Uyarmaktan dilimde tüy bitti..
Konuşmaktan usandım,
Defalarca tekrar ettim,
Dilimde tüy bitti,
“FETÖ’ye rehavet devlete ihanettir” dedim,
Belki okuyucularım bile artık yeter noktasına geldiler,
Ama gelişmeleri takip ettikçe yine ve yeniden söyledim,
Mücadele ettim, ediyorum.
Zaaf, zaaf, zaaf…
Rehavet, rehavet, rehavet…
15 Temmuz’un ateşi düşmemeliydi,
Düşürülmemeliydi,
Unutmadık, unutmamalıyız, unutturmamalıyız sözleri sloganda kalmamalıydı,
17-25 Aralık’dan beri bunlar “ayrık otu” gibiler dedim,
Bunlar PKK’dan tehlikeli dedim,
Bunlar “algı operasyonları”nda maharetliler dedim,
Bunlar sinsi, münafık ve putperest dedim,
Bunlar “İnsi Mabud”a tapınanlar dedim…
Dedim de ne oldu…!
Yine zaaf, yine rehavet, yine “sapla samanın karıştırılması…."
Mahkeme süreci başladı,
Hepimiz takip ediyoruz.
Yaşananlardan hiç ders alınmamış gibi hainlerin planlı, provakatif ve sinsice “operasyon çekmelerine” fırsat veriyoruz.
Hain katliam yapıyor,
Bomba, kurşun yağdırıyor,
En üst düzey komutanların eline kelepçe vurup götürüyor,
Mahkemede söylediği nedir?
“Bilmiyorum, hatırlamıyorum, ben şerefli bir askerim, kim FETÖ’cü ise lanet olsun…..”
Ulan şerefsiz…
Senin ihanetinin mahkumiyeti için senin savunmana bile gerek var mı…!
Senin ihanetin, belgeli, bilgili, resimli,
Sen ihanetini canlı yayında yaşadın, bu millete yaşattın…
Ama amaçları başka,
Planları başka,
Beyinlerinin arkasındaki başka,
Amaçları “zamana yaymak, sulandırmak, soruşturmayı soğutmak ve ihanetin mecraını değiştirmek."
Çok tehlikeli süreçteyiz,
Bunlar mahkemelerde ciddi bir manipülasyon ve algı operasyonu peşindeler,
Buna asla fırsat ve imkan vermemek lazım,
Bu duruşmaların bir an evvel yapılarak hainlerin mahkumiyet hükümlerinin verilmesi elzem olmuştur.
Zaman bunların işine yarayan bir enstrümandır,
Çünkü bunlar hala “yıkılmadık ayaktayız” algısını canlı tutma gayretindeler,
Bunlar daha önce olduğu gibi elebaşları alçağın mucizesinin(!) tecelli edeceğini yaymaktalar,
Bunlar mistik ve ezoterik mesajlarla canlı ve diri kalma çabasındalar…
Yapılacak olan Bahçeli’nin söylediği gibi; “çaycı, çorbacı, bakkal, memur” filan gibilerle uğraşmak değildir.
Yapılması gereken Darbe Girişimine fiili katılanların bir an evvel muhakeme ve muaheze edilerek cezalandırılmalarının hükme bağlanmasıdır.
Yapılması gereken elebaşların, sinsi emellilerin, halkın duygularını istismar eden münafıkların temizlenmesidir,
Yapılması gereken “Allah rızası için” söylemiyle Allah rızasını gözetenlerin duygularıyla dalga geçip, kökü dışarda olanların cezalandırılmasıdır.
Çok sıkıntılı bir süreçteyiz,
“Tabanı ibadet, ortası ticaret, tavanı ihanet” söylemiyle tecessüm edilen bu kitlenin tavanıyla mücadele safhasının bir an evvel en müsamahasız şekilde yapılması gerekmektedir.
İbadet denilen kesimle uğraşmanın mücadeleye ciddi katkısı olmuyor,
Katkı yerine, halk-devlet kopuşu yaşanmasına meydan veriyor; “aldanmışlık” içindeki insanların farklı bir vetireye girerek devletin kinlenmesine sebep oluyor.
Yahu bu insanların duygularını, maneviyatını, yardım duygusunu sömürenlerle mücadele dururken, bu kitle ile uğraşmak ne kazandıracak?
Tepedeki “sömürgen hainler” dururken samimi ve manevi dürtülerle bunlara aldananlarla uğraşmak, aç bırakmak, takip ve tarassuta tabi tutmak bize, devlete ne kazandıracak?
Yahu bir kadastro memuru, öğretmen, belediye memuru gibi ortalama vatandaş konumundakileri ihraç ederek, tutuklayarak mücadele mi olur?
