Pakistan ve Butto Ailesi
Zülfikar Ali Butto'nun cumhurbaşkanlığı 14 Ağustos 1973'e kadar sürdü. Ondan sonra cumhurbaşkanlığı görevine Fazlullah Çavdara getirildi. Ancak onun bu göreve gelmesiyle Butto yönetimin dışına atılmadı. O da başbakanlık görevini üstlendi. Fazlullah Çavdara'nın cumhurbaşkanlığından, Ali Butto'nun da başbakanlıktan uzaklaştırılması ise 5 Temmuz 1977'de Orgeneral Muhammed Ziyaü'l-Hak'ın askeri bir darbe gerçekleştirmesiyle oldu.
Zülfikar Ali Butto gerek cumhurbaşkanlığı gerekse başbakanlığı döneminde sürekli Batı yanlısı ve laik anlayışı öne çıkaran bir politika izledi. Uygulamalarında ülkenin İslâmi kimliğini silmeyi amaçladı. Bu amaç için İslâmi hükümleri yürürlükten kaldırdı. General Ziyaü'l-Hak'ın harekete geçmesinin en önemli sebebi de onun bu tutumuydu. Ancak Ziyâü'l-Hak'ın İslâmi duyarlılığını ve Butto'ya karşı darbe gerçekleştirmesindeki amacını bilen Batı Zülfikar Ali Butto'yu bir anda büyük bir kahraman yaptı. Özellikle askeri darbelere karşı halklarda genel bir soğukluğun olması Batı'nın bu yöndeki propagandalarını daha etkili kıldı. 4 Nisan 1979'da Ali Butto'nun idam edilmesinin ardından Batı ve onun güdümündeki basın yayın organları onu kahramanlaştırma amacına yönelik propagandalarını artırdılar. Böylece Butto ailesi halkın gözünde büyütüldü ve Pakistan Halk Partisi'nin eski taraftarlarında "bu aileye karşı vefa borcunu yerine getirme duygusu" gibi bir duygu uyandırıldı. İşte bu duygunun kullanılması amacıyla Zülfikar Ali Butto'nun Batı zihniyetine göre eğitim görmüş, sömürgeci politikaları rahatlıkla benimseyebilen, ülkesinde dış güçlerin temsilciliğini yapmaya aday kızı Binazir Butto öne sürüldü.
Ziyâü'l-Hak'ın, 17 Ağustos 1988'de uçağının düşürülmesi dolayısıyla hayatını kaybetmesinden sonra yeniden siyâsi partilerin sahneye çıkmalarıyla birlikte Bayan Binazir Butto da babasının partisi olan Pakistan Halk Partisi'nin başında gövde gösterisi yapmaya başladı. O dönemde bir yandan Bayan Butto babasının siyâsi mirasına konabilmek için yoğun çaba harcarken diğer yandan Batı ve ABD onun başarılı olması için her türlü desteği veriyorlardı. Böylece 16 Kasım 1988'de yapılan genel seçimlerde Bayan Butto'nun liderliğindeki Pakistan Halk Partisi parlamentoda 93 üyelik kazanarak birinci parti oldu. Seçimlerden sonra da hükümeti kurma görevi ona verildi. Butto, Muhacir Ulusal Hareketi ve bağımsız milletvekillerinin desteğiyle hükümet kurdu. Ancak Bayan Butto, adının birtakım yolsuzluklara karışması üzerine Eylül 1990'da, o zamanın cumhurbaşkanı Gulam İshak Han tarafından görevden uzaklaştırıldı. Fakat hakkında açılan bütün yolsuzluk dosyalarına rağmen yine de bir ay sonra gerçekleştirilen genel seçimlere girmesi engellenemedi. Çünkü arkasında uluslararası mafya ve çağdaş sömürge güçleri vardı. Bu olay aynı zamanda pek çok İslâm ülkesi gibi Pakistan'ın da hukuk sisteminde bile bağımsız olamadığını, dış baskılar karşısında kendi kanunlarını uygulamaktan bile çekindiğini ortaya koyuyordu.
Bununla birlikte yolsuzluk davaları ve bu konuda halk arasında dolaşan söylentiler Bayan Butto'nun siyâsi prestijini bir hayli yaralamıştı ki, 24 Ekim 1990'da gerçekleştirilen seçimlerde parlamentoda ancak 45 üyelik alabildi. Fakat bu rakam bile İslâm ülkelerindeki halkların siyâsi tercihlerinde doğru tespit yapma çabası göstermekten çok futbol takımı tutar gibi parti tutma taassubundan kurtulamadıklarını ortaya koyuyordu.
