Kardeş şehirmiş…
Neymiş efendim, ilişkilerimizi geliştirecekmişiz…
Tabi "hangi ilişkiyi veya ne amaçla diye merak etmeden mi?" diye sormak geçiyor insanın içinden.
İyi, güzel de; hiç mi değerimiz kalmadı, karşımıza çıkan, teklifte bulunan, protokol imzalamak isteyen herkesle, amacına, zamanına, mesajına bakmadan, hoş geldiniz, buyurunuz imzalayalım mı diyeceğiz.
Karşı taraf Çin olunca birkaç kat daha fazla düşünmemiz gerekmiyor mu? Bu gerçeği ne zaman kulağımıza küpe edeceğiz.
Hiç dikkat ettiniz mi? Mesela Çin, Türkiye'de hangi şehirlerle "kardeş şehir" protokolü imzalamış.
Bilmeyenler için birkaç tiyo verelim.
Mesela;
Antalya şehrimiz ile Çin'in Haikou ve Kunming şehirleri
Alanya ile Fushun,
Bursa ile Anshan,
Denizli ile Jiaozhou,
Eskişehir ile Changzhou,
Ankara ile Pekin,
Afyonkarahisar ile Yunfu,
İstanbul ile Xi'an,
İzmir ile Tientsin (1990'dan beri), Vuhan ve Xiamen,
Konya ile Henan,
Mardin ile Golmud,
Trabzon ile Rizhao (1997),
Zonguldak ile Jinhua…
Ve tabiki en son Milli Mücadelemizin kahramanlıklarıyla meşhur olmuş şehri Maraşımız ile Çin'in Yiwu şehri…
Unutmadan yazalım… Bu arada şehirlerle hızını alamayan Türk ve İslam hatta insanlık düşmanı Çin idaresinin son hamlesi ise Pendik olmuş…
İşin içinde Çin olunca insanın tereddüt etmesi veya işkillenmesi gayet normal. Geçtik zamanını, neden bu şehirler acaba sorası geliyor.
Bu şehirler arasında 3'ü var ki, burada bir kastın olmama ihtimalini çok düşük görüyorum; Konya, Maraş, Trabzon.
Üç şehrimizin önemli özelliklerinden birisi, milliyetçi-muhafazakar yapıya sahip olmaları. Zannımca Çin, milletimizin sinir uçlarına dokunmak istiyor. Gelecek tepkiye göre bir sonraki aşamada çıtayı bir kademe daha yükseltecek, tepki durumuna göre ya arsızlaşacak ya da işini zamana yayacak.
Hafızalarımızı tazeleyecek olursak;
1997 yılında Trabzon ile kardeş şehir olunduktan sonra, muhtemelen tepkisizlik sonucu, Boğazlarımızdan Çin'in ilk savaş gemisi olan Varyag'ı geçirmişler, akabinde ise Doğu Türkistan adını ve Gökbayrak kullanımını yasaklayan 30 numaralı "gizli genelge" yayınlatmışlardı.
