Aurelian
Saltanatı sırasında, on beş yıl süren ayaklanmaların ardından, topraklarının üçte ikisini kendisinden ayrılan impatatorluklara ( Doğuda Palmyra İmparatorluğu ve Batıda Galya İmparatorluğu) kaptıran ve barbar işgalleriyle harap olan imparatorluğu, yeniden tamamen birleştirdi. Başarısı, İmparatorluğun 3. Yüzyıl krizlerinin sonu olmuştur.
Yükselişi
Aurelian Dacia ripensis ya da Sirmium'da pek tanınmayan bir ailede (Pannonia) doğmuştur, ve babası, tüm aileye adını vermiş olan Aurelius adında bir senatördür. Aurelian birkaç savaşta general olarak görev yaptı ve başarıları ile sonunda İmparator Gallienus'un sağ kolu ve ordusunda dux equitum (Süvari komutanı) oldu. 268'de, Aurelian'ın süvarileri Gotların en güçlü süvari birliği ile Naissus Savaşı'nda karşılaştı ve Hannibal zamanından beri Roma topraklarına yönelik en korku verici işgale son verdi. Kaynaklara göre Aurelian, Gallienus'un 268 yılında öldürülmesine iştirak etmişti ve taht için Claudius II'yi desteklemişti.
İki yıl sonra Claudius öldüğünde, kardeşi Quintillus senaton'nun desteği ie tahta çıktı. 3. Yüzyıl Krizleri'nde rastlanan tipik bir tepki olarak, ordu yeni imparatoru tanımayı reddetti ve bunun yerine kendi komutanlarını desteklemeyi terih ettiler. Aurelian, 270 yılının Eylül ayında, Sirmium'daki Roma lejyonları tarafından imparator ilan edildi. Aurelian, Quintillus'un birliklerini bozguna uğrattı ve Quintillus'un ölümünün ardından senato trafından imparator olarak tanındı. Aurelian'ın, taht için Claudius tarafından hasta yatağında seçildiği iddiaları propaganda olarak reddedildi. Belki de 272 yılında Aurelian, Claudius'un ölüm gününü dies imperii olarak koydu, böylece üstü kapalı olarak Quintillus'un bir isyancı olduğu ima edildi.
Güvenlik sağlandıktan sonra, dikkatini Roma'nın en büyük problemi olan son yirmi yılda kaybedilmiş topraklara ve res publica nın reforme edilmesine verdi.
Fatih ve Reformcu
Aurelian, bir ordu komutanıydı ve saltanatı sırasında lejyonların sadakatini korumaya çalıştı; bu sikke CONCORDIA MILITVM, 'Askerler arasındaki uyum'u kutlamak için bastırılmıştır. Bir ironi olarak, ölümü Praetorian muhafızlar'ın elinden olmuştur.
248 yılında, İmparator Arap Philip Roma şehrinin bininci kuruluş yıl dönümünü muhteşem ve pahalı törenler ve oyunlarla kutladı, ve imparatorluğa muazzam bir kendine güven kanıtı sundu. Ertesi yıl, her nasılsa, İmparatorluk dış düşmanların ağır baskısı altına girerken aynı zamanda çok sayıda isyancı zorba nedeniyle devletin gücünü zayıflıyor bu da imparatorluğu tehlikeli bir iç savaş tehdidi ile karşı karşıya bırakıyordu. Aynı zamanda, devletin ekonomik olarak alt yapısını oluşturan tarım ve ticaret istikrarsızlığın neden olduğu bozulma nedeniyle gittikçe daha kötüye gidiyordu. Sonuç olarak, imparatorluk 260 yılında İmparator Valerian'ın kuşatma rüzgarına karşı koyacak durumda değildi; doğu eyaletleri kurtarıcıları olarak Suriye eyaletindeki Palmyra kenti yöneticisini bulmuşlar ve Roma imparatorluğundan ayrı bir oluşum olarak Palmyra İmparatorluğu adı altında pers tehlikesine karşı başarıyla mücadele etmişlerdi; Ren hattının batısındaki eyaletler ise Roma toprakları içindeki üçüncü otonom devlet olan ve Galya İmparatorluğu olarak adlandırılan devleti oluşturmuşlardı. Roma'daki imparator ise, iç tehditler ve İtalya ve Balkanların savunmasıyla meşuldü. Bu, Gallienus ve Claudius'un karşı karşıya kaldıkları durumun özetiydi ve şimdi sıra henüz saltanatını başında olan Aurelian'daydı.