24 Ekim 1990 seçimlerinde Cemaati İslâmiye de içinde olmak üzere İslâmcı ve muhafazakâr kesimden birkaç siyasi oluşumu temsil eden İslâmi Demokratik İttifak 107 üyelik kazandı. Dolayısıyla seçimlerden sonra hükümeti İslâmi Demokratik İttifak'ın lideri Nevaz Şerif kurdu.
Fakat İslâm dünyasında oldukça ciddi gelişmelerin yaşandığı 1992 yılının sonlarına doğru Bayan Binazir Butto yeniden sahneye çıktı. Hedefi ise Nevaz Şerif'i ve onun hükümetini yıpratarak yeniden ülke yönetimini ele almaktı. Bu hedefine ulaşmada Amerikalı ve Batılı dostlarından istediği desteği alacağı konusunda şüphesi yoktu. Bayan Butto ilk olarak partisinin ileri gelenleri ile birlikte 18 Kasım 1992'de hükümeti protesto amacıyla Ravalpindi'den başkent İslâmabad'a bir yürüyüş yaptı. Bu yürüyüşten sonra Butto ve partisinin ileri gelenlerinden 18 kişi tutuklandı. Onu tutuklatan ise Nevaz Şerif hükümetiydi. Ama tutuklama olayı Butto'nun işine yaradı. Çünkü böylece halkın karşısında hem mağdur hem de kahraman rolü oynaması için malzeme çıkmış oldu kendisine. Üstelik Batılıların "siyâsi özgürlük, demokratik haklar, insan hakları" gibi sloganlaşmış değerlendirmelerden yola çıkarak onu desteklemeleri için de malzeme çıkmış oldu. Butto daha sonra Karaçi'deki evinde göz hapsinde tutulmak üzere bu şehire gönderildi. Sonra da serbest bırakıldı.
Butto serbest bırakıldıktan sonra partisini destekleyen halk kitlelerini hükümet aleyhtarı gösterilere teşvik etti. Bunun yanı sıra partisinin iktidardan düştüğü 1990 seçimlerinin hileli olduğu iddiasında bulunarak serbest ve adil bir seçim yapılması isteğiyle bu eylemlere giriştiğini açıkladı.
Ancak Binazir Butto'nun böyle ani bir çıkış yapması ve iki yıl önceki seçimlerde hile yapıldığı iddiasını gerekçe göstererek halkı ayaklanmaya teşvik etmesi birçok siyasi çevrelerce ajitasyon olarak değerlendirildi. Butto aynı zamanda düzenlediği mitinglerde Pakistan'a Amerikan desteğini ancak kendisinin sağlayabileceğini ileri sürerek halktan bunun için kendisini desteklemelerini istiyordu. Bu yöndeki iddialarıyla arkasındaki Amerikan desteğini halkı manipüle etmek amacıyla değerlendirmeye çalışıyordu. Bu yolla kendisinin Pakistan'a Amerikan desteğini sağlayarak ülkenin ekonomik sorunlarını çözmede mevcut hükümetten daha başarılı olacağı intibaı vermeye çalışıyordu. Şu bir gerçek ki, kendi değerlerini gereği gibi öğrenmeleri engellenmiş ve böylece kendi öz kültürlerine yabancı bırakılmış kitlelere karşı bu tür propagandaların etkisi olmaktadır.
Butto'nun tahrikçi faaliyetleri ve Amerikan baskısı cumhurbaşkanı Gulam İshak Han ile başbakan Nevaz Şerif'i karşı karşıya getirdi. Bu yüzden Gulam İshak Han, 18 Nisan 1993'te Nevaz Şerif hükümetini görevden aldı. Ancak 26 Mayıs 1993'te anayasa mahkemesinin kararıyla Nevaz Şerif hükümeti yeniden göreve döndü. Fakat ülkedeki siyâsi kriz yine aşılamadı. Dolayısıyla 16 Temmuz 1993'te cumhurbaşkanı Gulam İshak Han ile başbakan Nevaz Şerif birlikte istifa ettiler. Bu olaydan sonra 6 Ekim 1993'te gerçekleştirilen erken genel seçimlerde Binazir Butto'nun liderliğindeki Pakistan Halk Partisi parlamentoda 86 üyelik kazanarak birinci parti oldu ve bağımsızlarla işbirliği yaparak 19 Ekim 1993'te hükümeti devraldı.
Fakat Butto geçtiğimiz ay yine yolsuzluklar ve onunla işbirliği halindeki mafyanın işlediği cinayetler yüzünden yeniden görevden alındı. Bu kez görevden alınmasında Cemaati İslâmiye'nin öncülüğünde yürütülen halk eylemlerinin önemli etkisi oldu. Ne var ki, Bayan Butto'nun yaptığı bütün yolsuzluklara ve kendi öz kardeşi Murtaza Butto'ya varıncaya kadar birçok kişiyi mafya cinayetiyle tasfiye etmesine rağmen yine siyâsi hayatın dışına atılması konusunda kesin tavır gösterilemiyor. Ülkedeki hukuk organları bu konuda kendilerini bağımsız ve rahat hissedemiyorlar.
