2017 biterken…
Ama Türkiye böyle mi? Ülkemizde gündemin bir gün dahi sakin geçmesi mümkün mü? Değil, maalesef değil. İlle de bir yerlerden çatlak sesler çıkacak. İlle de birileri, muhalefet yaptıklarını sanarak ihanete varana kadar her şeyi deneyecek.
Son olarak 696. KHK’nın 121. Maddesi, özellikle de sol cenahın diline peselenk oldu
Avrupadan kaçak hain Can Dündar, burada CHP, ‘vay efendim, siz halka vur yetkisi verdiniz’ manasında çıkışlar yaptılar. Hatta bir vakitler Sayın Cumhurbaşkanının yakın ve yol arkadaşlığını yapan Abdullah Gül, bile kaygılı imiş!
Hayırdır Sayın Gül? Siz niçin kaygılandınız? Hadi Sol gürûhun ebedi Darbe fantezileri var. Kaygılanmaları gayet doğal. 15 Temmuz onlara kabus oldu. Halk çıplak eller ile darbeye direnmiş, sonunda da püskürtmüştü. Çıplak elle.
Şimdi hadi bunlar, bir daha denersek, halkın daha şiddetli tepkileri ile karşılaşacağız diye korkuyorlar. Da, sayın Gül, sen neden korkuyorsun? Senin kaygın neden?
Tamam anladık, İngiltere’nin Emri, ABD’nin kavli ile 2019 da, eski dostun Recep Tayyip Erdoğan’a karşı Blok adayı olacaksın. Ancak şunu bilmende fayda var Sayın Gül, sana olan tahammülümüzün sınırı, seni sen yapan, sana kardeşim diye hitap ederek, hiçbir canlının kolay kolay vazgeçemeyeceği Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığını ikram eden Sayın Erdoğan’a olan sevgimiz kadardır. Yani kerameti kendinden bilmeyesin Sayın Gül, ihanet ettiğin, defalarca arkadan vurduğun Sayın Erdoğan’ın yüzü hürmetine, biz sana ancak katlandık!
Şimdi tekrar soruyorum: Bu KHK seni niçin kaygılandırdı? İlerde planladığınız yeni bir şeyler mi var ki, korktun?
Şimdi bu KHK’nın çıkma sebebine bir bakalım; 15 Temmuz da, kendini siper eden vatan evlatlarını korumak için çıktı bu KHK. Şimdi bir çok solak ‘…ama AB..’ diyecek!
Hemen cevap vereyim: Alman Anayasının 20. Maddesinin 4 bendinde 'Darbe girişiminde bulunanlara tüm Almanların iğrenme hakkı vardır' der. Yani sevgili okullarım, adamlar bu hakkı Anayasalarına katmışlar. Yani, darbecilere direnmek Anayasal bir hak. Bizim Anayasamız ise Darbeciler tarafından yazılmış bir Anayasa. Şimdi şu muasır medeniyetler niçin bu duruma gelmiş, biraz daha iyi anlıyoruz.
Bizim ülkemizde hatta bir Ana muhalefet vekili olacak zat: ‘Bu yasa -yeteri kadar itim var, keyfime göre üstünüze salarım yasasıdır’ diyecek kadar çukurlaşmıştır.
Kötü söz sahibinindir ve ben şahsım adına bu sözü sahibine aynen iade ediyorum. Ancak bu zat 15 Temmuz da canını hiçe sayarak, ülkesini, demokrasisini ve hür iradesini müdafaa eden tüm vatan evlatlarına hakaret etmiştir. Bu, dokunulmazlık ile ört pas edilecek bir şey değildir. Dolayısı ile Savcıları, TBMM başkanlığını acil göreve çağırıyorum.. Necip Türk Milletine hiç kimse hakaret etme özgürlüğüne sahip değildir! Hele de iş bu milletin vekili olduğunu iddia edip, bu milletin maaşını alan biri hiç değildir!
Nedir sizi geçmiş bir vaka için çıkmış bir yasadan ötürü korkutan? Eğer bir daha böylesi bir alçaklık düşünüyorsanız korkun zaten. Şeytan azapta gerek. Vatana ihanet eden, ajanlık eden Enis Berberoğlu için adalet yürüyüşü yaptınız, tek tip kıyafet meselesi için, ‘insan hakları’ çığlıkları atıyorsunuz da:
O katil sürüsünün, şehid ettiği, sakat bıraktığı insanların hakları nerde kalıyor? O insanların hakları mı yok? Yoksa sizin gözünüzde insan mı değiller?
