300 Milyar çelişkileri
Bay Kemal, her fırsatta Londra'dan bulduğunu iddia ettiği bir fantom 300 Milyar dolardan bahsedip duruyor.
Bir restoranda yapılmış görüşmeleri?!?!
Pardon ama, bu ne ciddiyetsizliktir ki, böyle bir meblağının görüşmeleri, ofislerde, resmi/kurumsal bir ortamda değil de X bir restoran köşeleri de yapılır?
Güvenilir, ciddi hiçbir kurum böyle bir şeyi asla yapmaz, hele de kayıtsız, belgesiz, şartnamesiz, mukavelesiz hiç yapmaz.
Bu jargon daha çok tefeci mafyasının, uyuşturucu mafyasının jargonu, usulüdür.
Nitekim Bay Kemal de bir TV programında, bu paranın temiz para olduğunu ama uyuşturucu baronlarının parası olduğunu beyan etti, etti yani.
Birinci paradoks bu: Temiz para, uyuşturucu baronlarının parası.
Böyle bir para, artık nasıl yemiz oluyorsa artık, ben bilemedim şimdi.
Gelelim diğer bir çelişkiye, paradoksa.
Uluslararası ciddi yatırımcılar, yatırım yapacakları yerde ne ararlar?
Birincisi, güvence ortamı ararlar.
Yani yatırım yapacakları ülkedeki güvenirliğe, hükümetin, devletin güvenirliğine bakarlar.
Peki, daha bir kaç ay önce ve ondan önce de ve de defaatle, Bay Kemal, yurtdışında "Türkiye ye yatırım yapmayın, can güvenliğiniz dahi yok, mal güvenliğiniz yok" diye akla ziyan beyanatlar vermemiş miydi?
Evet vermişti.
E şimdi adama sormazlar mı, bizden para istiyorsun da, sen yatırım yapmayın dememiş miydin diye?
Sorarlar.
Yine Bay Kemal ve de defalarca, mesela Kanal İstanbul projesinde, müstakbel yatırımcıları tehdit etti mi, etmedi mi?
Marmaray, Avrasya, üçüncü köprü, Kuzey Marmara Otoyolu, Orhan Gazi köprüsü, Çanakkale köprüsü yatırımcılarını, iktidara gelirsek hepsini kamulaştıracağız, yani çökeceğiz diye tehdit etti mi, etmedi mi?
Etti!
Şimdi tüm bunlar ortada iken, ciddi yatırımcılar da gelip iktidara gelirsen, sana 300 Milyar dolar yatırım ile geleceğiz dediler, öyle mi?
Peki bunları deli mi kovalıyor?
Tecavüzcüsüne aşık mı olmuşlar?
Bunların hepsi tam bir paradoks değil de nedir, Allah aşkına?
İkinci olarak, uluslararası ciddi yatırımcılar, istikrar ararlar.
Peki, şimdi bir yanda, 20 senedir istikrarı in garantörü, kalkınma ve gelişmenin adeta simgesi haline gelen AK Partisi hükümeti var.
Reform üstüne reform yaparak rüştünü çoktan ispat etmiş bir hükümet ve lideri var.
Diğer yandan ise Türkiye'nin en vahim kurumu olan SSK'yı batırmış, becerikliliği böylece tescil edilmiş bir Bay Kemal, yönettikleri belediyeleri iflas ettiren, borç batağına sokan, rüşvet ve yolsuzluklar ile aşina hale gelmiş bir CHP var.
Siz olsanız, kiminle çalışırsınız?
Bu soruyu, kendi kendinize, objektif ce ideolojik sebepsiz cevaplayınız lütfen, netice bellidir.
Üçüncü olarak, ciddi yatırımcılar, yatırımları karşılığında elbette kazanmak ister.
Uluslararası yatırımcıların gurusu Marc Mobius, daha geçen hafta, Türkiye ye yatırım yapmanın karlı olduğunu ve bunun devam edeceği yönünde konuştu.
Bu adam öyle boş konuşan, tecrübesiz altyapısı olmayan biri değil, ki bizde bunlardan geçilmiyor.
Tam tersi, Marc Mobius, ciddi araştırmalar yapan, analizler yapan, bunların neticelerinde konuşan, saygın ve uluslararası finans dünyasında ismi olan, sözü dinlenen birisi.
Peki Türkiye hakkında neden bu kadar net konuştu, konuşuyor?
Çünkü realiteler, rakamlar ortada da ondan.
Bunu başaran da Ak Partisi hükümetleri.
Şimdi karneler ortada.
Paradokslar ortada.
