Türkiye'nin kredi risk primi neden düştü?..
Timothy Ash diye bir adam var.
İngiliz Ekonomist…
Türk ekonomisi iyi de gitse kötü de gitse/iyi şeyler de yapılsa kötü şeyler de yapılsa bugüne kadar olumlu bir yorumunu duymadım.
Adam tam bir Ak Parti muhalifi ve Türk Ekonomisi için felaket tellalı…
Ama bir şey oldu ve bu adamdan bile pozitif yorumlar gelmeye başladı.
Yeni hükümetle ve Mehmet Şimşek'in göreve gelmesiyle başlayan süreçte Merkez Bankası Başkanlığına Gaye Erkan'ın getirilmesinden sonra ekonomi/finans ve bankacılık alanında taraflı-tarafsız herkesin beğenisini kazanan isimlerin Merkez Bankası Başkan yardımcılığına getirmesi müzmin muhalif Timothy Ash'i bile ümitlendirdi.
Şöyle diyor:
"Bu büyük bir pozitif adım,
Cevdet Akçay, Hatice Karahan ve Fatih Karahan doğru bir karar.
Bunlar mükemmel adamlar, ekonomist ve düşünürler…
Bu Türk Merkez Bankacılığında büyük bir değişiklik…"
Arkadaşlar,
Son zamanlarda özellikle ekonomi yönetiminde yaşanan değişiklikler/liyakat ve ehliyeti esas alan atamalar ve dünyayı pas geçmeyen politikalar oldukça önemli ve önemsenmesi gereken tercihlerdir…
Şimdi, "iyi tamam da; bize yansıyan bir şey yok! Her gün daha beter fiyat artışları oluyor ve dayanacak gücümüz kalmadı…" diyebilirsiniz.
Haklısınız ama çok üzgünüm ki; eğer bir düzelme istiyorsak bu süreç ve politikalar kaçınılmaz…
Dünlerde şu oldu/bu oldu,
Şöyle yapılmasa idi böyle olmazdı,
Veya filanca kişi gelmeseydi/falanca adımlar atılmasaydı gibi tartışmalara girmeyeceğim.
Çünkü oradan işe yarar bir sonuç çıkması asla mümkün değil.
Olan oldu, yanan yandı, giden gitti…
Ama bir gerçek var ki; o da bugün olanlar ve yapılmaya başlananlar geçmişten ders alınmışlığı yansıtıyor ve hataların telafisi için radikalize adımları içeriyor.
Peki, bu atamalar ne anlama geliyor?
Daha önceki bir-iki yazımda da söylemiştim;
"İktidar/hükümet, ekonomi yönetimine ve yeni ekonomik politikalara en üst düzeyde destek vermeli ve bunu en görünün şekilde sergilemelidir!.." diye.
Gelişmelere bu bağlamda bakarsak;
Bu atamalar, Erdoğan'ın da ekonomi yönetimine verdiği desteği güveni halka ve piyasalara deklare etmesinden başka bir şey değildir.
Olması gereken mi idi? Kesinlikle…
Sadece bu kadar mı?
Hayır.
Hemen her kurumda klişe yaklaşımların azaldığı/liyakatın öncelendiği/ehliyetin esas alındığı atamaları görebiliyoruz.
HSK bünyesinde yapılan atamalardan tutun da, İçişleri bürokrasisine kadar pek çok alanda ciddi revizyona gidildiğini müşahede ediyorum.
Bu durum beni daha bir ümitlendiriyor.
Aynı olumlu yaklaşım ve atama refleksinin önümüzdeki günlerde emniyet/askeriye ve hariciye bürokrasinde de yaşanacağı kanaatindeyim.
Arkadaşlar,
Evet, ağır bedeller ödedik/ödüyoruz ve hatta bir süre daha ödeyeceğiz.
Battık/bittik/yittik deme ve ümitsizliğe gark olma lüksümüz hiç yoktur!
Bugün yaşananlara da bu gözle bakarsak; neyin ne olduğunu veya neyin ne olmadığını daha iyi ve doğru anlayabiliriz.