Ama tabii ki de değiller. Sizin gözünüzde onlar -İt sürüsü- öyle ya. CHP Lideri daha birkaç gün önce 2019 da oy hedefini %60 ve üstü olarak telaffuz etti. Allah aşkına! Bu kafa ile mi alacaksınız o oyları? Darbeci zihniyetinizle mi? İnsanlara hakaret ederek mi? Kendinizi üstün görüp, sizin gibi düşünmeyenleri ötekileştirerek mi? Bu kafa ile siz Meclis dışı kalırsanız şaşmayın!
Ve şimdi özellikle bu 2017 de olup bitenlere bir bakalım: Ne oldu aslında?
Şu oldu: Batıyı önemsemekten, herşeyin ölçüsü olarak görmekten vazgeçtik. Bunun yerine, kendi coğrafyamıza, kardeş ülkelere, komşularımıza, Dinen bağlı olduğumuz milletlere konsantre olduk. Bunun mükafatını BM’de, Suriye konusunda aldık! Hem de ABD’nin tüm tehditlerine ve zorbalıklarına rağmen. Evet, evet, lider bir ülke olduk, bir Süper güç!
Eğer 1998 senesinin Şubatında, Rahmetli Erbakan’ın Başbakanlığını, postmodern bir darbe ile engellememiş olsalardı, D8 projesi gelişseydi, bu durumu 18 yıl önce yaşayacaktık. Bunu gördüler! Holdingler, dolayısı ile Medya, Sahte Askerler ve darbeci zihniyetindeki siyasetçiler ile engellediler.
Ancak bugün artık, mızrak çuvala sığmıyor! Bugün gelinen noktayı da, gezi olaylarından başlayarak, 15 Temmuz ihaneti ne varana kadar ellerinde ne varsa öne sürerek engellemeye çalıştılar. Ve halen de tüm güçleri ile saldırıyorlar.
Koca yıl boyu, başta Almanya olmak üzere, Tüm Avrupa adeta hücum etti. Lakin baktılar ve gördüler ki, olmuyor, olmayacak. Şimdi ise yeniden, ‘durum düzeltme’ oyunlarına başvuracaklar. Almanya, Hollanda ve Bulgaristan buna başladı bile. Hayır, hor görmemek gerekir. Çünkü onlar sadece çıkarlarına bakarlar ve Ortadoğu’nun, hatta İslam devletlerinin Lideri konumundaki ülkemize ters düşmek hiç de işlerine gelmiyor. Çünkü Batının ve özellikle Alman şirketlerinin bu ülkelerde hiç de küçümsenmeyecek kadar ticari münasebetleri var!
Yani şimdi ‘yeniden dost olalım’ çabaları, tabiri caizse tamamen duygusal! Yoksa Almanlar silahlarını, araçlarını, teknolojilerini nasıl pazarlarlar? Yani artık Türkiye’yi sadece Türkiye olarak görmüyor, bir çağrıda 50 ülkeyi bir araya getiren ve birleştirebilen bir lider olarak görüyorlar!
Bugün Sigmar Gabriel; ‘Türkiye için Brexit mukavelesi bir örnek olabilir’ diyorsa, bunu yukarıda belirttiğim konulardan dolayı söylemiştir. Evet Sayın Gabriel, biz de şöyle diyelim: Karşılıklı gümrükleri kaldıralım, vize meselesini de kaldıralım, şöyle bir aynı göz hizasında oturup görüşelim. Karşılıklı çıkarlarımızı, bu şartlar altında masaya yatıralım. Tabii bu mesele diğer tüm AB ve batı için geçerli olmalı!
Karşınızda eğilip bükülen Türkiye ebediyete kadar yok oldu beyler! Yeni ve Süper güç bir Türkiye var! Ortadoğu ve İslam coğrafyasının Lideri Türkiye Cumhuriyeti!
2018 nihayetine yaklaşıyor!
Yazmaya başladığımdan beri, teveccüh gösterip okuma nezaketinde bulunan herbirinize yürekten teşekkürler ediyorum. Var olunuz efendim! Saygılarımı sunuyorum. 2018 yılının, her birinize, mutluluk, refah ve sıhhat getirsin. Ülkemizin durdurulmayan şahlanışını, kalkınmasını, daim etsin yüce Allah!
