'Milli Seferberlik İlânı'nın şifreleri...
Bu örgütler PKK, FETÖ ve İŞİD’dir
Bu üç örgütün ortak noktası, yabancı ülkelerin ve istihbarat örgütlerinin desteğiyle oluşmaları, büyümeleri ve saldırılarını realize etmeleridir.
Her üç örgütün de eylemleri ince istihbarat ve profesyonellik içeren, destek alınan ve stratejik mesajlar verilen eylemlerdir.
Mesela Gaziantep’de bir düğün töreninde yaşadığımız İŞİD eyleminde, 15 Temmuz’da FETÖ’nün Darbe Girişiminde, yaşadığımız onlarca eylemi ve en son yaşadığımız 10 Aralık Beşiktaş’da PKK’nın katliam eyleminde ABD ve Avrupa Ülkelerinin varlığını ve desteğini gördük. Bu artık açık ve net şekilde önümüzdedir.
Terör Örgütü ilan etmesine rağmen Avrupa Ülkelerinin PKK’ya verdiği destek, ülkelerinde katillerin serbestçe dolaşımı ve örgüte lojistik ve ekonomik destek toplamaları bu ülkelerin gerçek yüzünü gösteriyor.
Tüm bunlar sonrası karşı karşıya kaldığımız tehlikeler nedeniyle Sayın Cumhurbaşkanı’nın “Milli Seferberlik İlan ediyorum” demesi hayati öneme haiz bir söylemdir ve ciddi mesajlar içermektedir.
Cumhurbaşkanı’nın söyleminin şifrelerini şöyle değerlendirebiliriz:
Gaziantep patlaması sonrası İŞİD’e ve Kuzey Suriye sınırımıza dair sınır ötesi kara harekatı başlamıştı. Amaç ise; İŞİD ve PYD/YPG tandanslı risk ve tehlikeleri sınır ötesinde karşılamak, sınırımızdan girmesini engellemek ve yerinde imha etmekti.
Şuana dek; bu harekatla 100 km uzunluğunda sınır hattımız kısmi de olsa güvence altına alınmış, El-Bab ve Mümbiç’in de kontrole alınmasıyla 60 km derinliğe ulaşarak İŞİD Rakka’ya sıkıştırılmış olacak, hem de PYD’nin ABD desteğine rağmen Afrin bölgesine ulaşarak Akdeniz’e koridor hayali suya düşecektir.
Artık tehlikeleri sınır ötesinde, olduğu yerde imha ve bertaraf etmek “Yeni Güvenlik Konsept”imizdir. Bu Konsept’in ana umdesi “Sivrisinekle uğraşmak yerine, Bataklığı kurutmak”tır.
Bu bağlamda devam edecek olursak;
PKK için de benzeri bir süreç başlamıştır. Bu süreç; “İçerde ve Dışarda Mücadele” şeklinde iki ayaklı bir tarzdır.
İçerde; PKK ile ilintili kişiler, firmalar, kuruluşlar takibe alınacak, cezalandırılacak ve asla taviz verilmeyecektir.
PKK Terör Örgütünün finansal ayağı kesilecek, bu konuda destek sağlayanlar vatana ihanetle muhakeme edilecek, ekonomik varlıklarına el konulacaktır.
Kamu kurumlarında çalışanlar, öğrenciler, muhtarlar vb. konumda bulunan herkese bedel ödetilecektir.
HDP, KCK, DTK gibi parti ve oluşumların silahlı terör örgütü PKK’ya verdiği destek ve yardım-yataklık gün gibi ortadadır. Tüm ülkemizde bu parti ve bağlı örgütlerinin yöneticilerine gerekenler yapılacak, hepsi gözaltı ve tutuklamalarla ihanetin ve haine destek olmanın hesabı sorulacaktır.
Ülkemizin, özellikle Batı bölgelerindeki HDP örgütleri ve yöneticilerinin Terörü bu bölgelere de ihracına engel olunacak, bu kişi ve kuruluşlar mutlak anlamda hesaba çekilecektir. Yani bu mücadele istisnasız tüm illerimizi içerecek olup; topyekün bir kapsayıcılıkla yapılacaktır.Hiçkimse, bu
mücadele “doğu illerimizde olur muhtemelen, diğer bölgelerimizde olmaz” gibi bir gaflet düşüncesi içinde olmasın.