İmparatorluğun yeniden birleşmesi
Yeni imparator ilk iş olarak Roma toprakları üzerinde kendi konumunu güçlendirmeyi amaçladı. 270 yılı sonlarında Aurelian, Vandallar,Juthungi ve Sarmatyalılar'ı Roma topraklarından kovmak için Kuzey İtalya'ya sefer düzenledi. Bu zaferleri kutlamak için Aurelian,Germanicus Maximus ünvanına kefil oldu.
İmparatorun otoritesine, Septimius, Urbanus, Domitianus, ve imparatorluktaki emniyetsizlik duygusunu ve ordunun Roma siyaseti üzerindeki ezici etkisini kullanmaya çalışan Felicissimusayaklanması gibi Roma isyancıları tarafından birkaç kez meydan okundu. Tecrübeli bir komutan olarak Aurelian, ordunun öneminin farkındaydı ve sikkelerinden bilinen propagandalarının da gösterdiğine göre, Lejyonların desteğini sağlamaya çalışmıştı.
Alamanni'lerin bozgunu
Her nasılsa, Kuzeyli Barbarların neden oldukları sıkıntı henüz sona ermemişti. 271'de, Alamanlar İtalya'ya doğru harekete geçip Padan ovasından ülkeye girerek köyleri yağmaladılar; Po Nehri'ni geçerek Placentia'yı işgal ettiler ve yüzlerini Fano'ya çevirdiler. O sırada Vandallar'ın geri çekilmelerini kontrol etmek için Pannonia'da bulunan Aurelian, hemen İtalya'ya girdi ancak ordusu Placentia Savaşı'nda bozguna uğradı (Ocak 271). Bozgun haberi Roma'ya ulaştığında, barbarların geleceği korkusu büyük bir paniğe neden oldu. Ama Aurelian, Metaurus Nehri yakınlarındaki Alamanni kampına saldırarak onları Fano Savaşı'nda yendi ve Po nehrinin gerisine çekilmek zorunda bıraktı. En sonunda Aurelian, onları Pavia Savaşı'nda bozguna uğrattı. Bu sebeple kendisineGermanicus Maximus ünvanı verildi. Her halukarda, Germen halklarının tehdidi Romalılarca hissedilecek kadar yüksek kaldı ve bu sebeple, Aurelian sorunu Roma'nın etrafına Aurelian Duvarlarıolarak da bilinen duvarlarla çevirttirerek çözmeye çalıştı.
İmparator Lejyonlarının yönünü Balkanlara çevirdi ve Tuna'nın ötesinde Gotları yenerek bozguna uğrattı, liderleri Cannabaudes'i öldürdü ve Gothicus Maximus ünvanını aldı. Her nedense, Tuna'nın kuzey kıyılarındaki Daçya eyaletini, savunmasının çok zor ve pahalı olduğu iddiasıyla terk etmeye karar verdi. Bu eyaletin yerine, Tuna'nın güneyindeki eski Moesia eyaleti sınırları içinde başkenti Serdica olan Dacia Ripensis adında yeni bir eyalet oluşturdu.
Palmyra İmparatorluğunun fethi
272 yılıyla birlikte Aurelian dikkatini kaybedilen Doğu topraklarında kurulmuş, "Palmira İmparatorluğu" olarak bilinen ve Palmira kenti Kraliçesi Zenobia tarafından yönetilen devlete verdi. Zenobia, kendi imparatorluğunu Suriye, Filistin, Mısır ve Küçük Asya topraklarının büyük bir bölümünü içine alan parçalara ayırmıştı. Başlangıçta, her ne kadar Zenobia'nın oğluVaballathus rex ve imperator ("kral" ve "yüksek askeri komutan") ünvanlarını almış olsa da Aurelian imparator olarak tanınmıştı ancak Aurelian, yeterince güçlendiğini hissettiği anda Doğu eyaletlerini işgal etmeye karar vermişti.
