Uzatmalı onbaşıdan Çağlayangil'e: Ben sizi erkek sanmıştım!..

Uzatmalı onbaşıdan Çağlayangil'e: Ben sizi erkek sanmıştım!..
Rahmetli İhsan Sabri Çağlayangil,
Mekanı cennet olsun…
1980 sonrası kurulan ve Kenan Evren tarafından kapatılan Büyük Türkiye Partisi'nin kuruluşu esnasında çok teşrik-i mesaimiz oldu.
Zeki/nüktedan/hazırcevap/pratik çözümcü biriydi.
Bana sorsanız Türk siyasetinde Çağlayangil gibilerin sayısı biraz fazla olsa idi Türkiye bugün çok daha farklı yerlerde olurdu derim.
 
1908'de doğmuş,
3 Padişah 8 Cumhurbaşkanı görmüş,
Gerçek bir hukukçu,
Mülki idare nedir çok iyi bilen,
Diplomasinin inceliklerine vakıf müthiş bir devlet adamı…
 
Çağlayangil'le konuşurken, sohbet ederken sıkılmanız mümkün değil.
En stresli/kritik ve gergin anlarda bile kıvrak zekası ve soğukkanlı kişiliğiyle ortamı yumuşatabilen birisi…
Büyük Türkiye Partisi kapatıldıktan sonra Zincirbozan'da Demirel'le birlikte sürgünde kaldı.
Ziyaretlerine gitmişliğim de vardır.
1987'de siyasi yasakların kalkmasıyla birlikte Doğruyol Partisi'ne girdi ve 1990'da aktif siyasetten ayrıldı.
93'de ise vefat etti.
Allah rahmet eylesin.
Çağlayangil deneyimlerini de yanında götürmedi ve anılarını yazıp bizlerin istifadesine sundu ki bence dünyalar değerinde…
 
Şimdi size Çağlayangil'in oldukça manidar ve günümüze ziyadesiyle ışık tutup örneklik teşkil eden bir anısını anlatacağım.
"Bursa Valisiyim. 1957 seçimleri öncesi.
Bursa Milletvekilleri ziyaretime geldiler ve Çalı bucağının Jandarma Kumandanı Uzatmalı Onbaşıyı görevden almamı istediler.
"Niçin?" dedim. 
Milletvekilleri: "Bu adam CHP'li, partizanlık yapıyor" dediler.
"Peki bakar ve tahkik ederim" dedim. 
Özel idare müdürüne "Şu adamın durumu bir tahkik ediverin" dedim.
Özel İdare Müdürü gitti, tahkik etti, geldi ve dedi ki;
"Uzatmalı onbaşı işinin ehli, vazifesini de tamam ve hakkaniyetle yapan bir görevli" dedi.
"Pekâlâ, o halde görevde kalsın" dedim.
Aradan bir süre geçti ve Milletvekilleri yeniden geldiler. 
Zamanın Bursa Milletvekilleri dişli insanlar,
Âgah Erozan Demokrat Parti iktidarında Meclis Başkanı. 
Haluk Şaman Çalışma Bakanı. 
Hulusi Köymen Milli Savunma Bakanı, 
Sadettin Karacabeyli, Selahaddin Karacabey, sevilen, ağırlıkları olan Milletvekilleri.
"Uzatmalı Onbaşının tayini ne oldu?" dediler.
Özel İdare müdürünün incelemesinin sonuçlarını aktardım. 
Güldüler: "Özel İdare Müdürü de CHP'li. Adamı koruyor" dediler.
"Kendim gider bakarım, gereği neyse yapılır" dedim. 
Kalktım ve gittim. 
O zaman, ocak, bucak başkanlığı devri. 
Uzatmalı Onbaşıyı istemeyen de ocak başkanı. 
Araştırdım. 
Ocak başkanının olmadığı bir yerde bizzat DP'liler bana dedi ki:
"Bizim başkan ormandan odun kesmek istiyor. Bu onbaşı da engelliyor. Onbaşı görevini tam yapan insandır. 
Bucak başkanı haksız..."
Öğreneceğimi öğrenmiş ve dönmüştüm.
Bir süre geçti, milletvekilleri yeniden geldiler ve soru aynı: "Ne oldu bizim uzatmalı onbaşının görevden alınması" diye sordular.
"Kendim gittim ve tahkik ettim. 
Onbaşı dürüst ve görevini hakkıyla yapıyor. 
Bucak başkanı orman kaçakçısı… 
Odun kesmek istiyor, onbaşı da mâni oluyor. Şikâyetin anlamı bu…" dedim ve uzatmalı Onbaşıyı görevden almayacağımı söyledim.
Israr ettiler:
"Cezalandırmak şart değil ya. 
O halde Çalı'dan al, Bursa'nın en iyi yerine ver" dediler.
Buna "Olur" dedim.
Onbaşıyı çağırdım. 
O zaman Bursa'nın en iyi kasabası Armutlu.
"Oğlum seni Armutlu'ya vereyim. 
Orası Bursa'nın en iyi kasabası… 
İstakozu bol. Rahat edersin. "
Onbaşı bana döndü:
"Sayın Valim, yetki sizin elinizde. Beni nereye gönderirseniz giderim. 
Ama ben sizi erkek sanmıştım."
"Niye o?" dedim.
"Bir ocak başkanının sözüyle beni görevden alıyorsunuz"
"Armutlu'ya gitmek istemiyor musun?" diye sordum.
"İstemiyorum. 
Önümüz kış. Evimin odununu, kömürünü aldım. 
Çocuğum okulda. Öğretmenini de çok seviyor."
"Peki öyleyse. Kal yerinde" dedim ve gitti.
Milletvekilleri tekrar geldiler, durumu onlara da anlattım.
Tabi memnun olmadılar.
Aradan bir süre geçti. 
Cumhurbaşkanı Celal Bayar'ın Özel Kalem Müdürü Gemlikli Tayyar bana telefon etti:
"Sayın Cumhurbaşkanım, sizinle baş başa yemek yemek istiyor" dedi. 
Kalktım gittim ve Çankaya'da rahmetli Celal Bayar'la yemek yiyoruz.
Bayar "İhtimal vermedim amma sen Bursa Milletvekillerinin istediği bir Uzatmalı Onbaşı'yı yerinden almamışsın" dediler.
"Evet, değiştirmedim cevabını verdim ve olayı aynen naklettim."
Celal Bayar bana:
"Milletvekilleri bir uzatmalı için kırılır mı? Sen onu alıver" deyince:
" Eğer müsaade ederseniz bu tayini selefim yapsın" dedim. 
Bayar'ın bana cevabı:
"İnce demokratmışsın" oldu.
Yemek bitti ve ben Bursa'ya döndüm. 
Tayinimi bekliyorum ama çıkmadı. 
Fakat rahmetli Bayar iki ay benimle konuşmadı. 
Uzatmalı onbaşı da yerinde kaldı.
 