Bu insanların zihinsel ve maneviyatının katline sebebiyet veren, oluşturdukları “cilalı Cemaat” vitriniyle göz boyayan, vitrini hizmet, himmet, uhuvvet gibi manevi görsellerle süsleyen alçaklar dururken, biz ne yapıyoruz?
“Hain geziyor dipdiri, can vermede masum”
Yahu bunlar bizi bu “aldanmış” kitlelere yöneltirken kendileri başka plan peşindeler…
Neden görmüyoruz bu “yeni ihanet kapanı”nı,
Neden görmezden geliyoruz üstümüze gelen “sinsi yeni ihanet planını”
Neden gözardı ediyoruz bunların millet-devlet kopuşu için yaptıkları “algı operasyonu”nu…
“Eşeğine kızan eyerini döver” derler,
Asıl, alçak ve hainleri bir an evvel hedefe koymalıyız.
Eşeğin eşekliğini görüp, eşeğe bir şey yapmayıp, eyerini döven konumundan bir an evvel kurtulmalıyız.
Çünkü bunu yapmazsak; asıl onların istekleri gerçekleşmiş olacaktır,
Onların tam da istedikleri budur,
Yoğun kitlelerin zan altında tutularak, devlet-millet kopuşunu hazırlamak, mevcut iktidara, devletle bağlılık algısına ve milli damarlarımıza zarar vermek…
Vatan, devlet, millet, bayrak, milliyet olgularını sıradanlaştırmak,
Devlet olgusunun olmazsa olmazlığını önemsizleştirmek ve hatta hasımlaştırmak,
Vatandaşları, işte devlet dediğiniz bu; size zulmediyor, sizi işten atıyor, sizi ikincil vatandaşlaştırıyor algısına getirmek…
Tuzağa düşüyoruz ey Devletlüler,
Defalarca düştüğümüz hain ve alçak FETÖ’nün yeni tuzağına yine düşüyoruz,
Uyanalım, uyanık olalım,
Yılanın başını ezelim,
Bataklığı oluşturan bataklık şeytanlarıyla uğraşmayı ihmal etmeyelim,
Bu alçak örgüte ve elebaşına sempati duyanlar bunların alçaklığını ve nasıl kullanıldıklarını gördüler,
Yaşadılar ve yaşıyorlar,
Bu alçakların bencilce davranışlarını, yurt dışına kaçışlarını, kendileri rahat içinde yaşarken buradaki sempatizanların sefaletlerini umursamadıklarını yaşayarak gördüler,
Ama artık yeter,
Belki de dünyanın en başarılı şeytani plan yapıcıları ve algı oluşturucuları olan bu alçak örgütün manipülasyonlarına artık çanak tutmayalım,
Biz onlar gibi davranamayız,
Onlar bir terör örgütüdür ve teröristin ilkesi, adalet duygusu ve acıması olmaz.
Ama biz devletiz,
Artık “Devlet refleksiyle” davranarak asıl sorumluları bulmalı, hesaba çekmeli, cezalandırmalı ve yılanın başını ezmeliyiz.
“Devlet refleksiyle” davranarak adalet ölçüsüyle hareket etmeliyiz.
Yoksa inanın yine geç kalmış olacağız,
Yine bu alçaklar palazlanmaya başlayacaklardır,
Palazlanmasalar bile bizi biz olmaktan çıkartacak; bizi birbirimize kuşkuyla bakacak bir karmaşaya gark edeceklerdir.
“Biz” olabilirliğimizi zedeleyecekler, yıllarca sürecek bir kopuş sürecini başlatacaklardır,
Kadim Devlet Geleneğimizin sarsılması için, “tek yürek millet” algımızın temeline dinamit koyacaklardır.
Lütfen ihanet sürecinin sorgulanmasının sulandırılmasına, karmaşıklaştırılmasına, akim kalmasına dönük algı operasyonlarına fırsat vermeyelim,
Açık, net, berrak adımlarla yürüyelim,
İhaneti 15 Temmuz gecesi ile delillenenlerin hukuki ve kanuni hükmünü bir an evvel verelim,
Hainin demogojik söylemine fırsat vermeyelim,
“Tabanı ibadet” söylemindekilerle uğraşmayalım,
Onların devletle barışmasına hemen çabalamaya başlayalım,
Hainlere korku olalım ama millete korku salmayalım,
Tepedeki elebaşlarına, milletin duygusunu haince sömürenlere çelik yumruk olalım. Ama aldananlara, aldatılanlara devletin şefkat elini uzatıp kazanma süreci başlatalım.
Bir sonraki Bir Portre yazımızda buluşmak ümidi ile Allah'a emanet olun sevgili okurlarım...
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Gün Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir. Ayrıntılar için lütfen tıklayınız.
