Yeni küresel sistem sancısı ve ABD terörizasyonu dünya'yı yaşanmaz hale getirdi
ABD ve özellikle Neocon’lar ve Evangelistler dünyanın her köşesini kasıp kavuruyor.
Açık/örtülü, ekonomik/askeri, diplomatik/asimetrik yangın bir şekilde sürüyor.
Kısaca dünyanın her köşesi kriz, kaos açlık, güvenlik sıkıntıları ve belirsizliklerle iç içe…
ABD-Çin, ABD-Rusya, ABD-AB, ABD-İngiltere, ABD-Ortadoğu, ABD-Güney Asya arasında ilişkiler, geçmiş dönemlerden daha sorunlu ve kaygı verici düzeyde.
ABD’nin dokunduğu, bulaştığı, el attığı her bölge, her coğrafya adeta onyıllar sürecek karışıklık ve belirsizliğe gebe kalıyor.
Özellikle NeoCon-Evangelist ve Pentagon gittiği her yere lanet götürüyor.
Hele bazı bölgeler var ki; güvenlik sıkıntıların ötesinde açlık tehlikesiyle karşı karşıya.
Afganistan-Pakistan-Bangladeş-Yemen’de açlıktan ölümler yaşanmaya başlandı.
Birleşmiş milletler aciz halde.
Yardımlar ulaştırılamıyor.
Bir insanlık dramı ve trajedi yaşanıyor.
ABD’ye bakınca gruplararası çatışma had safhada ve bu, ABD dışına taşıp tüm dünyaya sirayet eden bir veba gibi.
Düşünün; Merkeziyetçiler farklı, Cumhuriyetçiler farklı…
Hatta bu iki grup kendi içlerinde bile ihtilaflı.
Hatta Başkan Trump’tan ayrı ses çıkıyor, damad Jared Kushner farklı telden çalıyor.
Trump Meksika ile sınıra duvar örüyor, kavga ediyor, damat Kuhner ise Meksika’dan liyakat madalyası alıyor.
Trump birilerinin değirmenine su taşırken, damat başka birilerinin tetikçiliğini yapıyor.
Trump ve damat farklılaşması bile dünya sathına yayılıyor ve etkisi azımsanmayacak sıkıntılara sebebiyet veriyor.
Keza, ABD İran’a ve Rusya’ya yaptırım uygularken tüm bölgeyi karıştırıyor, istikrarsızlaştırıyor ve ortalığı belirsizliğe mahkum ediyor.
Çin’i hizaya getirmeye çalışırken bunun dip dalgası tüm bölgeyi sarsıyor.
Kuzey Kore ile, bir iyi bir kötü iletişim öngörülemezlikten öteye geçmiyor.
Avrupa tedirgin, kaygılı, tepkili ve NeoCon politikalarına karşı adeta iğne üstünde.
ABD’ye de hakim olan ama Trump’la biraz etkinliğini kaybeden “sinsi İngiliz Siyaseti” İngiltere’yi de sardı.
İngiltere AB’den ayrılarak kendini korumaya aldı ve bu kritik zaman kesitinde bir nevi etrafına sur örmeye başladı.
Özetle dünya öyle bir hale geldi ki; sıcak, soğuk, asimetrik, hibrit, diplomatik savaşın her türü farklı şekillerde yaşanıyor.
Kimi bölgelerde insanlar yarınından emin değil.
Afganistan, Yemen, bazı Afrika ülkeleri, Irak, Libya, Suriye ve başka pek çok coğrafya kan gölüne dönmüş halde.
Ve nerede bir sorun varsa dikkat edin, orada ABD var.
Ve hatta sorun varsa ABD elçiliği var.
“Yeni Küresel Sistem” konusunda oyun kurucular Mart-2019’a kadar mutabık kalamazlarsa yılın ikinci yarısı çok daha kötü, kanlı ve tarihin örneğine şahit olmadığı karanlık günler bizi bekliyor demektir.
Eğer süreç o noktaya gelirse, kimsenin can ve mal güvenliği ve geleceği güvende olmayacaktır.
Ekonomik, siyasi, askeri, coğrafi olgu ve algılar önemsizleşecek, ihlal edilecek ve yoklaşacaktır.
Hal ve gidişat böyleyken Türkiye ne yapıyor…
ABD’de başlayıp tüm dünyaya sirayet eden “belirsizlik vebası ve taun felaketi” bizi de etkilemiş görünüyor.
Yeni küresel sistem sancısına karşı henüz ve hala, doğru konum ve pozisyon aldığımızı düşünmüyorum.
“Diplomatik hafızamız ve reel diplomasimiz”, başlayan ve gelmesi muhtemel küresel felaketin büyüklüğünün yeterli derecede bilincinde değil gibi.