Küçük Asya kolayca kuşatıldı ancak Byzantium ve Tyana (şimdi Kemerhisar) ona teslim olmamak için biraz direnç gösterdi. Tyana kentinin düşüşü kendi başına bir efsane haline geldi; Aurelian kendisine karşı koyan şehirleri yerle bir ediyordu ancak çok saygı duyduğu 1. yüzyıl filozoflarından Tyanalı Apollonius'u rüyasında gördüğünden dolayı Tyana kentini bağışlamıştı. Apollonius, rüya'da:"Aurelian, yönetmek arzusundaysan masumların kanını dökmekten uzak dur! Aurelian, fatih olmka istiyorsan, merhametli ol!" demişti. Sebep her ne olursa olsun Aurelian, Tyana kentini bağışladı. Bu birçok kentin İmparatorun intikam peşinde olmadığı fikrine kapılmalarına yardımcı oldu. Orduları Altı ay içinde, Kraliçeleri Zenobia Sasani İmparatorluğu'na kaçmayı denediğinde teslim olan Palmyra kenti kapılarına dayanmıştı. Artık "Palmyra İmparatorluğu" yoktu. Nihayetinde Zenobia ve oğlu esir alınmış ve onun Roma'daki zafer geçişi sırasından caddelerde yürümek zorunda bırakılmışlardı. Persler ve Mısırdaki isyancı Firmus ile yapılan birkaç çatışmadan sonra 273 yılında şehrin tekrar ayaklanması üzerine Palmyra'ya dönmek zorunda kaldı. Aurelian Bu defa askerlerine şehri yağmalama izni verdi ve Palmyra bu yağmadan sonra bir daha ayağa kalkamadı. Bu olaydan sonra Parthicus Maximus ve Restitutor Orientis ("Doğunun Yeniden Kurucusu") ünvalarını aldı.
Ölümü
Ulpia Severina, Aurelian'ın karısı ve 274'den sonra Augusta. mater castrorum et senatus et patriae ünvanının taşıyıcısı ve tipik bir Severuslar Hanedanı kadınıdır. Severina, belki de Aurelian'ın ölümü ile Tacitus'un seçilmesi arasındaki sürede imparatorluğu yönetmiş ve böylece kendi gücüyle yönetimde bulunan ilk ve tek Roma İmparatoriçesi olmuştur.
275 yılında, Aurelian Sasanilere karşı yeni bir sefer hazırlığı için Küçük Asya'ya hareket etti. Kral I. Şapur'un 272 de ölümü ve oğlu Kral I. Hürmüz'ün 273 de tahttan çekilmesinden sonra zayıf yönetici I. Behram'in güç olarak yükselmesi, Sasani İmparatorluğuna saldırmak için ortamı uygun hale getirmişti.
Aurelian, yolu üzerindeki Galya'da muhtemelen Tetricus'un memurlarından ya da isyancılarından biri olan Faustinus'a karşı başlayan bir ayaklanmayı bastırdı ve barbar yağmacıları Vindelicia'da (Almanya) bozguna uğrattı.
Her halukarda Aurelian, Küçük Asya'ya geçmek için Trakya'da beklerken bir suikats sonucu öldürülmesi nedeniyle Pers topraklarına asla ulaşamadı. Bir yönetici olarak Aurelian, ahlaksız subayların ya da askerlerin cezalandırılması konusunda oldukça sertti. Aurelian sekreterlerinden birisi (Zosimus, Eros olduğunu aktarır) basit bir şey için yalan söyler. İmparatorun yapabileceklerinin korkusu ile güya imparator tarafından hazırlanan ve üzerinde idam edilecek yüksek dereceden subayların işaretlenmiş adlarının bulunduğu sahte bir belge hazırlar ve bu belgeyi Aurelian'ın düşmanlarına verir. notariusMucapor ve yüksek dereceden Praetorian subayları, imparatorun onları cezalandıracağı korkusu ile Aurelian'ı 275 yılının Eylül ayında Trakya'daCaenophrurium (Çorlu) kentinde öldürürler.
Aurelian'ın senato'daki düşmanları kısa süre sonra senatodan imparator için Damnatio Memoriae uygulanması kararını geçirtirler ancak bu karar yıl bitmeden geri alınır ve Aurelian tıpkı selefi Claudius gibi Divus Aurelianus adıyla tanrılaştırılır.
