Doğu Türkistan’da Bir Kurban Bayramı
Çocukluğumuzdan beri, büyüklerimizden görüp yapageldiğimiz gibi o günün sabahında en temiz elbiselerimizi giyeceğiz, sabah namazımızı eda edip Bayram namazımızı kılacağız. Camiye namaza gelmiş olan kardeşlerimizle orada bayramlaşacağız.
Akabinde ailecek kabristanlıklara gidip vefat edenlerimize Yasin-i Şerifler okuyup dualar edeceğiz. Buradan Kurbanlarımızı kesmek için hazırlıklarımızı yapıp Kurbanlıklarımızı keseceğiz. İlk Kurban etlerimizle kahvaltımızı yapıp, dinin emrettiği şekliyle kolu-komşularımıza, ihtiyaç sahibi fakir-fukaraya dağıtımlarımızı yapıp, büyüklerimizle bayramlaşmak için akraba, dost ve sevdiklerimizi ziyaret edeceğiz, evimize gelenleri misafir edeceğiz. Dargınlıklar, küskünlükler bir tarafa bırakılacak, küçükler ellerini öptükleri büyüklerinden bayram harçlıklarını alacak ve güzel bir bayramı daha ede etmenin huzuru içerisinde işlerimize geri döneceğiz.
Peki ya, 30 milyonu mütecaviz Müslüman din kardeşimizin yaşadığı Doğu Türkistan’da bir bayram nasıl eda edilir hiç düşündük mü sevgili dostlar?
Acaba bir anlık kendimizi Doğu Türkistan’ın herhangi bir şehrinde Müslüman bir ailede dünyaya gelmiş ve bir bayram sabahına nasıl girdiğinizi hiç hayal ettik mi?
Hadi hep beraber, bir anlığına Doğu Türkistan’ın kadim şehirlerinden birinde, faraza Kaşgar’da dünyaya geldiğimizi ve henüz akil-baliğ olmayan bir genç olduğumuzu hayal edelim.
Aşağıda, belki de buz dağının görünen kısmını ifade edeceğimiz, bir bayram gününün siz de nasıl bir etki bırakacağını yazının sonunda kendi kendimize soralım.
Sabah ezanı vakti girmiş ama namaz kıldığınız anlaşılmasın diye ışıkları yakamadığınızı, evde namaza kalkanların ayak uçlarıyla yürüdüğü ama o ayakucu hışırtılarına uyandığınızda anne-babanıza neden ışıkları açmadıklarını soramadığınızı, çünkü en az onlarca defa tembihlerde bulunup dikkatli olmanız gerektiğini, yoksa sırf namaz kıldığınız için hapse veya nazivari sözde eğitim kamplarına ailecek tıkılacağınızı kulaklarınıza büyüklerinizin fısıldadığı aklınıza gelince yorganınızı başınıza çektiğinizi düşünün bir anlık.
Büyüklerinizin bayram geliyor diye size aldıkları yeni elbiseleri, ayakkabıları giyemediğinizi, giyseniz bile bayram sabahı onlarla büyüklerinizi kolu-komşuları dolaşamayacağınızı, dolaştığınız takdirde başta aile büyükleriniz olmak üzere, her gittiğiniz yerde aman ha dine ait ne varsa sanki yokmuş gibi hareket edildiğini görünce ne hissederdik acaba?
Babanızın elinden tutup sizi Bayram namazı için camiye götürdüğünü hayal bile etmeyin sakın, çünkü bayramlarda camilere gidip bayram namazı eda etmenin yasak olduğu bir memlekette yaşıyorsanız, böyle bir hayal de kurmamanız gerektiğini en başta size öğretmişlerdir çünkü.
Camiye gitmeyi bir tarafa bıraktık bari Kurbanımızın kesildiğini, akan kandan alnımıza bir nokta konulmasını, büyüklerinizden sizinle ilgili güzel sözler ve iyi dileklerde bulunmalarını sakın ha, hayal bile etmeyin.
Kurban kesmek mi?
