Suriye/İdlib kazanı yeniden kaynatılmaya başlandı ve patlamak üzere!..

Suriye/İdlib kazanı yeniden kaynatılmaya başlandı ve patlamak üzere!..
İdlib…
Üçbuçuk-dört milyon sivilin yaşadığı Hatay sınırındaki bir yerleşim yeri.
Ama daha ötesi; küresel bazlı tüm terör örgütlerinin/silahlı grupların yerleşkesi,
Patlamaya hazır bir düdüklü tencere,
Pimi çekilmiş bomba!..

Öyle bir hal ki; İdlib artık sadece İdlib değildir.
İdlib, Irak'tır/Afganistan'dır/Yemen'dir/Libya'dır…
Toprağından ot yerine terör örgütü biten bir bölgedir.

Günümüze gelirsek;
Yaklaşık iki yıldır İdlib'de garip ve ürkütücü bir sessizlik hakimdi.
Ama bugün, iki askerimizin şehit olduğu-üç askerimizin yaralandığı haberi geldi.

Saldırıyı İŞİD'in bir kolu üstlendi.
Ve hemen-bu sabah Milli Savunma Bakanı/Genelkurmay Başkanı/Kara Kuvvetleri Komutanımız bölgeye, sınırın sıfır noktasına gitti.
Bu durum Türkiye'nin güvenlik riski açısından en üst düzey tavır alış ve İdlib merkezli muhtemel tehlikelere dikkat kesiliştir.

Neden peki?
Neden şimdi ve niçin bu düzeyde bir odaklanış?..
Bunun o kadar çok çeşitli "neden ve niçin"leri var ki; ben birkaçına parmak basmak istiyorum.

Mesela;
Son günlerde Türkiye'de mülteciler ve göçle ilgili ciddi bir gündem var. Özellikle Afganistan'da Taliban'ın yönetimi ele almasıyla birlikte daha da alevlendi.
Çünkü ciddi bir Afgan sığınmacının Türkiye'ye gelmesi söz konusu…

Tam bu esnada İdlib'in karışmasıyla birlikte burada yaşayan/yaşamak zorunda kalan yüzbinlerce Suriye'li sığınmacının Türkiye sınırına/duvarlara kaçıştığını bir düşünün!..

Zaten bu konuda ülkemizde ciddi bir hoşnutsuzluk var ve gündemin önemli bir kısmını işgal ediyor.
Varın gerisini siz düşünün…

Pek çok yazımda Rusya'nın sinsiliğine/İran'ın güvenilmezliğine parmak basmıştım.
Çünkü ne zaman Türkiye ABD ile iyi ilişkiler oluşturacak bir evreye adım atıyor; tam o sırada Suriye veya başka bir bölgede Türkiye'yi zora sokacak bir gelişme oluveriyor.
Arkasında kim çıkıyor?
Rusya veya İran…

Şimdi de, İdlib'in yeniden kaynaması ve patlamaya doğru ilerlemesinde birincil aktörün Rusya/Rejim Güçleri ve İran/Haşdi Şabi olduğunu düşünüyorum.

Keza, parayı kim verirse/ipini kim tutuyor ise onun kılıcını çalacak örgütler…
Çünkü burası küresel güçlerin terör örgütlerinin cem olduğu/bir arada tutulduğu ve hazır kıta bekletildiği bir bölge.

Hakeza, Amerika ve İngiltere'nin bölgesel hakimiyet ve destabilizasyon enstrümanları hep bir gerçek…

İŞİD denen örgüt nasıl doğdu?
Amerika'nın Irak harekatı/işgali sonrası bile-isteye oluşturduğunu bilmeyen mi var!..

Ebu Gureyb hapishanesinde doğmadı mı…
Ve bu teröristler, Irak'tan Suriye'ye Amerika'dan habersizce mi gittiler!...
İdlib adeta, Birleşmiş Terör Örgütleri Merkezi…

Fransa ile ilgili bir yazı yazmıştım.
Yeniden "vahşi sömürgecilik" refleksine döndüğüne dair…
İdlib'de başlayan ve uyanışa geçen tehlikenin ana odaklarından birisi de Fransa..
Çünkü Ortadoğu/Doğu Akdeniz ve Afrika'da sık sık Türkiye ile karşılaşınca durur mu; bunu farklı bir şekilde yansıtır mutlaka…

Daha özet bakarsak;
Türkiye, "Yeni Afganistan"la çok ilgili,
Türkiye, Kuzey Irak bölgesinde sürekli bir sınır ötesi harekat içinde,
Türkiye, Libya ve Doğu Akdeniz'de yoğunluklu bir faaliyet içinde,
Türkiye, yaşanan ve daha da yoğunlaşması muhtemel olan ve benim "Yeni Kavimler Göçü" diye dile getirdiğim göç tehlikesine karşı farklı/radikal ve küresel çözüm gerektiren bir formül arayışında…

Tüm bunlara bir de/güncelden hareketle; Erdoğan'ın önümüzdeki hafta yapacağı Amerika seyahatini eklersek; İdlib Krizi ve maalesef önümüzdeki günlerde ortaya çıkacak çatışma ve saldırılar asla tesadüfi değildir.