Durum böyle iken, bu masallara inanan, neye göre inanabiliyor, bunu da ben anlamıyorum doğrusu.
Hele de, "Bu para, tam demokrasi geldikten sonra, hukuk, adalet tesis edildikten sonra gelecek" diye bir beyanda bulundu, Özgür Özel.
Bundan sonra, ki bu açıklama tamamen bir dönme manevrasıdır, ortamı yumuşatma, yalanı ılımlaştırma beyanıdır, bundan sonra inanabiliyor olanlara, daha da şaşmaz lazım.
Aslında ne böyle bir para var ne de yatırımcılar var.
Farz edelim ki var.
Peki, o zaman derhal, derhal, Bay Kemalin bu meblağ karşılığında, neler vadettiğini, ne tavizler verdiğini, şeffaf bir şekilde, belgeleri ise, tabii varsa, açıklaması lazımdır.
Aksi takdirde, bu 300 Milyar dolar meselesi, tam bir balon olarak, bir yalan olarak kayıtlara geçecektir.
Dipnot:
Merdan Yanardağı, iki gün evvel, ciddi ciddi, istihbarat aldığını (kaynağı belirsiz), bu istihbaratın doğrultusunda, hileli seçim pusulaları basılacağını, bunlarda, Sayın Erdoğan'a verilen oyların kalıcı olacağını, diğer mühürlerin ise, saat 17 den sonra silineceğini iddia etti.
Ciddi ciddi söyledi bunları!
Yani zaman ayarlı bir kağıt?!
Kimse kusura bakmasın ama bu olsa olsa, deli zırvası olur.
Hatta başka bir iddia ise Çamlıca Kulesi ile alakalı ve yine aynı cepheden geliyor:
O da şu, Çamlıca kulesinden tüm ülkeye, değişik dalgalar yayınlanacak ve insanlar istem dışı olsa da, Sayın Erdoğan a oy verecekler.
Yahu akıl var, mantık var, böyle bir şey nasıl iddia edilir?
Böyle bir şeye, kim inanır?
Resmen çıldırmışlık hali bu.
Bu vesile ile tüm sevgili okurlarımızın Mübarek Ramazan Bayramını kutlar, nice Bayramlara erişmelerini dilerim.
Bir diğer yazımızda buluşmak ümidi ve dua ile Vesselam
Bir restoranda yapılmış görüşmeleri?!?!
Pardon ama, bu ne ciddiyetsizliktir ki, böyle bir meblağının görüşmeleri, ofislerde, resmi/kurumsal bir ortamda değil de X bir restoran köşeleri de yapılır?
Güvenilir, ciddi hiçbir kurum böyle bir şeyi asla yapmaz, hele de kayıtsız, belgesiz, şartnamesiz, mukavelesiz hiç yapmaz.
Bu jargon daha çok tefeci mafyasının, uyuşturucu mafyasının jargonu, usulüdür.
Nitekim Bay Kemal de bir TV programında, bu paranın temiz para olduğunu ama uyuşturucu baronlarının parası olduğunu beyan etti, etti yani.
Birinci paradoks bu: Temiz para, uyuşturucu baronlarının parası.
Böyle bir para, artık nasıl yemiz oluyorsa artık, ben bilemedim şimdi.
Gelelim diğer bir çelişkiye, paradoksa.
Uluslararası ciddi yatırımcılar, yatırım yapacakları yerde ne ararlar?
Birincisi, güvence ortamı ararlar.
Yani yatırım yapacakları ülkedeki güvenirliğe, hükümetin, devletin güvenirliğine bakarlar.
Peki, daha bir kaç ay önce ve ondan önce de ve de defaatle, Bay Kemal, yurtdışında "Türkiye ye yatırım yapmayın, can güvenliğiniz dahi yok, mal güvenliğiniz yok" diye akla ziyan beyanatlar vermemiş miydi?
Evet vermişti.
E şimdi adama sormazlar mı, bizden para istiyorsun da, sen yatırım yapmayın dememiş miydin diye?
Sorarlar.
Yine Bay Kemal ve de defalarca, mesela Kanal İstanbul projesinde, müstakbel yatırımcıları tehdit etti mi, etmedi mi?
Marmaray, Avrasya, üçüncü köprü, Kuzey Marmara Otoyolu, Orhan Gazi köprüsü, Çanakkale köprüsü yatırımcılarını, iktidara gelirsek hepsini kamulaştıracağız, yani çökeceğiz diye tehdit etti mi, etmedi mi?
Etti!
