8 Aylık Onur'Un Evrensel Mesajı !
Ludwigshafe'de Türkler'in yoğun oturduğu bölgedeki bir apartmanda gübegündüz 9 vatandaşımız yanarak can verirken, hafızalar tazeleniyor. Beşi çocuk ölen 9 gurbetçimizin biri de 5 aylık hamile... Gerçekten de, Avrupa'nın ortasında bir insani ''trajedi'' yaşanıyor. Gerçi, Alman yetkililer, vatandaşlarımızın ''normal'' şartlar altında can verdiklerini öne sürüyor. Başbakan Erdoğan ''kapsamlı bir araştırma'' istiyor. Adalet Bakanı Şahin, ''kaza mı, yangın mı, sabotaj mı ortaya çıkartılmalı'' şeklinde sert ithamda bulunuyor. Hatta, yüksek düzeyde yerinde incelemeler de yapılıyor. Ne var ki, ''gerçekci'' bir sürece girilmiş bulunulmuyor. Zaten hep böyle olmuyor mu? 1993'ün 29 Mayıs gününü hatırlayanlar Solingen'de aynı ''katliam'' ın işlendiğini belleklerinden silemiyor.
Gerçekten de, tüm dünyanın ''nefret''le izlediği katliamda Mevlüde Genç, 2 kızını, 1 yiğenini ve 2 torununu kaybediyordu. Oğlu Bekir'in de yüzde 36'sı yanmıştı. Solingen, zaten Musevi soykırımından büyük sabıkası bulunan Almanya'yı ''nedense'' utandırmıyor. Almanya, Musevi soykırımından sonra ''Türk kırımı'' peşinde mi koşuyor? Şu sıralarda, Almanya'da en az 2.5 milyon Türk yaşarken, hem çalışıyor, hem de ekonomik katkıda bulunuyor. 100 binden fazla işyerini kendi namlarına açma başarısını gösteren Türkler'in 750 bin civarında çocuğu da Alman okullarında okuyor. Yani, Türkler, barındıkları, çalıştıkları Almanya'da, kendi hallerine yaşantılarını devam ettirmeye çabalarken, sık sık haksızlıklara, saldırılara, hatta katliama uğruyor. ''Bu ne biçim uygarlık'' diye sormak gerekiyor. Nedense, Museviler'i fırına atan soyun torunları şimdi de Türkler'i diri diri yakmaya kalkışıyor. Annesinin canını kurtarsın diye, pencereden boşluğa atmak mecburiyetinde kaldığı 8 aylık Onur'un boşluktaki görüntüsünün bütün dünyaya, özellikle Almanlar'a gereken mesajı vermesi icap ediyor. Ludwigshafe şoku yaşanırken, Almanya'nın bir başka kenti Herne'de Türkler'in oturduğu apartmanda ''çıkarılan'' yangın, her ne kadar can kaybına neden olmadıysa da, yeni bir ''Nazi'' eylemini gözler önüne seriyor. Anlaşılan ''Gamalı Haç'' vahşetini, yeni bir asıra taşıyor.
kakin@ogungazetesi.com.tr
OGÜN/10-16.Şubat.2008/Sayı:59/Sayfa:06
Haberin gazete baskısı için tıklayın.
Gerçekten de, tüm dünyanın ''nefret''le izlediği katliamda Mevlüde Genç, 2 kızını, 1 yiğenini ve 2 torununu kaybediyordu. Oğlu Bekir'in de yüzde 36'sı yanmıştı. Solingen, zaten Musevi soykırımından büyük sabıkası bulunan Almanya'yı ''nedense'' utandırmıyor. Almanya, Musevi soykırımından sonra ''Türk kırımı'' peşinde mi koşuyor? Şu sıralarda, Almanya'da en az 2.5 milyon Türk yaşarken, hem çalışıyor, hem de ekonomik katkıda bulunuyor. 100 binden fazla işyerini kendi namlarına açma başarısını gösteren Türkler'in 750 bin civarında çocuğu da Alman okullarında okuyor. Yani, Türkler, barındıkları, çalıştıkları Almanya'da, kendi hallerine yaşantılarını devam ettirmeye çabalarken, sık sık haksızlıklara, saldırılara, hatta katliama uğruyor. ''Bu ne biçim uygarlık'' diye sormak gerekiyor. Nedense, Museviler'i fırına atan soyun torunları şimdi de Türkler'i diri diri yakmaya kalkışıyor. Annesinin canını kurtarsın diye, pencereden boşluğa atmak mecburiyetinde kaldığı 8 aylık Onur'un boşluktaki görüntüsünün bütün dünyaya, özellikle Almanlar'a gereken mesajı vermesi icap ediyor. Ludwigshafe şoku yaşanırken, Almanya'nın bir başka kenti Herne'de Türkler'in oturduğu apartmanda ''çıkarılan'' yangın, her ne kadar can kaybına neden olmadıysa da, yeni bir ''Nazi'' eylemini gözler önüne seriyor. Anlaşılan ''Gamalı Haç'' vahşetini, yeni bir asıra taşıyor.
kakin@ogungazetesi.com.tr
OGÜN/10-16.Şubat.2008/Sayı:59/Sayfa:06
Haberin gazete baskısı için tıklayın.
Yasal Uyarı : Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Gün Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir. Ayrıntılar için lütfen tıklayınız.