Burnuma çok pis kokular geliyor!..
Yaklaşık iki yıldır "dondurulan ve içten içe yanarak ateşi sönmeyen" İdlib, henüz görünürlük arz etmese de/henüz yüzeye vurmasa da önümüzdeki günlerin ana konusu ve büyük tehlikesi olarak önümüzde…

Ürkütücü/çok sıkıntılı ve en büyük zararı bize olabilecek çok muhtemel çatışma ve patlamalar geliyor gibi!...

Ve, -çok maalesef- ama söylemeliyim ki; İran üzerinden ve İran'ın da bilinçli/sinsi katkısıyla Afgan mülteciler doğudan sınırlarımıza dayanırken, Rusya başta olmak üzere; dolaylı da olsa Amerika/Fransa ve İngiltere'nin start vermesiyle de; yüzbinlerce Suriye'linin Hatay sınırlarımıza yığılma riskiyle karşı karşıyayız.

Yeniden söylüyorum;
İdlib artık sadece İdlib değildir,
Küresel savaş arenası ve devletlerin terör örgütleri üzerinden vekalet savaşının merkezidir.

Geçen iki sene zarfında tüm silah/mühimmat gibi lojistik destek yığıldı, tüm planlar yapıldı ve artık eyleme geçiliyor.

Ülkemizde yapılan ve son zamanlarda iyice yükselen "sığınmacı" tartışmalarının bahsettiğim bu olası gelişmelerden bağımsız olduğunu sakın düşünmeyin.

Afgan mülteciler dikkate sunuldu ama asıl düşünce, İdlib konusunun uyutulmasıydı. Çünkü İdlib'te başlayacak ve sınırlarımızda yoğunlaşacak göç durumu, bizi çok daha zor duruma sokacaktır.

Hatta öyle bir hava oluşturabilirler ki; vahşi terör örgütlerinden kaçan "kadın/yaşlı/çocuk sığınmacılara sınırlarını açmayarak gayri insanı davranan bir Türkiye algısı" dalga dalga yayılabilir/küresel medya ve sosyal medyada ülkemiz müttehem duruma sokulabilir.

Maalesef her türlü risk kapıda,
Her türlü yeni sıkıntı başımızda…

Umuyor ve inanıyorum ki; devletimiz ve Erdoğan, yaşanan deneyimler ve küresel devletlerin bugüne kadar sergilediği iki yüzlü tavırların bilinciyle "diplomatik/siyasi ve güvenlik açısından" her türlü önlemi alacak ve bahsettiğim boyutta bir tehlikeyle yüz yüze kalmamıza fırsat vermeyecektir.

Ama bir gerçek var ki; İdlib merkezli büyük bir patlama kapıda ve maalesef bu yaşanacak gibi!...



Bir sonraki Bir Portre yazımızda buluşmak ümidi ile Allah'a emanet olun sevgili okurlar.


Yasal Uyarı : Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Gün Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir. Ayrıntılar için lütfen tıklayınız.

Yorum Yazın
  • Hakan D.
    Ne yazık ki mevcut iktidarın yanlış Suriye politikasının ceremesini çekiyoruz ve çekmeye devam edeceğiz gibi...
  • Ertan Karaman
    tespit ve uyarılarınız çok çok yerinde, kaleminize sağlık.
  • Süleyman
    Harika bir analiz olmus fikrine eline kalemine saglik
  • Mutlu E.
    Kaleminize sağlık ilgi ile takibe devam ediyorum
  • Orkun
    Kusura bakmayın ama İdlip konusunda kendi hastamızı görmüyoruz. Reyhanlı'da gidip tertiplenmeyi gördükten sonra buradan her an şehitler gelebilir diyebiliyordum.... Bunun için askeri deha olmaya gerek de yok. Bizim İdlipte tertiplenmemiz stratejik bir hata. Kendi kenimize yarattığımız bir problem sahası. Ben emekli olmayıp oraya gitseydim çenem durmazdi. Ve oraya bakanı suçlar dururdum Benim de defterimi orada dürerlerdi
  • Mustafa Pehlivan
    Değerli büyüğüm tebrik ederim cok hassak konulara deginmissiniz umarim ulke olarak burda dogacak büyuk cikar catismasi krizinden cok etkilenmeyiz, yazi icin tebrik edrim kaleminize ve yureginize sağlık.
  • Emin Eğri
    Yanlış dış politikamızın tezahürü!.. Daha da üzücü günlere gebe. Çare; Esat/Suriye ile karşılıklı güvenlik ve göç anlaşması ile çözülür. Aksi ise, yabancı dış güçlerin at oynattıkları alan olmaya devam eder. Her zamanda zararı bize olur.
  • Yavuz Yiğit
    Nereye bakacağımızı şaşırdık artık.
  • Burak Candan
    Dedikleriniz bir bir çıkıyor. Artık "umarım bu sefer çıkmaz" demek zorunda kalıyorum. Kaleminize sağlık.
  • Seher
    Kaleminize sağlık
sohbet islami chat omegle tv türk sohbet islami sohbet elektronik sigara cinsel sohbet su böreği sipariş oyun haberleri tıkanıklık açma dijital pazarlama ajansı galeri yetki belgesi nasıl alınır yalama taşı Evden eve nakliyat