Aurelian'ın karısı ve 274 yılından itibaren Augusta ünvanı taşıyan Ulpia Severina, söylenenlere göre Marcus Claudius Tacitus'un imparator seçilmesine kadar geçen iki imparator arası sürede imparatorluk yetkilerini eline almış ve imparatorluğu tek başına yönetmiştir.
Yükselişi
Aurelian Dacia ripensis ya da Sirmium'da pek tanınmayan bir ailede (Pannonia) doğmuştur, ve babası, tüm aileye adını vermiş olan Aurelius adında bir senatördür. Aurelian birkaç savaşta general olarak görev yaptı ve başarıları ile sonunda İmparator Gallienus'un sağ kolu ve ordusunda dux equitum (Süvari komutanı) oldu. 268'de, Aurelian'ın süvarileri Gotların en güçlü süvari birliği ile Naissus Savaşı'nda karşılaştı ve Hannibal zamanından beri Roma topraklarına yönelik en korku verici işgale son verdi. Kaynaklara göre Aurelian, Gallienus'un 268 yılında öldürülmesine iştirak etmişti ve taht için Claudius II'yi desteklemişti.
İki yıl sonra Claudius öldüğünde, kardeşi Quintillus senaton'nun desteği ie tahta çıktı. 3. Yüzyıl Krizleri'nde rastlanan tipik bir tepki olarak, ordu yeni imparatoru tanımayı reddetti ve bunun yerine kendi komutanlarını desteklemeyi terih ettiler. Aurelian, 270 yılının Eylül ayında, Sirmium'daki Roma lejyonları tarafından imparator ilan edildi. Aurelian, Quintillus'un birliklerini bozguna uğrattı ve Quintillus'un ölümünün ardından senato trafından imparator olarak tanındı. Aurelian'ın, taht için Claudius tarafından hasta yatağında seçildiği iddiaları propaganda olarak reddedildi. Belki de 272 yılında Aurelian, Claudius'un ölüm gününü dies imperii olarak koydu, böylece üstü kapalı olarak Quintillus'un bir isyancı olduğu ima edildi.
Güvenlik sağlandıktan sonra, dikkatini Roma'nın en büyük problemi olan son yirmi yılda kaybedilmiş topraklara ve res publica nın reforme edilmesine verdi.
Fatih ve Reformcu
Aurelian, bir ordu komutanıydı ve saltanatı sırasında lejyonların sadakatini korumaya çalıştı; bu sikke CONCORDIA MILITVM, 'Askerler arasındaki uyum'u kutlamak için bastırılmıştır. Bir ironi olarak, ölümü Praetorian muhafızlar'ın elinden olmuştur.
248 yılında, İmparator Arap Philip Roma şehrinin bininci kuruluş yıl dönümünü muhteşem ve pahalı törenler ve oyunlarla kutladı, ve imparatorluğa muazzam bir kendine güven kanıtı sundu. Ertesi yıl, her nasılsa, İmparatorluk dış düşmanların ağır baskısı altına girerken aynı zamanda çok sayıda isyancı zorba nedeniyle devletin gücünü zayıflıyor bu da imparatorluğu tehlikeli bir iç savaş tehdidi ile karşı karşıya bırakıyordu. Aynı zamanda, devletin ekonomik olarak alt yapısını oluşturan tarım ve ticaret istikrarsızlığın neden olduğu bozulma nedeniyle gittikçe daha kötüye gidiyordu. Sonuç olarak, imparatorluk 260 yılında İmparator Valerian'ın kuşatma rüzgarına karşı koyacak durumda değildi; doğu eyaletleri kurtarıcıları olarak Suriye eyaletindeki Palmyra kenti yöneticisini bulmuşlar ve Roma imparatorluğundan ayrı bir oluşum olarak Palmyra İmparatorluğu adı altında pers tehlikesine karşı başarıyla mücadele etmişlerdi; Ren hattının batısındaki eyaletler ise Roma toprakları içindeki üçüncü otonom devlet olan ve Galya İmparatorluğu olarak adlandırılan devleti oluşturmuşlardı. Roma'daki imparator ise, iç tehditler ve İtalya ve Balkanların savunmasıyla meşuldü. Bu, Gallienus ve Claudius'un karşı karşıya kaldıkları durumun özetiydi ve şimdi sıra henüz saltanatını başında olan Aurelian'daydı.