1957 seçimleri oldu.
CHP oyları ilerledi, DP oyları geriledi. 
CHP 61 mebustan 178'e yükseldi. 
Adnan Menderes'le seçim sonrası görüştüğümüzde bana şu soruyu yöneltti:
"Türkiye sathında her yerde geriledik. 
Bursa'da 44 bin oy fazla aldık. 
Bu dört yılda iktidarımızı siz temsil ettiniz. 
Bunun hikmeti nedir?"
 
Hikmetini de ben söyleyeyim;
Dönemin valisi olan Çağlayangil kibar adam,
Devlet adabını bilir.
"Şehrin siyasetçilerinin keyfi hareketlerine alet olmayıp,
Hakkaniyete riayet eden ve siyasilerin menfaatlerine göre tasarrufta bulunmayan benim gibi bir vali olunca oylarınız düşmez tabi" diyememiş, dememiş!

Buyurun işte;
hatıratı güncelleyin/günümüze uyarlayın,
Cuk oturduğunu göreceksiniz!
Erdoğan gibi bir lidere rağmen bölge siyasileri/mülki amirler ve belediyeler zıvanadan çıkıp bencilleşir/görevlerini kişisel emellerine alet ederlerse,
Yani Çağlayangil'in anekdotundaki gibi hem odun kaçakçılığı yapıp hem de buna engel olan uzman onbaşıyı görevden aldırmak isterlerse, tabi ki iktidarın oyları geriler muhalefetin reyleri artar!
Bu kaçınılmaz bir gerçekliktir.
Düşünsenize;
Bugün bir uzman çavuş bir valiye haklı olduğu bir konuda hakkını savunmak için bırakın "ben sizi erkek sanmıştım!" demeyi; "…ama ben haklıyım!" demeye kalksa başına neler gelir neler!
Artık validen zılgıtın bini bir para mı olur yoksa korumalarca yaka paça dışarı mı atılır gerisini siz düşünün!
 
Ak Parti ve Sayın Erdoğan özeleştiri ve değerlendirme yapıyormuş.
Realite ortada, Çağlayangil'den alıntı karşınızda…
Kimse kızmasın ve kusura bakmasın ama maalesef tarihin tekerrür etmek gibi  kötü bir huyu var!..



Bir sonraki Bir Portre yazımızda buluşmak ümidi ile Allah'a emanet olun sevgili okurlar.

Yasal Uyarı : Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Gün Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir. Ayrıntılar için lütfen tıklayınız.

Yorum Yazın
sohbet islami chat omegle tv türk sohbet islami sohbet elektronik sigara cinsel sohbet su böreği sipariş oyun haberleri tıkanıklık açma dijital pazarlama ajansı galeri yetki belgesi nasıl alınır yalama taşı