Konya'nın kardeş şehir ilanından sonra ise oluşan kamuoyu üzerine uzun süre bu işlere kalkışmayan Çinliler, en son 2017 yılında Afyon'da bir opera gösterisi yapmak istemişlerdi. Lakin gösteriyi Doğu Türkistan'ın bayrak şahsiyeti merhum İsa Yusuf Alptekin'in vefat tarihi olan 17 Aralık'ta gerçekleştirmek isteyince oluşan kamuoyu üzerine toplantının yeri,saati ve gününü değiştirmek zorunda kalmışlardı. Aradan geçen iki senelik sürede, herhalde zamanı gelmiştir diyip, bu sefer diğer milliyetçi-muhafazakar bir şehrimizde sinir uçlarımıza dokunma ve tepkimizi ölçmek istediler herhalde…
Dedik ya karşımızdaki Çinli olunca 9 düşünüp bir hareket etmek gerekiyor…
Kardeş şehir nasıl olusunuz deme hakkımız tabi ki de yok lakin;
Milyonlarca din ve ırk kardeşimiz, Çin nazi vari kamplarında dini ve milli kimlikleri aşağılanırken,
Genç kızlarımız zorla Çinlilerle evlendirilirken,
Çocuklarımız kreşlerde birer Çinli olarak devşilirken,
Radikalizmle mücadele adına dini değerlerimiz ayaklar altına alınırken,
Camilerimiz yıkılırken,
Gündüz vakti insanlarımız içki içmeye zorlanırken,
Sağlıklı yaşam adına imamlarımıza gam-gam dansı yaptırılırken,
Sırf Türkiye'ye seyahat etti diye kardeşlerimiz hapse atılırken,
Evladına İslami bir isim verdi diye terörist ilan edilirken…
"Başka şehir mi kalmadı, bu neyin kardeşliği" deme hakkımızı sonuna kadar kullanırız, kullanmalıyız da, hatta kullanacağız da…
Birilerinin hoşuna gitse de gitmese de, onurlu bir duruş adına, milli ve dini hassasiyetlerimiz adına, velhasılı kelam insanlık adına, yukarıda sadece buzdağının görüne kısımlarını ifade etmeye çalıştığımız hususları protesto etmek adına, "bu neyin kardeşliği" deme hakkımızı kullanırız.
Sadece bu hakkımızı kullanmakla kalmayız. Devamında da "bu yanlıştan bir an önce dönün" deme duruşunu da gösterir, her türlü insani değerlerimizle alay eden, aşağılayan ve değerlerimize düşmanlık edenlerin ne mal olduklarını da anlatır, sizleri vicdanınızla başbaşa bırakırız.
Abdurrahim Karakoç’un merhumun:
“Esir iken Kırım, Kerkük, Türkistan,
Bana zindan olur Maraş, Elbistan
İbni Sîna, Dedem Korkut, Alparslan
Susarsam, hakkını helâl etmesin!”
dizelerinde olduğu gibi…
Çinli'den, şehri de olsa, kardeş değil, olsa olsa namert bir düşman olur…
Umarım, toplum olarak, çok geç olmadan, bu gerçeğin farkına varırız…
Tabi "hangi ilişkiyi veya ne amaçla diye merak etmeden mi?" diye sormak geçiyor insanın içinden.
İyi, güzel de; hiç mi değerimiz kalmadı, karşımıza çıkan, teklifte bulunan, protokol imzalamak isteyen herkesle, amacına, zamanına, mesajına bakmadan, hoş geldiniz, buyurunuz imzalayalım mı diyeceğiz.
Karşı taraf Çin olunca birkaç kat daha fazla düşünmemiz gerekmiyor mu? Bu gerçeği ne zaman kulağımıza küpe edeceğiz.
Hiç dikkat ettiniz mi? Mesela Çin, Türkiye'de hangi şehirlerle "kardeş şehir" protokolü imzalamış.
Bilmeyenler için birkaç tiyo verelim.
Mesela;
Antalya şehrimiz ile Çin'in Haikou ve Kunming şehirleri
Alanya ile Fushun,
Bursa ile Anshan,
Denizli ile Jiaozhou,
Eskişehir ile Changzhou,
Ankara ile Pekin,
Afyonkarahisar ile Yunfu,
İstanbul ile Xi'an,
İzmir ile Tientsin (1990'dan beri), Vuhan ve Xiamen,
Konya ile Henan,
Mardin ile Golmud,
Trabzon ile Rizhao (1997),
Zonguldak ile Jinhua…
Ve tabiki en son Milli Mücadelemizin kahramanlıklarıyla meşhur olmuş şehri Maraşımız ile Çin'in Yiwu şehri…
Unutmadan yazalım… Bu arada şehirlerle hızını alamayan Türk ve İslam hatta insanlık düşmanı Çin idaresinin son hamlesi ise Pendik olmuş…
İşin içinde Çin olunca insanın tereddüt etmesi veya işkillenmesi gayet normal. Geçtik zamanını, neden bu şehirler acaba sorası geliyor.
Bu şehirler arasında 3'ü var ki, burada bir kastın olmama ihtimalini çok düşük görüyorum; Konya, Maraş, Trabzon.
