Söylemek zorundayım ki bölge daha da karışıyor ve Suriye parçalanıyor!

Söylemek zorundayım ki bölge daha da karışıyor ve Suriye parçalanıyor!

Rusya ve İran zayıfladığı için mi Suriye Savaşı yeniden başladı,
Yoksa başlayan Suriye Savaşı Rusya ve İran’ın zayıfladığını mı ortaya çıkardı?
Cevap:
Her ikisi de oldu,
Ama zaten bu durum planlanmış ve sadece zamanı bekleniyordu.
Suriye’de yeniden başlayan savaş ise bu iki devletin zayıflığını teşhir etmiş oldu.

İsrail Başbakanı Netenyahu daha geçenlerde Birleşmiş Milletler toplantısında bir harita göstermiş,
İran/Irak ve Suriye’yi lanetin kaynağı olarak (The Curse) ilan etmişti.

Arkadaşlar!
Takriben 100 yıl önce,
Osmanlı’nın bitişiyle/1. Cihan Harbiyle birlikte kartlar yeniden karılmış ve Ortadoğu’nun mevcut haritası çizilmişti.
Kabul edelim veya etmeyelim,
Haksızdır veya değildir diyelim,
Yeni bir haritalandırma/sınırların yeniden belirlenmesi süreci başladı, devam ediyor ve hatta epeyce de sürecek gibi…
Birinci ve İkinci Körfez Savaşı ile Irak halledildi.
Tıpkı, İsrail’in Yinon Planı’nda dile getirildiği gibi Irak fiilen üçe bölündü.
Sonrasında bir “Arap Baharı” ismi verilen ama coğrafyaya karakış getiren süreç yaşandı.
Sonrası ise şimdiki hal…
Söylemek zorundayım ki yaşanan durum tam bir izmihlal(çöküş)…
Suriye parçalanacak; bu kaçınılmaz…
Kuvvetle muhtemel ki,
—Fırat’ın doğusunda bir Kürt Bölgesi,
—Fırat’ın batısında ve Türkiye sınırları boyunca bir Sünni ve Türkmen Bölgesi,
—Lazkiye’den aşağıya belki de Şam dahil Nusayri Bölgesi,
—İdlib-Halep bölgesinde Peşaver gibi radikal cihatçı bölge,
—Küçük bir ihtimal de olsa Şam ve Golan Tepeleri arasında Dürzi Bölgesi…
Sonra?
Sonrası bölgesel boyutta İran,
Küresel boyutta ise Çin…
Tüm bunlar olurken, İsrail/ABD/İngiltere “olanların bizimle alakası yok; gelişmeleri yakından takip ediyoruz” diyor.
Ve bu bana öyle komik geliyor ki…
Ama elin oğlu, kimse kızmasın işini iyi biliyor…
Nasıl?
HTŞ diye bir örgüt var.
Neredeyse düzenli bir ordu halinde savaşıyor.
İlginç olan şu ki; kimse sahiplenmiyor ama kimse de herhangi bir müdahale etmiyor.
Üstelik İsrail’in bu tarz örgütlere bakışını herkes bilir ama nedense İsrail bu örgütlere toz kondurmuyor.
Sanki HTŞ herkesin işine geliyor…
Bir tespitim daha var:
Suriye’de bunlar olurken,
Türkiye’de kimileri, “Yok efendim, HTŞ Terör Örgütü değil miydi”,
“Vay efendim, Nusra terör listesinde değil miydi”,
“Aman efendim, Türkiye’nin şu veya bu örgütle arası neden iyiymiş!”
Allah aşkına!
Geçin bunları geçin!
İsrail, devlet terörü sergilemekle kalmıyor; ideolojik olarak asla yanyana gelmeyeceği örgütlerle işbirliği kuruyor,
Amerika gibi bir ülke, YPG/PYD ve diğer bazı örgütlere kol kanat geriyor,
Avrupa ülkeleri lejyoner askerlerden kurulan terörize örgütlere hamilik ediyor,
Ve Ortadoğu, böylesi bir kompozisyonla kim vurduya giderken; kalkıp da narin/naif ve idealite içinde bu tarz tartışmalar yapmak; kusura bakmayın ama en hafifinden safdillik ve gerçeklikten kopukluktur!
Tüm bunlar olurken,
Suriye yangın yerine dönmüşken,
Devlet Başkanı Esad ne yapıyor?
Sanki savaş Suriye’de olmuyor gibi,
Sanki evinin odalarını kiraya vermiş bir ev sahibi gibi kenardan kenardan kiracıların birbiriyle kavgasını izliyor.
Suriye’de herkes savaşıyor ama bazı ufak tefek çıkışlar dışında bir tek Esad savaşmıyor.
Sanki tarlasını icara vermiş rantiyeci gibi…
Utanmasa, benim yerime İran savaşsın, Rusya savaşsın; ben de, Lazkiye’de tatil yapayım diyecek…

Türkiye’ye gelince:
Suriye İç Savaşı’nın başladığı 2010’larda yaşananlardan/yapılanlardan/yapılmayanlardan gayet iyi dersler çıkartmış gibi…
Hamasetçi değil,
Romantizmden uzak,
Akıl ve akılcı bir diplomasiyi görmekten memnunum.
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın Irak’lı mevkidaşıyla görüşmesi sonrası açıklamalarını çok beğendim.
Bence güncel koşullarda olabilecek en ideal senaryoyu oluşturmuşlar gibi…
Umarım ve inşallah soğukkanlı/sağduyulu ve Türkiye’nin ülkesel menfaatlerini maksimize edici bu yaklaşım aynı kararlılık/akılcılık ve itidal içinde devam eder.

