Altıncı sene-i devriye
Evet, 15 Temmuz geldi geliyor.
O günü aktif olarak yaşayanlar, sokaklarda, caddelerde alçaklara karşı koyanlar, yine o geceyi yaşacak, hüzün, öfke, gurur duyguları iç içe olacak, boğazlar düğümlenecek, gözler nemlenecek.
Şehid yakınlarının ciğerleri bir kez daha yanacak.
Gazilerin yaraları bir kez daha depreşecek.
Millet, vatan, hürriyet sevdalıları, canları, Malları pahasına savundukları demokrasinin farklı gururunu yaşarken, o lanet geceden nemalanmak isteyenler, medet umanlar ise yine öfke nöbetleri geçirecek ve içlerindeki tüm iğrençlikleri kusmaya yer, meydan ve platform arayacak ve eminim ki bulacaklarda.
15 Temmuz vatan sevdalıları için, gece uykularının haram olduğu gece.
Her an teyakkuzda olma bilinci ile gece/gündüz demeden, hazır kıta beklemenin başladığı gece 15 Temmuz gecesi.
Ancak bu 15 Temmuz gecesi, tam olarak ne idi?
Basit bir darbe girişimi mi?
Gözü dönmüş birkaç şakirtin cinnet geçirmesi mi?
Zinhar.
Eski ABD güvenlik danışmanı olan John Bolton, bir gazeteye işinin tarifini yaparken:
"Başka ülkelerde darbe planlayıcısı" olarak ifade etti.
Ne zaman?
Bugün.
Şimdi ise şu soruyu sormak lazım geliyor;
1960'lardan itibaren, FETÖ'yü ilmek ilmek işleyen, büyük paralar ve zahmetler harcayarak, Devleti infiltre eden, kılcal damarlarına kadar sızdıranlar, bir anda tüm bu kazanımlardan, bir hiç uğruna vazgeçer miydi/vazgeçti mi?
Hayır!
15 Temmuz gecesi, emperyalist güçlerin, Türkiye'yi istila etme başlangıcı idi.
Sınırlarımızın ardında, PKK'nın, El Kaide'nin, Haşdi Şabi'nin, Kıbrıs Rum kesiminde onbinlerce İngiliz askerinin, ABD üslerinde Amerikan askerlerinin, hazır beklediklerini bugün biliyoruz.
Darbe girişiminin ise hiç de beklenmedik bir şekilde, halkın çok geniş katılımı ile, Ordunun içinde, tahmin etmedikleri kadar, Anayasal düzene bağlı vatan evlatlarının varlığı ve bu unsurların darbecilere karşı koyması ile bertaraf edildiğinde, bu istila planı çöktü.
Çökmesine çöktü de ardında neler bıraktı.
Her yönüyle bir dilemma.
Başta, millet ordusuna kem gözlere bakmaya başlasa da bu durum çok çabuk bertaraf oldu.
Çünkü milletimiz, darbe girişimini ordunun değil, üniformalı bir takım haydut/hain tarafından yapıldığını çok çabuk anladı.
Ancak, geride kalan sorunlar vardı ve var.
Kim FETÖcü, kim FETÖcü değil, FETÖ nerde, ne kadar aktif, bu ve bu gibi soru ve sorunlar, maalesef günümüze kadar mevcudiyetini, arttırarak korumakta.
FETÖ ile mücadelenin kolay ve kısa olmayacağını, ilk günden beri söyleyenlerden biriyim.
Bugün de bu düşünceye sahibim.
Çünkü başlarında yapılan bir benzetme/tarif beni o gün de rahatsız etti, bugün de rahatsız ediyor.
Belki toplumsal barışı korumak adına söylenmişti; Altı ibadet, ortası ticaret, üstü ihanet, sözü.
Ancak bu örgütün komplesinin ihanet olduğu gerçeğini saptırdı.
Aradan geçen bunca sene ve olaylardan sonra gördük ki, neresinde olursa olsun, pişman bir FETÖcü yoktur, fırsat kollayan FETÖcü vardır.
Bu dün de böyle idi, bugün de böyle.
FETÖ ile mücadeleyi tenkit ederken ise şu gerçekleri hesaba katarak buna yeltenmek lazım:
FETÖ asla dini bir cemaat değildi.
Aksine, çok iyi kurgulanan, planlanan, dünyanın en kesif olarak bilinen, gizli servis ve devletleri tarafından support edilen bir istihbarat ve operasyon örgütüdür.
Netice de ordunun içinden ilk etapta ulaşılan üst rütbeli subaylar, subay ve astsubaylar ayıklandığından hemen sonra, Türkiye ilk sınır ötesi operasyonunu büyük bir başarı ile icra etmiş, Terör ile mücadelede ise efsaneler yazmıştır ve yazmaya devam ediyor.
Elbette ki MİT'in de gerçekten milli olmasının bu başarılarda payı tartışma konusu dahi olamaz.
