Erkan Yılmaz

Erkan Yılmaz

'Kazanmak'ın dayanılmaz cazibesi…

Kazanmak…
'Kazanmak'ın dayanılmaz cazibesi…
Yani yenmek, galip gelmek, rakibi alt etmek.

Kazanmak öyle efsunlu ve cazibedar bir sözcük ve eylemdir ki;

Meşruiyet sınırını bitirir, her yolu meşru gösterir,

Acımasızlaştırır,
Hakkaniyeti unutturur,
Belden aşağı vuruşu mübah saydırır,

Kalbi ve vicdanı karartıp vicdanı azap çekemez hale getirir,

Gözünü kan büründürür,
Olmaz, olamaz dediklerini olurlaştırır, makulleştirir,
Zaman gelir, o an gelir ve “kazanırsın”.
Aslında kazandığını sanırsın.
Ama bu “kazanmak”, seni sen olmaktan çıkartır,
Rakibi alt ettiğini sanırken, aslında alt ettiğin kendinsin.
Alt ettiğin, yendiğin vicdanındır.
Aslında galip gelen nefsindir,

Acımasız içgüdün ve biten insanlığındır, kazanan.
Kazanan kibrindir, egondur, enaniyetindir.
Kibir, en sevilen günahtır ve kazanan sen değilsin; günahındır.
Günahın kazandığı yerde, başka kazanan olmaz.
Olsa olsa günah ve günahkarlık olur.

Sen, kazandığını sanırken aslında kaybedensin, ama farkında bile değilsin.

Çünkü sen kazanırken herşeyini tüketensin,
Ve kazandığın an, artık en zayıf olduğun andır.
Çünkü heybende bir şey kalmamıştır,
Tükettin herşeyini, çünkü.

Ve öyle bir tükettin ki; ruz-i mahşerde lazım olacak levazımatı bile bitirdin.

Sağcı oldun, mermi sıktın,
Solcu oldun, mermi sıktın,
Dinci oldun, mermi sıktın,
Laik oldun, mermi sıktın,
Sıktın da sıktın…

Peki sonunda eline ne geçti….

Sıfır elde var sıfır bile diyemezsin.

Çünkü eksildin, eksiksin, eskidin, tükettin, tükendin,

Ama “kazandın” öyle mi.!

Yok yok…

Kazanırken kaybeden,
Kaybederken tükenensin,
İzzeti unutan,
Zillete yürüyensin,
Yürüdükçe kirlenen,
Temiz”i kirletensin,
Yolunu unutan,
Gerçeklerden kaçansın,
Karanlıkta koşan,
Batağa saplanansın,
Duayı es geçen,
Bedduaya muhatpsın.
Dünya baki sanan,
Ölümü yok sayansın.

Ama Unutma Ey İnsanoğlu;
Ölümü öldüremiyor, hayatı durduramıyor, namütenahi ve layüsel değilsen, “doğumun bir damla su ve ölümün bir avuç toprak ise;

Sakın büyüklenip durma…
Ve her iki dünyada da kaybettiren, “kazanmak”ın şehvetine kapılıp; kendine, nefsine, kibrine yenilme….

Şair Nedim der ki;
Tahammül mülkünü yıktın, Hulagu Han mısın,
Aman dünyayı yaktın, ateş-i suzan mısın…

Sana kimisi canım, kimi cananım deyü söyler,
Nesin sen, doğru söyle; can mısın canan mısın…

Niçin sık sık bakarsın, öyle mirat-ı mücellaya,
Meğer sen dahi, kendi hüsnüne hayran mısın…

Nedim-i zarı, bir kafir esir etmiş işitmiştim,
Sen ol cellad-ı din ol düşmen-ı iman mısın..

Yasal Uyarı : Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Gün Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir. Ayrıntılar için lütfen tıklayınız.

Yorum Yazın
sohbet islami chat omegle tv türk sohbet islami sohbet elektronik sigara cinsel sohbet su böreği sipariş oyun haberleri tıkanıklık açma dijital pazarlama ajansı galeri yetki belgesi nasıl alınır yalama taşı