İmparatorluğun yeniden birleşmesi
Yeni imparator ilk iş olarak Roma toprakları üzerinde kendi konumunu güçlendirmeyi amaçladı. 270 yılı sonlarında Aurelian, Vandallar,Juthungi ve Sarmatyalılar'ı Roma topraklarından kovmak için Kuzey İtalya'ya sefer düzenledi. Bu zaferleri kutlamak için Aurelian,Germanicus Maximus ünvanına kefil oldu.
İmparatorun otoritesine, Septimius, Urbanus, Domitianus, ve imparatorluktaki emniyetsizlik duygusunu ve ordunun Roma siyaseti üzerindeki ezici etkisini kullanmaya çalışan Felicissimusayaklanması gibi Roma isyancıları tarafından birkaç kez meydan okundu. Tecrübeli bir komutan olarak Aurelian, ordunun öneminin farkındaydı ve sikkelerinden bilinen propagandalarının da gösterdiğine göre, Lejyonların desteğini sağlamaya çalışmıştı.
Alamanni'lerin bozgunu
Her nasılsa, Kuzeyli Barbarların neden oldukları sıkıntı henüz sona ermemişti. 271'de, Alamanlar İtalya'ya doğru harekete geçip Padan ovasından ülkeye girerek köyleri yağmaladılar; Po Nehri'ni geçerek Placentia'yı işgal ettiler ve yüzlerini Fano'ya çevirdiler. O sırada Vandallar'ın geri çekilmelerini kontrol etmek için Pannonia'da bulunan Aurelian, hemen İtalya'ya girdi ancak ordusu Placentia Savaşı'nda bozguna uğradı (Ocak 271). Bozgun haberi Roma'ya ulaştığında, barbarların geleceği korkusu büyük bir paniğe neden oldu. Ama Aurelian, Metaurus Nehri yakınlarındaki Alamanni kampına saldırarak onları Fano Savaşı'nda yendi ve Po nehrinin gerisine çekilmek zorunda bıraktı. En sonunda Aurelian, onları Pavia Savaşı'nda bozguna uğrattı. Bu sebeple kendisineGermanicus Maximus ünvanı verildi. Her halukarda, Germen halklarının tehdidi Romalılarca hissedilecek kadar yüksek kaldı ve bu sebeple, Aurelian sorunu Roma'nın etrafına Aurelian Duvarlarıolarak da bilinen duvarlarla çevirttirerek çözmeye çalıştı.
İmparator Lejyonlarının yönünü Balkanlara çevirdi ve Tuna'nın ötesinde Gotları yenerek bozguna uğrattı, liderleri Cannabaudes'i öldürdü ve Gothicus Maximus ünvanını aldı. Her nedense, Tuna'nın kuzey kıyılarındaki Daçya eyaletini, savunmasının çok zor ve pahalı olduğu iddiasıyla terk etmeye karar verdi. Bu eyaletin yerine, Tuna'nın güneyindeki eski Moesia eyaleti sınırları içinde başkenti Serdica olan Dacia Ripensis adında yeni bir eyalet oluşturdu.
Palmyra İmparatorluğunun fethi
272 yılıyla birlikte Aurelian dikkatini kaybedilen Doğu topraklarında kurulmuş, "Palmira İmparatorluğu" olarak bilinen ve Palmira kenti Kraliçesi Zenobia tarafından yönetilen devlete verdi. Zenobia, kendi imparatorluğunu Suriye, Filistin, Mısır ve Küçük Asya topraklarının büyük bir bölümünü içine alan parçalara ayırmıştı. Başlangıçta, her ne kadar Zenobia'nın oğluVaballathus rex ve imperator ("kral" ve "yüksek askeri komutan") ünvanlarını almış olsa da Aurelian imparator olarak tanınmıştı ancak Aurelian, yeterince güçlendiğini hissettiği anda Doğu eyaletlerini işgal etmeye karar vermişti.