Hak getire, kurban kesmek sizi radikal dinci terörist yapacağından en iyi ihtimalle eğitim kamplarına tıkılma potansiyeline sahip olacaksınız demektir ve bunun ilk önce aile büyükleriniz sizi bu gibi dini ritüeller konusunda onlarca defa uyarmışlardır bile.
Tabi camiye gidemediğinize, Kurban kesimini seyredemeseniz bile büyüklerinizi dolaşıp, el öpüp bayram harçlığı almanız da tabi ki bir hayal olarak kalacaktır.
Aslında sizin için bayramın gelmesi her zamankinden daha fazla dikkat etmeniz gereken, her zamankinden daha fazla içinizde sevinçlerinizi yaşadığınız ama bir taraftan da böyle bir ülkede yaşadığınız için kime kızacağınızı da tam kestiremediğiniz saf çocukluğunuzla sadece keşke bitse de kurtulsak diyebileceğiniz bir bayram eda etmiş olacaksınız.
Varın bu durumda bir anlık kendinizin olduğunu düşünün.
Bununla bitse belki de şükredeceğiniz bir bayram düşünün.
Doğu Türkistan’da yaşananları bir iç sorun olarak ifade edenlerin 100 kadar insanın göz boyamak gayesiyle, hacca gönderen, yine göz boyamak için tiyatro gösterileri sunumu yaptıran, sözde eğitim kamplarında insanları raks ettirip videolarını dünyaya yayan ve “bakınız burada insanlar mutlu” propagandası yapmaktan hiç mi hiç utanmayan Çinli yöneticilerinizin anne-babanızı belirledikleri alanlara getirip size kurban kesme ritüeli yaptırıp, bunu da dünyanın gözünün içine sokarcasına “bakın burada kurban da kesiliyor” kara propagandasına da şahit olabilirsiniz.
Bu arada hali vakti yerinde olan ve dünyanın dört bir tarafına, Çin hariç, kurban bağışında bulunan Müslüman kardeşim; bu bayram da Doğu Türkistan’daki ihtiyaç sahibi kardeşlerimize kurban organizasyonu yapmayı hiç düşündün mü?
Böyle bir şeyi sakın ha, hayal bile etmeyin. Dünyanın her tarafına kurban kesip dağıtabilirsiniz ama Doğu Türkistan’da böyle bir ibadette bulunmanız katiyetle yasaktır.
Sadece bu bile Doğu Türkistan’da insanlığın öldüğünü görmemiz bakımından biz sözde Müslümanlara yetmiyor mu dersiniz?
Yukarıda buzdağının sadece görünen kısmını ifade ettiğimiz Doğu Türkistan’da bu Kurban bayramını geçirdiğinizi hayal etmenizi istirham ediyorum sevgili dostlar.
Yazacak onlarca ciltlik ve binlerce ibretlik hikâye, bütün acımasızlığıyla 2019’un dünyasında Doğu Türkistan’da yaşanıyor maalesef.
Ve bizler;
Huşu içerisinde dini bir bayramı daha, güya Yüce Yaradan’ın rızasını kazanmak ümidiyle eda edeceğiz.
Ve bir taraftan da “Bütün Müminler kardeştir” diyeceğiz ama dünyanın gözünün içine baka baka, her gün yeni bir tiyatro sahneye koymaktan imtina etmeyen Çinli idarecilerin, 30 milyondan fazla din ve ırk kardeşlerimize yaptıkları rezilliklere tek bir kelam etmeyeceğiz.
Bütün bu talihsizlikleri yaşayan Doğu Türkistanlı kardeşlerim şayet; “Ya kardeşlik hukukunuzu yerine getirin ya da kardeş demeyin bize” dediklerinde verecek bir cevap bulamıyorum. Varsa bir cevabı olan lütfen bizlere de yazsın.
En azından, kendisine Doğu Türkistan’da bir bayram nasıl geçirilir sorusunu sorabilenlerin ve elinden bir şey gelmese de zalim Çin devletinin yaptıklarına buğz edebilenlerin Kurban bayramını tebrik ediyor, daha güzel bir dünya için bayramın hayırlara vesile olmasını Yüce Mevla’dan niyaz ediyorum.
