Ama ülkemiz, her şeye rağmen virüs mücadelesini oldukça iyi yürüttü/yürütüyor.
Milli gelirleri bilmem şu kadar, sağlık sistemleri mükemmel ötesi, tıbbi cihaz teknolojileri üst düzeyde olan kelli felli ülkelere fark attı.

Avrupa Birliği kriterleri çerçevesinde "insan odaklı" olduğunu söyleyen ve bizi "insan" unsurunu ihmalle suçlayan ülkelere göre "daha insan odaklı" daha "insanı yaşatıcı" bir kamusal refleks içindeyiz.

ABD, İtalya, İngiltere, Fransa gibi medeniyetin beşiği, demokrasinin mucidi, insaniyetin zirvesi olarak lanse edilen ülkeler sınıfta kalırken; Türkiye yaşlısını da, kronik hastalığı olanı da, yerlisini de, yabancısını da ayrım gözetmeksizin mücadele kapsamında, koruma altına aldı.

Naif ekonomisi, kırılgan finansal yapısı ve yaşadığı kur krizine rağmen mücadelenin ihtiyaçlarını gidermekte en önlerde…


Bu konuda özellikle Sağlık Bakanı ve fedakar sağlık çalışanlarımız lokomotif oldu.
Bakan’ın samimiyeti, amatör ruhla çalışması ve meslekten gelen birisi olması Pandemi sürecinde en büyük tetikleyicimiz olarak herkesi motive etti.

Doktorlar, hemşireler, idari personelden hizmetlilere kadar sağlık çalışanları kendi sağlıklarının ötesine geçen bir çalışma içine girdiler.

Özellikle son 15-20 yılda sağlık kurumlarında kapasite ve kalite artışı, hekimlerimiz başta olmak üzere sağlık çalışanlarımızın niteliklerinin gelişimi ve dünyayı takip edebilen bir  tıbbî entelektüel hafızamız Kovid-19 mücadelesinde elimizi güçlendiren önemli unsurlardan biri olmuştur.

An itibariyle, test miktarı, tedbir ve önlemler olarak pek çok gelişmiş ülkenin ilerisindeyiz.

Vaka sayısı itibariyle ölüm oranı pek çok ülkeye göre daha olumlu seyir izlemektedir.
Cumhurbaşkanı’mızın da konuya özel hassasiyet göstermesi, "insan odaklı" yaklaşımı ve Pandemi'nin iyi idare edilmesi için ilgili birim ve kurumlara sınırsız desteği takdire şayandır.

Sayın Erdoğan'ın konuyu takibi, uluslararası koordinasyonu ve aşı ve ilaç geliştirilmesine dönük herkese açık  ve kapsayıcı yaklaşımı ülkemizin sistematik mücadelesinde başarı sırrı olmuştur.

Millet olarak, önlemlere riayet  ve tedbirlere iştirak konusunda hassasiyetimizi artırır, duyarlı davranmaya devam eder, sabırlı olursak; salgının inişe geçmesi yakındır.

Geldiğimiz noktada;
Topyekün mücadeleyi pekiştirmek zorundayız.
Siyaset üstü yaklaşım şarttır.
Millet- devlet- siyaset kurumu tek vücut olmaya mecburdur.
Eleştirilerin yapıcı olması ve sorunların gideriminde el birliği içinde olmak hepimizin menfaatinedir.
Açık aramak, iktidarı sıkıştırmak için fırsat kollamak, çalışanların şevkini kırıcı negatif haberler yaymak kimseye bir şey kazandırmaz.

An birlik zamanıdır,
Vakit baltaları gömerek ortak sorunla mücadele vaktidir.
Tehlike öyle bir illet ki; kimseyi istisna tutmuyor, herkesi kapsıyor, herkese ulaşıyor ve herkesi tehdit ediyor.
Hal böyleyken;
Herkesin taşın altına elini koyması, inisiyatif alması, ihtilaf ve tefrikadan uzak kalması bugünün olmazsa olmazıdır.

Kavga, dövüş ve siyasi galebe çalma isteği ertelenmeli; herkes bir diğerine tahammül etmeyi bilmeli ve toplumsal enerjimizi ortak musibetin def'i için sarfetmeliyiz.

Salgın bittikten sonra isteyen istediğini söylesin,
İsteyen istediği gibi eleştirsin,
Muhalefet etsin,
Hatta eteğinde ne varsa ortalığa saçsın…
Ama o zaman, bu zaman değildir.
Şuanda yumruk sallanacak tek hedef vardır;
Salgın,
Yani Kovid-19,
Yani Koronavirüs...

Bir sonraki Bir Portre yazımızda buluşmak ümidi ile Allah'a emanet olun sevgili okurlar.

Uyarı: Koronavirüs ile ilgili en güncel bilgileri T.C. Sağlık Bakanlığı bilgilendirme sayfasından takip ediniz..