tip olaylara daha çok maruz kalacağız demektir.
Hem nasıl kalmayalım ki?
Karşılarına dikilecek tek bir Allah'ın kulu yok. Meydan boş, bomboş.

Halbuki, bu konu ile ilgilenmedi için AK Partisi'nin Genel Başkan yardımcısı (isimleri değişse de) var, Milletvekilleri var, kurumlar var.

Var da yaptıkları işler, kocaman bir hiç.
Çünkü hiç dışında bir şeyler olsaydı, bugün bu durumlar yaşanmayacaktı, Avrupa'da var olan Türk kökenli partiler arasında ihtilaf olmayacak, STK ve dernekler aralarında hiç kimseye yararı olmayan 'benlik' davaları, adeta kavgaları olmayacaktı.

Ama var işte.

Tabii devletimiz belki de AB konusunda, AP konusunda artık efor sarfetmenin israf olduğuna karar vermiştir. Doğrudur da.

Ancak, hiç olmazsa, böylesi bir olay karşısında, Strazburg'da demokrasi çerçevesi içinde, yeri yerinden oynatacak ve protesto edecek mahşeri bir kalabalığı organize edebilecek durumda olmalı idik.

Yapamadık.

Umarım ki, bu olay, kimlerin hangi yanlış yollarda olduklarını görmelerine vesile olmuştur.
Kimseye faydası olmayan statüko ve koltuk kavgaları artık geride kalır ve böylesi bir olay karşısında herkes tek yürek olabilir.

Umarım ki, bir dahaki seçimlerde, herkes seçilmesi en muhtemel adayın/adayların etrafında içtihad eder, kenetlenir ve AP nezdinde yerli ve milli birileri olur.

Zamanı geldi ve geçiyor.

Bu Yunan Vekil bozuntusuna da şunu hatırlatmak isterim:

Bizim Bayrağımız Kutsalımızdır.
El sürersin, EyvAllah.
Ama sanma ki yanına kalır.
Aziz Türk milleti bunu yarına bırakır da yanına bırakmaz!


Bir diğer yazımızda buluşmak ümidi ve dua ile Vesselam

Yasal Uyarı : Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Gün Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir. Ayrıntılar için lütfen tıklayınız.

Yorum Yazın