Kim ne derse desin, iktidar fabrika ayarlarına dönüyor ve inanın bu o kadar önemli bir olgu ki; yarınlara ümitle bakabilmenin tek şartı da budur ve zaten başka seçenek de kalmamıştı!
Sonuç:
Şimşek, Maliye ve Hazine Bakanlığı görevine geldiği gün Türkiye'nin kredi risk primi 700 gibi kabul edilemez düzeylerdeyken bugün 400 civarında…
Henüz planlanan politikalar uygulanmaya başlamamışken/yapılacakların hazırlığı yapılırken beklentinin/algının böylesi pozitif yönelime girmesi başlı başına bir değerdir.
Biraz da, ekonomiye dair iktidarın yaptığı arka kapı diplomasiyi bilen birisi olarak önümüzdeki günlerde sürpriz olumlulukların, adı bilinmedik insanların kurduğu iletişim ve bağların ve bu sayede oluşan olumlu havanın Türk ekonomisine can suyu katacağına ve iyileşme ivmesini daha da yoğunlaşacağına inanıyorum…
Özellikle Cumhurbaşkanı'nın atamalar başta olmak üzere, kamusal tasarruf da dahil; ekonomi yapıcıların uygulamaya sokacağı politikalara vereceği net destekle, içinden geçtiğimiz kriz sisinin daha kısa sürede ve hatta beklenilmedik hızla dağılacağı kanaatindeyim.
Bu dediklerim sadece yorumlarım değil.
Konuştuğum yerli-yabancı ekonomist ve Türkiye üzerine kafa yoran finans uzmanlarından edindiğim izlenimler…
Zor olacak ama güzel olacak,
Yeter ki ağız birliği/güç birliği ve kararlılık olsun!..
Bir sonraki Bir Portre yazımızda buluşmak ümidi ile Allah'a emanet olun sevgili okurlar.
İngiliz Ekonomist…
Türk ekonomisi iyi de gitse kötü de gitse/iyi şeyler de yapılsa kötü şeyler de yapılsa bugüne kadar olumlu bir yorumunu duymadım.
Adam tam bir Ak Parti muhalifi ve Türk Ekonomisi için felaket tellalı…
Ama bir şey oldu ve bu adamdan bile pozitif yorumlar gelmeye başladı.
Yeni hükümetle ve Mehmet Şimşek'in göreve gelmesiyle başlayan süreçte Merkez Bankası Başkanlığına Gaye Erkan'ın getirilmesinden sonra ekonomi/finans ve bankacılık alanında taraflı-tarafsız herkesin beğenisini kazanan isimlerin Merkez Bankası Başkan yardımcılığına getirmesi müzmin muhalif Timothy Ash'i bile ümitlendirdi.
Şöyle diyor:
"Bu büyük bir pozitif adım,
Cevdet Akçay, Hatice Karahan ve Fatih Karahan doğru bir karar.
Bunlar mükemmel adamlar, ekonomist ve düşünürler…
Bu Türk Merkez Bankacılığında büyük bir değişiklik…"
Arkadaşlar,
Son zamanlarda özellikle ekonomi yönetiminde yaşanan değişiklikler/liyakat ve ehliyeti esas alan atamalar ve dünyayı pas geçmeyen politikalar oldukça önemli ve önemsenmesi gereken tercihlerdir…
Şimdi, "iyi tamam da; bize yansıyan bir şey yok! Her gün daha beter fiyat artışları oluyor ve dayanacak gücümüz kalmadı…" diyebilirsiniz.
Haklısınız ama çok üzgünüm ki; eğer bir düzelme istiyorsak bu süreç ve politikalar kaçınılmaz…
Dünlerde şu oldu/bu oldu,
Şöyle yapılmasa idi böyle olmazdı,
Veya filanca kişi gelmeseydi/falanca adımlar atılmasaydı gibi tartışmalara girmeyeceğim.
Çünkü oradan işe yarar bir sonuç çıkması asla mümkün değil.