Defalarca tekrar ettim,
Dilimde tüy bitti,
“FETÖ’ye rehavet devlete ihanettir” dedim,
Belki okuyucularım bile artık yeter noktasına geldiler,
Ama gelişmeleri takip ettikçe yine ve yeniden söyledim,
Mücadele ettim, ediyorum.
Zaaf, zaaf, zaaf…
Rehavet, rehavet, rehavet…
15 Temmuz’un ateşi düşmemeliydi,
Düşürülmemeliydi,
Unutmadık, unutmamalıyız, unutturmamalıyız sözleri sloganda kalmamalıydı,
17-25 Aralık’dan beri bunlar “ayrık otu” gibiler dedim,
Bunlar PKK’dan tehlikeli dedim,
Bunlar “algı operasyonları”nda maharetliler dedim,
Bunlar sinsi, münafık ve putperest dedim,
Bunlar “İnsi Mabud”a tapınanlar dedim…
Dedim de ne oldu…!
Yine zaaf, yine rehavet, yine “sapla samanın karıştırılması…."
Mahkeme süreci başladı,
Hepimiz takip ediyoruz.
Yaşananlardan hiç ders alınmamış gibi hainlerin planlı, provakatif ve sinsice “operasyon çekmelerine” fırsat veriyoruz.
Hain katliam yapıyor,
Bomba, kurşun yağdırıyor,
En üst düzey komutanların eline kelepçe vurup götürüyor,
Mahkemede söylediği nedir?
“Bilmiyorum, hatırlamıyorum, ben şerefli bir askerim, kim FETÖ’cü ise lanet olsun…..”
Ulan şerefsiz…
Senin ihanetinin mahkumiyeti için senin savunmana bile gerek var mı…!
Senin ihanetin, belgeli, bilgili, resimli,
Sen ihanetini canlı yayında yaşadın, bu millete yaşattın…
Ama amaçları başka,
Planları başka,
Beyinlerinin arkasındaki başka,
Amaçları “zamana yaymak, sulandırmak, soruşturmayı soğutmak ve ihanetin mecraını değiştirmek."
Çok tehlikeli süreçteyiz,
Bunlar mahkemelerde ciddi bir manipülasyon ve algı operasyonu peşindeler,
Buna asla fırsat ve imkan vermemek lazım,
Bu duruşmaların bir an evvel yapılarak hainlerin mahkumiyet hükümlerinin verilmesi elzem olmuştur.
Zaman bunların işine yarayan bir enstrümandır,
Çünkü bunlar hala “yıkılmadık ayaktayız” algısını canlı tutma gayretindeler,
Bunlar daha önce olduğu gibi elebaşları alçağın mucizesinin(!) tecelli edeceğini yaymaktalar,
Bunlar mistik ve ezoterik mesajlarla canlı ve diri kalma çabasındalar…
Yapılacak olan Bahçeli’nin söylediği gibi; “çaycı, çorbacı, bakkal, memur” filan gibilerle uğraşmak değildir.
Yapılması gereken Darbe Girişimine fiili katılanların bir an evvel muhakeme ve muaheze edilerek cezalandırılmalarının hükme bağlanmasıdır.
Yapılması gereken elebaşların, sinsi emellilerin, halkın duygularını istismar eden münafıkların temizlenmesidir,
Yapılması gereken “Allah rızası için” söylemiyle Allah rızasını gözetenlerin duygularıyla dalga geçip, kökü dışarda olanların cezalandırılmasıdır.
Çok sıkıntılı bir süreçteyiz,
“Tabanı ibadet, ortası ticaret, tavanı ihanet” söylemiyle tecessüm edilen bu kitlenin tavanıyla mücadele safhasının bir an evvel en müsamahasız şekilde yapılması gerekmektedir.
İbadet denilen kesimle uğraşmanın mücadeleye ciddi katkısı olmuyor,
Katkı yerine, halk-devlet kopuşu yaşanmasına meydan veriyor; “aldanmışlık” içindeki insanların farklı bir vetireye girerek devletin kinlenmesine sebep oluyor.
Yahu bu insanların duygularını, maneviyatını, yardım duygusunu sömürenlerle mücadele dururken, bu kitle ile uğraşmak ne kazandıracak?
Tepedeki “sömürgen hainler” dururken samimi ve manevi dürtülerle bunlara aldananlarla uğraşmak, aç bırakmak, takip ve tarassuta tabi tutmak bize, devlete ne kazandıracak?
Yahu bir kadastro memuru, öğretmen, belediye memuru gibi ortalama vatandaş konumundakileri ihraç ederek, tutuklayarak mücadele mi olur?