Şimdi tüm bunlar ortada iken, ciddi yatırımcılar da gelip iktidara gelirsen, sana 300 Milyar dolar yatırım ile geleceğiz dediler, öyle mi?
Peki bunları deli mi kovalıyor?
Tecavüzcüsüne aşık mı olmuşlar?
Bunların hepsi tam bir paradoks değil de nedir, Allah aşkına?
İkinci olarak, uluslararası ciddi yatırımcılar, istikrar ararlar.
Peki, şimdi bir yanda, 20 senedir istikrarı in garantörü, kalkınma ve gelişmenin adeta simgesi haline gelen AK Partisi hükümeti var.
Reform üstüne reform yaparak rüştünü çoktan ispat etmiş bir hükümet ve lideri var.
Diğer yandan ise Türkiye'nin en vahim kurumu olan SSK'yı batırmış, becerikliliği böylece tescil edilmiş bir Bay Kemal, yönettikleri belediyeleri iflas ettiren, borç batağına sokan, rüşvet ve yolsuzluklar ile aşina hale gelmiş bir CHP var.
Siz olsanız, kiminle çalışırsınız?
Bu soruyu, kendi kendinize, objektif ce ideolojik sebepsiz cevaplayınız lütfen, netice bellidir.
Üçüncü olarak, ciddi yatırımcılar, yatırımları karşılığında elbette kazanmak ister.
Uluslararası yatırımcıların gurusu Marc Mobius, daha geçen hafta, Türkiye ye yatırım yapmanın karlı olduğunu ve bunun devam edeceği yönünde konuştu.
Bu adam öyle boş konuşan, tecrübesiz altyapısı olmayan biri değil, ki bizde bunlardan geçilmiyor.
Tam tersi, Marc Mobius, ciddi araştırmalar yapan, analizler yapan, bunların neticelerinde konuşan, saygın ve uluslararası finans dünyasında ismi olan, sözü dinlenen birisi.
Peki Türkiye hakkında neden bu kadar net konuştu, konuşuyor?
Çünkü realiteler, rakamlar ortada da ondan.
Bunu başaran da Ak Partisi hükümetleri.
Şimdi karneler ortada.
Paradokslar ortada.
Durum böyle iken, bu masallara inanan, neye göre inanabiliyor, bunu da ben anlamıyorum doğrusu.
Hele de, "Bu para, tam demokrasi geldikten sonra, hukuk, adalet tesis edildikten sonra gelecek" diye bir beyanda bulundu, Özgür Özel.
Bundan sonra, ki bu açıklama tamamen bir dönme manevrasıdır, ortamı yumuşatma, yalanı ılımlaştırma beyanıdır, bundan sonra inanabiliyor olanlara, daha da şaşmaz lazım.
Aslında ne böyle bir para var ne de yatırımcılar var.
Farz edelim ki var.
Peki, o zaman derhal, derhal, Bay Kemalin bu meblağ karşılığında, neler vadettiğini, ne tavizler verdiğini, şeffaf bir şekilde, belgeleri ise, tabii varsa, açıklaması lazımdır.
Aksi takdirde, bu 300 Milyar dolar meselesi, tam bir balon olarak, bir yalan olarak kayıtlara geçecektir.
Dipnot:
Merdan Yanardağı, iki gün evvel, ciddi ciddi, istihbarat aldığını (kaynağı belirsiz), bu istihbaratın doğrultusunda, hileli seçim pusulaları basılacağını, bunlarda, Sayın Erdoğan'a verilen oyların kalıcı olacağını, diğer mühürlerin ise, saat 17 den sonra silineceğini iddia etti.
Ciddi ciddi söyledi bunları!
Yani zaman ayarlı bir kağıt?!
Kimse kusura bakmasın ama bu olsa olsa, deli zırvası olur.
Hatta başka bir iddia ise Çamlıca Kulesi ile alakalı ve yine aynı cepheden geliyor:
O da şu, Çamlıca kulesinden tüm ülkeye, değişik dalgalar yayınlanacak ve insanlar istem dışı olsa da, Sayın Erdoğan a oy verecekler.
Yahu akıl var, mantık var, böyle bir şey nasıl iddia edilir?
Böyle bir şeye, kim inanır?
Resmen çıldırmışlık hali bu.
Bu vesile ile tüm sevgili okurlarımızın Mübarek Ramazan Bayramını kutlar, nice Bayramlara erişmelerini dilerim.
Bir diğer yazımızda buluşmak ümidi ve dua ile Vesselam
Yasal Uyarı : Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Gün Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir. Ayrıntılar için lütfen tıklayınız.