Erdoğan: Kökleşen küresel sistem açıkçası temelden çatırdıyor…

22 Nisan 2022’de "Küresel gerçekleri akıl gözüyle görebilmek tek çaredir!.." başlıklı yazımda; 2. Dünya Savaşıyla kurulan Sistemin çöküşe geçtiğini söylemiştim.
Tam bir ay önce/10 Mart 2025’de yine bu noktaya parmak basmış ve "Şimdiyse yeni bir küresel sistem/Yeni Dünya Sistemi oluşumu yolunda hızla ilerliyoruz.
Bu defa şekil/form ve günün şartlarına uyarlanmış bir savaş durumu ile karşı karşıyayız." demiştim.
Bu defa,
Son yazımın devamı mahiyetinde "Türkiye bağlamında Yeni Dünya düzeni değerlendirmeleri" yapacağım.
Ama ondan önce bir memnuniyetimi dile getirmek istiyorum.
Sayın Cumhurbaşkanımızın dün yaptığı grup konuşması (9 Nisan) beni ziyadesiyle memnun etti.
Ne dedi?
—İkinci Cihan Harbi sonrasında inşa edilen, soğuk savaşın bitimiyle adeta kökleşen küresel sistem açıkçası temelden çatırdıyor.
—Ticaretten güvenliğe, savunmadan nüfus oranına çok geniş bir yelpazede yeni mücadele dönemine hazırlık yapılıyor.
—Uluslararası siyasetin neredeyse tüm aktörleri yeni arayışlara girdi.
—Büyük küçük demeden herkesi etkileyecek şiddetli bir kasırganın geldiğini söylemek, abartılı bir yaklaşım olmayacaktır.
Bunların Cumhurbaşkanımız tarafından dile getirilmiş olmasını çok değerli ve Türk-Devlet Politikasının doğru projeksiyon içinde olması bağlamında gayet önemli buluyorum.
Aynı noktadan bakıyor olmak oldukça kıymetli…
Aslına bakarsanız,
Türkiye’nin, Rusya-Ukrayna savaşında oluşturduğu denge politikası ve Suriye’de Esad Rejiminin devrilmesi sürecinde sergilediği yaklaşım Türk diplomasisinin yeni konseptini somutlaştırmıştı.
Her iki durum için de, iç politik mülahazalardan ari ve ayrı şekilde bakılması gereğini söylemiş;
Özellikle Suriye noktasında romantizmden uzak/akıllı-akılcı bir yaklaşımın öne çıktığını dile getirmiştim.
Arkadaşlar!
Açıkçası,
Bu noktaya gelene dek, bazı ve ciddi eleştirilerim de oldu.
Ama yapıcı bir eleştirisellik içinde olmaya özen gösterdim. Özen göstermem, siyasi kaygı ve başka bir saikle alakalı değildi.
Artık gayet de soğukkanlı biriyim. Her dem ve daim önceliğim Türkiye’nin ülkesel menfaatlerinin nasıl daha maksimize olacağı düşüncesidir.
Maalesef,
Bu toprakların en büyük handikapı ve halkımızın en büyük sorunsalı güncelin şehveti/kayıkçı kavgalarının asabiyeti ve büyük resmi pas geçmenin garabeti tuzağına düşülmesidir.
Ama benim kişisel tercihim hep büyük resme odaklanmak oldu.
O yüzden de,
Trump-Erdoğan ilişki ve iletişimini,
Trump’ın, Sayın Cumhurbaşkanımızla ilgili söylediği sözleri daha farklı bir gözle değerlendiriyorum.
Yok efendim, Trump aslında şöyle demek istemiş,
Aman efendim, aslında satır aralarında şunlar gizliymiş,
Vay efendim, Trump’ın söylem şekli şekilsizmiş; falan filan…
Geçin bunları, geçin…
Allah aşkına! Yakın gözlüğüyle uzağa bakarsanız, uzağı yakınlaştıramadığınız gibi; çıplak gözle göreceğinizi bile göremezsiniz.
Aynen bu misal;
İç politika gözlüğüyle dış politikaya/diplomatik ilişkilere bakmaya kalkmayın.
Asla doğruyu göremez/sadece yanılsama içine girersiniz.
Açık konuşayım;
Erdoğan’ın, daha 2023 seçimlerinden önce,
Güç ve Akıl Sahipleriyle doğru bir konumlanma/doğru bir konjonktürel analiz ve doğru bir projeksiyon çerçevesinde gayet makul/hasar azaltıcı ve hatta kazanım sağlayıcı bir angajmana girdiğini düşünüyorum.
Başta Hakan Fidan ve İbrahim Kalın olmak üzere; Erdoğan’ın, diplomasi ekibinin bu defa gayet iyi bir iş çıkarttığı aşikar.
Buna bir de Erdoğan’ın küresel siyasal deneyim ve liderliğini katarsak; önümüzdeki süreçte/Yeni Dünya Konseptinde ülkemizin aktif bir figür olarak yerini alacağına eminim.
Buradan hareketle;
Trump’ın, Erdoğan’la ilgili övücü sözleri bana hiç sürpriz gelmedi. Çünkü gerek liderliği ve gerekse de Türkiye’nin jeostratejik önemi nedeniyle Güç ve Akıl Sahipleri ile Erdoğan arasında oluşan iyi diyalog Trump’ın başka şekilde konuşmasına zaten müsaade etmezdi.
Sonuç:
Defalarca söyledim...
Devletlerarası ilişkiler menfaat ilişkileridir ve hamaset kaldırmaz.
Temel motivasyon ülkesel menfaatlerin maksimize oluşudur.
Yok efendim, Trump deli gibi/diktatör gibi/demokrasiyi yok sayar gibi davranıyormuş da; böyle biriyle konuşulmazmış da; onun Erdoğan’ı övmesi kötü bir şeymiş de falan filan…
Sadece gülüyorum; umursamıyorum bile böyle sözleri/yaklaşımları.
Tek bir gerçek var:
Erdoğan, Trump’ın sarı saçı/bilmem ne renk kaşı için onula konuşmuyor/görüşmüyor.
Erdoğan, Yeni Dünya Düzeninde Türkiye’nin çırak çıkmaması ve hatta kazananlar/yükselen devletler kategorisinde olması için görüşüyor/konuşuyor.
Olması gereken de budur…
Erdoğan’ın yerinde Demirel de olsa aynısını söylerdim.
Bir lider,
Ülkesel menfaatleri için gerekirse şeytanla bile görüşür/görüşmelidir.
Nokta…
Bir sonraki Bir Portre yazımızda buluşmak ümidi ile Allah'a emanet olun sevgili okurlar.
Yasal Uyarı : Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Gün Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir. Ayrıntılar için lütfen tıklayınız.
Ertan Karaman
Ahmet A.
Adem Ç.
Zafer A.
Erdem T.