Kur krizi bile dışsal saldırılara karşı ne kadar korunaksız olduğumuzu bize gösterdi, yaşattı ve yaşatıyor.
Böylesi azim ve korkunç bir küresel sistem oluşumu safhasında, ehliyet ve liyakat sahibi insanların devlet aygıtında etkin olması gerekirken, maalesef içerde bir nevi “oyunda oynaştayız” modunda ve güncel siyasetin girdabına boğulmuş haldeyiz.
İç siyasi çekişmelerimiz bize “büyük felaket resmini” görmezden getirtiyor.
Sayın Cumhurbaşkanı’mızın liderliği ve öngörüsüyle yakın gelecekte yeniden bir silkiniş ve büyük resme odaklanma refleksine gireceğimizi umut ediyorum.
Eğer biz silkiniş ve dirilişi gerçekleştirir, akıl ve akılcı adımlara geçersek bu global krizi fırsata çevirebiliriz.
Ülkemizin coğrafi konumu bile bunun için büyük fırsatlar sunmaktadır.
Ama, silah silahşörün elinde değerlidir kabilinden; Sayın Cumhurbaşkanı’mızın ABD’vari gruplaşmalara meydan vermeden, ülkesellik ittifakında bir zemin oluşturması şarttır.
Cumhurbaşkanı’mızın karizma ve liderliği bunu başarabilecek güçtedir.
Yakın gelecekte Cumhurbaşkanı’mızın önderliğinde bugünkü ataleti üzerimizden atarak Anadolu ruhuna muvafık ve mutabık şekilde gözümüzü açmaya mecbur ve hatta mahkumuz.
Aksi takdirde “Yeni Küresel Sistem” sancısı, bizim için etkisini uzun yıllar sürdürecek ve hatta bağımsızlığımıza, bekamıza halel getirecek sonuçlara sebebiyet verebilir.
Uyanık, akıllı, ince siyaset ve diplomasi yürütmeliyiz.
Kayıkçı kavgalarına mahal vermemeliyiz.
Ve en önemlisi; içinden geçtiğimiz “küresel kritik pozisyona” uygun konumlanma içinde olabilecek, liyakat ve ehliyet sahibi beyin ve kişilikleri devlet aygıtında olması gereken yerlere getirerek, Anadolu’nun coğrafi ve tarihsel anlam ve önemine, izzet ve azametine uygun adımları hemen, behemehal başlatmalıyız.
Bir sonraki Bir Portre yazımızda buluşmak ümidi ile Allah'a emanet olun sevgili okurlar..
Açık/örtülü, ekonomik/askeri, diplomatik/asimetrik yangın bir şekilde sürüyor.
Kısaca dünyanın her köşesi kriz, kaos açlık, güvenlik sıkıntıları ve belirsizliklerle iç içe…
ABD-Çin, ABD-Rusya, ABD-AB, ABD-İngiltere, ABD-Ortadoğu, ABD-Güney Asya arasında ilişkiler, geçmiş dönemlerden daha sorunlu ve kaygı verici düzeyde.
ABD’nin dokunduğu, bulaştığı, el attığı her bölge, her coğrafya adeta onyıllar sürecek karışıklık ve belirsizliğe gebe kalıyor.
Özellikle NeoCon-Evangelist ve Pentagon gittiği her yere lanet götürüyor.
Hele bazı bölgeler var ki; güvenlik sıkıntıların ötesinde açlık tehlikesiyle karşı karşıya.
Afganistan-Pakistan-Bangladeş-Yemen’de açlıktan ölümler yaşanmaya başlandı.
Birleşmiş milletler aciz halde.
Yardımlar ulaştırılamıyor.
Bir insanlık dramı ve trajedi yaşanıyor.
ABD’ye bakınca gruplararası çatışma had safhada ve bu, ABD dışına taşıp tüm dünyaya sirayet eden bir veba gibi.
Düşünün; Merkeziyetçiler farklı, Cumhuriyetçiler farklı…
Hatta bu iki grup kendi içlerinde bile ihtilaflı.
Hatta Başkan Trump’tan ayrı ses çıkıyor, damad Jared Kushner farklı telden çalıyor.
Trump Meksika ile sınıra duvar örüyor, kavga ediyor, damat Kuhner ise Meksika’dan liyakat madalyası alıyor.
Trump birilerinin değirmenine su taşırken, damat başka birilerinin tetikçiliğini yapıyor.
Trump ve damat farklılaşması bile dünya sathına yayılıyor ve etkisi azımsanmayacak sıkıntılara sebebiyet veriyor.
Keza, ABD İran’a ve Rusya’ya yaptırım uygularken tüm bölgeyi karıştırıyor, istikrarsızlaştırıyor ve ortalığı belirsizliğe mahkum ediyor.
Çin’i hizaya getirmeye çalışırken bunun dip dalgası tüm bölgeyi sarsıyor.