Akabinde ailecek kabristanlıklara gidip vefat edenlerimize Yasin-i Şerifler okuyup dualar edeceğiz. Buradan Kurbanlarımızı kesmek için hazırlıklarımızı yapıp Kurbanlıklarımızı keseceğiz. İlk Kurban etlerimizle kahvaltımızı yapıp, dinin emrettiği şekliyle kolu-komşularımıza, ihtiyaç sahibi fakir-fukaraya dağıtımlarımızı yapıp, büyüklerimizle bayramlaşmak için akraba, dost ve sevdiklerimizi ziyaret edeceğiz, evimize gelenleri misafir edeceğiz. Dargınlıklar, küskünlükler bir tarafa bırakılacak, küçükler ellerini öptükleri büyüklerinden bayram harçlıklarını alacak ve güzel bir bayramı daha ede etmenin huzuru içerisinde işlerimize geri döneceğiz.
Peki ya, 30 milyonu mütecaviz Müslüman din kardeşimizin yaşadığı Doğu Türkistan’da bir bayram nasıl eda edilir hiç düşündük mü sevgili dostlar?
Acaba bir anlık kendimizi Doğu Türkistan’ın herhangi bir şehrinde Müslüman bir ailede dünyaya gelmiş ve bir bayram sabahına nasıl girdiğinizi hiç hayal ettik mi?
Hadi hep beraber, bir anlığına Doğu Türkistan’ın kadim şehirlerinden birinde, faraza Kaşgar’da dünyaya geldiğimizi ve henüz akil-baliğ olmayan bir genç olduğumuzu hayal edelim.
Aşağıda, belki de buz dağının görünen kısmını ifade edeceğimiz, bir bayram gününün siz de nasıl bir etki bırakacağını yazının sonunda kendi kendimize soralım.
Sabah ezanı vakti girmiş ama namaz kıldığınız anlaşılmasın diye ışıkları yakamadığınızı, evde namaza kalkanların ayak uçlarıyla yürüdüğü ama o ayakucu hışırtılarına uyandığınızda anne-babanıza neden ışıkları açmadıklarını soramadığınızı, çünkü en az onlarca defa tembihlerde bulunup dikkatli olmanız gerektiğini, yoksa sırf namaz kıldığınız için hapse veya nazivari sözde eğitim kamplarına ailecek tıkılacağınızı kulaklarınıza büyüklerinizin fısıldadığı aklınıza gelince yorganınızı başınıza çektiğinizi düşünün bir anlık.
Büyüklerinizin bayram geliyor diye size aldıkları yeni elbiseleri, ayakkabıları giyemediğinizi, giyseniz bile bayram sabahı onlarla büyüklerinizi kolu-komşuları dolaşamayacağınızı, dolaştığınız takdirde başta aile büyükleriniz olmak üzere, her gittiğiniz yerde aman ha dine ait ne varsa sanki yokmuş gibi hareket edildiğini görünce ne hissederdik acaba?
Babanızın elinden tutup sizi Bayram namazı için camiye götürdüğünü hayal bile etmeyin sakın, çünkü bayramlarda camilere gidip bayram namazı eda etmenin yasak olduğu bir memlekette yaşıyorsanız, böyle bir hayal de kurmamanız gerektiğini en başta size öğretmişlerdir çünkü.
Camiye gitmeyi bir tarafa bıraktık bari Kurbanımızın kesildiğini, akan kandan alnımıza bir nokta konulmasını, büyüklerinizden sizinle ilgili güzel sözler ve iyi dileklerde bulunmalarını sakın ha, hayal bile etmeyin.
Kurban kesmek mi?
Hak getire, kurban kesmek sizi radikal dinci terörist yapacağından en iyi ihtimalle eğitim kamplarına tıkılma potansiyeline sahip olacaksınız demektir ve bunun ilk önce aile büyükleriniz sizi bu gibi dini ritüeller konusunda onlarca defa uyarmışlardır bile.