Tüm bu gerçeklerin içinde, FETÖ'nün, aynı zamanda da Ehli Sünnet ve Cemaat anlayışlı, Türk/İslam mevhumunu ortadan kaldırmak ve yerine, hristiyan usülü ve Protestan vari bir dini getirme çabası içinde olduğu da asla unutulmaması gereken bir hakikattır.
Evet, FETÖ, sadece devlet yapımıza kasteden bir örgüt değil, İslam anlayışımıza da kast eden bir ihanet yuvasıdır.
Maalesef hemen her gün de görüyoruz ki, bu çete halen bir şekilde aktif.
Müebbet yemiş darbecilerin salıverilmesi, aktif olarak darbeye katkı sağlayanların salıverilmesi, hüküm giymiş, ya da firari FETÖcülerin masum sevgi pıtırcıkları olarak gösterilme çabaları, bize bunu her daim gösteriyor.
Ez cümle,
15 Temmuz, çok geniş bir konsorsiyumun, ellerinde tuttukları hazır bir örgüt marifeti ile hem demokratik irademizi, hem devletimizi, hem maneviyatımızı istila etme girişimi idi.
Gelinen noktada ise bu ihanet çetesinin, kimlerle beraber olduğunu, iş tuttuğunu, Kemalist geçinen kimilerinin bunu kisve olarak kullandığını, solcu, sağcı, bilmem neci olduklarını bildiklerimizin bile aslında FETÖcü olduğunu gördük.
Yakın tarihimizdeki birçok menfur olayın gerçek yüzünü gördük.
Elbette ki devletimiz, elde ettiği bilgilere sürekli genişleyen araştırma ve operasyonlar yapmakta.
Bunların sonuçlarını da ille de göreceğiz.
Ve evet, bu örgüt ve 15 Temmuz gecesi bizi devlet ve millet olarak daha çok meşgul edecek.
Bu olay, tam olarak ne zaman biter/biter mi, bilemem.
Sanırım bu gerçek ile de yaşamak zorunda kalacağız!
Bu vesile ile, bir kere daha Aziz şehidlerimize Allahtan Rahmet, kederli ailelerine sabırlar, Gazilerimize ise şifalar diliyorum.
Allah bu millete bir daha böyle bir ihanet girişimi yaşatmasın.
Bir diğer yazımızda buluşmak ümidi ve dua ile Vesselam
O günü aktif olarak yaşayanlar, sokaklarda, caddelerde alçaklara karşı koyanlar, yine o geceyi yaşacak, hüzün, öfke, gurur duyguları iç içe olacak, boğazlar düğümlenecek, gözler nemlenecek.
Şehid yakınlarının ciğerleri bir kez daha yanacak.
Gazilerin yaraları bir kez daha depreşecek.
Millet, vatan, hürriyet sevdalıları, canları, Malları pahasına savundukları demokrasinin farklı gururunu yaşarken, o lanet geceden nemalanmak isteyenler, medet umanlar ise yine öfke nöbetleri geçirecek ve içlerindeki tüm iğrençlikleri kusmaya yer, meydan ve platform arayacak ve eminim ki bulacaklarda.
15 Temmuz vatan sevdalıları için, gece uykularının haram olduğu gece.
Her an teyakkuzda olma bilinci ile gece/gündüz demeden, hazır kıta beklemenin başladığı gece 15 Temmuz gecesi.
Ancak bu 15 Temmuz gecesi, tam olarak ne idi?
Basit bir darbe girişimi mi?
Gözü dönmüş birkaç şakirtin cinnet geçirmesi mi?
Zinhar.
Eski ABD güvenlik danışmanı olan John Bolton, bir gazeteye işinin tarifini yaparken:
"Başka ülkelerde darbe planlayıcısı" olarak ifade etti.
Ne zaman?
Bugün.
Şimdi ise şu soruyu sormak lazım geliyor;
1960'lardan itibaren, FETÖ'yü ilmek ilmek işleyen, büyük paralar ve zahmetler harcayarak, Devleti infiltre eden, kılcal damarlarına kadar sızdıranlar, bir anda tüm bu kazanımlardan, bir hiç uğruna vazgeçer miydi/vazgeçti mi?
Hayır!
15 Temmuz gecesi, emperyalist güçlerin, Türkiye'yi istila etme başlangıcı idi.
Sınırlarımızın ardında, PKK'nın, El Kaide'nin, Haşdi Şabi'nin, Kıbrıs Rum kesiminde onbinlerce İngiliz askerinin, ABD üslerinde Amerikan askerlerinin, hazır beklediklerini bugün biliyoruz.
Darbe girişiminin ise hiç de beklenmedik bir şekilde, halkın çok geniş katılımı ile, Ordunun içinde, tahmin etmedikleri kadar, Anayasal düzene bağlı vatan evlatlarının varlığı ve bu unsurların darbecilere karşı koyması ile bertaraf edildiğinde, bu istila planı çöktü.