Tüm bu anlattıklarımdan sonra,
Sakın ha sakın; Suriye’nin bölünmesine dair yaşanan gelişmelere karşı olmadığım veya normal gördüğüm düşünülmesin.
Olanlar kesinlikle adil değildir/haksızlıktır ve küresel bir linçtir.
Ama bir de, realite ve yaşanan reel politik var.
Devletler arası dostluk olmaz; menfaat ilişkileri olur,
Ve ne yazık ki genelde güçlünün hukuku hakim gelir.
O yüzden de,
Türk Devlet Yetkililerinin oluşturduğu yeni strateji ve iktidarın Suriye konseptini isabetli buluyor ve yeni gelişmeler çerçevesinde güncellenerek sürdürülmesini temenni ediyorum.

Sonuç:
Arkadaşlar!

Başlayan savaş süreci böyle gitmeyecek.
Korkarak söylüyorum ki çok daha kanlı bir safhaya evrilecek.
Ve dramatik şekilde Irak başta olmak üzere sanki bölge ülkelerine şu veya bu ölçüde yayılacak gibi…
Tamam,
Türkiye olarak kimsenin toprağında gözümüz yok,
Ama yanı başımızda/sınırlarımızın 910 km’lik kısmında fiili bir durum varsa ve burada bir parçalanma söz konusuysa sadece seyirci kalmamızı kimse beklemesin!
Kendimizi güvene almak veya sınırlarımızın dibinde riskli bölgeler oluşmasına izin vermemek için gerekirse biz de sınırlarımızı Suriye’nin 30-40 km derinlerine kadar ilerletmek zo-run-da-yız!
Bunu bir diplomatik fantezi olarak filan değil, bir mecburiyet ve zorunluluk olarak söylüyorum.
“Ama efendim,
Hani, Suriye’nin toprak bütünlüğü vardı,
Aksi bir durum bağımsız bir devletin topraklarını gasp demek anlamına gelmez mi”

Gelirse gelir arkadaşlar!
Yapacak başka bir şey yok.
Bu süreci biz başlatmadık,
Engel olabilecek gücümüz de yoktu ve maalesef böylesi fiili bir durum oluştu.
An itibariyle tarihi gerçeklik böyle…
Ve,
Bir şeyler olmaya başladıysa/olmaya devam ediyorsa; olmamış gibi veya olanları görmez gibi davranamazsınız.
Sen üzerine düşeni yapmaz; girmen gereken kısımlara usulünce ve usturuplu şekilde girmezsen,
Emin olun ki, o topraklar asla boş bırakılmaz ve hatta hiç istemediğimiz örgüt/kavim ve terörize gruplarla komşu olmak zorunda kalırız!
O yüzden de bazı kritik anlarda tarih yeniden yazılır,
Ve maalesef biz istemesek de haritalar yeniden çizilir.
İşte o anlardan birini yaşıyoruz.
Türkiye olarak biz de, yan gelip yatmayacak ve doğru bulmadığımız ama engel de olamadığımız gelişmelere müdahil olarak yapmamız gerekeni yapmaktan imtina etmeyeceğiz!
Bu, Suriye’nin bazı kısımlarını ilhak etmek olsa bile…



Bir sonraki Bir Portre yazımızda buluşmak ümidi ile Allah'a emanet olun sevgili okurlar.

Yasal Uyarı : Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Gün Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir. Ayrıntılar için lütfen tıklayınız.

Yorum Yazın
  • Kemal B.
    İsrail'in hedefi belli Türkiye'nin hedefi belli İran'ın hedefi belli ortada hedefi olmayan tek yer Irak ve Suriye onların da toprakları umurunda değil onların umurunda değilse bizim hiç umrumuzda olmaz gerekirse İsrail'e kadar gideriz gerekirse Afrika'ya kadar gideriz devlet yapması gerekeni fazlasıyla yapıyor halkımıza büyük iş düşüyor halkımızın iyi görmesi lazım konuları devlet herşeyi söylemez söyleyemez rabbim halkımıza akıl fikir versin
  • Yasin
    Sonuna kadar katılıyorum kaleminize sağlık
  • Rıdvan
    Aynı fikirdeyim. Çok güzel bir yazı ve net. Emeğine ve fikrinize sağlık
  • Uzunhan
    Vallaha süper harika anlatmışssın tebrike derim
  • Erhan
    Kaleminize sağlık. Ayrıca Cengiz Aygün parasından zamanından hatta ömründen çalıp Kastamonuspora verecek, iki bardak çay parası verip tribünlere gelmeyenler birde sosyal medyadan ahkam kesecek, Allah size peygamber sabrı versin...
  • Ahmet S
    Elinize emeğinize sağlık
  • Eyüp K.
    Bu yorumlarınız çok kıymetli. Birilerine rehber olacak nitelikte.
  • Mustafa
    Ellerine sağlık selamlar saygılar
  • Hakan M.
    İlgi ile takip ediyorum kaleminize sağlık
  • Cengiz
    Kalemine yüreğine sağlık.
sohbet islami chat omegle tv türk sohbet islami sohbet cinsel sohbet oyun haberleri tıkanıklık açma dijital pazarlama ajansı galeri yetki belgesi nasıl alınır yalama taşı Evden eve nakliyat