Bu insanların zihinsel ve maneviyatının katline sebebiyet veren, oluşturdukları “cilalı Cemaat” vitriniyle göz boyayan, vitrini hizmet, himmet, uhuvvet gibi manevi görsellerle süsleyen alçaklar dururken, biz ne yapıyoruz?
“Hain geziyor dipdiri, can vermede masum”
Yahu bunlar bizi bu “aldanmış” kitlelere yöneltirken kendileri başka plan peşindeler…
Neden görmüyoruz bu “yeni ihanet kapanı”nı,
Neden görmezden geliyoruz üstümüze gelen “sinsi yeni ihanet planını”
Neden gözardı ediyoruz bunların millet-devlet kopuşu için yaptıkları “algı operasyonu”nu…
“Eşeğine kızan eyerini döver” derler,
Asıl, alçak ve hainleri bir an evvel hedefe koymalıyız.
Eşeğin eşekliğini görüp, eşeğe bir şey yapmayıp, eyerini döven konumundan bir an evvel kurtulmalıyız.
Çünkü bunu yapmazsak; asıl onların istekleri gerçekleşmiş olacaktır,
Onların tam da istedikleri budur,
Yoğun kitlelerin zan altında tutularak, devlet-millet kopuşunu hazırlamak, mevcut iktidara, devletle bağlılık algısına ve milli damarlarımıza zarar vermek…
Vatan, devlet, millet, bayrak, milliyet olgularını sıradanlaştırmak,
Devlet olgusunun olmazsa olmazlığını önemsizleştirmek ve hatta hasımlaştırmak,
Vatandaşları, işte devlet dediğiniz bu; size zulmediyor, sizi işten atıyor, sizi ikincil vatandaşlaştırıyor algısına getirmek…
Tuzağa düşüyoruz ey Devletlüler,
Defalarca düştüğümüz hain ve alçak FETÖ’nün yeni tuzağına yine düşüyoruz,
Uyanalım, uyanık olalım,
Yılanın başını ezelim,
Bataklığı oluşturan bataklık şeytanlarıyla uğraşmayı ihmal etmeyelim,
Bu alçak örgüte ve elebaşına sempati duyanlar bunların alçaklığını ve nasıl kullanıldıklarını gördüler,
Yaşadılar ve yaşıyorlar,
Bu alçakların bencilce davranışlarını, yurt dışına kaçışlarını, kendileri rahat içinde yaşarken buradaki sempatizanların sefaletlerini umursamadıklarını yaşayarak gördüler,
Ama artık yeter,
Belki de dünyanın en başarılı şeytani plan yapıcıları ve algı oluşturucuları olan bu alçak örgütün manipülasyonlarına artık çanak tutmayalım,
Biz onlar gibi davranamayız,
Onlar bir terör örgütüdür ve teröristin ilkesi, adalet duygusu ve acıması olmaz.
Ama biz devletiz,
Artık “Devlet refleksiyle” davranarak asıl sorumluları bulmalı, hesaba çekmeli, cezalandırmalı ve yılanın başını ezmeliyiz.
“Devlet refleksiyle” davranarak adalet ölçüsüyle hareket etmeliyiz.
Yoksa inanın yine geç kalmış olacağız,
Yine bu alçaklar palazlanmaya başlayacaklardır,
Palazlanmasalar bile bizi biz olmaktan çıkartacak; bizi birbirimize kuşkuyla bakacak bir karmaşaya gark edeceklerdir.
“Biz” olabilirliğimizi zedeleyecekler, yıllarca sürecek bir kopuş sürecini başlatacaklardır,
Kadim Devlet Geleneğimizin sarsılması için, “tek yürek millet” algımızın temeline dinamit koyacaklardır.
Lütfen ihanet sürecinin sorgulanmasının sulandırılmasına, karmaşıklaştırılmasına, akim kalmasına dönük algı operasyonlarına fırsat vermeyelim,
Açık, net, berrak adımlarla yürüyelim,
İhaneti 15 Temmuz gecesi ile delillenenlerin hukuki ve kanuni hükmünü bir an evvel verelim,
Hainin demogojik söylemine fırsat vermeyelim,
“Tabanı ibadet” söylemindekilerle uğraşmayalım,
Onların devletle barışmasına hemen çabalamaya başlayalım,
Hainlere korku olalım ama millete korku salmayalım,
Tepedeki elebaşlarına, milletin duygusunu haince sömürenlere çelik yumruk olalım. Ama aldananlara, aldatılanlara devletin şefkat elini uzatıp kazanma süreci başlatalım.
Bir sonraki Bir Portre yazımızda buluşmak ümidi ile Allah'a emanet olun sevgili okurlarım...
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Gün Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir. Ayrıntılar için lütfen tıklayınız.
Yasal Uyarı : Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Gün Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir. Ayrıntılar için lütfen tıklayınız.