Bir diğer yazımızda buluşmak ümidi ve dua ile Vesselam
Son olarak 696. KHK’nın 121. Maddesi, özellikle de sol cenahın diline peselenk oldu
Avrupadan kaçak hain Can Dündar, burada CHP, ‘vay efendim, siz halka vur yetkisi verdiniz’ manasında çıkışlar yaptılar. Hatta bir vakitler Sayın Cumhurbaşkanının yakın ve yol arkadaşlığını yapan Abdullah Gül, bile kaygılı imiş!
Hayırdır Sayın Gül? Siz niçin kaygılandınız? Hadi Sol gürûhun ebedi Darbe fantezileri var. Kaygılanmaları gayet doğal. 15 Temmuz onlara kabus oldu. Halk çıplak eller ile darbeye direnmiş, sonunda da püskürtmüştü. Çıplak elle.
Şimdi hadi bunlar, bir daha denersek, halkın daha şiddetli tepkileri ile karşılaşacağız diye korkuyorlar. Da, sayın Gül, sen neden korkuyorsun? Senin kaygın neden?
Tamam anladık, İngiltere’nin Emri, ABD’nin kavli ile 2019 da, eski dostun Recep Tayyip Erdoğan’a karşı Blok adayı olacaksın. Ancak şunu bilmende fayda var Sayın Gül, sana olan tahammülümüzün sınırı, seni sen yapan, sana kardeşim diye hitap ederek, hiçbir canlının kolay kolay vazgeçemeyeceği Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığını ikram eden Sayın Erdoğan’a olan sevgimiz kadardır. Yani kerameti kendinden bilmeyesin Sayın Gül, ihanet ettiğin, defalarca arkadan vurduğun Sayın Erdoğan’ın yüzü hürmetine, biz sana ancak katlandık!
Şimdi tekrar soruyorum: Bu KHK seni niçin kaygılandırdı? İlerde planladığınız yeni bir şeyler mi var ki, korktun?
Şimdi bu KHK’nın çıkma sebebine bir bakalım; 15 Temmuz da, kendini siper eden vatan evlatlarını korumak için çıktı bu KHK. Şimdi bir çok solak ‘…ama AB..’ diyecek!
Hemen cevap vereyim: Alman Anayasının 20. Maddesinin 4 bendinde 'Darbe girişiminde bulunanlara tüm Almanların iğrenme hakkı vardır' der. Yani sevgili okullarım, adamlar bu hakkı Anayasalarına katmışlar. Yani, darbecilere direnmek Anayasal bir hak. Bizim Anayasamız ise Darbeciler tarafından yazılmış bir Anayasa. Şimdi şu muasır medeniyetler niçin bu duruma gelmiş, biraz daha iyi anlıyoruz.
Bizim ülkemizde hatta bir Ana muhalefet vekili olacak zat: ‘Bu yasa -yeteri kadar itim var, keyfime göre üstünüze salarım yasasıdır’ diyecek kadar çukurlaşmıştır.
Kötü söz sahibinindir ve ben şahsım adına bu sözü sahibine aynen iade ediyorum. Ancak bu zat 15 Temmuz da canını hiçe sayarak, ülkesini, demokrasisini ve hür iradesini müdafaa eden tüm vatan evlatlarına hakaret etmiştir. Bu, dokunulmazlık ile ört pas edilecek bir şey değildir. Dolayısı ile Savcıları, TBMM başkanlığını acil göreve çağırıyorum.. Necip Türk Milletine hiç kimse hakaret etme özgürlüğüne sahip değildir! Hele de iş bu milletin vekili olduğunu iddia edip, bu milletin maaşını alan biri hiç değildir!
Nedir sizi geçmiş bir vaka için çıkmış bir yasadan ötürü korkutan? Eğer bir daha böylesi bir alçaklık düşünüyorsanız korkun zaten. Şeytan azapta gerek. Vatana ihanet eden, ajanlık eden Enis Berberoğlu için adalet yürüyüşü yaptınız, tek tip kıyafet meselesi için, ‘insan hakları’ çığlıkları atıyorsunuz da:
O katil sürüsünün, şehid ettiği, sakat bıraktığı insanların hakları nerde kalıyor? O insanların hakları mı yok? Yoksa sizin gözünüzde insan mı değiller?