Üç şehrimizin önemli özelliklerinden birisi, milliyetçi-muhafazakar yapıya sahip olmaları. Zannımca Çin, milletimizin sinir uçlarına dokunmak istiyor. Gelecek tepkiye göre bir sonraki aşamada çıtayı bir kademe daha yükseltecek, tepki durumuna göre ya arsızlaşacak ya da işini zamana yayacak.
Hafızalarımızı tazeleyecek olursak;
1997 yılında Trabzon ile kardeş şehir olunduktan sonra, muhtemelen tepkisizlik sonucu, Boğazlarımızdan Çin'in ilk savaş gemisi olan Varyag'ı geçirmişler, akabinde ise Doğu Türkistan adını ve Gökbayrak kullanımını yasaklayan 30 numaralı "gizli genelge" yayınlatmışlardı.
Konya'nın kardeş şehir ilanından sonra ise oluşan kamuoyu üzerine uzun süre bu işlere kalkışmayan Çinliler, en son 2017 yılında Afyon'da bir opera gösterisi yapmak istemişlerdi. Lakin gösteriyi Doğu Türkistan'ın bayrak şahsiyeti merhum İsa Yusuf Alptekin'in vefat tarihi olan 17 Aralık'ta gerçekleştirmek isteyince oluşan kamuoyu üzerine toplantının yeri,saati ve gününü değiştirmek zorunda kalmışlardı. Aradan geçen iki senelik sürede, herhalde zamanı gelmiştir diyip, bu sefer diğer milliyetçi-muhafazakar bir şehrimizde sinir uçlarımıza dokunma ve tepkimizi ölçmek istediler herhalde…
Dedik ya karşımızdaki Çinli olunca 9 düşünüp bir hareket etmek gerekiyor…
Kardeş şehir nasıl olusunuz deme hakkımız tabi ki de yok lakin;
Milyonlarca din ve ırk kardeşimiz, Çin nazi vari kamplarında dini ve milli kimlikleri aşağılanırken,
Genç kızlarımız zorla Çinlilerle evlendirilirken,
Çocuklarımız kreşlerde birer Çinli olarak devşilirken,
Radikalizmle mücadele adına dini değerlerimiz ayaklar altına alınırken,
Camilerimiz yıkılırken,
Gündüz vakti insanlarımız içki içmeye zorlanırken,
Sağlıklı yaşam adına imamlarımıza gam-gam dansı yaptırılırken,
Sırf Türkiye'ye seyahat etti diye kardeşlerimiz hapse atılırken,
Evladına İslami bir isim verdi diye terörist ilan edilirken…
"Başka şehir mi kalmadı, bu neyin kardeşliği" deme hakkımızı sonuna kadar kullanırız, kullanmalıyız da, hatta kullanacağız da…
Birilerinin hoşuna gitse de gitmese de, onurlu bir duruş adına, milli ve dini hassasiyetlerimiz adına, velhasılı kelam insanlık adına, yukarıda sadece buzdağının görüne kısımlarını ifade etmeye çalıştığımız hususları protesto etmek adına, "bu neyin kardeşliği" deme hakkımızı kullanırız.
Sadece bu hakkımızı kullanmakla kalmayız. Devamında da "bu yanlıştan bir an önce dönün" deme duruşunu da gösterir, her türlü insani değerlerimizle alay eden, aşağılayan ve değerlerimize düşmanlık edenlerin ne mal olduklarını da anlatır, sizleri vicdanınızla başbaşa bırakırız.
Abdurrahim Karakoç’un merhumun:
“Esir iken Kırım, Kerkük, Türkistan,
Bana zindan olur Maraş, Elbistan
İbni Sîna, Dedem Korkut, Alparslan
Susarsam, hakkını helâl etmesin!”
dizelerinde olduğu gibi…
Çinli'den, şehri de olsa, kardeş değil, olsa olsa namert bir düşman olur…
Umarım, toplum olarak, çok geç olmadan, bu gerçeğin farkına varırız…
Yasal Uyarı : Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Gün Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir. Ayrıntılar için lütfen tıklayınız.