Bu yeni Konsept’de Terörle Mücadele, tıpkı Ulu Önder Atarürk”ün dediği gibi: “hattı müdafa yoktur, sathi müdafa vardır ve bu satıh bütün vatandır” sözü gereğince hareket edilecektir.
İçerde ve dışarda devletin gazabı, azabı ve kudreti acımasız katillere ve onlara yardım edenlere en acımasız ve şiddetli şekilde vuku bulacaktır.
PKK ile dışarda mücadele ise en önemli ayağı oluşturmaktadır.
Tıpkı Kuzey Suriye’de başlatılan sınırötesi harekat, başta Kuzey Irak olmak üzere; PKK’nin konuşlandığı her noktada başlatılacaktır. Bu harekat geçmişteki gibi “gir-çık” şekline olmayıp süreklilik gösterecek ve yeniden palazlanmaya meydan verilmeyecektir.
Kandil’den Sincar bölgesine geçtiği söylenen PKK katilleri için burası da güvenli bölge olmayacak, Güvenlik Güçlerimiz her neredeyse bulup, orada Türkiye Düşmanı bu örgüt mensuplarını imha edecektir.
Kuzey Irak’a yapılacak bu Harekat’da “Başika Kampı” büyük önem arz edecek ve PKK-PYD ortaklığı kesilecek; Kuzey Irak-Suriye sınırından başlayıp Fırat nehrine kadar olan bölgedeki PKK/PYD/YPG etkinliğine darbe vurulacaktır.
PKK’nın imhası için yapılacak bu sınırötesi harekatımızda Barzani güçlerinin de bir boyutla katkı sağlayacağını düşünüyorum.
Dışardaki mücadelenin bir diğer ayağı ise Avrupa Ülkeleri bağlantılı olacaktır.
Avrupa’da at oynatan PKK’lılara ve onlara yardım yataklık edenlere yönelik farklı bir eylem stratejisi başlayacaktır. Bu ülkelerdeki teröristler artık güvende olamayacaklardır.
Bir önceki yazımda dile getirdiğim gibi; ASALA örgütü militanlarına benzer şekilde, niteliği, özelliği, şekli bilinmese de, Avrupa Ülkelerindeki terör ve teröristlerin imhası için legal diplomasi ve gönüllülük esaslı imhalar olacaktır.
Bu ülkeler yaptıklarının yanına kar kalmayacağını, teröristi barındırmanın bedelinin olacağını anlayacaklar; teröristler de bu ülkelerde küstah düşmanlığa devam edemeyeceklerini göreceklerdir.
Özellikle Almanya, Avusturya, Fransa, Belçika, İsviçre, İskandinav Ülkeleri Türkiye’nin ne yapacağını ve yapabilirliğini görecek, ülkelerinde artık teröristin barındırılmaması gerektiğini anlayacaklardır. Bu ülkeler bazlı çalışmalar, PKK’lıların yanında FETÖ militanlarını kapsayacak, ülkeye düşmanlık edenler, -bir şekilde- enterne edilecektir.
Artık “Milli Seferberlik” dönemi başlamış, Devletimizin “Beka”sı için ok yaydan çıkmıştır.
Buradan bir de uyarıda bulunmak istiyorum:
Özellikle PKK ve FETÖ konusunda, tarafgirlik etmek, yardım-yataklık yapmak, lojistik ve mali destek vermek gibi eylem ve düşüncede bulunanların bir an evvel bu faaliyetlerinden vazgeçmeleri kendi hayırları gereğidir. Yarınlar bu tür insanlar için, çok ama çok zorlu ve bedel ödeyici gelecektir.
Bilinsin ki; Devlet yavaş hareket edebilir ama mutlaka ihanetin bedelini ödetir. Ve artık ödeteceği nihai sürece girmiş bulunmaktayız.
Şuana dek daha çok, devletin şefkat, uyarı, ikaz yönü pratize idi. Artık, devletin şiddet eli, demir yumruğu, gazabı ve kendine karşı herhangi bir şekilde husumet edenlere cezalandırma evresi başlamıştır.
Bu süreç tavizsiz, müsamahasız, affetmeksiz; en şedit şekilde sürecek, herkes devlete başkaldırmanın mümkün olmayacağını, başkaldıranın ve yardım edenin de aynıyla cezalandırılacağını göreceği, yaşayacağı dönem olacaktır.
Bir sonraki Bir Portre yazımızda buluşmak ümidi ile Allah'a emanet olun sevgili okurlarım.