Ama tabii ki de değiller. Sizin gözünüzde onlar -İt sürüsü- öyle ya. CHP Lideri daha birkaç gün önce 2019 da oy hedefini %60 ve üstü olarak telaffuz etti. Allah aşkına! Bu kafa ile mi alacaksınız o oyları? Darbeci zihniyetinizle mi? İnsanlara hakaret ederek mi? Kendinizi üstün görüp, sizin gibi düşünmeyenleri ötekileştirerek mi? Bu kafa ile siz Meclis dışı kalırsanız şaşmayın!
Ve şimdi özellikle bu 2017 de olup bitenlere bir bakalım: Ne oldu aslında?
Şu oldu: Batıyı önemsemekten, herşeyin ölçüsü olarak görmekten vazgeçtik. Bunun yerine, kendi coğrafyamıza, kardeş ülkelere, komşularımıza, Dinen bağlı olduğumuz milletlere konsantre olduk. Bunun mükafatını BM’de, Suriye konusunda aldık! Hem de ABD’nin tüm tehditlerine ve zorbalıklarına rağmen. Evet, evet, lider bir ülke olduk, bir Süper güç!
Eğer 1998 senesinin Şubatında, Rahmetli Erbakan’ın Başbakanlığını, postmodern bir darbe ile engellememiş olsalardı, D8 projesi gelişseydi, bu durumu 18 yıl önce yaşayacaktık. Bunu gördüler! Holdingler, dolayısı ile Medya, Sahte Askerler ve darbeci zihniyetindeki siyasetçiler ile engellediler.
Ancak bugün artık, mızrak çuvala sığmıyor! Bugün gelinen noktayı da, gezi olaylarından başlayarak, 15 Temmuz ihaneti ne varana kadar ellerinde ne varsa öne sürerek engellemeye çalıştılar. Ve halen de tüm güçleri ile saldırıyorlar.
Koca yıl boyu, başta Almanya olmak üzere, Tüm Avrupa adeta hücum etti. Lakin baktılar ve gördüler ki, olmuyor, olmayacak. Şimdi ise yeniden, ‘durum düzeltme’ oyunlarına başvuracaklar. Almanya, Hollanda ve Bulgaristan buna başladı bile. Hayır, hor görmemek gerekir. Çünkü onlar sadece çıkarlarına bakarlar ve Ortadoğu’nun, hatta İslam devletlerinin Lideri konumundaki ülkemize ters düşmek hiç de işlerine gelmiyor. Çünkü Batının ve özellikle Alman şirketlerinin bu ülkelerde hiç de küçümsenmeyecek kadar ticari münasebetleri var!
Yani şimdi ‘yeniden dost olalım’ çabaları, tabiri caizse tamamen duygusal! Yoksa Almanlar silahlarını, araçlarını, teknolojilerini nasıl pazarlarlar? Yani artık Türkiye’yi sadece Türkiye olarak görmüyor, bir çağrıda 50 ülkeyi bir araya getiren ve birleştirebilen bir lider olarak görüyorlar!
Bugün Sigmar Gabriel; ‘Türkiye için Brexit mukavelesi bir örnek olabilir’ diyorsa, bunu yukarıda belirttiğim konulardan dolayı söylemiştir. Evet Sayın Gabriel, biz de şöyle diyelim: Karşılıklı gümrükleri kaldıralım, vize meselesini de kaldıralım, şöyle bir aynı göz hizasında oturup görüşelim. Karşılıklı çıkarlarımızı, bu şartlar altında masaya yatıralım. Tabii bu mesele diğer tüm AB ve batı için geçerli olmalı!
Karşınızda eğilip bükülen Türkiye ebediyete kadar yok oldu beyler! Yeni ve Süper güç bir Türkiye var! Ortadoğu ve İslam coğrafyasının Lideri Türkiye Cumhuriyeti!
2018 nihayetine yaklaşıyor!
Yazmaya başladığımdan beri, teveccüh gösterip okuma nezaketinde bulunan herbirinize yürekten teşekkürler ediyorum. Var olunuz efendim! Saygılarımı sunuyorum. 2018 yılının, her birinize, mutluluk, refah ve sıhhat getirsin. Ülkemizin durdurulmayan şahlanışını, kalkınmasını, daim etsin yüce Allah!
Bir diğer yazımızda buluşmak ümidi ve dua ile Vesselam
Yasal Uyarı : Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Gün Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir. Ayrıntılar için lütfen tıklayınız.