Erdoğan, Elon Musk'la çocuğunu görmek için mi görüştü?
Küresel gelişmeler hızla ilerliyor.
Bu konuda öyle bir hale gelindi ki; eskiden şaşırtıcı gelen durumlar bile şimdi rutinleşti ve kanıksandı.
Ama sonrasında sonuçlarını yaşamaya başladığımızda bugün olan hiçbir şeyin tesadüfî ve önemsiz olmadığını anlayacağız.
Mesela geçen hafta birkaç şey oldu.
Birincisi:
Erdoğan, Amerika'ya giderken "Avrupa Birliği ile yollarımızı ayırabiliriz." dedi.
İkincisi ise:
Bu sözlerin hemen akabinde Amerika'da Elon Musk ile sıradan gibi -ama bence oldukça sıradışı- bir görüşme yaptı.
Sadece bu kadar mı?
Başka gelişmeler de oldu ve oluyor.
Mesela İpek Yolu'na alternatif mahiyette yeni bir güzergâh oluşumu.
Çin-Hindistan bölgesinden başlayan bu güzergâh; ilerliyor, ilerliyor Akdeniz'e giriyor ve ilginç bir şekilde -hem de zorlama olduğu net belli bir şekilde- Türkiye'ye girmeden batıya yönelip, Ege'den Yunanistan'a giriyor…
Normal mi?
Kesinlikle değil…
Peki bu güzergâh değişmez mi?
Tabi ki değişir…
Nasıl?
Güzergâhı oluşturanlar/paranın sahipleri /güç ve aklı elinde tutanlarla kurulacak angajmana göre değişir.
Yeniden başa dönersek;
Türkiye'yi doğrudan ilgilendiren, bahsettiğim iki gelişme bu açıdan da çok önemli.
Olayların bağlantısal genişliği ve rutini aşan önemi burada…
Peki kendi kendimize soralım; Erdoğan neden Avrupa ile yolları ayırabiliriz dedi?
Kaldı ki Avrupa ile aynı yola hiç girmedik ki biz!
Hatta aynı yola girme görüşmelerinde bile ittifak tesis edemedik ki!..
Hâl böyleyken Erdoğan neyin ne olduğunun/olmadığının farkında değil mi sizce?
Tam tersi, son derece bilinçli ve özellikle söylenmiş, çok ince/derin ve geleceğe dair mesaj içerikli söylemler olduğunu düşünüyorum.
Nedir?
"Yeni Dünya düzeninin/oluşan yeni ittifakların/farklı perspektifin ve Türkiye'nin de bu süreçte nitelikli bir önem arz ettiğinin farkındayım" mesajı…
"Küresel ölçekte Avrupa Birliği'ni de aşan ve hatta Avrupa'yı da yönlendirecek olan yeni gelişmeler olacağının bilincindeyim" mesajı…
Ve hatta, düzenin efendilerine örtülü bir "işbirliği yapabiliriz" mesajı…
Tam da bunun akabinde Elon Musk görüşmesinin olması mesajın yerine ulaştığının işareti gibi…
Çünkü birisi Elon Musk'a görüş dedi, o da görüşmeye geldi.
(Bu arada teyitli bir duyum vereyim. Bazı yayınlarda Erdoğan Biden'la bile görüşemedi gibi haber ve yorumlar yapıldı ya…
Öyle mi? evet öyle…
Ama bir şey daha var;
Erdoğan Biden'a da/küresel finansa da yön veren, hakimiyet kuran, belirleyici olan birileriyle 45 dakika civarı görüşme yapmış.
Arka kapı diplomasiyle ve basına kapalı olarak yapıldığı için duymamış olabilirsiniz.
Yani demem o ki; Amerika ziyareti Erdoğan için bence çok verimli geçmiştir…)
Arkadaşlar,
Başta Elon Musk olmak üzere, küresel ölçekte yönlendirici nitelikli/çok uluslu/ulusaşırı yönlendirme ve belirleme noktasında olan şirketlerin hepimizce bilinen patronları, aslında asıl patronun adamlarından başkaları değildir.
Bu ölçekte servete/bilinirlik ve tanınırlığa/küresel algı operasyonlarına ulaşmış şirketlerin kendi başına ve bağımsız olmalarını asla bekleyemeyiz ve sakın ola ki öyle olduklarını düşünmeyin.