Küçük Asya kolayca kuşatıldı ancak Byzantium ve Tyana (şimdi Kemerhisar) ona teslim olmamak için biraz direnç gösterdi. Tyana kentinin düşüşü kendi başına bir efsane haline geldi; Aurelian kendisine karşı koyan şehirleri yerle bir ediyordu ancak çok saygı duyduğu 1. yüzyıl filozoflarından Tyanalı Apollonius'u rüyasında gördüğünden dolayı Tyana kentini bağışlamıştı. Apollonius, rüya'da:"Aurelian, yönetmek arzusundaysan masumların kanını dökmekten uzak dur! Aurelian, fatih olmka istiyorsan, merhametli ol!" demişti. Sebep her ne olursa olsun Aurelian, Tyana kentini bağışladı. Bu birçok kentin İmparatorun intikam peşinde olmadığı fikrine kapılmalarına yardımcı oldu. Orduları Altı ay içinde, Kraliçeleri Zenobia Sasani İmparatorluğu'na kaçmayı denediğinde teslim olan Palmyra kenti kapılarına dayanmıştı. Artık "Palmyra İmparatorluğu" yoktu. Nihayetinde Zenobia ve oğlu esir alınmış ve onun Roma'daki zafer geçişi sırasından caddelerde yürümek zorunda bırakılmışlardı. Persler ve Mısırdaki isyancı Firmus ile yapılan birkaç çatışmadan sonra 273 yılında şehrin tekrar ayaklanması üzerine Palmyra'ya dönmek zorunda kaldı. Aurelian Bu defa askerlerine şehri yağmalama izni verdi ve Palmyra bu yağmadan sonra bir daha ayağa kalkamadı. Bu olaydan sonra Parthicus Maximus ve Restitutor Orientis ("Doğunun Yeniden Kurucusu") ünvalarını aldı.
Ölümü
Ulpia Severina, Aurelian'ın karısı ve 274'den sonra Augusta. mater castrorum et senatus et patriae ünvanının taşıyıcısı ve tipik bir Severuslar Hanedanı kadınıdır. Severina, belki de Aurelian'ın ölümü ile Tacitus'un seçilmesi arasındaki sürede imparatorluğu yönetmiş ve böylece kendi gücüyle yönetimde bulunan ilk ve tek Roma İmparatoriçesi olmuştur.
275 yılında, Aurelian Sasanilere karşı yeni bir sefer hazırlığı için Küçük Asya'ya hareket etti. Kral I. Şapur'un 272 de ölümü ve oğlu Kral I. Hürmüz'ün 273 de tahttan çekilmesinden sonra zayıf yönetici I. Behram'in güç olarak yükselmesi, Sasani İmparatorluğuna saldırmak için ortamı uygun hale getirmişti.
Aurelian, yolu üzerindeki Galya'da muhtemelen Tetricus'un memurlarından ya da isyancılarından biri olan Faustinus'a karşı başlayan bir ayaklanmayı bastırdı ve barbar yağmacıları Vindelicia'da (Almanya) bozguna uğrattı.
Her halukarda Aurelian, Küçük Asya'ya geçmek için Trakya'da beklerken bir suikats sonucu öldürülmesi nedeniyle Pers topraklarına asla ulaşamadı. Bir yönetici olarak Aurelian, ahlaksız subayların ya da askerlerin cezalandırılması konusunda oldukça sertti. Aurelian sekreterlerinden birisi (Zosimus, Eros olduğunu aktarır) basit bir şey için yalan söyler. İmparatorun yapabileceklerinin korkusu ile güya imparator tarafından hazırlanan ve üzerinde idam edilecek yüksek dereceden subayların işaretlenmiş adlarının bulunduğu sahte bir belge hazırlar ve bu belgeyi Aurelian'ın düşmanlarına verir. notariusMucapor ve yüksek dereceden Praetorian subayları, imparatorun onları cezalandıracağı korkusu ile Aurelian'ı 275 yılının Eylül ayında Trakya'daCaenophrurium (Çorlu) kentinde öldürürler.
Aurelian'ın senato'daki düşmanları kısa süre sonra senatodan imparator için Damnatio Memoriae uygulanması kararını geçirtirler ancak bu karar yıl bitmeden geri alınır ve Aurelian tıpkı selefi Claudius gibi Divus Aurelianus adıyla tanrılaştırılır.
Aurelian'ın karısı ve 274 yılından itibaren Augusta ünvanı taşıyan Ulpia Severina, söylenenlere göre Marcus Claudius Tacitus'un imparator seçilmesine kadar geçen iki imparator arası sürede imparatorluk yetkilerini eline almış ve imparatorluğu tek başına yönetmiştir.
Yasal Uyarı : Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Gün Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir. Ayrıntılar için lütfen tıklayınız.