Küresel hakimiyet savaşında Kraliçe devrede..
Evet, artık Kraliçe devrede ve tarafları uzlaştırmak için ciddi bir çaba içinde…
Kraliçe de bu role, dünya barışını filan sevdiği için soyunmadı. Gelinen noktanın kendisi ve küresel hükümranlığı için risk oluşturmaya başladığını gördüğü için harekete geçti.
Küresel Hakimiyet kavgasında taraflar bir türlü uzlaşamadı.
Bu durum, 2018'de olduğu gibi 2019'u da dünyayı savaş, iç savaş, kaos, kargaşa ve göçlerle anılır hale getirdi.
Dünya'nın 27 noktasında farklı şekil ve boyutlarda savaş ve silahlı çatışma yaşandı ve bazıları ise halen devam ediyor.
Bu çatışmaların hemen hiçbirisi kendi başına ve Küresel Hakimlerin güç savaşından bağımsız şekilde olmamıştır.
Daha önce de kimi yazılarımda demiştim; "Dünyanın herhangi bir yerinde olan herhangi bir olayın bu Küresel Hakimiyet savaşından alakasız olması mümkün değildir" diye.
26 Eylül tarihli "Küresel hakimiyet savaşında uzlaşma yine ertelendi…" başlıklı yazımda; "Eylül sonu planlanan uzlaşma Ocak sonuna ertelendi." demiştim.
2020’nin ilk yarısında beklenen bu uzlaşma için şimdi Kraliçe devrede.
Artık dünya, bir yılı daha savaşla geçirecek güçte değil.
Ve sanıyorum ki; yılın ilk üç ayında veya olmazsa ilk yarısında bu konsensüs tesis edilecek; yeni yüzyıl’ın yol haritası oluşturularak, ikili güç dengesince kabul edilecek gibi…
Bu esnada güncele takılarak Trump ve ABD’deki azil süreci kafalara takılıyor olabilir.
Bence hiç takılmasın.
Çünkü Bu ikili güç açısından Trump’ın hiçbir önemi yok.
Hatta hiçbir ülkedeki hiçbir liderin/başkanın/başbakanın/kralın önemi yok.
ABD başkanlığından Trump gider, Donald gelir; değişen bir şey olmaz.
Putin gider, Kutin gelir; pek bir önemi yok.
Bu durum hemen her ülke için geçerli bir parametredir.
Kaldı ki; Kraliçe’nin uzlaştırmacı boyutla devrede olduğu bu süreç uzlaşmayla sonuçlanırsa dünya genelinde pek çok ülkede yeni konseptler oluşacak ve buna paralel yeni yöneticiler sahne alacaktır.
Bu nedenle de yöneticilerden ziyade sistematik değişime, yeni oluşan paradigmaya ve yeni Küresel Mantaliteye odaklanmak daha doğru sonuca götürecektir.
Bu açıdan da büyük resme odaklanmak şarttır ve en önemli projeksiyondur.
Türkiye veya başka bir ülkenin ABD ilişkisinde Trump merkezli ilişki ve iletişimi çok sağlıklı olmayabilir.
Hakimiyet Savaşı ve Büyük Oyun’u doğru okuyarak, uzun vadeli diplomasiyi gözeterek ve esas enstrümanları dikkate alarak kurulan/kurulacak olan uluslararası ilişki en kalıcı ve sağlıklı olan olacaktır.
Kraliçe’nin de girişimleri sonrası sanıyorum ki, önümüzdeki aydan itibaren safların ve planlamanın daha belirginleşeceğini ve sonraya dair öngörülebilirliğin artacağı kanaatinde ve gözlemindeyim.
Her iki taraf da artı bu kriz, savaş ve global kaosun kimseye fayda getirmeyecek noktaya geldiğinin farkında ve bilincinde.
Bu yüzden de Kraliçe devrede…
Türkiye olarak büyük düşünmek, büyük oyunu görmek ve güncele garkolmadan, içe kapanmacılıktan uzak ve atılan adımlarla elde edilen hamle üstünlüğünün içini ve altını doldurarak yürümek zorundayız.
Çünkü bir Mesut Özil’in Doğu Türkistan mesajının bile Çin’de nasıl bir tepkiye sebebiyet verdiğini düşünürsek; hala yalnız ve yalnızlaştırılmayla malul haldeyiz.
Bu sebeple de oyunu doğru okumaya ve özellikle Asya’ya dikkat kesilmeye; yeni yüzyılın yeni dünyasında yeni güçlü devletler olgusuna odaklanmalıyız.
Artık Çin mi düşer, Hindistan-Japonya mı yükselir, Rusya tarz ve tavır değiştirerek öne mi çıkar yoksa Türkiye, yeni dünyanın Ortadoğu’sunda farklı bir aktör mü olur bilinmez...
Yoksa A Parti'si kurulmuş, B partisi kurulacakmış; yok filan partinin içi kaynıyormuş, falanca partinin yıldızı parlıyormuş, feşmekan parti sönüşe geçmiş gibi iç politik girdaba hapsolmak "yeni yüzyıl trenini" kaçırtır.
İçeride simit sarayları, tank-palet fabrikası, termik santral filtreleri, bilmem ne okullarıyla oyunda oynaşta kalıp büyük planı pas geçersek; bu çok büyük bir tarihsel vebal getirebilir.
Uyarı ve düşüncemin muhatabı herkestir.
Kimse partisellikle bakmasın.
Çünkü ben; ülkesel perspektifle bakıyor, düşünüyor, gözlüyor ve paylaşıyorum.
Birileri yeni yüzyıl inşa ederken, enseyi karatmayalım.
Bir sonraki Bir Portre yazımızda buluşmak ümidi ile Allah'a emanet olun sevgili okurlar.
Yasal Uyarı : Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Gün Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir. Ayrıntılar için lütfen tıklayınız.
Şenay Düdek
Ahmet K.
Orhan P.
Necmi Öz
İlker Dilek
Coşkun Doğmuş
Ebru Aygün
Hüseyin F.
Serkan
Nihat Güneş