Zülfikar Ali Butto gerek cumhurbaşkanlığı gerekse başbakanlığı döneminde sürekli Batı yanlısı ve laik anlayışı öne çıkaran bir politika izledi. Uygulamalarında ülkenin İslâmi kimliğini silmeyi amaçladı. Bu amaç için İslâmi hükümleri yürürlükten kaldırdı. General Ziyaü'l-Hak'ın harekete geçmesinin en önemli sebebi de onun bu tutumuydu. Ancak Ziyâü'l-Hak'ın İslâmi duyarlılığını ve Butto'ya karşı darbe gerçekleştirmesindeki amacını bilen Batı Zülfikar Ali Butto'yu bir anda büyük bir kahraman yaptı. Özellikle askeri darbelere karşı halklarda genel bir soğukluğun olması Batı'nın bu yöndeki propagandalarını daha etkili kıldı. 4 Nisan 1979'da Ali Butto'nun idam edilmesinin ardından Batı ve onun güdümündeki basın yayın organları onu kahramanlaştırma amacına yönelik propagandalarını artırdılar. Böylece Butto ailesi halkın gözünde büyütüldü ve Pakistan Halk Partisi'nin eski taraftarlarında "bu aileye karşı vefa borcunu yerine getirme duygusu" gibi bir duygu uyandırıldı. İşte bu duygunun kullanılması amacıyla Zülfikar Ali Butto'nun Batı zihniyetine göre eğitim görmüş, sömürgeci politikaları rahatlıkla benimseyebilen, ülkesinde dış güçlerin temsilciliğini yapmaya aday kızı Binazir Butto öne sürüldü.
Ziyâü'l-Hak'ın, 17 Ağustos 1988'de uçağının düşürülmesi dolayısıyla hayatını kaybetmesinden sonra yeniden siyâsi partilerin sahneye çıkmalarıyla birlikte Bayan Binazir Butto da babasının partisi olan Pakistan Halk Partisi'nin başında gövde gösterisi yapmaya başladı. O dönemde bir yandan Bayan Butto babasının siyâsi mirasına konabilmek için yoğun çaba harcarken diğer yandan Batı ve ABD onun başarılı olması için her türlü desteği veriyorlardı. Böylece 16 Kasım 1988'de yapılan genel seçimlerde Bayan Butto'nun liderliğindeki Pakistan Halk Partisi parlamentoda 93 üyelik kazanarak birinci parti oldu. Seçimlerden sonra da hükümeti kurma görevi ona verildi. Butto, Muhacir Ulusal Hareketi ve bağımsız milletvekillerinin desteğiyle hükümet kurdu. Ancak Bayan Butto, adının birtakım yolsuzluklara karışması üzerine Eylül 1990'da, o zamanın cumhurbaşkanı Gulam İshak Han tarafından görevden uzaklaştırıldı. Fakat hakkında açılan bütün yolsuzluk dosyalarına rağmen yine de bir ay sonra gerçekleştirilen genel seçimlere girmesi engellenemedi. Çünkü arkasında uluslararası mafya ve çağdaş sömürge güçleri vardı. Bu olay aynı zamanda pek çok İslâm ülkesi gibi Pakistan'ın da hukuk sisteminde bile bağımsız olamadığını, dış baskılar karşısında kendi kanunlarını uygulamaktan bile çekindiğini ortaya koyuyordu.
Bununla birlikte yolsuzluk davaları ve bu konuda halk arasında dolaşan söylentiler Bayan Butto'nun siyâsi prestijini bir hayli yaralamıştı ki, 24 Ekim 1990'da gerçekleştirilen seçimlerde parlamentoda ancak 45 üyelik alabildi. Fakat bu rakam bile İslâm ülkelerindeki halkların siyâsi tercihlerinde doğru tespit yapma çabası göstermekten çok futbol takımı tutar gibi parti tutma taassubundan kurtulamadıklarını ortaya koyuyordu.
24 Ekim 1990 seçimlerinde Cemaati İslâmiye de içinde olmak üzere İslâmcı ve muhafazakâr kesimden birkaç siyasi oluşumu temsil eden İslâmi Demokratik İttifak 107 üyelik kazandı. Dolayısıyla seçimlerden sonra hükümeti İslâmi Demokratik İttifak'ın lideri Nevaz Şerif kurdu.