Bu üç örgütün ortak noktası, yabancı ülkelerin ve istihbarat örgütlerinin desteğiyle oluşmaları, büyümeleri ve saldırılarını realize etmeleridir.
Her üç örgütün de eylemleri ince istihbarat ve profesyonellik içeren, destek alınan ve stratejik mesajlar verilen eylemlerdir.
Mesela Gaziantep’de bir düğün töreninde yaşadığımız İŞİD eyleminde, 15 Temmuz’da FETÖ’nün Darbe Girişiminde, yaşadığımız onlarca eylemi ve en son yaşadığımız 10 Aralık Beşiktaş’da PKK’nın katliam eyleminde ABD ve Avrupa Ülkelerinin varlığını ve desteğini gördük. Bu artık açık ve net şekilde önümüzdedir.
Terör Örgütü ilan etmesine rağmen Avrupa Ülkelerinin PKK’ya verdiği destek, ülkelerinde katillerin serbestçe dolaşımı ve örgüte lojistik ve ekonomik destek toplamaları bu ülkelerin gerçek yüzünü gösteriyor.
Tüm bunlar sonrası karşı karşıya kaldığımız tehlikeler nedeniyle Sayın Cumhurbaşkanı’nın “Milli Seferberlik İlan ediyorum” demesi hayati öneme haiz bir söylemdir ve ciddi mesajlar içermektedir.
Cumhurbaşkanı’nın söyleminin şifrelerini şöyle değerlendirebiliriz:
Gaziantep patlaması sonrası İŞİD’e ve Kuzey Suriye sınırımıza dair sınır ötesi kara harekatı başlamıştı. Amaç ise; İŞİD ve PYD/YPG tandanslı risk ve tehlikeleri sınır ötesinde karşılamak, sınırımızdan girmesini engellemek ve yerinde imha etmekti.
Şuana dek; bu harekatla 100 km uzunluğunda sınır hattımız kısmi de olsa güvence altına alınmış, El-Bab ve Mümbiç’in de kontrole alınmasıyla 60 km derinliğe ulaşarak İŞİD Rakka’ya sıkıştırılmış olacak, hem de PYD’nin ABD desteğine rağmen Afrin bölgesine ulaşarak Akdeniz’e koridor hayali suya düşecektir.
Artık tehlikeleri sınır ötesinde, olduğu yerde imha ve bertaraf etmek “Yeni Güvenlik Konsept”imizdir. Bu Konsept’in ana umdesi “Sivrisinekle uğraşmak yerine, Bataklığı kurutmak”tır.
Bu bağlamda devam edecek olursak;
PKK için de benzeri bir süreç başlamıştır. Bu süreç; “İçerde ve Dışarda Mücadele” şeklinde iki ayaklı bir tarzdır.
İçerde; PKK ile ilintili kişiler, firmalar, kuruluşlar takibe alınacak, cezalandırılacak ve asla taviz verilmeyecektir.
PKK Terör Örgütünün finansal ayağı kesilecek, bu konuda destek sağlayanlar vatana ihanetle muhakeme edilecek, ekonomik varlıklarına el konulacaktır.
Kamu kurumlarında çalışanlar, öğrenciler, muhtarlar vb. konumda bulunan herkese bedel ödetilecektir.
HDP, KCK, DTK gibi parti ve oluşumların silahlı terör örgütü PKK’ya verdiği destek ve yardım-yataklık gün gibi ortadadır. Tüm ülkemizde bu parti ve bağlı örgütlerinin yöneticilerine gerekenler yapılacak, hepsi gözaltı ve tutuklamalarla ihanetin ve haine destek olmanın hesabı sorulacaktır.
Ülkemizin, özellikle Batı bölgelerindeki HDP örgütleri ve yöneticilerinin Terörü bu bölgelere de ihracına engel olunacak, bu kişi ve kuruluşlar mutlak anlamda hesaba çekilecektir. Yani bu mücadele istisnasız tüm illerimizi içerecek olup; topyekün bir kapsayıcılıkla yapılacaktır.Hiçkimse, bu
mücadele “doğu illerimizde olur muhtemelen, diğer bölgelerimizde olmaz” gibi bir gaflet düşüncesi içinde olmasın.
Bu yeni Konsept’de Terörle Mücadele, tıpkı Ulu Önder Atarürk”ün dediği gibi: “hattı müdafa yoktur, sathi müdafa vardır ve bu satıh bütün vatandır” sözü gereğince hareket edilecektir.