Düşünün mesela;
Vizyonda bir film var ve izleyen herkes başrol oyuncularını konuşuyor.
Denebilir mi ki; bu başrol oyuncuları filmin sahipleri ve ana belirleyicileri…
Aynen bunun gibi;
Vitrine aldanmayın ve görüneni esas sanmayın.
Nasıl bir filmde başrol oyuncusu sadece verilen rolü oynuyor ve ana belirleyici yapımcı ise yaşamakta olduğumuz yeni dünya sürecinde de durum aynı böyledir.
Mesela şimdi Elon Musk başat figür/başrol oyuncusu,
Sürecin bir ileri safhasına geçildiğinde bir başka figür/oyuncu öne çıkartılabilir.
Kimsenin hiçbir garantisi yok.
Bilinen tek şey: Düzenin efendilerinin ihtiyacı neyi/nereyi/kimi gerektiriyor ise ona göre hareket ediliyor/edilir ve edilecek demektir.
Sonuç:
Erdoğan'ın AB'ye dair söylemi de Elon Musk görüşmesi de sadece aysbergin görünen kısmıdır.
Görüşmenin öncesi ve içeriği çok daha derindir ve ileriye matuf çok daha derin belirleyicilikler içermektedir.
Hep dediğimi diyeyim:
"Artık söylenen bir söz/yaşanan bir olay/yapılan bir değişiklik asla tesadüfî ve öylesine değildir."
İç siyasi gelişmeleri bile bu gözle görün derim.
Çünkü Erdoğan, iç siyasette de öyle farklı adımlar atıyor ki; bunlar yeni dünya düzenine entegrasyon içeren/tutarlılık arz eden ve sürecin dışında kalmayacağım mesajı veren adımlardır…
Şimdilik bu kadar.
Ne kastettiğimi ise gelişmeleri gördükçe daha iyi fark edeceksiniz!
Bir sonraki Bir Portre yazımızda buluşmak ümidi ile Allah'a emanet olun sevgili okurlar.
Bu konuda öyle bir hale gelindi ki; eskiden şaşırtıcı gelen durumlar bile şimdi rutinleşti ve kanıksandı.
Ama sonrasında sonuçlarını yaşamaya başladığımızda bugün olan hiçbir şeyin tesadüfî ve önemsiz olmadığını anlayacağız.
Mesela geçen hafta birkaç şey oldu.
Birincisi:
Erdoğan, Amerika'ya giderken "Avrupa Birliği ile yollarımızı ayırabiliriz." dedi.
İkincisi ise:
Bu sözlerin hemen akabinde Amerika'da Elon Musk ile sıradan gibi -ama bence oldukça sıradışı- bir görüşme yaptı.
Sadece bu kadar mı?
Başka gelişmeler de oldu ve oluyor.
Mesela İpek Yolu'na alternatif mahiyette yeni bir güzergâh oluşumu.
Çin-Hindistan bölgesinden başlayan bu güzergâh; ilerliyor, ilerliyor Akdeniz'e giriyor ve ilginç bir şekilde -hem de zorlama olduğu net belli bir şekilde- Türkiye'ye girmeden batıya yönelip, Ege'den Yunanistan'a giriyor…
Normal mi?
Kesinlikle değil…
Peki bu güzergâh değişmez mi?
Tabi ki değişir…
Nasıl?
Güzergâhı oluşturanlar/paranın sahipleri /güç ve aklı elinde tutanlarla kurulacak angajmana göre değişir.
Yeniden başa dönersek;
Türkiye'yi doğrudan ilgilendiren, bahsettiğim iki gelişme bu açıdan da çok önemli.
Olayların bağlantısal genişliği ve rutini aşan önemi burada…
Peki kendi kendimize soralım; Erdoğan neden Avrupa ile yolları ayırabiliriz dedi?
Kaldı ki Avrupa ile aynı yola hiç girmedik ki biz!
Hatta aynı yola girme görüşmelerinde bile ittifak tesis edemedik ki!..
Hâl böyleyken Erdoğan neyin ne olduğunun/olmadığının farkında değil mi sizce?
