Çanlar Kimin İçin Çalıyor!
İç ve dış gerçekleri, bütün çıplaklığıyla kamuoyuna yansıtmamanın günahını medyanın işlediğini düşünenler gün geçtikçe çoğalıyor.
Zaten, çoğu çarpıklıklardan medyamız doğrudan doğruya sorumlu tutuluyor. Özellikle yazılı basının; olayları, gelişmeleri ve ötesini yansıtmadığı öne sürülüyor. Manşet ve köşe yazılarının önemli bölümü patronlarının medya dışı, iş çatışmalarına ayrılmış bulunuyor, politik çevre ve özelikle iktidar artık ağır şekilde eleştirilemiyor.
Oysa ülkemiz; çok kritik bir dönemi yaşıyor.
Geniş halk tabakaları, gerçeklerin ayrıntılarını da öğrenmek istiyor.
Maksatlı-maksatsız anketlerle, haberlerle, araştırmalarla, kamuoyu ''yoklanmak'' yerine ''yönlendirilmek'' isteniyor.
Medyanın ''toparlanması'' ve üzerine düşen ''görevleri'' yapması ''hayati'' önem kazanıyor.
Yani, medyanın ''suskunluğu'' veya objektif kriterlerin dışına taşarak, kamuoyunu ''yanlış'' yönlendirmesinin tahribatı sanıldığındanda daha büyük oluyor. Özgür düşüncenin kişisel beğeni ile karıştırılmaması icap ediyor.
Nereden bakılırsa bakılırsın, medyanın her kesiminin artık daha ''objektif'' olma ve gerçekleri saklamama mecburiyeti kendiliğinden doğuyor. Bir an önce, medyanın görevine dönmesi ''kaçınılmaz'' görünüyor.
Öte yandan, iktidarın görünür-görünmez baskılarının ''his'' dahi edilmemesi zorunluluğu kendiliğinden ortaya çıkıyor.
Ne var ki, son günlerde bir medya grubuna kesilen ''acayip'' cezalar, bütün bu iyi niyet ve temennileri silip götürüyor.
Sonuç olarak, medyanın daha fazla kan kaybetmemesi ''vazgeçilemez'' bir koşul oluyor.
Gerçekten de, acaba çanlar kimin için çalıyor!
CRA 11.Eylül.2009 Cuma - 00:25:00
Zaten, çoğu çarpıklıklardan medyamız doğrudan doğruya sorumlu tutuluyor. Özellikle yazılı basının; olayları, gelişmeleri ve ötesini yansıtmadığı öne sürülüyor. Manşet ve köşe yazılarının önemli bölümü patronlarının medya dışı, iş çatışmalarına ayrılmış bulunuyor, politik çevre ve özelikle iktidar artık ağır şekilde eleştirilemiyor.
Oysa ülkemiz; çok kritik bir dönemi yaşıyor.
Geniş halk tabakaları, gerçeklerin ayrıntılarını da öğrenmek istiyor.
Maksatlı-maksatsız anketlerle, haberlerle, araştırmalarla, kamuoyu ''yoklanmak'' yerine ''yönlendirilmek'' isteniyor.
Medyanın ''toparlanması'' ve üzerine düşen ''görevleri'' yapması ''hayati'' önem kazanıyor.
Yani, medyanın ''suskunluğu'' veya objektif kriterlerin dışına taşarak, kamuoyunu ''yanlış'' yönlendirmesinin tahribatı sanıldığındanda daha büyük oluyor. Özgür düşüncenin kişisel beğeni ile karıştırılmaması icap ediyor.
Nereden bakılırsa bakılırsın, medyanın her kesiminin artık daha ''objektif'' olma ve gerçekleri saklamama mecburiyeti kendiliğinden doğuyor. Bir an önce, medyanın görevine dönmesi ''kaçınılmaz'' görünüyor.
Öte yandan, iktidarın görünür-görünmez baskılarının ''his'' dahi edilmemesi zorunluluğu kendiliğinden ortaya çıkıyor.
Ne var ki, son günlerde bir medya grubuna kesilen ''acayip'' cezalar, bütün bu iyi niyet ve temennileri silip götürüyor.
Sonuç olarak, medyanın daha fazla kan kaybetmemesi ''vazgeçilemez'' bir koşul oluyor.
Gerçekten de, acaba çanlar kimin için çalıyor!
CRA 11.Eylül.2009 Cuma - 00:25:00
Yasal Uyarı : Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Gün Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir. Ayrıntılar için lütfen tıklayınız.