Kuzey Kore ile, bir iyi bir kötü iletişim öngörülemezlikten öteye geçmiyor.
Avrupa tedirgin, kaygılı, tepkili ve NeoCon politikalarına karşı adeta iğne üstünde.
ABD’ye de hakim olan ama Trump’la biraz etkinliğini kaybeden “sinsi İngiliz Siyaseti” İngiltere’yi de sardı.
İngiltere AB’den ayrılarak kendini korumaya aldı ve bu kritik zaman kesitinde bir nevi etrafına sur örmeye başladı.
Özetle dünya öyle bir hale geldi ki; sıcak, soğuk, asimetrik, hibrit, diplomatik savaşın her türü farklı şekillerde yaşanıyor.
Kimi bölgelerde insanlar yarınından emin değil.
Afganistan, Yemen, bazı Afrika ülkeleri, Irak, Libya, Suriye ve başka pek çok coğrafya kan gölüne dönmüş halde.
Ve nerede bir sorun varsa dikkat edin, orada ABD var.
Ve hatta sorun varsa ABD elçiliği var.
“Yeni Küresel Sistem” konusunda oyun kurucular Mart-2019’a kadar mutabık kalamazlarsa yılın ikinci yarısı çok daha kötü, kanlı ve tarihin örneğine şahit olmadığı karanlık günler bizi bekliyor demektir.
Eğer süreç o noktaya gelirse, kimsenin can ve mal güvenliği ve geleceği güvende olmayacaktır.
Ekonomik, siyasi, askeri, coğrafi olgu ve algılar önemsizleşecek, ihlal edilecek ve yoklaşacaktır.
Hal ve gidişat böyleyken Türkiye ne yapıyor…
ABD’de başlayıp tüm dünyaya sirayet eden “belirsizlik vebası ve taun felaketi” bizi de etkilemiş görünüyor.
Yeni küresel sistem sancısına karşı henüz ve hala, doğru konum ve pozisyon aldığımızı düşünmüyorum.
“Diplomatik hafızamız ve reel diplomasimiz”, başlayan ve gelmesi muhtemel küresel felaketin büyüklüğünün yeterli derecede bilincinde değil gibi.
Kur krizi bile dışsal saldırılara karşı ne kadar korunaksız olduğumuzu bize gösterdi, yaşattı ve yaşatıyor.
Böylesi azim ve korkunç bir küresel sistem oluşumu safhasında, ehliyet ve liyakat sahibi insanların devlet aygıtında etkin olması gerekirken, maalesef içerde bir nevi “oyunda oynaştayız” modunda ve güncel siyasetin girdabına boğulmuş haldeyiz.
İç siyasi çekişmelerimiz bize “büyük felaket resmini” görmezden getirtiyor.
Sayın Cumhurbaşkanı’mızın liderliği ve öngörüsüyle yakın gelecekte yeniden bir silkiniş ve büyük resme odaklanma refleksine gireceğimizi umut ediyorum.
Eğer biz silkiniş ve dirilişi gerçekleştirir, akıl ve akılcı adımlara geçersek bu global krizi fırsata çevirebiliriz.
Ülkemizin coğrafi konumu bile bunun için büyük fırsatlar sunmaktadır.
Ama, silah silahşörün elinde değerlidir kabilinden; Sayın Cumhurbaşkanı’mızın ABD’vari gruplaşmalara meydan vermeden, ülkesellik ittifakında bir zemin oluşturması şarttır.
Cumhurbaşkanı’mızın karizma ve liderliği bunu başarabilecek güçtedir.
Yakın gelecekte Cumhurbaşkanı’mızın önderliğinde bugünkü ataleti üzerimizden atarak Anadolu ruhuna muvafık ve mutabık şekilde gözümüzü açmaya mecbur ve hatta mahkumuz.
Aksi takdirde “Yeni Küresel Sistem” sancısı, bizim için etkisini uzun yıllar sürdürecek ve hatta bağımsızlığımıza, bekamıza halel getirecek sonuçlara sebebiyet verebilir.
Uyanık, akıllı, ince siyaset ve diplomasi yürütmeliyiz.
Kayıkçı kavgalarına mahal vermemeliyiz.
Ve en önemlisi; içinden geçtiğimiz “küresel kritik pozisyona” uygun konumlanma içinde olabilecek, liyakat ve ehliyet sahibi beyin ve kişilikleri devlet aygıtında olması gereken yerlere getirerek, Anadolu’nun coğrafi ve tarihsel anlam ve önemine, izzet ve azametine uygun adımları hemen, behemehal başlatmalıyız.
Bir sonraki Bir Portre yazımızda buluşmak ümidi ile Allah'a emanet olun sevgili okurlar..
Yasal Uyarı : Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Gün Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir. Ayrıntılar için lütfen tıklayınız.