İçerde ve dışarda devletin gazabı, azabı ve kudreti acımasız katillere ve onlara yardım edenlere en acımasız ve şiddetli şekilde vuku bulacaktır.
PKK ile dışarda mücadele ise en önemli ayağı oluşturmaktadır.
Tıpkı Kuzey Suriye’de başlatılan sınırötesi harekat, başta Kuzey Irak olmak üzere; PKK’nin konuşlandığı her noktada başlatılacaktır. Bu harekat geçmişteki gibi “gir-çık” şekline olmayıp süreklilik gösterecek ve yeniden palazlanmaya meydan verilmeyecektir.
Kandil’den Sincar bölgesine geçtiği söylenen PKK katilleri için burası da güvenli bölge olmayacak, Güvenlik Güçlerimiz her neredeyse bulup, orada Türkiye Düşmanı bu örgüt mensuplarını imha edecektir.
Kuzey Irak’a yapılacak bu Harekat’da “Başika Kampı” büyük önem arz edecek ve PKK-PYD ortaklığı kesilecek; Kuzey Irak-Suriye sınırından başlayıp Fırat nehrine kadar olan bölgedeki PKK/PYD/YPG etkinliğine darbe vurulacaktır.
PKK’nın imhası için yapılacak bu sınırötesi harekatımızda Barzani güçlerinin de bir boyutla katkı sağlayacağını düşünüyorum.
Dışardaki mücadelenin bir diğer ayağı ise Avrupa Ülkeleri bağlantılı olacaktır.
Avrupa’da at oynatan PKK’lılara ve onlara yardım yataklık edenlere yönelik farklı bir eylem stratejisi başlayacaktır. Bu ülkelerdeki teröristler artık güvende olamayacaklardır.
Bir önceki yazımda dile getirdiğim gibi; ASALA örgütü militanlarına benzer şekilde, niteliği, özelliği, şekli bilinmese de, Avrupa Ülkelerindeki terör ve teröristlerin imhası için legal diplomasi ve gönüllülük esaslı imhalar olacaktır.
Bu ülkeler yaptıklarının yanına kar kalmayacağını, teröristi barındırmanın bedelinin olacağını anlayacaklar; teröristler de bu ülkelerde küstah düşmanlığa devam edemeyeceklerini göreceklerdir.
Özellikle Almanya, Avusturya, Fransa, Belçika, İsviçre, İskandinav Ülkeleri Türkiye’nin ne yapacağını ve yapabilirliğini görecek, ülkelerinde artık teröristin barındırılmaması gerektiğini anlayacaklardır. Bu ülkeler bazlı çalışmalar, PKK’lıların yanında FETÖ militanlarını kapsayacak, ülkeye düşmanlık edenler, -bir şekilde- enterne edilecektir.
Artık “Milli Seferberlik” dönemi başlamış, Devletimizin “Beka”sı için ok yaydan çıkmıştır.
Buradan bir de uyarıda bulunmak istiyorum:
Özellikle PKK ve FETÖ konusunda, tarafgirlik etmek, yardım-yataklık yapmak, lojistik ve mali destek vermek gibi eylem ve düşüncede bulunanların bir an evvel bu faaliyetlerinden vazgeçmeleri kendi hayırları gereğidir. Yarınlar bu tür insanlar için, çok ama çok zorlu ve bedel ödeyici gelecektir.
Bilinsin ki; Devlet yavaş hareket edebilir ama mutlaka ihanetin bedelini ödetir. Ve artık ödeteceği nihai sürece girmiş bulunmaktayız.
Şuana dek daha çok, devletin şefkat, uyarı, ikaz yönü pratize idi. Artık, devletin şiddet eli, demir yumruğu, gazabı ve kendine karşı herhangi bir şekilde husumet edenlere cezalandırma evresi başlamıştır.
Bu süreç tavizsiz, müsamahasız, affetmeksiz; en şedit şekilde sürecek, herkes devlete başkaldırmanın mümkün olmayacağını, başkaldıranın ve yardım edenin de aynıyla cezalandırılacağını göreceği, yaşayacağı dönem olacaktır.
Bir sonraki Bir Portre yazımızda buluşmak ümidi ile Allah'a emanet olun sevgili okurlarım.
Yasal Uyarı : Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Gün Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir. Ayrıntılar için lütfen tıklayınız.