Tam tersi, son derece bilinçli ve özellikle söylenmiş, çok ince/derin ve geleceğe dair mesaj içerikli söylemler olduğunu düşünüyorum.
Nedir?
"Yeni Dünya düzeninin/oluşan yeni ittifakların/farklı perspektifin ve Türkiye'nin de bu süreçte nitelikli bir önem arz ettiğinin farkındayım" mesajı…
"Küresel ölçekte Avrupa Birliği'ni de aşan ve hatta Avrupa'yı da yönlendirecek olan yeni gelişmeler olacağının bilincindeyim" mesajı…
Ve hatta, düzenin efendilerine örtülü bir "işbirliği yapabiliriz" mesajı…
Tam da bunun akabinde Elon Musk görüşmesinin olması mesajın yerine ulaştığının işareti gibi…
Çünkü birisi Elon Musk'a görüş dedi, o da görüşmeye geldi.
(Bu arada teyitli bir duyum vereyim. Bazı yayınlarda Erdoğan Biden'la bile görüşemedi gibi haber ve yorumlar yapıldı ya…
Öyle mi? evet öyle…
Ama bir şey daha var;
Erdoğan Biden'a da/küresel finansa da yön veren, hakimiyet kuran, belirleyici olan birileriyle 45 dakika civarı görüşme yapmış.
Arka kapı diplomasiyle ve basına kapalı olarak yapıldığı için duymamış olabilirsiniz.
Yani demem o ki; Amerika ziyareti Erdoğan için bence çok verimli geçmiştir…)
Arkadaşlar,
Başta Elon Musk olmak üzere, küresel ölçekte yönlendirici nitelikli/çok uluslu/ulusaşırı yönlendirme ve belirleme noktasında olan şirketlerin hepimizce bilinen patronları, aslında asıl patronun adamlarından başkaları değildir.
Bu ölçekte servete/bilinirlik ve tanınırlığa/küresel algı operasyonlarına ulaşmış şirketlerin kendi başına ve bağımsız olmalarını asla bekleyemeyiz ve sakın ola ki öyle olduklarını düşünmeyin.
Düşünün mesela;
Vizyonda bir film var ve izleyen herkes başrol oyuncularını konuşuyor.
Denebilir mi ki; bu başrol oyuncuları filmin sahipleri ve ana belirleyicileri…
Aynen bunun gibi;
Vitrine aldanmayın ve görüneni esas sanmayın.
Nasıl bir filmde başrol oyuncusu sadece verilen rolü oynuyor ve ana belirleyici yapımcı ise yaşamakta olduğumuz yeni dünya sürecinde de durum aynı böyledir.
Mesela şimdi Elon Musk başat figür/başrol oyuncusu,
Sürecin bir ileri safhasına geçildiğinde bir başka figür/oyuncu öne çıkartılabilir.
Kimsenin hiçbir garantisi yok.
Bilinen tek şey: Düzenin efendilerinin ihtiyacı neyi/nereyi/kimi gerektiriyor ise ona göre hareket ediliyor/edilir ve edilecek demektir.
Sonuç:
Erdoğan'ın AB'ye dair söylemi de Elon Musk görüşmesi de sadece aysbergin görünen kısmıdır.
Görüşmenin öncesi ve içeriği çok daha derindir ve ileriye matuf çok daha derin belirleyicilikler içermektedir.
Hep dediğimi diyeyim:
"Artık söylenen bir söz/yaşanan bir olay/yapılan bir değişiklik asla tesadüfî ve öylesine değildir."
İç siyasi gelişmeleri bile bu gözle görün derim.
Çünkü Erdoğan, iç siyasette de öyle farklı adımlar atıyor ki; bunlar yeni dünya düzenine entegrasyon içeren/tutarlılık arz eden ve sürecin dışında kalmayacağım mesajı veren adımlardır…
Şimdilik bu kadar.
Ne kastettiğimi ise gelişmeleri gördükçe daha iyi fark edeceksiniz!
Bir sonraki Bir Portre yazımızda buluşmak ümidi ile Allah'a emanet olun sevgili okurlar.
Yasal Uyarı : Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Gün Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir. Ayrıntılar için lütfen tıklayınız.
Kocaeliden Er
Emin
Murat
Muhammet
İsmail
Eray Kastamonu
E. K.
Mustafa
Ş. H.
Hakkı