Fakat İslâm dünyasında oldukça ciddi gelişmelerin yaşandığı 1992 yılının sonlarına doğru Bayan Binazir Butto yeniden sahneye çıktı. Hedefi ise Nevaz Şerif'i ve onun hükümetini yıpratarak yeniden ülke yönetimini ele almaktı. Bu hedefine ulaşmada Amerikalı ve Batılı dostlarından istediği desteği alacağı konusunda şüphesi yoktu. Bayan Butto ilk olarak partisinin ileri gelenleri ile birlikte 18 Kasım 1992'de hükümeti protesto amacıyla Ravalpindi'den başkent İslâmabad'a bir yürüyüş yaptı. Bu yürüyüşten sonra Butto ve partisinin ileri gelenlerinden 18 kişi tutuklandı. Onu tutuklatan ise Nevaz Şerif hükümetiydi. Ama tutuklama olayı Butto'nun işine yaradı. Çünkü böylece halkın karşısında hem mağdur hem de kahraman rolü oynaması için malzeme çıkmış oldu kendisine. Üstelik Batılıların "siyâsi özgürlük, demokratik haklar, insan hakları" gibi sloganlaşmış değerlendirmelerden yola çıkarak onu desteklemeleri için de malzeme çıkmış oldu. Butto daha sonra Karaçi'deki evinde göz hapsinde tutulmak üzere bu şehire gönderildi. Sonra da serbest bırakıldı.
Butto serbest bırakıldıktan sonra partisini destekleyen halk kitlelerini hükümet aleyhtarı gösterilere teşvik etti. Bunun yanı sıra partisinin iktidardan düştüğü 1990 seçimlerinin hileli olduğu iddiasında bulunarak serbest ve adil bir seçim yapılması isteğiyle bu eylemlere giriştiğini açıkladı.
Ancak Binazir Butto'nun böyle ani bir çıkış yapması ve iki yıl önceki seçimlerde hile yapıldığı iddiasını gerekçe göstererek halkı ayaklanmaya teşvik etmesi birçok siyasi çevrelerce ajitasyon olarak değerlendirildi. Butto aynı zamanda düzenlediği mitinglerde Pakistan'a Amerikan desteğini ancak kendisinin sağlayabileceğini ileri sürerek halktan bunun için kendisini desteklemelerini istiyordu. Bu yöndeki iddialarıyla arkasındaki Amerikan desteğini halkı manipüle etmek amacıyla değerlendirmeye çalışıyordu. Bu yolla kendisinin Pakistan'a Amerikan desteğini sağlayarak ülkenin ekonomik sorunlarını çözmede mevcut hükümetten daha başarılı olacağı intibaı vermeye çalışıyordu. Şu bir gerçek ki, kendi değerlerini gereği gibi öğrenmeleri engellenmiş ve böylece kendi öz kültürlerine yabancı bırakılmış kitlelere karşı bu tür propagandaların etkisi olmaktadır.
Butto'nun tahrikçi faaliyetleri ve Amerikan baskısı cumhurbaşkanı Gulam İshak Han ile başbakan Nevaz Şerif'i karşı karşıya getirdi. Bu yüzden Gulam İshak Han, 18 Nisan 1993'te Nevaz Şerif hükümetini görevden aldı. Ancak 26 Mayıs 1993'te anayasa mahkemesinin kararıyla Nevaz Şerif hükümeti yeniden göreve döndü. Fakat ülkedeki siyâsi kriz yine aşılamadı. Dolayısıyla 16 Temmuz 1993'te cumhurbaşkanı Gulam İshak Han ile başbakan Nevaz Şerif birlikte istifa ettiler. Bu olaydan sonra 6 Ekim 1993'te gerçekleştirilen erken genel seçimlerde Binazir Butto'nun liderliğindeki Pakistan Halk Partisi parlamentoda 86 üyelik kazanarak birinci parti oldu ve bağımsızlarla işbirliği yaparak 19 Ekim 1993'te hükümeti devraldı.
Fakat Butto geçtiğimiz ay yine yolsuzluklar ve onunla işbirliği halindeki mafyanın işlediği cinayetler yüzünden yeniden görevden alındı. Bu kez görevden alınmasında Cemaati İslâmiye'nin öncülüğünde yürütülen halk eylemlerinin önemli etkisi oldu. Ne var ki, Bayan Butto'nun yaptığı bütün yolsuzluklara ve kendi öz kardeşi Murtaza Butto'ya varıncaya kadar birçok kişiyi mafya cinayetiyle tasfiye etmesine rağmen yine siyâsi hayatın dışına atılması konusunda kesin tavır gösterilemiyor. Ülkedeki hukuk organları bu konuda kendilerini bağımsız ve rahat hissedemiyorlar.
Yasal Uyarı : Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Gün Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir. Ayrıntılar için lütfen tıklayınız.