Çökmesine çöktü de ardında neler bıraktı.
Her yönüyle bir dilemma.
Başta, millet ordusuna kem gözlere bakmaya başlasa da bu durum çok çabuk bertaraf oldu.
Çünkü milletimiz, darbe girişimini ordunun değil, üniformalı bir takım haydut/hain tarafından yapıldığını çok çabuk anladı.
Ancak, geride kalan sorunlar vardı ve var.
Kim FETÖcü, kim FETÖcü değil, FETÖ nerde, ne kadar aktif, bu ve bu gibi soru ve sorunlar, maalesef günümüze kadar mevcudiyetini, arttırarak korumakta.
FETÖ ile mücadelenin kolay ve kısa olmayacağını, ilk günden beri söyleyenlerden biriyim.
Bugün de bu düşünceye sahibim.
Çünkü başlarında yapılan bir benzetme/tarif beni o gün de rahatsız etti, bugün de rahatsız ediyor.
Belki toplumsal barışı korumak adına söylenmişti; Altı ibadet, ortası ticaret, üstü ihanet, sözü.
Ancak bu örgütün komplesinin ihanet olduğu gerçeğini saptırdı.
Aradan geçen bunca sene ve olaylardan sonra gördük ki, neresinde olursa olsun, pişman bir FETÖcü yoktur, fırsat kollayan FETÖcü vardır.
Bu dün de böyle idi, bugün de böyle.
FETÖ ile mücadeleyi tenkit ederken ise şu gerçekleri hesaba katarak buna yeltenmek lazım:
FETÖ asla dini bir cemaat değildi.
Aksine, çok iyi kurgulanan, planlanan, dünyanın en kesif olarak bilinen, gizli servis ve devletleri tarafından support edilen bir istihbarat ve operasyon örgütüdür.
Netice de ordunun içinden ilk etapta ulaşılan üst rütbeli subaylar, subay ve astsubaylar ayıklandığından hemen sonra, Türkiye ilk sınır ötesi operasyonunu büyük bir başarı ile icra etmiş, Terör ile mücadelede ise efsaneler yazmıştır ve yazmaya devam ediyor.
Elbette ki MİT'in de gerçekten milli olmasının bu başarılarda payı tartışma konusu dahi olamaz.
Tüm bu gerçeklerin içinde, FETÖ'nün, aynı zamanda da Ehli Sünnet ve Cemaat anlayışlı, Türk/İslam mevhumunu ortadan kaldırmak ve yerine, hristiyan usülü ve Protestan vari bir dini getirme çabası içinde olduğu da asla unutulmaması gereken bir hakikattır.
Evet, FETÖ, sadece devlet yapımıza kasteden bir örgüt değil, İslam anlayışımıza da kast eden bir ihanet yuvasıdır.
Maalesef hemen her gün de görüyoruz ki, bu çete halen bir şekilde aktif.
Müebbet yemiş darbecilerin salıverilmesi, aktif olarak darbeye katkı sağlayanların salıverilmesi, hüküm giymiş, ya da firari FETÖcülerin masum sevgi pıtırcıkları olarak gösterilme çabaları, bize bunu her daim gösteriyor.
Ez cümle,
15 Temmuz, çok geniş bir konsorsiyumun, ellerinde tuttukları hazır bir örgüt marifeti ile hem demokratik irademizi, hem devletimizi, hem maneviyatımızı istila etme girişimi idi.
Gelinen noktada ise bu ihanet çetesinin, kimlerle beraber olduğunu, iş tuttuğunu, Kemalist geçinen kimilerinin bunu kisve olarak kullandığını, solcu, sağcı, bilmem neci olduklarını bildiklerimizin bile aslında FETÖcü olduğunu gördük.
Yakın tarihimizdeki birçok menfur olayın gerçek yüzünü gördük.
Elbette ki devletimiz, elde ettiği bilgilere sürekli genişleyen araştırma ve operasyonlar yapmakta.
Bunların sonuçlarını da ille de göreceğiz.
Ve evet, bu örgüt ve 15 Temmuz gecesi bizi devlet ve millet olarak daha çok meşgul edecek.
Bu olay, tam olarak ne zaman biter/biter mi, bilemem.
Sanırım bu gerçek ile de yaşamak zorunda kalacağız!
Bu vesile ile, bir kere daha Aziz şehidlerimize Allahtan Rahmet, kederli ailelerine sabırlar, Gazilerimize ise şifalar diliyorum.
Allah bu millete bir daha böyle bir ihanet girişimi yaşatmasın.
Bir diğer yazımızda buluşmak ümidi ve dua ile Vesselam
Yasal Uyarı : Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Gün Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir. Ayrıntılar için lütfen tıklayınız.
Cemal KAŞIK