Olan oldu, yanan yandı, giden gitti…
Ama bir gerçek var ki; o da bugün olanlar ve yapılmaya başlananlar geçmişten ders alınmışlığı yansıtıyor ve hataların telafisi için radikalize adımları içeriyor.
Peki, bu atamalar ne anlama geliyor?
Daha önceki bir-iki yazımda da söylemiştim;
"İktidar/hükümet, ekonomi yönetimine ve yeni ekonomik politikalara en üst düzeyde destek vermeli ve bunu en görünün şekilde sergilemelidir!.." diye.
Gelişmelere bu bağlamda bakarsak;
Bu atamalar, Erdoğan'ın da ekonomi yönetimine verdiği desteği güveni halka ve piyasalara deklare etmesinden başka bir şey değildir.
Olması gereken mi idi? Kesinlikle…
Sadece bu kadar mı?
Hayır.
Hemen her kurumda klişe yaklaşımların azaldığı/liyakatın öncelendiği/ehliyetin esas alındığı atamaları görebiliyoruz.
HSK bünyesinde yapılan atamalardan tutun da, İçişleri bürokrasisine kadar pek çok alanda ciddi revizyona gidildiğini müşahede ediyorum.
Bu durum beni daha bir ümitlendiriyor.
Aynı olumlu yaklaşım ve atama refleksinin önümüzdeki günlerde emniyet/askeriye ve hariciye bürokrasinde de yaşanacağı kanaatindeyim.
Arkadaşlar,
Evet, ağır bedeller ödedik/ödüyoruz ve hatta bir süre daha ödeyeceğiz.
Battık/bittik/yittik deme ve ümitsizliğe gark olma lüksümüz hiç yoktur!
Bugün yaşananlara da bu gözle bakarsak; neyin ne olduğunu veya neyin ne olmadığını daha iyi ve doğru anlayabiliriz.
Kim ne derse desin, iktidar fabrika ayarlarına dönüyor ve inanın bu o kadar önemli bir olgu ki; yarınlara ümitle bakabilmenin tek şartı da budur ve zaten başka seçenek de kalmamıştı!
Sonuç:
Şimşek, Maliye ve Hazine Bakanlığı görevine geldiği gün Türkiye'nin kredi risk primi 700 gibi kabul edilemez düzeylerdeyken bugün 400 civarında…
Henüz planlanan politikalar uygulanmaya başlamamışken/yapılacakların hazırlığı yapılırken beklentinin/algının böylesi pozitif yönelime girmesi başlı başına bir değerdir.
Biraz da, ekonomiye dair iktidarın yaptığı arka kapı diplomasiyi bilen birisi olarak önümüzdeki günlerde sürpriz olumlulukların, adı bilinmedik insanların kurduğu iletişim ve bağların ve bu sayede oluşan olumlu havanın Türk ekonomisine can suyu katacağına ve iyileşme ivmesini daha da yoğunlaşacağına inanıyorum…
Özellikle Cumhurbaşkanı'nın atamalar başta olmak üzere, kamusal tasarruf da dahil; ekonomi yapıcıların uygulamaya sokacağı politikalara vereceği net destekle, içinden geçtiğimiz kriz sisinin daha kısa sürede ve hatta beklenilmedik hızla dağılacağı kanaatindeyim.
Bu dediklerim sadece yorumlarım değil.
Konuştuğum yerli-yabancı ekonomist ve Türkiye üzerine kafa yoran finans uzmanlarından edindiğim izlenimler…
Zor olacak ama güzel olacak,
Yeter ki ağız birliği/güç birliği ve kararlılık olsun!..
Bir sonraki Bir Portre yazımızda buluşmak ümidi ile Allah'a emanet olun sevgili okurlar.
Yasal Uyarı : Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Gün Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir. Ayrıntılar için lütfen tıklayınız.
Egemen T.
Cenk
Cemal
Nedim
Murat
Vahide
Zafer
Fatih Y.
Mehmet HAK
Hasan