Kürtler huzur istiyor..

Çok cephede mücadele halindeyiz. Bir tarafta Kuzey Suriye, bir tarafta Musul-Kerkük ve Kuzey Irak, bir taraftan içte ve dışta FETÖ temizliği ve dezenformasyonuna karşı mücadele, bir tarafta İŞİD, PYD/YPG, bir tarafta PKK ve diğerleri.
Kürtler huzur istiyor..
Çetin ve zorlu bir süreçten geçiyoruz,

Cumhuriyet tarihinin örneğine şahit olmadığı bir kritik dönemeçteyiz. “Beka” sorunuyla karşı karşıyayız.

“Beka”mıza saldıran görünen ve görünmeyen düşman ve hasımlarla boğuşuyoruz. Adeta “post-modern bir Kurtuluş Savaşı” veriyoruz.

Burada, PKK’ya karşı verilen amansız mücadele ve HDP’li milletvekillerinin yargı önüne çıkartılmasına dair düşüncelerimi paylaşmak istiyorum.

Doğu-Güneydoğu’yla sürekli irtibat halindeyim.

Bölgeyle alakalı ve  bölgedeki güvenlik yetkilileriyle konuşuyorum,

Bölgedeki siyasilerle, dostlarla, Kürtlerin kanaat önderi diye niteledikleri sözü dinlenen kişiliklerle istişareler ediyorum,

Bölgesel ve ulusal yazılı görsel medyayı takip ediyorum.

Devletin PKK ve HDP’ ye yönelik yaptığı icraatların bu kadar olumlu karşılandığına ve bu kadar müsbet tepkiler, memnuniyetler dile getirildiğine ilk defa şahit oluyorum.

Konuştuğum, görüştüğüm hemen herkeste; halkı terörize edip kontrolde tutarak, devlet  aleyhtarlığı üzerine kurulu bir politika yapmayı ana amaç edinen HDP’li vekillerin tutuklanması tepkiye neden olmadığı gibi memnuniyet şeklinde cümlelere dökülüyor.  Kürtlerin şimdi daha net, reel  ve olumlu yaklaşımda olduğunu gözlüyorum ve dinliyorum.

PKK/HDP’ye ve şehirleri terörize etme politikalarına karşı net tavır koymaya başlayan halk, artık devletin yanında. Yani olması gereken noktada yerini almaya ve zihinsel karışıklığını netleştirmeye başlamış.

HDP’li siyasetçilerin provakatif gösteri, yürüyüş ve kaos çağrıları Kürtler tarafından artık kabul görmüyor. Bilakis tepki toplar duruma gelmiştir.

Yaptığım görüşmeler, istişareler ve diyaloglarda bu havayı görmek fazlasıyla memnun edici bir durum.

Bazı illerdeki siyasi veya apolitik kişiler bile “artık bizim belediye de HDP’den alınsın, kayyum atansın ve biz de belediye hizmetlerini görelim” noktasına gelmiş bulunmaktadır.

Bu nedenle; Çözüm Sürecini hoyratça berheva eden HDP artık güçlü olduğu il ve bölgelerde de zayıflamaya ve çok ciddi güç kaybı yaşamaya başlamış durumdadır.  Bunun ana nedeni ise; Çözüm Sürecini yaşayan ve o dönemde Terör’süzlüğün güzelliğini hisseden Kürtler artık eskiye dönüş istemiyorlar.

Devletimizin bölgesel hizmetleri ve Kürtlerin yanındalığı çabaları karşılık bulmaya başlamış görülmektedir.

Bu noktadan sonra terörle halkı ayırt edip, halka devletin şefkatini ve otoritesini dengeli şekilde hissettirerek “Terörü İmha” hareketi hız kesmeden sürmelidir. Kürtleri manipüle ederek  Terörü meşrulaştırma üzerine bir siyasi hareket oluşturan HDP ve onun silahlı uzantısına devletin hukuk ve güvenlik kudreti, fasılasız gösterilmeye devam etmelidir ve edecektir.

Cumhurbaşkanı ve Bahçeli görüşmesinde Terör ve siyasi kanaatleri konusunda fikir birliği oluştuğunu düşünüyorum. Gerek FETÖ ve gerekse PKK/HDP konusunda ortak bir akılla hareket mutabakatına varıldığı kanısındayım.

Hal böyle olunca, görüşme sonrası hukuki ve fiili bir hesap sorma sürecine girilmiştir. Artık “Kürtlere rağmen Kürtler için” oportünizmi ile siyaset yapanların bölgede prim yapamayacakları  bir gerçektir.

Devletin kılcallarına kadar sirayet edip zehirleyen sinsi, alçak ve hain FETÖ’nün devletten ayıklanmaya başlaması, PKK terörünün imhası ve siyasi kanadının da muhakemesi açısından çok ciddi hız ve ivme kazandırmıştır. Bu süreç taviz verilmeden sürmelidir.

Devlet sadık vatandaşına adalet, güvenlik ve huzur sunarken, ihanet edene, terör üretene, güvenlik ve asayiş için tehlike teşkil eden ve bozanlara karşı müsamahasız ciddiyetini ve cezalandırıcılığını göstermeye devam edecektir. Bu devlet olmanın en temel refleksidir ve bunun aksi düşünülemez bile…

PKK’nın siyasi kanadına başlatılan bu sürecin teröre ekonomik ve lojistik destek verenlere de başlatılması gereği aşikardır. İnanıyorum ki; devlet bu kulvardaki çalışmalarına da hız verecektir.

Ama yeniden dile getiriyorum ki; devletin son bir yıldır icraatlarına, PKK terörünün imhasına dair çalışmalarına ve Kürtlerin adına ama kişisel nam ve hesaplarına “Terör Politikası” yaparak, Kürtleri huzursuzlandıranlara bölgede  gösterilen sağduyulu tepki takdire şayandır. Bu devlet politikalarının isabetine ve HDP siyasetinin yanılgısına en büyük delildir.

İnanıyorum ki bundan sonra devlet ve bölge halkı el ele ve inandırıcı reflekslerle daha iyi günlere yürüyecektir. Artık Kürtlerin teröre prim vermeyecek aklı, sağduyuyu ve basireti göstereceğine inancım gün be gün artmaktadır.  Son bir yıldır yaşanan elim ve  ağır olaylara rağmen gösterdikleri feraset  gelecek günler için en büyük işarettir.

Bu topraklar çok ihanet ve hain gördü. Ama Türkiye Türkiye olalı bugünlerdeki kadar ihaneti bir arada görmedi, bu kadar toplu saldırıya geçmiş hasımlık yaşamadı.

Bu nedenle de; ülkemizdeki herkesin; kürt, türk, laz, çerkez vb. gibi etnisite, mezhep, din ayrımı yapmaksızın harici düşmanlara ve hasımlara, dahili hain ve ihanetlere karşı tek yumruk olma zamanıdır.

Yoksa her şey için çok geç olabilir... Birlik ve beraberlikten başka çıkar yolumuz yoktur...

Bir sonraki Bir Portre yazımızda buluşmak ümidi ile Allah'a emanet olun sevgili okurlarım.

Yasal Uyarı : Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Gün Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir. Ayrıntılar için lütfen tıklayınız.

Yorum Yazın
sohbet islami chat omegle tv türk sohbet islami sohbet elektronik sigara cinsel sohbet su böreği sipariş oyun haberleri tıkanıklık açma dijital pazarlama ajansı galeri yetki belgesi nasıl alınır yalama taşı