Tabi camiye gidemediğinize, Kurban kesimini seyredemeseniz bile büyüklerinizi dolaşıp, el öpüp bayram harçlığı almanız da tabi ki bir hayal olarak kalacaktır.
Aslında sizin için bayramın gelmesi her zamankinden daha fazla dikkat etmeniz gereken, her zamankinden daha fazla içinizde sevinçlerinizi yaşadığınız ama bir taraftan da böyle bir ülkede yaşadığınız için kime kızacağınızı da tam kestiremediğiniz saf çocukluğunuzla sadece keşke bitse de kurtulsak diyebileceğiniz bir bayram eda etmiş olacaksınız.
Varın bu durumda bir anlık kendinizin olduğunu düşünün.
Bununla bitse belki de şükredeceğiniz bir bayram düşünün.
Doğu Türkistan’da yaşananları bir iç sorun olarak ifade edenlerin 100 kadar insanın göz boyamak gayesiyle, hacca gönderen, yine göz boyamak için tiyatro gösterileri sunumu yaptıran, sözde eğitim kamplarında insanları raks ettirip videolarını dünyaya yayan ve “bakınız burada insanlar mutlu” propagandası yapmaktan hiç mi hiç utanmayan Çinli yöneticilerinizin anne-babanızı belirledikleri alanlara getirip size kurban kesme ritüeli yaptırıp, bunu da dünyanın gözünün içine sokarcasına “bakın burada kurban da kesiliyor” kara propagandasına da şahit olabilirsiniz.
Bu arada hali vakti yerinde olan ve dünyanın dört bir tarafına, Çin hariç, kurban bağışında bulunan Müslüman kardeşim; bu bayram da Doğu Türkistan’daki ihtiyaç sahibi kardeşlerimize kurban organizasyonu yapmayı hiç düşündün mü?
Böyle bir şeyi sakın ha, hayal bile etmeyin. Dünyanın her tarafına kurban kesip dağıtabilirsiniz ama Doğu Türkistan’da böyle bir ibadette bulunmanız katiyetle yasaktır.
Sadece bu bile Doğu Türkistan’da insanlığın öldüğünü görmemiz bakımından biz sözde Müslümanlara yetmiyor mu dersiniz?
Yukarıda buzdağının sadece görünen kısmını ifade ettiğimiz Doğu Türkistan’da bu Kurban bayramını geçirdiğinizi hayal etmenizi istirham ediyorum sevgili dostlar.
Yazacak onlarca ciltlik ve binlerce ibretlik hikâye, bütün acımasızlığıyla 2019’un dünyasında Doğu Türkistan’da yaşanıyor maalesef.
Ve bizler;
Huşu içerisinde dini bir bayramı daha, güya Yüce Yaradan’ın rızasını kazanmak ümidiyle eda edeceğiz.
Ve bir taraftan da “Bütün Müminler kardeştir” diyeceğiz ama dünyanın gözünün içine baka baka, her gün yeni bir tiyatro sahneye koymaktan imtina etmeyen Çinli idarecilerin, 30 milyondan fazla din ve ırk kardeşlerimize yaptıkları rezilliklere tek bir kelam etmeyeceğiz.
Bütün bu talihsizlikleri yaşayan Doğu Türkistanlı kardeşlerim şayet; “Ya kardeşlik hukukunuzu yerine getirin ya da kardeş demeyin bize” dediklerinde verecek bir cevap bulamıyorum. Varsa bir cevabı olan lütfen bizlere de yazsın.
En azından, kendisine Doğu Türkistan’da bir bayram nasıl geçirilir sorusunu sorabilenlerin ve elinden bir şey gelmese de zalim Çin devletinin yaptıklarına buğz edebilenlerin Kurban bayramını tebrik ediyor, daha güzel bir dünya için bayramın hayırlara vesile olmasını Yüce Mevla’dan niyaz ediyorum.
Yasal Uyarı : Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Gün Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir. Ayrıntılar için lütfen tıklayınız.